MECMAU ZEVAİD |
CİHAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Arazilerin ve Suların
ikta Edilmesi
9784. Ebu Sa'lebe
el-Huşeni anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ya
Resulallah! Şam yurdunda şu ve şu yerleri bana yaz (ver)" dedim. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), o zaman oraları alma mı ştı. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu adamın
dediklerini duymuyor musunuz?" diye sorunca, Ebu Sa'lebe:
"Canım elinde olan
Allah'a yemin olsun ki sen orayı alacaksın" karşılığını verdi. Ravi der
ki: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) , Ebu Sa'lebe el-Huşeni'ye
o arazileri yazdı." Ravi hadisin devamını zikretti.
*Hadisi imam Ahmed rivayet etmiş olup, ravileri Sahıh'in
ravileridir.
9785. Temım ed-Dar!
anlatıyor: Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana fethedilmeden
önce Şam'dan arazi ıkta etmesini istedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), orayı bana verdi. Hz. Ömer halifeliği zamanında Şam'ı fethedince, ona
gidip: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana şuradan şuraya
kadar arazi verdi" deyince, Hz. Ömer, bana verilen yerin üçte birini yolda
kalmışlara tahsis etti. Üçte birini oranın ima!eti için belirledi. Kalan üçte
birini de bize verdi.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir
kimselerdir.
9786. Amr b. Avf
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bilal b. elHaris
el-Müzenl'ye, yükseğiyle, alçağıyla Kabeliyye'deki madenleri ve Kuds (dağının) ekine
müsait olan yerlerini ik ta etti (gelirini ona tahsis etti).
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, ravilerden Kesır b.
Abdillah oldukça zayıf biridir.
Tirmizı hadisini hasen
kabul etmiştir.
*Hadisi Taberani rivayet
etmiş olup, ravilerden Muhammed b. el-Hasan b. Zebille metruk biridir.
9787. Bilal b.
el-Haris'ten rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
şu bölgeyi ikta olarak kendisine vermiş ve ona şöyle yazmıştır:
"Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Allah'ın Resulü Muhammed'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Bilal b. el-Haris'e vermiş olduğu yerdir. Yükseğiyle
alçağıyla Kabeliyye'deki madenleri, Kuds (dağının) otlarıyla ve dikili
şeyleriyle eki ne uygun arazilerini ona vermiştir. Eğer (İslam'a) sadık
kalırsa." Bu mektubu Muaviye yazmıştır.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Muhammed b.
el-Hasan b. Zebille metruk biridir.
9788. Haris b. Bilal b.
el-Haris'in, babasından naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Akik'in tamamını ıkta olarak ona vermiştir.
9789. Ebu Hind ed-Darı
den rivayet edildiğine göre kendisi . altı kişi olarak Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) geldi. Bunlar, Temım b. Evs b. Harice b. Sevdan b. Cezime b.
Dira' b. Adiy b. ed-Dar, kardeşi Nuaym b. Evs, Yezıd b. Kays, Ebu Hind b.
Abdillah, kardeşi Tayyib b. Abdillah -ki Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), bu zatı Abdurrahman diye isimlendirmiştir- bir de Fakih b.
en-Nu'man'dır. Bunlar Müslüman olup, Şam yurdundan, Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine arazi vermesini istediler. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), on!aril şöyle buyurdu:
"Arzuladığınız yeri isteyin." Onun yanından ayrıldılar. İsteyecekleri
yerleri istişare ederek yürümeye devam ettiler. Temim:
"Ben, Beyt-i
Makdis'i ve bulunduğu vilayeti istemeyi düşünüyorum" dedi. Ebu Hind ise:
"Acemin kralını bugün gördün mü? O, Beyt-i Makdis'te değil mi ki?"
diye sorunca, Temın;': " Evet" karşılığını verdi.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Ziyad b. Said
metruk biridir.
9790. Husayn b.
Müşmit'ten rivayet edildiğine göre kendisi elçi olarak Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip ona İslam biatıyla biat etti. Malının zekatını ona
verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona ikta olarak Merus'ta
birkaç su kaynağı verdi. Cerad'ın rivayetinde keçiler, derin kuyu, taze ot ve
çayırlar ile kaynak suların verildiği geçmektedir. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Husayn b. Müşmit'e ikta olarak verdiği yerlerde mer'aları
kurutmamasını, suyunu satmamasını, fazlasını engellememesini şart koştu. Bunun
üzerine Zübeyr b. Asım b. Husayn şu şiiri okudu:
Benim beldelerim
bitkisiz düz yerler değildir. Oralarda kalemle mürekkepler yazdı. Peygamber
tarafından insanlara verildi.
Bir karışıklık ve belirsizlik
bırakmadan.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, senedinde tanımadığım raviler bulunmaktadır.
9791. Evfa b. Mevele
anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittim. Bana Gamim'i ikta
olarak verdi ve bana yolda kalanların suya ilk kananların olmasını şart koştu.
Bizden biri olan Saide'ye, Cahiliyye denilen çöldeki bir kuyuyu ikta etti. Bu,
üzeri su ile örtülü bir kuyuydu. Tatlı su değildi. İyas b. Katade
el-Anezıyye'ye Yemame'nin aşağısında bulunan Cabiye'yi ikta olarak verdi. Biz
hepimiz onun yanına gittik. Bize ikta ettiği bu şeylerin hepsini her birimiz
için deri üzerine yazdı.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, senedinde tanımadığım
raviler bulunmaktadır.
9792. Rezın b. Enes
anlatıyor: İslam ortaya çıktığında Denine'de bir kuyumuz vardı. Etrafındaki
insanların kuyumuzu zorla almalarından korktuk. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) giderek bunu ona anlattık. Benim için bir mektup yazdırdı:
''Allah'ın Resulü Muhammed'den. Bundan sonra: Eğer onlar (İslam'a) sadık kalırlarsa
kuyuları onlara aittir"
Ravi der ki: Bu hususta
Medine kadılarından hangisine mahkeme için müracaat ettiysek hep bizim lehimize
hüküm verdiler. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mektubundaki
'......' kelimesi vardır.
Ravi bunun Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mektubunda '......' şeklinde olduğunu
ileri sürmüştür.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Fehd b. Avf
Ebu Rebia hadis uydurucusudur.
9793. Ebu's-Saib'in,
ninesinden naklettiğine göre -kendisi hicret eden kadınlardandır- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona Akik'te bir kuyuyu ikta olarak vermiştir.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Ebu's-Saib
hakkında Zehebi "Meçhul biridir" demektedir.
9794. Uteyr el-Uzrl'den
rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Kura vadisinden kendisine arazi ikta olarak vermesini istemiştir. Burasına
bugün Buveyretu Uteyr denilmektedir.
Ravi der ki: Ben, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Tebuk savaşında Kura vadisinde konaklayıp namaz
kıldığını gördüm.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Süleym b.
Matır Ebu Hatim'i ibn Hibban zayıf görmüştür.
9795. Müccaa anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Selma oğullarından Müccaa b.
Mürare'ye Yemame'de bir arazi vermiştir. Oraya Avze denmektedir. Bu hususta ona
bir mektup yazdırarak şöyle buyurmuştur: "Allah'ın Resulü Muhammed'den,
Selma oğullarından Müccaa b. Mürare'ye. Ben, sana Avze'yi verdim. Orada bana
muhalefet edene ateş layıktır." Bu mektubu Zeyd yazmıştır.
*Hadisi Taberani,
el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir.
9796. Kayle binti
Mahrame'den rivayet olunduğuna göre Kayle, Cenab oğullarının kardeşi olan Habib
b. Ezher'in nikahı altındaydı. Habib'den birçok kız çocuğu doğurdu. Daha sonra
Habib vefat etti.
Bunun üzerine kızların
amcası olan Suveb b. Ezher onları Kayle'den aldı. Kayle, İslam'ın başlangıcında
sahabi olmak arzusuyla Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitmek üzere
evden çıkınca, kızlarından kambur olan Cüveyriye ağladı. Kamburluk hastalığına
yakalanmıştı. O, en küçükleriydi. Üzerinde boydan boya yünden bir elbise vardı.
Ona acıdı ve 'yanında onu da götürdü. Onlar deveyi hızlı adımlarla sürerken
birden bire bir tavşan sıçrayınca, kambur olan kız: "Hüküm şudur ki:
Vallahı, senih ökçen bu
sözde ebediyen Esveb'in ökçesinden daha üstün olamaz" dedi.
Sonra tilki sağdan gelip
tavşanı takip edince Kayle onu tilkiden başka bir isimle andı. (Ravi) Abdullah
b. Hassan bu hayvanın ne olduğunu unutmuştur. Daha sonra Kayle tavşan hakkında
dediklerini dedi.
Onlar develeri üzerinde
hızlı adımlarla giderken deve birden bire durdu. Kayle'yi bir korku kapladı.
Kambur kız yine: "Hüküm şudur ki:
Vallahi Esveb'in vebali
seni yakaladı" dedi. Ben de: "Buna mecbur kaldım. Yazık sana, ne
yapıyorum ben?" deyince, kambur: "Elbiselerinin içini dışına çevir.
-Dışını içine, çevir. Devenin (semerinin altına konan) çullarını (keçelerini)
ters çevir" karşılığını verdi.
Daha sonra üzerindeki
abayı çıkarıp ters çevirdi. İçini dışına çevirdi.
Dediklerini yapınca.
deveyi titreme aldı. Sonra kalkıp apışını ayırdı ve işedi. Kambur dedi ki:
"Elbiselerini üzerine geri giy." Ben de dediklerini yaptım ve onları
tekrar giydim.
Sonra hızlıca yürümeye
başladık. Bir de baktık ki Esveb peşimizden keskin bir kıİıçla geliyor. Hemen
uygun bulduğum bir yere sığındık. Deve-evİn eşiğinin ortasına yerleşti. Uysal
bir deve idi. Hiç düşünmeden kızı içeri soktum, Esveb kılıcıyla en sonunda bana
yetişti. Kılıcının ucu başımdaki saç örgülerine isabet etti. "Ey pis
kokulu kadın, kardeşimin kızını bana at! dedi. Kızı ona attım. çocuğu omuzu
üzerine koyup götürdü. Ev ahalisi içerisinde onu en iyi tanıyan bendim. Kız kardeşimin
yanına"gittim. Şeyban oğullarından biriyle evlenmişti. Hz. Peygamber'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip İslam'ın başlangıcında sahabi olmayı
istiyordum.
Bir gece kız kardeşimin
yanında iken gözlerim uykuya daldığını zannettiği bir anda kocası gece
sohbetinden geldi. Şöyle dedi: "Babana yemin olsun ki Kayle için doğru bir
arkadaş buldum." Kız kardeşim:
"Kim ki o?"
diye sorunca: "Hureys b. Hassan eş-Şeybani, bir sabah vakti Bekr b.
Vail'in Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiği elçisi
oldu" karşılığını verdi. Kız kardeşim: "Yazıklar olsun bana, kız
kardeşim bunu işitmesin, yoksa yerin kulağıyla gözü arasında kardeşim Bekr b.
Vail'le beraber çıkar, yanında kavminden hiçbir adam da bulunmaz" deyince,
kocası "Bunu ona anlatma, çünkü ben bunu ona anlatmayacağım" dedi.
İkisinin öyle konuştuklarını duydum. Sabahleyin çıkıp devemi sefer için
hazırladım. Çok uzaklaşmadan Bekr'i buldum. Ondan benimle beraber olmasını
istedim. "Evet, senin hatırın için olur" dedi. Devesi benim yanıma
çökmüştü. Onunla, doğru bir arkadaşlıkla yola çıktım. Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. İnsanlara sabah namazını
kıldırıyordu. Tan ağarınca sabah namazı kılınmıştı. Yıldızlar gökyüzünde girift
bir haldeydi. Erkekler neredeyse gecenin karanlığından dolayı seçilemeyecek
haldeydi. Cahiliye dönemine yakın bir zamanda kadın olarak erkeklerle beraber
saf tuttum. Arkamdaki safta bulunan bir adam bana: "Sen erkek misin, kadın
mısın?" diye sorunca, ben: " Hayır, bilakis kadınım" cevabını
verdim. Adam: "Sen, beni neredeyse fitneye düşürecektin, git kadınların
arasında namaz kı!!" dedi. Baktım ki kadınlardan bir saf odaların yanında
belirmeye başladı. İçeri girdiğimde safı görememiştim. Güneş doğuncaya kadar
kadınların içinde kaldım. Güneş doğunca yaklaşarak erkeklere bakmaya başladım.
Cübbeli ve örtülü bir adam gördüğümde Peygamber Efendimiz'i (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) insanların arasında görürüm ümidiyle gözümü ona dikiyordum. Nihayet
güneş yükseldikten sonra bir adam gelip: "Es-selamu aleykum ya
Resulallah!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Aleyke's-selam ve rahmetullah" diyerek selamını aldı. Üzerinde uzun
süre kullanılmaktan yıpranmış olduğu görülen iki parça elbise vardı. Safranla
boyanmıştı. Ama renkleri solmuştu. Elinde kabuklu, kısa, üst tarafı yapraksız
bir hurma dalı vardı. (Kaba etlerini yere koyup, uyluklarını karnına kasıp,
dizlerini dikerek ellerini kemer gibi inciklerinden geçirerek oturma şekli
olan) kUlfes!! oturuşuyla oturuyordu. Alçak gönüllü bir halde oturan Hz.
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce korkudan titremeye başladım.
Yanında oturan kişi ona: "Ya Resulallah! Şu fakir kadın titriyor"
deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yanında olduğum halde
bana bakmadan: "Ey fakir kadın! Sakin aIf" buyurdu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), bu sözü bana buyurunca Allah, kalbimdeki korkuyu
giderdi. Öne ilk çıkan adam arkadaşım Hureys b. Hassan oldu. Kavmi adına ve
kendi adına onunla İslam üzerine biat etti. Sonra: "Ya Resulallah!
Bizimle, Beni Temim arasında Sahra'yı (sınırı) bize yaz (çiz). Onlardan bizim
tarafa ınisafir ve gelip-geçen dışında kimse geçmesin" deyince, Peygamber
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahra'yı (ona) yaz, ey
çocuk!" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sahra'nın
yazılmasını emredince şaşırıp kaldım. Çünkü orası vatanım ve yurdumdu. Ben:
"Ya Resulallah! O istediğinde senden adaletli ve insaflı bir şey istemedi.
Çünkü bu sahra, yanında develerin bağlandığı, davarların otladığı ve Beni
Temim'in kadınlarının ve çocuklarının ardında bulunduğu bir arazidir"
dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dur ey
çocuk! Fakir kadın doğru söylüyor. Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Su ve ağaç
onlar için çalışır. ŞeytanIara karşı birbirlerine yardımcı olurlar"
buyurdu.
Hureys bunun Sahra'nın
kendilerine yazılmasının önüne geçtiğini görünce ellerini şaklatarak şöyle
dedi: "Ben ve sen dedikleri şu söz gibi olduk. ‘‘Koyun tırnaklarıyla ölümü
taşırmış.’‘"ı
Kayle şöyle dedi: "Vallahi
karanlıkta rehber, kafile nezdinde müdevver, refika olarak iffetli biri idim.
En sonunda Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldik. Ancak sen
payını istediğinde, payımı istediğim için beni kınama." Hureys:
"Sahra'da senin ne payın var ki ey babasız kalasıca!" deyince, ben:
"Devemin bağlandığı yer. Sen onu hanımının devesi için istiyorsun"
karşılığını verdim. Hureys ise: "Hiç şüphe yok ki ben, Allah Resulü'nü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) senin kardeşin ve arkadaşın olduğum üzerine şahit
tutuyorum, bununla kendince bana övgüde bulunduğunda, (iyi bil ki) yaşadığım
sürece sen bana karşı bu konumdasın" dedi.
Bunun üzerine ben:
"Buna başladım. O yüzden onu asla zayi etmem" deyince, Peygamber
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu kadının oğlu, bahanesini
açıkladığı ve oda arkasından yardım edildiği için kınanır mı?" buyurdu.
Bunun üzerine ağlamaya başlayarak: "Vallahi anası onu haram yolla doğurdu.
Rebeze günü seninle beraber savaştı. Sonra bana rızık getirmek üzere Hayber'den
çıktı. Heyber'in hummasına yakalanınca öldü. Kadınları gerisinde bana
bıraktı" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım
elinde olan Allah'a yemin olsun ki yoksul bir kadın olmasaydın seni yüz üstü
sürerdik -ya da: -yüz üstü süründürülürdün" buyurdu.
(Ravi) Abdullah b.
Hassan iki kadının hangi sözü naklettiği hususunda şüpheye düşmüştür.
"Sizden biriniz
dÜnyada iyilikle arkadaşlık yapma konusunda mağlup olur mu? Kendisiyle daha
layık olan biri aralarına girince vazgeçmek ister de sonra şöyle der: ‘‘Rabbim
verdiklerin sebebiyle beni örnek kıl. Bıraktıklarım üzerine bana yardımcı ol.’‘
Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizden biri ağLar, ondan
(ağlaması hususunda) oda arkadaşı yardım ister. Ey Allah'ın kulları,
ölülerinize azap etmeyin." Sonra Sahra'yı kırmızı bir deri parçası üzerine
Kayle ve Kayle'nin kızlarından olan kadınlara yazdı (takdir etti).
Şöyle buyurdu:
"Kayle ve Kayle'nin kızlarından olan kadınlar hak hususunda zulme
uğratılmayacaklar, evlilik konusunda zorlanmayacaklar. Her Müslüman ve mümin
onların yardımcısıdır. (Ey kadınlar!) siz de iyilik edin, kötülük
etmeyin."
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir
kimselerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: