MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Hendek ve Kurayza
Savaşı
10137. Kesir b. Abdillah
el-Müzeni, babasından, o da dedesinden nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ahzab Gazvesi (Hendek Savaşı) senesi hendeği çizdi: Harise
oğulları tarafından "Ahmer-u's-Sebhateyn" denilen yerden Mezabih adlı
mevkiye kadar hendek kazılacaktı. Sonra her on kişiye 40 kulaç olmak üzere
kazma işini taksim etti. Selman el-Farisi'nin hangi grupta olacağında Muhacir
ve Ensar ihtilaf ettiler. Selman güçlü kuvvetli birisiydi ve Muhacirler:
"Selman bizdendir" diyor, Ensar: "Selman bizdendir"
diyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Selman bizden,
Ehl-i Beyt'tendir" buyurdu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde Kesır b.
Abdullah el-Müzenı bulunmaktadır ki; bu raviyi çoğunluk zayıf saymış, Tirmızı
ise hadisini hasen kabul etmiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
10138. Bera b. Azib
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendeği kazmamızı emretti.
Bu arada hendeğin bir yerinde önümüze sert bir kaya çıktı. Kazmalar (ve
balyozlar) ona tesir etmiyordu. Bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şikayet ettik, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip
elbisesini çıkarak kayanın olduğu yere indi ve kazmayı (ya da balyozu) alıp:
"Bismillah" diyerek kayaya bir darbe indirdi. Kayanın üçte birini
yerinden kopardı ve: "Allahu Ekber, bana Şam'ın anahtarları verildi!
Vallahi, ben şu anda buradan Şam'ın kırmızı köşklerini görüyorum" buyurdu.
Sonra yine: "Bismillah" deyip kayaya ikinci darbeyi indirdi. Kayanın
üçte biri daha parçalandı. Yine: "Allahu Ekber, bana Fars'ın anahtarları
verildi! Vallahi, şu anda ben buradan Kisra'nın Medain şehrini ve onun beyaz
köşkünü görüyorum" buyurdu. Ondan sonra üçüncü defa yine:
"Bismillah" deyip bir darbe daha vurdu. Kayanın geri kalan kısmını da
yerinden kopardı. Yine: "Allahu Ekber, bana Yemen'in anahtarları verildi!
Vallahi, şu anda ben buradan, San'a'nın kapılarını görüyorum" buyurdu.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde Meymun Ebu
Abdullah bulunmaktadır ki; bu raviyi ibn Hibban güvenilir saymış, ama bir
topluluk bu raviyi zayıf addetmiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
10139. Abdullah b. Amr
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'nin etrafında
hendeğin kazılmasını emretti. Hendek kazılırken (sahabenin önüne sert bir kaya
çıkınca): "Ya Resulallah! Önümüze sert bir kaya çıktı parçalayamıyoruz"
dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı, biz
de onunla beraber kalktık. (Kayanın bulunduğu yere) gelince kazmayı (veya
balyozu) alarak, onunla kayaya bir darbe vurup tekbir getirdi. O anda daha önce
onun benzerini işitmediğim bir sarsıntı sesi işittim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Fars (İran) toprakları fethedildi
(fethedilecektir)" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kayaya bir daha darbe vurup tekbir getirdi. Daha önce onun benzerini işitmediğim
bir sarsıntı sesi işittim. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bizans toprakları fethedildi (fethedilecektir)" buyurdu.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kayaya bir darbe daha vurup tekbir getirdi. Daha
önce onun benzerini işitmediğim bir sarsıntı sesi işittim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah Himyer kabilesini (hidayete
erdirip) bize yardımcı olarak gönderecektir" buyurdu.
*Hadisi Taberani iki ayrı senedle rivayet etmiş olup
senedlerinin birinde Yahya b. Abdullah bulunuyor ki; bu raviyi ibn Main
güvenilir addetmiş, ama bir topluluk zayıf saymıştır. Diğer ravileri, Sahih'in
ravileridir.
10140. İbn Abbas
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendeği kazdırdı. Ashabı
açlıktan kannlarına taş bağlıyarlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bu durumu görünce: "Bize yemek yedirecek birini biliyor musunuz?"
diye sordu. Bir adam: "Evet" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O zaman gel bizi onun yanına götür" buyurdu. Adamın yanına
gitmek üzere yola çıktılar, me ğer adam hendekten kendisine düşen payını
kazıyordu. Eşi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evimize geldi
hemen gel" diye haber gönderince adam koşarak gelip: "Anam babam
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) feda olsun!" dedi. Adamın bir
keçisi ve arkasında bulunan yavrusu vardı. Adam keçiyi alıp (kesmek istedi),
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Arkasında bulunan yavruyu
kes!" buyurunca yavruyu tutup kesti. Kadın da yanlarında bulunan unu alıp
hamur yoğurdu ve ekmek yaptı. Sonra tencereyi getirip etleri bir tepsiye koydu
ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaştırdı. Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmağını yemek kabının içine koyup:
"Bismillah, Allahım! Bunu bereketli kılI" diye dua etti ve
(beraberindekilere): "Gelin yiyin!" buyurdu. Doyuncaya kadar yediler,
ama sadece üçte birini yiyebildiler, üçte ikisi kaldı. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberinde bulunan on kişiyi gönderip kendilerine:
"Gidin ve sayınız kadar bize adam gönderin" buyurdu. Nitekim (yemek
yiyenler) gittiler, yerlerine on kişi geldi. Aynı yemekten doyuncaya kadar
yediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp ev sahibi için
(kadına) dua etti, kendisi ve ailesi için bereket diledi. Sonra hendeğe doğru
yürüyüp:
"Selman'ın yanına
gidelim" buyurdu. Meğer Selman hendek kazarken önüne sert bir kaya
gelmişti ve bu kayayı kıramamıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabına: "Bırakın! Bu kayaya ilk olarak ben vurayım" buyurdu. Sonra:
"Bismillah" diyerek kayaya bir darbe indirdi. Kayanın üçte birini
yerinden kopardı ve: "Allahu Ekber! Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki Bizans
sarayları (fethedilip Müslümanların olacak)" buyurdu. Sonra, yine: "Bismillah"
deyip kayaya bir darbe daha indirdi. Kayadan bir parça daha ayrıldı. Yine:
"Allahu Ekber! Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki Fars sarayları (fethedilip
Müslümanların olacak)" buyurdu. Bunun üzerine münafıklar: "Biz
kendimizi korumak için etrafımıza hendek kazarken, Fars (İran) ve Bizans
saraylarını bize vaadediyor" dediler.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup Abdullah b. Ahmed b.
Hanbel ve Nuaym elAnberı dışındaki ravileri, Sahih'in ravileridir, bu iki ravi
ise güvenilir kimselerdir.
10141, Ebu Hureyre
bildiriyor: Haris el-Gatafani, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gelip: "Ya Medine hurmalarının yarısını bize verirsin ya da
Medine'yi (seninle savaşmak için) atlılarla doldururum" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sa'd'larla -Sa'd b, Muliz ve Sa'd b,
Ublide ile- istişare yapmadan sana cevap veremem" buyurdu. (Sa'd b, Muaz
ve Sa'd b. Ubade ile istişare yapınca): " Hayır, Vallahi biz Cahiliye
döneminde böyle bir zilleti kabul etmedik, Yüce Allah bizi İslam'la
şereflendirdikten sonra nasıl (böyle bir zilleti) kabul edeceğiz?"
dediler. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Haris'in yanına dönüp
olanları haber verince, Haris: "Ey Muhammed! Vefasızlık yaptın" dedi.
Bunun üzerine Hassan şu şiiri söyledi: By şaşkın! Kim komşusunun hakkına tecavüz
edip vefasızlık gösteriyor?
Şüphesiz ki, Muhammed
vefasızlık yapmaz Vefasızlık yaparsanız, vefasızlık sizin geleneğinizdir
Nankörlük "Sehbar" ağaçlarının bulunduğu yerde biter (yayılır)
Nehd;'nin emaneti, onunla karşılaşınca (emanete hıyanet yapılınca), Cam
(kırığı) gibi olup kırığı tamir edilemez.
Haris (bu şiiri
duyunca): "Ey Muhammed! Hassan'ın dilini bizi yermekten alıkoy, çünkü onun
dili deniz suyuna karışsa denizi bulandırır" dedi.
*Hadisi Bezzar ve
Taberani rivayet etmişlerdir. Taberani'nin Ebu Hureyre'den ibaresi şöyledir:
Haris el-Gatafani, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip:
"Medine hurmalarının yarısını bize ver" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sa'd'lada ıstişare yapmadan sana cevap veremem"
buyurdu. Sonra Sa'd b. Muaz, Sa'd b. Ubade, Sa'd b. er-Rabi', Sa'd b. Hayseme
ve Sa'd b. Mes'ud'a haber gönderip: "Arapların sizi tek bir akla vurduğunu
biliyorum, Haris gelip Medine hurmasının yarısını sizden istiyor. Daha sonra bu
iş hakkında düşünüp karar vermek üzere bu yil kendisine vermek isterseniz
(verin)" buyurdu. (Sa'd'lar): "Ya Resulallah! Bu dediğin gökten inen
bir vahiy mi? Allah'ın emrine tam bir teslimiyetle itaat edelim, yoksa senin
görüşün mü? (Görüşünse) Bizim görüşümüz senin görüşüne tabidir. Ama eğer bizim
görüşümüzü soruyorsan; Allah'a yemin olsun ki, biz onlarla müsaviyiz. Satın
almaları veya misafirlik hakları dışında bizden bir tek hurma
alamamışlardır" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "İşte ne dedıklerini işitiyorsunuz" buyurunca Haris:
"Ey Muhammed! Vefasızlık yaptın" dedi. Bunun üzerine Hassan şu şiiri
söyledi:
Ey şaşkın! Kim
komşusunun hakkına tecavüz edip vefasızlık gösteriyor? Şüphesiz ki, Muhammed
vefasızlık yapmaz
Kişinin emaneti, onunla
karşılaşınca (emanete hıyanet yapılınca), cam gibi olup kırığı tamir edilemez.
Vefasızlık yaparsanız, vefasızlık sizin geleneğinizdir, Nankörlük
"Sehbar" ağaçlarının bulunduğu yerde biter (yayılır).
*Bezzar ve Taberanl'nin ravileri arasında Muhammed b. Amr
bulunmaktadır ki; bu ravinin hadisi hasendir. Diğer ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10142. Enes der ki:
Hendek kazıldığı gün Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyuruyordu: Eğer Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden doğru yolu
bulamazdık. Oruç tutmaz, namaz da kılamazdık. (Düşmanlarla karşılaşırsak) bizim
üzerimize huzur ve güven indir.
*Hadisi Bezzar ve Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravileri,
güvenilir kimselerdir.
10143. Ümmü Seleme der
ki: Hendek günü Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına süt
verirken söylediği sözleri unutmadım. O zaman göğsü tozlanmıştı ve şöyle
buyuruyordu: "Allahım! Gerçek hayır (iyilik, nimet), ahiret hayrıdır.
Ensar'ı ve Muhacirleri affet!"
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.
Hadisi Ebu Ya'la da rivayet etmiştir.
10144. Rafi' b. Hadic
anlatıyor: Hendek savaşı olduğu zaman Benu Haris'in kalesinden daha güvenli bir
kale yoktu. Dolayısıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınları ve
çoluk çocuğu bu kaleye yerleştirip:
"Birileri
etrafınıza gelip saldıracak olursa kılıcın yansımasıyla bize işaret verin"
buyurdu. (Savaş esnasında) Benu Sa'lebe'nin Benu Cahhaş kolundan Bucdan adında
bir adam at üzerinde kalenin dibine kadar geldikten sonra kadınlara:
"Yanıma inin! (Gelirseniz) sizin için daha hayırlı olur" demeye
başladı. Bunun üzerine kadınlar kılıcı (güneş ışığına karşı tutup) salladılar.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı kılıcın yansımasını görünce
bir topluluk kalenin yanına geldi. Aralarında Benu Harise'den Zuheyr b. Rafi'
adlı bir adam da bulunuyordu. Bu adam: "Ey Bucdan! Seni düelloya davet
ediyorum!" dedi. O da kabul etti. Zuheyr atıyla üzerine saldırıp Bucdan'ı
öldürdü ve başını kesip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürdü.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10145. Ümmü Urve binti
Cafer b. ez-Zübeyr, babasından, o da dedesi Zübeyr b. el-A vvam'dan
nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem, Uhud savaşına gittiği
zaman hanımlarını ve halası Safiyye bint Abdilmuttalib'i Fariğ denilen bir
kaleye yerleştirip yanlarında Hassan b. Sabit'i bıraktı. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud'a gitti. Bu arada bir Yahudi kale duvarına
tırmanıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarına ve halası
Safiyye'ye bakmaya başladı. Safiyye: "Ey Hassan! Kalk şunu öldür!"
dedi. Hassan: "Ben bunu yapamam, böyle bir şey yapabilseydim şu anda
Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber olurdum" dedi.
Safiyye: "O halde kılıcı koluma bağla" dedi. Sonra Safiyye, Yahudinin
üzerine saldırıp onu öldürdü ve kafasını kesti. Safiyye Yahudi'nin başını
koparınca: "Ey Hassan! Kalk şunun başını al! Yahudilere at" dedi.
Hassan: "Ben bunu yapamam" deyince Safiyye, Yahudi'nin başını alıp Yahudilere
attı. Yahudiler: "Muhammed'in kadınlarını arkasında kimsesiz bırakmadığını
öğrenmiş olduk" dediler ve dağılıp gittiler. Safiyye dedi ki: Onlardan
önce Sa'd b. Muaz geçmişti, yeni evlenmiş gibi üzerinde (elbisesinde bulunan
güzel kokulu san renkli) bir iz vardı. Geçerken şöyle diyordu:
Biraz bekle çarpışmaya
katılır Cemel! Ölmek ne güzeldir gelince ecel!
Şiirde kastedilen
(cemel'in yani) devenin Kinane kabilesinin devesi olduğu söylenir. Başka bir
rivayette Hamel olarak geçmektedir ki; bu şiirde kastedilen cesaretiyle meşhur
olan "Hamel b. Zeyd el-Pezarl olmalıdır.
Aişe dedi ki: "O
gün kendisinden daha güzelini görmedim. Üzerinde sarımsı bir (koku) iz(i) vardı
ve sıkı bir zırh giymişti. Savaştan birkaç gün önce evlenmişti, üzerinde
zafiran izleri bulunuyordu." (Ravi) der ki: "Hassan Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakıyordu; müşriklere karşı hücuma geçtiğinde
kale kapısını açıyordu, çekilince kendisi de çekiliyordu."
*Hadisi Bezzar ve "Bu durum Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bildirilince erkeklere verilen hisse gibi ganimetten
Safiyye'ye bir hisse verdi" ibaresiyle Ebu Ya'la rivayet etmiştir.
ikisinin de senedi zayıftır.
Hadis daha önce Uhud
savaşı bölümünde Safiyye'den rivayetle zikredildi.
10146. Hişam b. Urve, babasından
nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahzab (Hendek savaşı)
günü kadınları Medine kalelerinden bir kaleye yerleştirdi. Hassan b. Sabit
cömert bir adamdı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini
kadınların yanında bıraktı ve kalenin kapısını kapattı. (Savaş esnasında) bir
Yahudi gelip kale kapısında oturdu. Safiyye binti Abdilmuttalib: "Ey
Hassan! İn şu imansız herifi öldür!" deyince Hassan: "Bu imansız
herif için kendimi tehlikeye atamam" dedi. Bunun üzerine Safiyye bir
örtüye bürünerek eline bir taş aldı ve inip (Yahudinin) başını kesti."
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup Urve'ye kadar olan
ravileri, Sahıh'in ravileridir. Fakat hadis, mürseldir.
10147. Muaviye b.
el-Hakem anlatıyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberdik;
kardeşim Ali b. el-Hakem atıyla hendeğin üzerinden atlamaya çalıştı. Sıçraması
için ata vurunca ayağım hendeğin duvarına çarptı (ve düşüp yaralandı).
Kendisini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına getirdik. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağım meshetti, atın üzerinden ininceye kadar
ayağı iyileşti. Bununla ilgili Muaviye b. elHakem bir kasidesinde şöyle dedi:
Ali (atı) sıçratmak
istedi, hendeğin üzerinden sıçrarken, su dolu kovanın Dökülmesi gibi, sonucu
malum olmayan bir düşüşle üzerinden düştü Ayağını sarıp yürüdü, hafif yağmurlu
bir güne tesadüf eden doğan gibi yükseldi Muhammed -ki insanların Meliki olan
Allah kendisine salavat getirir buyurdu ki: "Bu en güzel iştir"
Ayağını kaldır, üzerine
(diğer ayağınla) beraber yürümeye devam et, ondan sonra bu ayağı en sağlam
ayağı oldu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde tanımadığım
ravi bulunmaktadır.
Ya'kub b. Muhammed
ez-Zührl'yi de çoğunluk zayıf saymış, ibn Hibban ise güvenilir addetmiştir.
10148. Abdülaziz b. Ebi
Bekr b. Malik b. Vehb el-Huzai, babasından, o da dedesinden nakletmiştir:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Salit ve Süfyan b. Avf el-Eslemi'yi
Ahzab (Hendek savaşı) günü öncü olarak gönderdi. Beyda'ya ulaştıkları zaman Ebu
Süfyan'ın atlıları etraftarmı sardı. Bu iki sahabi ölünceye kadar çarpıştılar.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları getirtip ikisini bir kabirde
defnetti. İşte bunlar, beraber defnedilen iki şehittir.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde tanımadığım
raviler bulunmaktadır.
10149. Nafi' bildiriyor:
İbn Ömer'e: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahzab (Hendek
savaşı) günü nerede namaz kılıyordu?" diye sorulunca: "Geçidin
ortasında, orada bulunan bir harabenin yanında namaz kılıyordu. Bir ara
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların gitmesine izin verdi. Sonra
onları çağırmamı emretti, ben de onları çağırdım" dedi.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10150. İbn Ömer
anlatıyor: Dayım Osman b. Maz'lin, kendisine yorgan getirmem için beni
gönderdi. Ben de izin almak için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına geldim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendekte
bulunuyordu, kendisinden izin istedim, bana izin verdi ve bana:
"Karşılaştığın şahıslara: ‘‘ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geri
dönmenizi emrediyor’‘ de" diye emretti. O zaman şiddetli bir soğuk vardı.
Oradan çıkıp gittim, (yolda) insanlarla karşılaştım ve kendilerine:
"Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dönmenizi emrediyor" dedim. Allah'a yemin olsun ki, iki
kişi veya bir kişi dahi dönmemezlik yapmadı (herkes Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına döndü).
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Kebir ve el-Mu'cemu'l-Evsat'ta
rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.
10151. İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendeği (kazma işini) altı kişi
dışındaki herkesten gizledi. Bunların dördü Muhacirlerden, ikisi Ensar'dandır.
Muhacirlerden olanlar: Talha, Zübeyr, Ali ve Sa'd'dır. Ensar'dan (olan iki
kişi) ise: Ebu Ducane ve Haris b. es-Sımme'dir.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde tanımadığım
raviler bulunmaktadır.ı
10152. Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hendekteyken O'nunla
beraber bulunuyordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dağda bulunan
bir gediği kontrol ediyor ve (düşmanın oradan sızmasından) endişe ediyordu.
Bazen gelip (başını kucağıma koyup) uzanırdı. Sonra kalkar (gidip gelen var mı
diye) dinlerdi (orayı kontrol ederdi). Bu arada üzerinde demir (silah) bulunan
bir adamın dağ tarafından geldiğini hissetti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu kim? (Kimsin?'' diye sorunca: "Ben Sa'd'ım, bana
emirlerini söylemen için geldim" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), O gediği kontrol etmesi için orada gecelemesini emretti.
Aişe ekledi:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını kucağıma koyup
hırıltısını duyuncaya kadar yattı. Sa'd'ın (O'na yaptığı) bu iyiliğini unutmam."
*Derim ki: Hadisin bir bölümü Sahıh'te yer almıştır.
Hadisi Bezzar, zayıf
sayılan şeyhi Abdullah b. Şebıb'den rivayet etmiştir.
10153. Amir b. Sa'd'ın
bildirdiğine göre babası anlatıyor: Hendek savaşı olduğu zaman, (müşriklerden)
bir adam kalkanıyla kendini korumaya çalışıyordu. Kalkanını bazen yukarı
kaldırıp burnunun üzerine getiriyor, bazen aşağı indiriyordu. Ok çantamı alarak
içinden kendisine kan isabet eden (birden fazla kullandığım) bir ok alıp yaya
yerleştirdim. Kalkanını aşağı doğru indirince okumu attım; okun kendisine
isabet etmesini ve kalkanın şurasına, burasına değmesini unutmam." (Devam
ederek) dedi ki: "Sonra adam düştü ve debelenmeye başladı. (Olanları
görünce) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gülmeye başladı, -Ravi ekledi:
''Azı dişleri görünecek derecede güldü" dediğini sanıyorum.- (Ravi,
Sa'd'a): "Neden öyle yaptı (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) neden
güldü?)" diye sorunca: "Adamın hareketinden dolayı güldü"
karşılığını verdi.
*Hadisi Ahmed ve Bezzar rivayet etmiştir. Bezzar'ın ifadesi
şöyledir: "(Hendek savaşı esnasında) bir adamın iki kalkanı vardı. Sa'd
ise iyi ok atardı. Adam iki kalkanı hareket ettirip alnını koruyordu. Sa'd
kendisine bir oku çekti, adam başını kaldırınca o attı ve Sa'd'ın attığı aktan
alnını koruyamadı." Geri kalanı yukarıdaki rivayetin benzeridir. Hadisin
ravileri, güvenilir ravi olan Muhammed b. Muhammed b. el-Esved dışında Sahıh'in
ravileridir.
10154. Huzeyfe b.
el-Yeman anlatıyor: Ahzab (Hendek savaşı) gecesi, insanlar Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından dağıldılar, yanında on iki kişiden başka
kimse kalmadı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma geldi, benim
uykum geldiği için yere uzanmıştım. Bana: "Ey İbnü'l- Yeman! Kalk, git,
Ahzab'ın (toplama) askerleri ne yapıyor bir bak!" buyurdu. Ben: "Ya
Resulallah! Seni hakikatle gönderen Allah'a yemin olsun ki, senden utandığım
için kalktım. Hava çok soğuk (üşüyorum)" deyince: "Sen benim yanıma
dönüp gelinceye kadar ne sıcaktan, ne de soğuktan zarar görmeyeceksin"
buyurdu. Onlara doğru yürüyüp gittim. (Ortalık karanlıktı) Nihayet müşriklerin
ordugahının yanına vardım. Ebu Süfyan, etrafını saran bir topluluk içinde ateş
yakıyordu. Ahzab (kabilelerden toplama ordu) etrafından dağılmıştı. Ben gelip
aralarına oturmak istediğim zaman, Ebu Süfyan yabancı birinin aralarına
girdiğini hissedip: "Her biriniz yanında oturan şahsın elini tutsun"
dedi. Hemen sağ elimi uzatıp sağımda oturan kimsenin elini tuttum, sonra sol
elimi uzatıp sol yanımda oturan kimsenin elini tuttum. Aralarında bir müddet
kaldıktan sonra kalkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
vardım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılıyordu. Bana
"Yaklaş" diye işaret edince ben de yaklaştım. Sonra tekrar
"Yaklaş" diye işaret etti, ben daha da yaklaşınca beni ısıtmak için
üzerinde bulunan giysinin bir tarafını üzerime saldı. Namazını bitirince:
"Ey İbnü'l-Yeman! Otur, müşriklerden ne haberler getirdin? (Müşrikler ne
durumda?)" diye sordu. Ben: "Ya Resulallah! İnsanlar Ebu Süfyan'ın
etrafından dağıldılar. O şu anda (ısınmak için) ateş yakıyor, içinde bulunduğu
topluluktan başka etrafında kimse kalmadı. Yüce Allah bize göndermiş olduğu
soğuk gibi onlara da göndermiş, ama biz onların ümit edemeyecekleri şeyleri
Allah'tan umuyoruz" dedim.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
Sahih'te burada
geçenlerden farklı bir ifadeyle Huzeyfe'nin hadisi bulunmaktadır.
10155. Hz. Aişe
anlatıyor: Hendek savaşı günü, savaşan insanların ardından gittim. Arkamdan
(yürüyen birilerinin) adım seslerini işittim. Dönüp bakınca, Sa'd b. Muaz ile
kardeşinin oğlu Harise b. Evs'i gördüm. Elinde bir kalkan vardı. Ben olduğum
yere çöktüm. Sa'd b. Muaz'ın sırtında dar bir zırh vardı. Bu nedenle kolları ve
vücudunun bir bölümü zırhtan dışarı çıkmıştı. Sa'd b. Muaz insanların en iri
yapılısı ve uzunlarından idi. Kendisi:
Biraz bekle çarpışmaya
katılır Cemel! (Şiirde kastedilen -cemeldevenin Kinane kabilesinin devesi
olduğu söylenir. Başka bir rivayette Hamel olarak geçmektedir ki bu; şiirde
kastedilen cesaretiyle meşhur olan "Hamel b. Zeyd el-Fezari'dir) Ölmek ne
güzeldir gelince ecel!
şiirini söyleyerek
(yanımdan) geçti. Ben bir bahçeye varıp girdim.
Orada Müslümanlardan
birkaç kişi bulunuyordu. İçlerinde, Ömer b. elHattab ile gözlerinden başka bir
yeri görünmeyen miğferli bir zat vardı. Ömer, bana: "Sen ne diye geldin?
Vallahi, sen gerçekten çok cüretli ve cesaretlisin! Sen bir felakete veya bir
sıkıntıya uğramayacağından emin olabilir misin?" diyerek çıkıştı. O beni
böyle kınadığı zaman, yer yarılıp yerin dibine geçmeyi temenni ettim. Miğferli
olan, miğferini yüzünden yukarı doğru kaldırdı, meğer miğferli adam Talha b.
Ubeydillah imiş! Talha: "Ey Ömer! Allah senin iyiliğini versin! Sen bugün
ileri gittin! Sığınma ve firar, Allah'tan başka nereye olabilir ki?" dedi.
Bu arada Kureyş müşriklerinden İbnü'l-Arika adlı bir adam Sa'd'a bir ok atıp:
" Al benden, benim İbnü'l-Arika olduğumu bil" dedi. Bu ok Sa'd'ın
"Ekhal" denilen damarına isabet edip bu damarı kesti. Bunun üzerine
Sa'd:
"Allahım! Kurayza
Yahudilerinin akıbetlerini, cezalandırılmalarını görüp gözüm aydın oluncaya
kadar beni öldürme, yaşat!" diye dua etti. Kurayza Yahudileri, Cahiliye
devrinde kendisinin müttefikleri ve dostlarıydı. Sa'd b. Muaz dua eder etmez,
yarasının kanı dindi. Yüce Allah müşriklerin üzerine sert bir rüzgar gönderdi.
Allah, savaşta mü'minlere kafi geldi. Allah, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
Ebil Süfyan ve beraberindekiler Tihame'ye doğru yöneldiler. Uyeyne b. Bedr ve
beraberindekiler ise Necd'e doğru gittiler. Benu Kurayza Yahudileri de
kendilerini korumak için dönüp kalelerine kapandılar. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ise Medine'ye dönüp silah bıraktı ve Mescid'de (yaralı) Sa'd
b. Muaz'ın üzerine bir çadır kurulmasını emir buyurdu. Cebrail, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip: "Sen silahını çıkardın mı?
Vallahi, melekler daha silahını çıkarmadı! Kalk Benil Kurayza'nın üzerine yürü,
onlarla savaş!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) silahını kuşandı ve insanların (Bem Kurayza Yahudileri üzerine)
çıkmaları için haber saldı (ilan ettirdi). Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yola çıktı ve yolda mescidin komşuları olan Benil Ğanm'e uğrayıp:
"Yanınızdan kim geçti?" diye sorunca: "Dıhyetu'l-Kelbi
yanımızdan geçti" dediler. Dıhyetu'l-Kelbi sakabyla, yaşıyla ve yüzüyle
Cebrail'e benzerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Benu Kurayza'nın
üzerine yürüyüp onları yirmi beş gece (gün) kuşattı. Bu arada kuşatma ve
sıkıntı şiddetlendi. Kendilerine:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vereceği hükme razı olun" denilince Ebil
Lubabe b. Abdilmünzir ile istişare ettiler. Ebil Lubabe bunun ölüm olduğuna
işaret etti. Bunun üzerine: "Sa'd b. Muaz'ın vereceği hükmü kabul
ederiz" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tamam,
Sa'd b. Muaz'ın vereceği hükmü kabul edin" buyurdu. Benil Kurayza, Sa'd b.
Muaz'ın vereceği hükmü kabul edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Sa'd b. Muaz'a gelmesi için haber gönderdi. Üzerinde liften bir semer bulunan
bir merkebin üzerine bindirilip getirildi. Kavmi de etrafını sarıp: "Ey
Ebil Amr! Bunlar senin müttefiklerin ve dostlarındır (haklarında iyi davran!).
Aynı zamanda onlar iyi savaşçıdır, sen onları iyi tanırsın" dediler. Ama
Sa'd onlara hiç cevap vermiyor ve iltifat etmiyordu. Benil Kurayza'nın evlerine
yaklaşınca kavmine dönüp: " Allah için kınayıcının kınamasına aldırış
etmeyeceğim zaman gelmiştir" dedi. Ebu Said dedi ki: "Sa'd,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelince Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kalkınız, seyyidinizi (efendinizi)
karşılayınız! Onu indiriniz!" buyurdu. Ömer: "Seyyidimiz Yüce
Allah'tır" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu
indiriniz!" buyurdu, indirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onlar hakkında hükmünü ver" buyurdu. Sa'd: "Ben, onlar (Beni
Kurayza Yahudileri) hakkında: Savaşçıları (savaşabilme çağına gelen erkekleri)
öldürülsün! Çocukları ile kadınları esir edilsin! Malları (Müslümanlar
arasında) bölüştürülsün! diye hükmettim!" dedi. (Sa'd, Benil Kurayza
Yahudileri hakkında bu hükmü verince) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen onlar hakkında Allah'ın ve ResUlü'nün hükmüne uygun hüküm
verdin!" buyurdu.
Aişe anlatıyor: Sonra
Sa'd: "Allahım! Resulünün Kureyş müşrikleriyle olan savaşlarından bir şey
bıraktıysan (daha onlarla savaşacaksa) savaşmak için beni hayatta bırak! Yok,
aralarındaki savaşı kestiysen (bu savaş bittiyse) beni manevi huzuruna
al!" diye dua etti. Bu duayı bitirince yarası açılıp kanamaya başladı.
Halbuki yarası iyileşmiş, ondan sadece halka gibi bir şey görünüyordu. Sonra
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha önce kendisine hazırladığı çadırına
döndü.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ve Ömer yanına geldiler.
Muhammed'in canı elinde
bulunan Allah'a yemin olsun ki, ben kendi hücremdeyken Ömer'in ağlamasını Ebu
Bekr'in ağlamasından fark ediyordum. Onlar Allah'ın buyurduğu gibiydiler:
"Birbirlerine karşı merhametlidirler." (Fetih, 29). (Ravi) Alkame
(Aişe'ye): "Eyanacağım! (Böyle bir durumda) Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ne yapardı?" diye sorunca Aişe: "Hiç kimse için
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözünden yaş akmazdı (ağlamazdı),
lakin üzülürse (eliyle) sakalını tutardı" karşılığını verdi.
*Derim ki: Hadisin bir bölümü, Sahih'te yer almaktadır.
Hadisi Ahmed rivayet
etmiş olup senedinde Muhammed b. Amr b. Alkame bulunmaktadır ki; bu ravinin
hadisi hasendir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
10156. Urve anlatıyor:
Sa'd b. Muaz, Hendek savaşı günü (bir okla) vuruldu, ok kolundaki
"Ekhal" denilen damarı kesti. Benu Amir b. Lüeyy'den biri olan
Beni'l-Arika kabilesine mensup Hibban b. Kays'ın onu vurduğunu ileri sürdüler.
Diğer bir topluluk: "Onu Ebu Usame el-Cuşemi vurdu" der. Sa'd:
"Allahım! Ölmeden önce Kurayza Yahudilerinin akıbetlerini,
cezalandırılmalarım görüp içim rahatlasın diye beni yaşat!" diye dua etti.
Sa'd b. Muaz dua edince, kanayan yarası kapandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), kendisinden hükmünü kabul edecekleri bir hakem tayin etmesini
isteyinceye kadar Benu Kurayza Yahudilerini kuşattı. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ashabımdan istediğiniz şahsı hakem olarak seçiniz!
O'nun sözünü işitelim! (Hükmünü kabul edelim)" buyurdu. Sa'd b. Muaz'ı
(hakem olarak) seçtiler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sa'd b.
Muaz'ın hakemliğine razı olunca teslim oldular. Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) silahlarının toplatılıp bir eve konulmasını ve kendilerinin
bağlanmasını emretti. Nihayet onlar bağlanıp Usame b. Zeyd'in evine
yerleştirildiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd b. Muaz'a
(gelmesi için) haber gönderdi. Sa'd, bir Bedevi merkebi üzerine binip geldi.
Merkebin semerinin liften olduğunu ileri sürerler. Yolda Abdüleşhel'den bir
adam kendisine eşlik etti. Onunla beraber yürürken Benu Kurayza Yahudilerinin
haklarını tazim etmeye ve aralarındaki dostluğu, Buas gününde yaptıklarını anıp:
"Onlar seni hakemlikte başkalarına tercih etmekle sana sığınmışlar, senin
affını ummuşlardır. Onların hayatta kalmalarına hükmet! Onların hayatta kalması
senin güzelliğine güzellik, sayına sayı katar" dedi. Adam çok konuşup
ısrar etti, ama Sa'd Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
yaklaşıncaya kadar hiç cevap vermedi ve iltifat etmedi. (Sonunda) adam ona:
"Bana bu hususta bir cevap vermeyecek misin?" diye sorunca Sa'd:
"Vallahi, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmem!"
dedi. Bunun üzerine adam Sa'd'ın yanından ayrılıp Benu Kurayza Yahudilerini
hayatta bırakmaktan ümidini kesmiş bir halde kavminin yanına dönerek aralarında
geçen konuşmayı ve Sa'd'ın cevabını onlara haber verdi. Sa'd yoluna devam edip
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına ulaşınca Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Sa'd! Bizimle onların arasında (yani
aramızda) hükmünü ver!" buyurdu. Sa'd: "Ben, onlar (Beni Kurayza
Yahudileri) hakkında: Savaşçıları (savaşabilme çağına gelen erkekleri) öldürülsün!
Köle ve esirleri ganimet olarak alınsın! Malları (Müslümanlar arasında)
bölüştürülsün! Çocukları ile kadınları esir edilsin diye hükmediyorum!"
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sa'd b.
Muaz onlar hakkında Allah'ın hükmüne uygun hüküm verdi" buyurdu. Bir kısım
insanlar Benu Kurayza Yahudilerinin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vereceği hükmü kabul ettiklerini, ancak O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onlar hakkında hüküm vermeyi Sa'd b. Muaz'a havale ettiğini ileri sürdüler.
(Hüküm verildikten sonra) Yahudiler birer birer çıkarılıp boyunları vuruldu.
Huyey b. Ahtab
çıkarılınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Yüce Allah seni
rezil etmedi mi?" buyurdu. Huyey: "Bana karşı zafer kazandın, ama
sana karşı yaptıklarımdan dolayı kendimi kınamıyorum" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) çarşıda bulunan yağ taşlarının yanına
çıkarılmasını emretti, oraya çıkarılıp boynu vuruldu. Bunların hepsi Sa'd'ın
gözü önünde yapıldı. Bu arada Sa'd'ın yarasının iyileşip kapandığını ileri
sürdüler. Sonra Sa'd: "Ey göklerin ve yerin Rabbi olan Allahım! Yeryüzünde
Resulünü yalanlayan ve yurdundan çıkaran bir kavme buğzettiğim kadar hiçbir
kavme buğzetmedim. Aramızdaki savaşın bittiğini zannediyorum. Ama aramızda
herhangi bir çarpışma daha bıraktınsa, senin rızan için o çarpışmada bulunmak
üzere beni sağ bırak! Yok, eğer bizimle onlar arasındaki çarpışma bittiyse, bu
yarayı tekrar aç ve benim için şehitliğe sebep kıl!" diye dua etti.
Nihayet Yüce Allah yarasının tekrar açılmasını takdir etti. Sa'd geceleyin
yatarken ölmüştü, ama öldüğünü fark etmemişlerdi. Ölünceye kadar yaranın kanı
dinmedi. Allah ona rahmet eylesin!
*Derim ki: Hadisin bir bölümü, Aişe'den muttasıl bir senedle
Sahih'te rivayet edilmiştir.
Hadisi Taberanı mürsel
olarak rivayet etmiş olup senedinde ibn Lehia bulunmaktadır ki; bu ravi zayıf
olmasına rağmen hadisi hasen sayılmıştır.
10157. Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre; Ahzab (Hendek savaşı) günü -müşrikler birleşerek
(kabilelerden) çokça asker toplayıp gelmişlerdi- Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Artık müşrikler bundan (Hendek savaşından) sonra size
saldırıp savaş açamayacaklar (taarruzda bulunamayacaklar), fakat siz onlara
saldırıp onlarla savaşacaksınız" buyurdu.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10158. İbn Abbas der ki:
Saba (rüzgarı) kuzey (rüzgarının) yanına gelip: "Gel Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardım edelim" dedi. Kuzey (rüzgarı):
"Sıcak (rüzgar) geceleyin esmez" dedi. Böylece Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sayesinde yardıma mazhar olduğu rüzgar, saba
rüzgarı oldu.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in
ravileridir.
10159. İbn Abbas
anlatıyor: Sa'd b. Muaz, Kurayza ve Nadir günü (bir okla) vurulup
"Ekhal" denilen damarı kesildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yarasını kapatıp kanamayı durdurmaya çalıştı, ama yarası tekrar açılıp
kanamaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar yarasını
kapatıp kanamayı durdurmaya çalışınca Sa'd: "Allahım! Kurayza ve Nadir
Yahudilerinin akıbetlerini, cezalandırılmalarını görüp gözüm aydın oluncaya
kadar benim canımı alma, beni yaşat!" diye dua etti.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan Abdülkerim
Ebu Umeyye bulunmaktadır.
10160. Muhammed b.
Mesleme anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Benti Kurayza
Yahudileri hakkında hüküm verince Evslilerde kırgınlık oluştu. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Evslilerin her evine iki esir
gönderdi, Benti Harise'ye de iki esir gönderdi.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan
Zueyb b. imame bulunmaktadır.
10161. Huzeyfe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hendek savaşı günü:
"Allah onların kabirlerini, kalplerini ve evlerini ateşle doldursun, bizi
ikindi namazından alıkoydular" buyurmuştur. (O gün Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ikindi namazını güneş batıncaya kadar kılamamıştı) .
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsat'ta şeyhi Ahmed kanalıyla
rivayet etmiştir; ancak bu raviyi tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10162, Bera b. Azib
bildiriyor: Ebu Süfyan, arkasında Muaviye olduğu halde (Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından) geçti -Ebu Süfyan başı havada kibirli
bir adamdı- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allahım! Bu kibir
sahibini (deve hörgücü gibi başı havada olan bu adamı) sana havale
ediyorum" buyurdu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde müdellis olan
ibn ishak bulunmaktadır.
10163, Ka'b b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahzabı (müşriklerin birleşik
ordularını) takipten dönüp Medine'ye gelince silahını çıkarıp yıkandı ve güzel
koku süründü.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsat'ta rivayet etmiş olup
ravileri, güvenilir kimselerdir.
10164. Ka'b b. Malik
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahzabı (müşriklerin
birleşik ordularım) takipten dönüp Medine'ye gelince silahını çıkarıp yıkandı
ve güzel koku süründü."
-Duhaym'ın rivayetinde-
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Karşıma Cibril
çıkıp bana: ‘‘Bir savaş çı olarak seni mazur görecek birini göster! Silahını
çıkardığını görüyorum! Halbuki biz daha silahımızı çıkarmadık!’‘ dedi."
Bunun üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) korkarak kalktı ve
insanlara ikindi namazını Benu Kurayza Yahudilerinin yurdundan başka yerde
kılmamalarım emretti. (Sonra) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) silahını
kuşandı ve yola çıktılar. Güneş battıktan sonra ancak Benu Kurayza
Yahudilerinin yurduna varabildiler. Bu gazvede insanlar ikindi namazı konusunda
ihtilafa düştüler. Bir kısmı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ikindi namazını Benu Kurayza Yahudilerinin yurduna ulaşıncaya kadar kılmamamızı
emretti. Biz, şu anda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrini yerine
getiriyoruz. dolayısıyla bunda bir günahımız yoktur" dediler. Böylece bir
kısmı inanarak ve sevabım umarak ikindi namazım kıldı. Bir kısmı da Benu
Kurayza Yahudilerinin yurduna -güneş battıktan sonra- ulaştıktan sonra inanarak
ve sevabım umarak ikindi namazını kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) iki gruptan hiç birini kınamadı.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir bir
ravi olan ibn Ebi'l-Hüzeyl dışında Sahih'in ravileridir.
10165. Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam sesi işitip
aniden sıçrayarak adamın yanına çıktı. -Aişe O'nu takip ettiResulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beygirinin yelesine yaslanıyordu, me ğer sesi
gelen adam Dıhyetu'l-Kelbı imiş, sarık sarmış ve sarığını omuzları arasına
salmıştı. (Aişe dedi ki:) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar eve
girince: "(Neden) aniden sıçrayıp çıktın? Meğer (sesin sahibi)
Dıhyetu'lKelbı imiş" dedim." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O'nu gördün mü?" diye sorunca: "Evet" dedim.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, Cibril'di. Benu Kurayza
Yahudileri üzerine saldırmamı emretti" buyurdu.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsat'ta, zayıf sayılan şeyhi
Mikdam b. Davad'dan rivayet etmiştir.
10166. Ubeydullah b. Ebi
Rafi', babasından nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ya'für adlı semersiz bir merkebin üzerine binerek Benü Kurayza Yahudileri
yurduna gitti.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsal'ta rivayet etmiş olup
ravileri, güvenilir kimselerdir.
10167. İbn Abbas
anlatıyor: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Benü Kurayza kuşatmasına
çıktığı zaman bir merkep üzerine binerek çıktı. Beraberinde Cibril de
bulunuyordu. Cibril, bir dişi katır üzerine binmişti, altında atlastan bir
kadife minder bulunuyordu. (Cibril'İn elinde bulunan) sancak katırı örtmüştü.
Bir saat kadar yürüdükten sonra Cibril: "Ey Muhammed! Seni hakikatle
gönderen Allah'a yemin olsun ki. Beni Kurayza kalesi fethedilinceye kadar bu
katırın üzerinden inmem" dedi. İbn Abbas: "(Cebrail) Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih gerçekleşinceye kadar dönmedi" diye
ekledi.
*Hadisi Taberanı, zayıf sayılan şeyhi Mikdam b. Davud'dan
rivayet etmiştir.
10168. Muhammed b.
İbrahim b. Muhammed b. Eslem el-Ensari, babasından, o da dedesi Eslem
el-Ensad'den nakletmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kurayza
Yahudilerinin esirleri üzerine beni memur etti. çocuğun (gencin) cinsel
organına bakardım, kılının çıktığını görürsem boynunu vururdum; kılının daha
çıkmadığını görürsem Müslümanların ganimetleri arasına (esir olarak) katardım.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu's-Sağir ve el-Mu'cemu'l-Evsat'ta
rivayet etmiş olup senedinde tanımadığım raviler bulunmaktadır.
10169. Hz. Aişe
anlatıyor: (Yahudilerden) Zübeyr gözleri görmeyen bir adamdı. Sabit b. Kays b.
Şemmas Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zübeyr, Buas (savaşı)
gününde yanıma uğrayıp (esirler arasında görüp) beni azat etti. Bana yaptığı
iyiliğin karşılığını vermek için onu bana hibe et" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O senindir" buyurdu. Sabit, Zübeyr'e:
"Beni tanıyor musun?" diye sorunca: "Evet, Sen Sabit'sin"
dedi. Sabit: "Buas gününde bana iyilik yapıp azat ettiğin gibi, bugün sana
iyilik yapıp azat edeceğim" dedi. Zübeyr: "Bana faydalı olur musun?
Ailem nerede?" deyince Sabit, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına dönüp: "Ailesini de bana hibe et" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ailesini de ona hibe etti. Sabit, Zübeyr'in yanına gelip
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ailesini de kendisine iade
ettiğini haber verince: "Ey kardeşimin oğlu! Cesetler halinde yaşantı
sürmemiz işimize yaramaz, malımız nerede?" dedi. Sabit, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönüp: "Ya Resulallah! Malını da bana
hibe et" deyince: "Malı da senin olsun" buyurdu. Sabit tekrar
onun yanına dönüp: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malını da
sana iade etti, Yüce Allah sana hayır murad etmiştir" dedi. Zübeyr:
"Ey kardeşimin oğlu! Şehirlinin ve köylünün efendisi Huyey b. Ahtab ne
yaptı? (ne durumda?)" diye sorunca Sabit:
"Öldürüldü"
karşılığını verdi. Zübeyr: "Ey kardeşimin oğlu! Yahudileri himaye eden
Zeyd b. Buta ne oldu?" diye sorunca: "O da öldürüldü" dedi.
Zübeyr: "Ey kardeşimin oğlu! Kabile kızlarının güzelliğine hayran kaldığı
Ka'b b. Eşta ne oldu?" diye sorunca: "O da öldürüldü" dedi.
Zübeyr: "Meclisan (yani Ka'b b. Kurayza ve Benu Amr b. Kurayza) ne
oldu?" diye sorunca: "Onların ikisi de geçmiş gün (dün) gibi
oldu" dedi. Zübeyr: "Benimle sevdiklerime kavuşmak arasında sadece
bir kova suyu dökmek kadar bir zaman kaldı, senin üzerinde olan hakkım için
beni onlara kavuşturmanı (senden) diliyorum!" deyince (Sabit) onu öldürdü.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde zayıf sayılan Musa b. Ubeyde bulunmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Hendek Savaşında
Şehit Olanlar