MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
(Bedir) Esirler(i)
Hakkında Gelen Rivayetler
10000. Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir savaşında-
şöyle buyurmuştur: "Abdulmuttalib oğullarından kimi esir alabilirseniz
alın, çünkü onlar istemeyerek savaşa çıktılar."
*Hadisi Ahmed ve Bezzar rivayet etmiştir, Ahmed'in
rivayetinde bulunan raviler, güvenilir kimselerdir.
10001. Ebu İshak'ın bildirdiğine
göre Bera veya başka biri şöyle demiştir: Ensar'dan bir adam Abbas'ı esir alıp
(Resulullah'ın *Sallallahu aleyhi ve Sellem* yanına) getirdi. Abbas: "Ya
Resulallah! Bu adam beni esir almadı, beni esir alan gördüğüm kadarıyla şekil
ve siması şöyle şöyle olan bir adamdı" deyince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ensar'dan olan adama:
"Yüce Allah, kerim
bir melekle sana yardım etmiş" buyurdu.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri, Sahıh'in
ravileridir.
10002. Ebu'l-Yusr anlatıyor:
Abbas'a baktım, put gibi duruyor, gözyaşları akıyordu. Kendisine bakınca:
"Böyle bir yakın akraba olmandan dolayı Allah senin cezanı versin!
Yeğenine karşı onun düşmanlarıyla beraber (nasıl) savaşırsın?" dedim.
Abbas: "(Yeğenim) ne yaptı? Öldürüldü mü?" deyince: "Allah O'nu
daha çok aziz kılıp yardım etti" dedim. Abbas: "Benden ne
istiyorsun?" deyince: "Seni esir almak istiyorum, çünkü Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni öldürmeyi yasakladı" dedim. Abbas:
"Bu onun bana yapmış olduğu ilk iyiliği değildir" dedi. Onu esir alıp
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına getirdim.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Kebıy'de rivayet etmiş olup
senedinde zayıf sayılan Abdülazız b. imran bulunmaktadır.
10003. İbn Abbas der ki:
Babam (Abbas'a): "Babacığım! Ebu'l-Yeser seni nasıl esir aldı? Halbuki
istesen onu avucuna alabilirdin" deyince:
"Evladım! Öyle
deme, onunla karşılaşınca gözümde (Mekke'de bir dağ olan) ‘‘Handeme’‘den daha
büyük göründü."
*Hadisi Taberani ve Bezzar rivayet etmiş olup senedinde Ali
b. Zeyd bulunmaktadır ki; bu ravinin hafızası zayıftır, diğer ravileri
güvenilir kimselerdir.
10004. Cabir b. AbdilIah
der ki: Bedir savaşında Abbas esir alındı, kendisine olabilecek bir gömlek
(elbise) bulunamadı.
*Hadisi Taberani el-Mu'cemu'l-Evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde zayıf sayılan Müslim b. Halid bulunmaktadır. Bu ravi (daha sonra)
güvenilir sayılmıştır.
10005. İbn Abbas der ki:
Miczer b. Ziyad, Ebu'l-Bahteri b. Hişam'a dedi ki: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) seni öldürmeyi yasakladı."
*Hadisi Bezzar, zayıf sayılan Abdullah b. Şebıb'ten rivayet
etmiştir.
10006. İbn Abbas
aDlatıyor: (Babam) Abbas b. Abdilmuttalib'i esir alan Ebu'l-Yeser b. Amr'dır.
(Bu sahabi) Benti Selime'den Ka'b b. Amr'dır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: "Ey Ebu'l-Yeser! Onu nasıl esir aldın?" diye sorunca:
"Ona karşı daha önce ve daha sonra görmediğim şekil ve şemaili şöyle şöyle
olan bir adam bana yardım etti" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ona karşı kerim bir melek sana yardım etmiştir" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abbas'a: "Ey Abbas! Fidye verip
kendini, yeğenin Akil b. Ebi Talib'i, yeğenin Nevfel b. el-Haris'i ve
-Benu'l-Haris b. Fihr'den bir kişi olan- müttefikin Utbe b. Cahdem'i
kurtar" buyurdu. Abbas kabul etmeyip: "Ben bundan önce (savaştan
önce) Müslüman olmuştum, ama beni zorlayarak savaşa getirdiler" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah durumunu daha iyi
bilir, iddia ettiğin doğruysa Yüce Allah sana sevabını verir. Biz ise senin
zahirine bakarız, bu nedenle fidye verip kendini kurtar" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha önce kendisinden yirmi ukiyye
altın almıştı. Abbas: "Ya Resulallah! Onu fidyem olarak say" dedi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, o (mal) Allah'ın
senden alıp bize verdiği bir şeydir" buyurdu. Abbas: "Benim malım
(param) yoktur ki" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Beraberinizde kimse olmadığı bir zamanda Ümmü'l-Fadl'ın yanına koyup:
‘‘Fadl'a şu kadar, Kusem'e şu kadar ve Abdullah'a şu kadar (ver)'' dediğin para
nerede?" buyurdu. Bunun üzerine Abbas: "Seni hakla gönderen Allah'a
yemin olsun ki, insanlardan ben ve Ümmü'l-Fadl dışında bu durumdan kimsenin
haberi olmadı. Ben senin Allah'ın Resulü olduğunu biliyorum" dedi.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde ismi zikredilmeyen
bir ravi bulunmaktadır; diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
10007. Mus'ab b. Umeyr'in
yeğeni Ebu Aziz b. Umeyr anlatıyor: Bedir savaşında esirler arasındaydım,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Esirlere iyi muamelede
bulunun" buyurdu. Ben, Ensar'dan birilerinin yanında bulunuyordum; sabah
akşam yemek yemeğe oturdukları zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendilerine olan vasiyetinden dolayı bana ekmeği verip kendileri hurma
yiyorlardı.
*Hadisi Taberani el-Mu'cemu's-Sağır ve el-Mu'cemu'l-Kebır'de
rivayet etmiş olup senedi hasendir.
10008. Abdullah (b. Mes'ud)
anlatıyor: Bedir savaşı olduğu zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu esirler hakkında ne derdiniz? (Onları ne yapalım?)" diye sorunca
Ebu Bekr: "Ya Resülallah! Bunlar senin kavmin ve akrabaların, elinde
kalsınlar (hayatta bırak) ve haklarında hüküm vermekte acele etme, umulur ki
Yüce Allah tövbelerini kabul edip onları affeder" dedi. Ömer ise: "Ya
Resulallah! Bunlar seni yurdundan çıkardılar, seni yalanladılar getirtip
boyunlarım vur (onları öldür)" dedi. Abdullah b. Revaha ise: "Ya
Resulallah! Odunu çok olan bir vadi bul ve onları içine salıp ateşe vererek
onları yak" dedi. Abbas: "Akrabalık bağlarını koparmış olursun"
dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çadıra geçip onlara cevap
vermedi. Bunun üzerine birileri: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebu Bekr'in sözüyle (görüşüyle) amel eder" dediler. Birileri de:
"Ömer'in sözüyle (görüşüyle) amel eder" dediler. Diğer bir topluluk:
"Abdullah b. Revaha'nın sözüyle (görüşüyle) amel eder" dediler. (Bir
müddet sonra) Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına çıkıp:
"Yüce Allah kendi rızası doğrultusunda birilerinin kalplerini o kadar
yumuşatır ki, süt gibi olurlar. Aynı şekilde Yüce Allah kendi rızası
doğrultusunda birilerinin kalplerini o kadar sertleştirir ki, taştan daha sert
olurlar. Ey Ebu Bekr! Sen Hz. İbrahım gibisin. Nitekim o: "Artık kim bana
uyarsa, o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphesiz sen çok bağışlayan,
çok merhamet edensin" (İbrahim, 36) demişti. Ey Ebu Bekr! Aynı zamanda sen
Hz. İsa gibisin. Zira o: "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar
senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç
sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin" (Maide, 118) demişti. Ey Ömer! Sen
de Hz. Nuh gibisin. Zira o: "Ey Rabbim! Kafirlerden hiç kimseyi yeryüzünde
bırakma!" (Nuh, 26) demişti. Ey Ömer! Aynı zamanda sen Hz. Musa gibisin.
Nitekim o: "Ey Rabbimiz! Sen onların kalplerine darlık ver, çünkü onlar
elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler" (Yunus, 88) demişti. Siz
fakirsiniz, esirlerin fidyelerine ihtiyacınız vardır. Esirlerden hiçbirinin
fidye vermeden veya boynu vurulmadan kurtulmasına imkan bırakmayın"
buyurdu. Abdullah: "Ya Resulallah! Sadece Süheyl b. Beyda bunların dışında
kalsın, çünkü onun İslam'dan sözettiğini duydum" deyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu. O gün gibi gökten üzerime taş düşmesinden
korktuğum kadar hiçbir günde korkmadım; bu korku Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "(Tamam) Süheyl b. Beyda hariç" buyuruncaya kadar
devam etti.
Bunun üzerine Yüce
Allah: "Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe,
hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini
istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" (Enfal 67) ayetini indirdi.
*Derim ki: Tirmızı bu hadisin bir bölümünü irad etti. Bu
hadisi Ahmed rivayet etmiştir.
10009, Cerir b. Hazım'ın
A'meş'ten rivayetinde lafız şöyledir: Abdullah b. Cahş kalkıp: "Ya
Resulallah! Bu Allah'ın düşmanları seni yalanladılar, sana eziyet edip
yurdundan çıkardılar ve seninle savaştılar, şu anda odunu çok olan bir vadide
bulunuyorsun" dedLI
10010. Zaide'nin
rivayetinde ifade şöyledir: Ebu Bekr dedi ki: "Ya Resulallah! Bunlar senin
neslin, aslm ve kavmindir, onları affet! Böylece Yüce Allah onları senin
sayende cehennemden kurtarır."
*Hadisi Ebu Ya'la ve Taberanı rivayet etmiş olup senedinde
yer alan Ebu Ubeyde, babasından hadis işitmemiştir, lakin ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10011. Abdullah b.
Mes'ud anlatıyor: Bedir savaşı olup esirleri getirdikleri zaman Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'i çağırıp: "Bunlar hakkında ne
düşünüyorsun?" diye sorunca: "Ya Resulallah! Bunlar senin kavmin,
kendilerini öldürürsen cehenneme giderler, ama (kurtulmaları karşılığında)
fidyelerini alırsan; onlardan Müslüman olan bize yardımcı olur, Müslüman olmak
istemeyenden de fidye alırız" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Ömer! Sen ne dersin?" diye sorunca (Ömer): "Ben
karşına geçirip boyunlarını vurmam uygun buluyorum, çünkü bunlar kafirlerin
başları ve önderleridir. Allah'a yemin olsun ki, bizi yurdumuzdan çıkarmaları
yetmedi Araplar arasında ilk bize savaş açan kendileri oldu" dedi.
*(Bu rivayet) muttasıl bir rivayet olup senedinde zayıf
sayılan Musa b. Matır bulunmaktadır.
10012. Enes ve Hasan(-ı
Basri) bildiriyor: Bedir savaşında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
esirler konusunda insanlarla istişare edip: "Yüce Allah onlara karşı size
yardım etti de onları esir aldınız" buyurunca Ömer b. elHattab ayağa
kalkıp: "Ya Resulallah! Boyunlarım vur" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yüzünü çevirdi. Sonra tekrar Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Yüce Allah onlara karşı size
yardım etti de onları esir aldınız, ama düne kadar onlar sizin
kardeşlerinizdi" buyurunca Ömer tekrar kalkıp: "Ya Resulallah!
Boyunlarmı vur" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine ona
aldırmadı. Sonra tekrar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüp daha
önceki sözlerini tekrarlayınca Ebu Bekr es-Sıddik ayağa kalkıp: "Ya
Resulallah! Ben onları affedip (kendilerini kurtarma karşılığında) onlardan
fidye kabul etmeni uygun buluyorum" dedi. (Ebu Bekir öyle deyince)
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünde bulunan sıkıntılı durum
gitti, onları affedip fidye vermelerini kabul etti. Bunun üzerine Yüce Allah:
"Eğer Allah'ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey
(fidye)den dolayı size büyük bir azap dokunurdu" (Enfal 68) ayetini
indirdi.
*Hadisi Ahmed, şeyhi Ali b. Asım b. Suheyb'den rivayet etmiş
olup bu şahıs, çokça yanılıp hata eden bir kişidir. Kendisine doğrusu
söylendiği zaman yanlışından dönmezdi. Ahmed'in bu rivayetinde bulunan diğer
ravileri, Sahih'in ravileridir.
10013. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Rafi' anlatıyor: Abbas b.
Abdilmuttalib'in kölesiydim, İslam dini aramıza (evimize) girmişti. Ben,
Ümmü'l-Fadl ve Abbas, Müslüman olmuştuk; ama Abbas kavminden çekindiğinden
dolayı imanını gizliyordu. Allah'ın düşmanı Ebu Leheb, Bedir savaşına
katılmamıştı ve yerine As b. Hişam b. el-Muğire'yi göndermişti. Müşrikler hep
öyle yapmıştı, savaşa katılmayan her adam yerine bir adam göndermişti. Hayır bize
bulaşınca (yani Müslüman olduğumuz zaman) Allah onu alçaltıp rezil etti, biz de
içimizde bir güç bulduk ... -Hadis, devam ediyor. Buradan itibare Ya'kub'un
nüshasında mürselolup isnadı verilmemiştir-
Esirler arasında Salim
b. Avf oğullarının kardeşi olan Ebu Vedaa b. Subayra es-Sehmi bulunuyordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunur Mekke'de güzel, tacir ve
mal sahibi olan bir oğlu bulunmaktadır, neredeys babasını kurtarmak için
fidyeyi getirmek üzere" buyurdu. Bu arada Kureyşliler: "Esirlerinizi
kurtarmak için fidye vermekte acele etmeyiniz. Muhammed ve ashabı size karşı
şiddetli olmasınlar" demişlerdi. Muttalib b. Ebi Vedaa: "Doğru
söylüyorsunuz" deyip geceleyin gizlice (Mekke'den) çıkıp Medine'ye geldi
ve dört bin dirhem vererek babasını alıp Süheyl b. Amr'a ait bir yerde
(hurmalıkta) bulunan Mikraz b. Haf5 b. el-Ahyef'in yanına götürdü. Ebu
Vedaa'yı, Malik b. Avf oğullarının kardeşi olan Malik b. ed-Duhşun esir
almıştı.
*Hadisi Ahmed bu şekilde kısa metniyle ve bir bölümünü de
mürsel olarak rivayet etti, Mürsel olmayanın ravileri, güvenilir kimselerdir.
10014. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Rafi' anlatıyor: Abbas b.
Abdilmuttalib'in kölesiydim. Ben, Ümmü'l-Fadl ve Abbas Müslüman olmuştuk, ama
Abbas kavminden çekindiğinden dolayı imanını gizliyordu. Ebu Leheb, Bedir
savaşına katılmamıştı ve yerine As b. Hişam'ı göndermişti. Ebu Leheb, As b.
Hişam'a borç vermişti. Kendisine: "Benim yerime bu savaşa git, bana olan
borcunu silerim" deyince As kabul etti. Kureyş'in hezimet haberi kendisine
gelince, Allah onu diz üstü düşürüp perişan etti. Ben zayıf birisi idim,
(ağaçtan) kadeh yontarken Ebu Leheb yanıma uğradı. Allah'a yemin olsun ki,
hücrede yanımda Ümmü'l-Fadl varken ve oturup kadehleri oymakla uğraşırken fasık
biri olan Ebu Leheb'in kötü bir vaziyette ayaklarını sürüyerek geldiğini
gördüm. Gelip benim çalıştığım hücre yi kazığa bağlayan ipin üzerine oturdu.
Sırtı benim sırtıma dönüktü. Tam bu şekilde otururken, birden insanlar:
"İşte Ebu Süfyan b. el-Haris b. Abdilmuttalib geldi" dediler. Ebu
Leheb ona: "Yanıma gel hele, ey kardeşim oğlu!" dedi. Ebu Süfyan da
gelip yanına oturdu. İnsanlar gelip etraflarını sardılar. Ebu Leheb:
"Kardeşim oğlu! Anlat hele insanların durumu nasıldı?" deyince:
"Bir şeyolmadı,
Vallahi bizler, Müslümanlarla karşılaşınca, onlara kendimizi teslim ederek bizi
diledikleri gibi öldürüp, esir almalarına seyirci kalmaktan başka bir şey
yapamadık. Allah'a yemin ederim ki ben bu sözümle adamlarımızı kınamak
istemiyorum" dedi. Ebu Leheb:
"Neden?"
deyince: "Duru renkli atlara binmiş bembeyaz adamlar gördüm. Vallahi hiç
bir şeyonlara yaklaşamıyar, hiç bir kuvvet onlara mukavemet edemiyordu"
dedi.
Ebu Rafi' devamla şöyle
anlattı: Ben hücrenin ipini elimle kaldırdım ve: "Vallahi işte onlar
melekler idi" dedim. Bunun üzerine Ebu Leheb de elini kaldırıp suratıma
müthiş bir tokat attı. Ben de üzerine saldırdım. Beni kaldırıp yere çarptı,
üzerime çullanarak vurmaya başladı. Ben zaten zayıf birisiydim. Yanımda bulunan
Ümmü'l-Fadl fırlayıp hücreyi dayayan direklerden birini kaptığı gibi Ebu
Leheb'e indirip kafasını derin şekilde yardı ve: "Ey Allah'ın düşmanı! Onu
efendisi yok diye zayıf mı buluyorsun!" dedi. Ebu Leheb de perişan ve
hakir bir halde kalkıp gitti. Vallahi bu olaydan sonra Ebu Leheb sadece yedi
gün yaşayabildi. Allah ona ''adese" denilen bir deri hastalığına
çarptırmak suretiyle onu öldürdü. Oğulları kendisini iki veya üç gece bırakıp
defnetmediler, böylece kötü bir şekilde kokmaya başladı. Kureyşli bir adam
oğullarına: "İkinize de yazıklar olsun, babanız evinde koktu da siz onu
defnetmemekle utanmıyor musunuz?" deyince: "Biz bu çıbanın bulaşıcı
olabileceğinden korkuyoruz" dediler. Kureyşliler, bu "adese"
hastalığından vebadan korktukları gibi korkarlardı. Bir adam onlara:
"Haydi gidin! Ben de sizinle geliyorum" dedi.
Ebu Rafi: "Vallahi
onu normal yıkamayıp uzaktan üzerine su serptiler, sonra cenazeyi Mekke'nin ta
yukarı taraflarına götürüp orada bir duvarın kenarına attılar ve üzerine taş
atıp gömdüler" dedi.
*Hadisi Taberanı ve Bezzar rivayet ettiler. Senedinde Hüseyin
b. Abdullah b. Ubeydillah bulunmaktadır ki; bu raviyi Ebu Hatim ve başkası
güvenilir. bir kısım muhaddisler de zayıf saymışlardır. diğer ravileri
güvenilir ravilerdir.
10015. Amir b. Sa'd'ın bildirdiğine
göre babası şöyle demiştir: Ben ve Zübeyr b. el-Avvam, Bedir savaşında Velid b.
el-Velid'i esir aldık. Hişam b. el-Velid, onun fidyesini verip kendisini
kurtarmak için geldi; ben hakkımı Velld'e bağışladım, Zübeyr b. el-Avvam da
hakkını (fidyeden kendisine düşen payı) aldı.
*Hadisi Bezzar, zayıf sayılan şeyhi Abdullah b. Şeb'ib'den
rivayet etmiştir.
10016. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bugün Kureyş
kabilesinden bir adamı hapsedip idam ederek öldüreceğim" buyurmuştu. Bu
sözü işiten Ukbe b. Ebi Muayt avazının çıktığınca bağırarak: "Ey Kureyş
topluluğu! Neden ben aranızdan seçilip idam ediliyorum?" diye seslenince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a küfredip Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) iftira ettiğin için" buyurdu.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan
Yahya b. Seleme b. Kuheyl bulunmaktadır, ama ibn Hibban bu raviyi güvenilir
saymıştır.
10017. Mıksem'in
bildirdiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Bedir esirlerinin fidyelerini kabul etti, her bir esirin
fidyesi dört bin dirhem idi. Ukbe b. Ebi Muayt fidye işinden önce öldürüldü.
Ali b. Ebi Talib kalkıp kendisini idam ederek öldürdü. Ukbe: "Ey Muhammed!
(Geride bıraktığım) çocuklara kim sahip çıkacak?" deyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cehennem" buyurdu.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Kebir ve el-Mu'cemu'l-Evsat'ta
rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.
10018. Amr b. Murre'nin
bildirdiğine göre Mesruk, Ukbe b. Ebi Muayt'ın oğluna dedi ki: Asla yalancı
olmayan Abdullah b. Mes'ud'un bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) babanın boynunun vurulup idam edilmesini emretti. Sonra onun
yanına uğradığında Ukbe: ''(Geride bıraktığım) çocuklar(ım)a kim sahip
çıkacak?" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cehenem
sahip çıkacak" buyurdu. İşte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sana razı olduğu şey (ateş) sana yeter.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsdna rivayet etmiş olup
ravileri, güvenilir kimselerdir.
10019. İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir savaşında şu üç kişiyi önce
hapsedip sonra idam ederek öldürttü: Benu Abdiddar'dan Nadr b. el-Haris, Benu
Nevfel'den Tuayme b. Adiyy ve Ukbe b. Ebi Muayt.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-Evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde Abdullah b.
Hammad b. Nümeyr
bulunmaktadır ki; bu raviyi tanımıyorum, diğer ravileri güvenilir ravilerdir.
10020. Nu'man b. Beşir el-Ensari
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir savaşında müşriklerden
esir alınan her bir kişinin fidyesini dört bin dirhem olarak tayin etti.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu's-Sağır'de rivayet etmiş olup
senedinde zayıf sayılan Vakidı bulunmaktadır.
10021. Abdullah b.
ez-Zübeyr anlatıyor: Kureyşliler (Bedir savaşında) öldürülen adamları için ağıt
yakınışlardı, sonra bu duruma pişman olup ağıt yakmaktan vazgeçtiler ve:
"Ölüleriniz için ağıt yakmayın! Ağıt yakarsanız, bunun haberi Muhammed ve
ashabına ulaşırsa içinde bulunduğunuz duruma sevinirler" dediler. Esirler
arsında Ebu Vedaa b. Subayra es-Sehmi de bulunuyordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):
"Bunun Mekke'de
güzel, tacir, mal sahibi olan bir oğlu bulunmaktadır, neredeyse babasını
kurtarmak için fidyeyi getirip gelecektir" buyurdu. Kureyşliler fidye
konusunda söyledikleri şeyleri söyleyince Muttalib (b. Ebi Vedaa): "Doğru
söylüyorsunuz, esirlerinizi kurtarmak için fidye vermekte acele ederseniz,
Muhammed ve ashabı size karşı şiddetli olurlar" deyip geceleyin gizlice
(Mekke'den) çıkıp Medine'ye geldi ve dört bin dirhem vererek babasını kurtardı.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Bedir Savaşında
Müslümanlardan Şehit Olanlar