MECMAU

ZEVAİD

CİHAD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Cihadın Fazileti

 

9409. Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda cihad edin. Çünkü yüce Allah'ın yolunda cihad etmek, cennet kapılarından bir kapıdır. Yüce Allah, bu sebeple cihad eden kişiyi üzüntü ve kederden kurtarır.''

 

*Hadisi imam Ahmed ve el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de bundan daha uzun bir metinle Taberani rivayet etmiştir. Ahmed'in ve diğerlerinin isnadlarından biri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9410. Ebu Ümame'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda cihada sarılın. Çünkü bu cennet kapılarından bir kapıdır. Allah, bu sebeple (sizden) üzüntü ve kederi giderir.''

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup, ravilerden Amr b. Husayn metruk biridir.

 

 

 

9411. Muaz b. Cebel'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Tebuk gazvesinden önce insanlarla beraber çıktı. Sabah olunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), halka sabah namazını kıldırdı. Daha sonra ahali bineklerine bindi. Güneş doğunca insanlar, gece yürüyüşünün etkisiyle uyuklamaya başladı. Muaz, Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiç ayrılmıyor, onu takip ediyordu. İnsanların binekleri yolun ortasında dağıldılar. (Otlardan) yiyorlar ve yürüyorlardı. Muaz, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peşinden giderken, devesi kah otlardan yiyor, kah yürüyordu. O esnada Muaz'ın devesi kayarak yere düştü. Muaz, devesinin yularını tutarak onu durdurdu. Derken Muaz'ın devesi neşeyle yoluna devam etti. O kadar ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi bile ondan ürküp kaçtı.

 

Daha sonra Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisinden örtüyü kaldırdı ve insanlara doğru yöneldi. Bir de baktılar ki ordudan olmayan bir adam, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muaz'dan daha çok yaklaşmış. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz'a: "Ey Muaz!" diye seslenince, Muaz: "Buyur, ey Allah'ın Peygamberi!" diye icabette bulundu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yaklaş" buyurunca, Muaz, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaştı. Nihayet develeri birbirine bitişti. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

"İnsanların (düşmanın) bulunduğu yerin, bizden uzak olduğunu zannetmiyorum" Muaz: "Ya Resulallah! İnsanlar uyuklayınca binekleri dağıldı. Otlanmaya ve yürümeye başladılar" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz'a: "Ben de uyukluyordum" buyurdu. Muaz, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müjdesini duyup ta, onunla da baş başa kalınca: "Ya Resulallah! Beni hasta yapan, beni üzen, beni zayıflatan bir kelimeyi sana sormam için bana izin ver." diye sorduğunda, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilediğini sorabilirsin" buyurdu. Muaz: "Ey Allah'ın nebisi! Beni cennete sokacak bir ameli bana haber ver, sana bundan başka soru sormayacağım" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cevaben: "Aferin, çok iyi, Andolsun ki çok büyük bir şey sordUlI, andolsun ki çok büyük bir şey sordun." -Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü üç kere tekrarladı. "Hiç şüphesiz bu, Allah'ın kendisi hakkında hayır dilediği kimseye çok kolaydır, hiç şüphesiz bu, Allah'ın kendisi hakkında hayır dilediği kimseye çok kolaydır, hiç şüphesiz bu, Allah'ın kendisi hakkında hayır dilediği kimseye çok kolaydır" buyurdu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bir şey buyurduğunda onu mutlaka üç defa söylerdi. Yani muhatabına söyleyeceği sözü üç kez tekrar ederdi. Bunu, söylediği şeyi iyice sağlamlaştırmaya olan özeninden ve hırsından dolayı böyle yapardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devamla şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret gününe iman edersin, namazı kılarsın, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca ona ibadet edersin, ölünceye kadar bu hal üzere devam edersin." Muaz, Peygamber Efendimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Ya Resulallah! Bir daha tekrar eder misin?" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözünü üç defa tekrarladı. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer dilersen sana bu işin başını, bu işin kıvamını ve tepesinin zirvesini haber vereyim, ey Muaz!" Muaz: "Anam babam sana feda olsun ya Resulallah! Olur, haber ver" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu işin başı, Allah'tan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve hiçbir ortağının olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet etmendir. Bu işin kıvam ı, namazı kılmak ve zekat vermektir. Bu işin tepesinin zirvesi ise Allah yolunda cihad etmektir. Hiç şüphesiz ben, insanlarla, namaz kılıncaya, zekatı verinceye, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, tek olduğuna ve hiç bir ortağının olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emredildim. Bu dediklerimi yaptıklarında korunmuş olurlar, kanlarını ve, mallarını korumuş olurlar: Ancak mallarının hakkını vermeleri şartıyla. Onların hesabı Allah'a aittir" buyurdu.

 

*Hadisi imam Ahmed, Bezzar ve kısa metinle Taberani rivayet etmiştir. Ravilerden Şehr b. Havşeb zayıftır. Hadisi hasen kabul edilmiştir.

 

 

 

9412. Fadale b. Ubeyd el-Ensarı bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: "İslam üç evdir. En düşük olan, en yüce olan ve bir de (en yüce) adalısı. En düşük olan ev, İslam'dır. Müslümanların tamamı buraya girer. Bunlardan birine sorulduğunda mutlaka ‘‘Ben Müslümanını’‘ der. En yüce olan ev, Müslümanların amellerinin, birbirlerinin amellerinden üstün olması hususunda yarışmalarıdır. En yüce odası ise, Allah yolunda cihad etmektir. Buraya ise sadece Müslümanların en faziletlileri nail olur."

 

*Hadisi Taberani, Ebu Abdilmelik kanalıyla Kasım'dan rivayet etmiştir. Abdülmelik'i tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9413. Ebü Umame'den rivayet edildiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam'ın tepesinin zirvesi, Allah yolunda cihad etmektir. Buna sadece MÜslÜmanların en faziletlileri nailolur."

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Ali b. Yezıd zayıftır.

 

 

 

9414. Sehl'in, babasından (Muaz b. Enes'den) naklettiğine göre bir kadın, Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ya Resülallah! Kocam savaşmaya gitti. Ben, o namaz kıldığında ona uyuyordum. Onun yaptığı her hayırlı işe tabi oluyordum. O dönünceye kadar benim amelimi, onun ameline ulaştıracak bir ameli bana haber ver" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kadına: "O gelinceye kadar hiç oturmadan namaz kılmaya, hiç iftar etmeden oruç tutmaya, hiç gafil olmadan Yüce Allah'ı anmaya güç yetirebilir misin?" diye sorduğunda, Kadın: "Ya Resulallah! Ben buna güç yetiremem" diye karşılık verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, şayet bu dediklerime kocan dönÜnceye kadar gÜç yetirebilseydin, kocanın işlemiş olduğu amelin onda birine bile ulaşamazdın" buyurdu.

 

*Hadisi imam Ahmed ve Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Rişdin b. Sa'd'ı Ahmed güvenilir kabul ederken, bir grup alim zayıf görmÜştür.

 

 

 

9415. Ammar Ebu Hafs, babalarından, babaları da dedelerinden naklediyor: Bilal, Hz. Ebu Bekr'e gelerek: "Ey Resulullah'ın halifesi! Ben Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Müminin en ÜstÜn ameli, Allah yolunda cihad'dır.’‘ Ben ölÜnceye kadar canımı Allah yoluna bağlamayı arzuladım.’‘" deyince, Ebu Bekr, Bilal'e: "Allah aşkına ey Bilal! Benim hakkını için (burada kal). Vallahi zaten yaşımda ilerledi. Güçten takatten kesildim. Ecelim yaklaştı" karşılığını verdi. Bilal bu sözleri duyunca, Hz. Ebu Bekr'in vefatına kadar yanında kaldı. Hz. Ebu Bekr vefat edince, Hz. Ömer, Bilal'e gelerek Ebu Bekir'in dediği sözlerin benzerini söyledi. Ama Bilal, müezzinliğe yanaşmıyordu. Hz. Ömer: "Öyleyse kim (müezzin olacak) ey Bilal?'' diye sorunca, Bilal: "Görevi Sa'd'a verin. Çünkü Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönemindeyken Kuba'da ezan okumuştu" cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer, müezzinliği Sa'd ve Ukbe'ye verdi.

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Abdurrahman b. Sehl b. Ammar zayıftır.

 

 

 

9416. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olan Cidar anlatıyor: Hz. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber savaştık. DüşmanlarımızIa karşılaşınca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağa kalktı, Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Yeşil, sarı ve kırmızı arasında sabahladınız, (birçok ganimet elde ettiniz). Heybelerinizde de neler neler var. Öyle ise düşmanlarınızla karşılaştığınızda ileriye doğru, ileriye doğru gidin. Allah yolunda hiçbir kimse hamle yapmaz ki, (yaparsa) kendisine iki tane iri gözlü huri koşarak gelmiş olmasın (gelir). Eğer şehit edilirse, onun kanından düşen ilk damlayla beraber, yüce Allah onun bütün günahlarını affeder. O iki huri yüzünden tozu, toprağı siler. Ona derler ki: ‘‘Ben, senin içinim’‘; o da iki huriye şöyle der: ‘‘Ben de senin içinim.’‘"

 

*Hadisi Taberani ve Bezzar rivayet etmiş olup, ravilerden Abbas b. Fadl el-Ensarı zayıf biridir.

Yezıd b. Şecere'nin Şehitliğin Fazileti hakkındaki hadisi ileride gelecek.

 

 

 

9417. Ebu Malik el-Eş'ari'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim namazı kılar, zekeltı verir ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ona ibadet ederek bu şekilde ölürse, hiç şüphesiz bu kimseyi cennete sokmak yüce Allah üzerinde bir haktır. İster hicret etsin, isterse doğduğu yerde otursun." Bir adam: "Ya Resulallah! Bunu insanlara haber versem, buna güvenirler (ve tembellik ederler)" deyince Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç şüphesiz Allah, kendi yolunda cihad edenler için yüz derece hazırlamıştır. Her derece arası yeryüzüyle gökyüzü arası gibidir. Yanımda kendisiyle güç bulacağım bir şey olsaydı da Müslümanları güçlendirseydim, ya da Müslümanların ellerinde harcayabilecekleri şeyler olsaydı (da kendilerini güçlendirebilselerdi), her giden müfreze ile beraber olurdum. Ancak bugün benim elimde, ne de onların ellerinde var. (Savaşa) çıksam kendisinde hayır bulunan herkes benimle gelir. Bu da bana ağır geliyor. Ben, savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilmeyi, sonra tekrar savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar diriltilip öldürülmeyi hep arzulamışımdır" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Said b. Yusuf'u ibn Hibban ve başkaları güvenilir kabul ederken, imam Ahmed ve diğerleri zayıf addetmiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir,

 

 

 

9418. Nu'man b. Beşir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda cihad eden kişinin durumu, gündüzü oruçla, gecesini kıyamla (namazla) geçiren kişinin durumu gibidir. Ne zaman dönerse dönsün, cihaddan dönünceye kadar bu hal üzere olmaya devam eder."

 

*Hadisi imam Ahmed, Bezzar ve Taberani rivayet etmiş olup, Ahmed'in ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

9419. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından olan Ebu Hind'in bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda cihad eden kişinin durumu sadakayı, namazı ve orucu ihmal etmeden, devamlı namaz kılan, oruç tutan ve sadaka veren kişinin durumu gibidir."

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, senedinde yer alan Abdurrahman b. Ebi'z-Zenad zayıftır.

 

 

 

9420. Amr b. Abese'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim, yüce Allah'ın yolunda, deve sağımı vakti kadar savaşırsa, Allah onun yüzünü cehenneme haram kılar. "

 

*Hadisi imam Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Abdülazız b. Ubeydillah zayıftır.

 

 

 

9421. Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre kendisinin mükateb bir kölesi, mükatebe ücretinin geri kalanını ödemek üzere yanına girmişti.. Hz. Aişe ona şöyle dedi: "Bir daha yanıma -bu son gelişin hariç- gelmeyeceksin. Allah yolunda cihad etmeyi elden bırakma. Çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Müslüman birinin kalbine Allah yolunda (savaşırken) bir toz karışırsa, Aliah mutlaka ona cehennemi haram kılar.’‘"

 

*Hadisi imam Ahmed ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup, Ahmed'in ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9422. Selman'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müminin kalbi, Allah yolunda telaşlandığı için çarptığında, hurma salkımının döküldüğü gibi onun da günahları dökülür."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup, ravilerden Amr b. el-Husayn zayıftır.

 

 

 

9423. Ebu'l-Münzir anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam gelerek: "Ya Resulallah! Falan kişi öldü, onun namazını kıl." deyince, Hz. Ömer: "O ölen, günahkar biridir. Onun namazını kılma" diye çıkıştı. Adam devamla şöyle dedi: "Ya Resulallah! Muhafızlar arasında sabahladığın geceyi hatırlamıyor musun? İşte bu adam o muhafızların arasındaydı." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bu sözü duyunca hemen ayağa kalkarak onun namazını kıldı ve cenazenin peşinden gitti. Kabrine geldiği zaman defin işlemleri bitinceye kadar kabrinin başında oturdu. Kabrin üstüne üç defa toprak saçtıktan sonra şöyle buyurdu: "İnsanlar seni kötülükle anıyor. Ben ise seni iyilikle anıyorum!" Hz. Ömer, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu ne iştir ya Resulallah!?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şunu kes artık ey Hattab'ın oğlu! Kim, Allah yolunda cihad ederse, cennet ona vacip olur" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Yezıd b. Sa'leb'i tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9424. Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah yolunda gaza eden kişi, yola çıktığında günahları, evının kapısının üzerinde köprü olur. Evini geride bıraktığında, günahlarını da geride bırakmış olur. Üzerinde sivrisineğin kanadı kadar bile günah kalmaz. Allah, onun hakkında dört şeyi üzerine alır: Geride bıraktığı ailesinin ve malının arkasını korur (onları muhafaza eder). Hangi şekilde ölürse ölsün, onu cennete sokar. Ne şekilde dönerse dönsün, Allah onu sevapla ya da nailolduğu ganimetle sağ salim geriye döndürür. Güneş battığında mutlalaka günahlarıyla beraber batar. "

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup, ravilerden Bekr b. Huneys zayıftır.

 

 

 

9425. Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yola çıkan bir müfrezeye birtakım emirler verdi. Onlar: "Ya Resulallah! Gece mi çıkalım, yoksa bekleyip sabah mı çıkalım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet yollarından bir yolda gecelemeyi arzulamaz mısınız?" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, hocası Bekr b. Sehl ed-Dimyati'den rivayet etmiştir. Zehebı bu zat hakkında: "Hadisi mukaribdir" derken, Nesai, zayıf olduğunu söylemiştir. Hadisin senedinde ibn Lehia da geçmektedir.

 

 

 

9426. Abdullah b. Atık diyor ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kim, evinden Allah yolunda cihad etmek Üzere çıkarsa, "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bu sözünden sonra şu üç parmağını yani orta, şehadet ve başparmağını bir araya getirerek şöyle buyurdu: "Cihad edenler nerede? Atından dÜşÜp ölÜrse, onun mÜkafatı yüce Allah'a aittir. Ya da bir hayvan kendisine saldırır da ölürse, onun mükafatı yÜce Allah'a aittir. Ya da kendi kendine ölürse, onun mÜkafatı yÜce Allah'a aittir." Ravi dedi ki: "Vallahi bu öyle bir sözdür ki Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce hiçbir Arabtan duymamıştım." "Bu mücahid ölse onun mükafatı Allah'a aittir. Her kim yaralı olduğu halde öldürÜlse, varacağı yeri (cenneti) kendisine gerekli kılmış olur."

 

*Hadisi imam Ahmed ve Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Muhammed b. ishak tedlis yapan biridir. Ahmed'in Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9427. Muaz bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bize beş şey vasiyet etti. Onlardan birini her kim yaparsa, o kimse Allah'ın kefaleti altındadır: Bu kişiler hasta ziyareti yapan kişi, cenazeyle beraber çıkan kişi, Allah yolunda savaşmak üzere çıkan kişi, devlet başkanına tazir (azarlama, uyarma) veya tazim etmek üzere onun yanına giren kişi, evinde oturup insanların kendisinden selamette olduğu, kendisinin de insanlardan selamette olduğu kişidir.

 

*Ben derim ki: Ebu Davud, hadisi kısa metinle rivayet etmiştir.

*Hadisi imam Ahmed, Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebir ile el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberanl rivayet etmiştir. ibn Lehl'a hariç, Ahmed'in ravileri Sahih'in ravileridir. Bu zatın hadisleri ise hasen derecesinde olup, kendisinde zayıflık bulunmaktadır.

 

 

 

9428. Humeyd b, Hilal'den naklediliyor: Tufave kabilesinden bir adam vardı. Yolu bizim yanımızdan geçiyordu. Bir ara kabilesine uğradı. Onlara şöyle anlattı: Bize ait olan bir yük kafilesi ile beraber Medine'ye geldik. Alışverişimizi yaptık. Sonra dedim ki: "Mutlaka şu adamın yanına gideceğim ve mutlaka benden sonra onun haberini getireceğim," Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Bir de baktım ki Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana bir ev göstererek şöyle buyurdu: "Şu evde bulunan bir kadın, Müslümanlardan bir müfrezeyle beraber yola çıktı. On iki tane keçiyi ve kendisiyle dokuma yaptığı dokuma tarağını bıraktı. (Geri döndüğünde) sürüsünden bir keçiyi ve dokuma tarağını kaybetti. Kadın bunun üzerine şöyle dedi: ‘‘Ya Rabbi! Sen, senin yoluna çıkan kişileri korumayı garanti altına alırsın. Ben sürümden bir keçiyi ve dokuma tarağımı kaybettim. Ben kayıp dokuma tarağımın ve keçimin nerede olduğunu soruyorum." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), devamla kadının Allah'tan yitiklerini isterken ne denli abartılı olduğunu anlatmaya başlayarak şöyle buyurdu: "Sabah olduğunda, kadın kayıp keçisini ve benzerini, kayıp dokuma tarağını ve benzerini yanı başında buldu. Dilersen kadının yanına git ve anlattıklarımın doğru olup olmadığını kadına sor."

 

Bunun üzerİne ben: "Bilakis ben, seni tasdik ediyorum" dedim.

 

*Hadisi imam Ahmed rivayet etmiş olup, ravileri Sahilı'in ravileridir.

 

 

 

9429. Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Restılullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Altı şey vardır ki bunlardan biri içerisinde ölen Müslüman birini cennete sokmak, Allah'ın güvencesi altında olur. Bunlar; Cihad etmek üzere yola çıkan kişi. Şayet o yolda ölürse, onu cennete sokmak Allah'ın güvencesi altında olur. Cenazenin peşinden giden kişi. Şayet o yolda ölürse, Allah'ın güvencesi altında olur. Hasta ziyareti yapan kişi. Şayet o yolda ölürse, Allah'ın güvencesi altında olur. Kamil bir şekilde abdest alıp, sonra namaz kılmak için mescide giden kişi. Şayet bu yolda ölürse, Allah'ın güvencesi altında olur. Devlet başkanının yanına sadece onu tazim etmek için veya azarlamak (uyarmak) için gelen kişi. Şayet o yolda ölürse, Allah'ın güvencesi altında olur. Evinde hiçbir Müslümana gıybet etmeyen, ona öfkelenmeyen ve onu ayıplamayan kişi. Şayet o yolda ölürse, Allah'ın güvencesi altında olur."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup, ravilerden isa b. Abdirrahman b. Ebi Ferve metruktur.

 

 

 

9430. Musa b. Muhammed b. Hatıb'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz eşten ve çocuktan mahrum bırakıldığında cihada sarılsın."

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Musa b. Muhammed b. Hatıb', tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9431. Enes b. Malik'in naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her Ümmet için bir ruhbanlık vardır. Bu Ümmetin ruhbanlığı, Allah yolunda cihaddır."

 

*Hadisi Ebu Ya'la ve imam Ahmed rivayet etmiş, ancak imam Ahmed: "Her Peygamber için ruhbanlık vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı, cihaddır" ibaresini kullanmıştır. Ravilerden Zeyd el-Ammı'yi imam Ahmed ve başkaları güvenilir kabul ederken, Ebu Zür'a ve diğerleri zayıf addetmiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9432. Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her Ümmet için bir seyahat vardır. Bu Ümmetin seyahati, Allah yolımda cihad'dır. Her ümmet için ruhbanlık vardır. Ümmetimin ruhbanlığı, dÜşman boylarında nöbet tutmaktır."

 

*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Ufeyr b. Ma'dan zayıftır.

 

 

 

9433. Ammar b. Yasir, Sıffin savaşının yapıldığı günde ayağa kalkarak: "Cennet kuyuların altındadır. Su kaynaklarının bulunduğu yerlere gelen susamış insanları durdurun."

 

*Hadisi Tabanı rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9434. Yusuf b. Abdillah b. Selam, babasından naklediyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber yürürken Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem), insanların: "Hangi ameller daha faziletlidir ya Resulallah!?" diye sorduklarını duyduk. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a ve Resulü'ne iman etmek, Allah yolunda cihad etmek ve makbul hac" buyurdu. Daha sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), vadiden birinin: "Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Ben yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resulü'dür" diye seslendiğini işitince: "Ben de şehadet ederim. Ben de şehadet ederim ki, bu söze şehadet eden kişi mutlaka şirkten uzak olur" buyurdu.

 

*Hadisi imam Ahmed ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9435. -Hicret eden kadınlardan olan- Abdullah'ın kızı Şifa bildirior: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en faziletli ameller sorulunca: "Allah'a iman, Yüce Allah'ın yolunda cihad etmek ve makbul hac" karşılığını verdi.

 

*Hadisi imam Ahmed rivayet etmiş olup, senedinde ismi zikredilmeyen bir revi vardır.

 

 

 

9436. Ubade b. es-Samit anlatıyor: Bir ara Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bulunduğumda bir adam yanına gelerek: "Ya Resulallah! Amellerin hangisi daha faziletlidir?" diye sorunca: "Allah'a iman etmek, Allah yolunda cihat etmek ve makbul hac" buyurdu. Adam arkasını dönüp gitmeye başlayınca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Senin için bunlardan daha kolayı şudur: Yemek yedirmek. yumuşak sözlü olmak ve güzel ahlak." Adam yine sırtını çevirip gidince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Senin için bunlardan daha kolayı şudur: Allah'ın senin hakkındaki verdiği hiçbir hükmünden dolayı O'nu suçlama (Allah'ın takdirine razı ol)."

 

 

 

9437. Diğer rivayet şöyledir: Adamın söylediği söz şudur: "Ya Resulallah! Bundan daha kolayını istiyorum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hoşgörülü ve sabırlı olmak" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani iki isnadla rivayet etmiştir. Birinde adı geçen ibn Lehia'nın hadisi hasen derecesindedir. Kendisinde zayıflık bulunmaktadır. Diğer senedde adı geçen Süveyd b. ibrahım'i ibn Main iki rivayette güvenilir görmüştür. Nesa! ise bu zatı zayıf kabul etmiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

9438. Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Size yeryÜzÜndeki insanların en hayırlısını söyleyeyim mi?" Sahabe: "Evet ya Resulallah!" diye icabet edince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Atın dizginini tutup ta Allah yolunda savaşan kişi. Korktuğu bir ses duyduğunda atı üzerinde yükselir" buyurdu. Sonra: "Size bu kişiyi takip edeni söyleyeyim mi?" diye sordu. Sahabe yine:

"Evet, ya Resulallah!" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sürüsünün bir tarafında namazını kılıp zekatını veren kişi" buyurdu. Sonra:

"Size yeryüzündeki insanların en şerlisini bildireyim mi?" diye sordu. Sahabe: "Evet" diye karşılık verince, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisinden, Allah adına istenip de (imkanı olduğu halde) vermeyen kişi" buyurdu.

 

*Ben derim ki: Ebu Hureyre'nin Sahih kitabında metni bundan farklı olan bir hadisi bulunmaktadır.

Hadisi imam Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Ebu Ma'şer Necih zayıftır. Ebu Hureyre'nin azatlısı olan Ebu Ma'şer'i tanımıyorum.

 

 

 

9439. Müminlerin annesi Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Amellerin hangisi daha faziletlidir?" diye sorulunca: "Allah'a iman etmek, Allah yolunda cihad etmek ve makbul hac" buyurmuştur.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, ravilerden Velid b. Abdillah Ebi Sevr'i çoğunluk alimler zayıf görmüştür. Bezzar ve Şerık bu zatı tezkiye etmiştir (aklamıştır).

 

 

 

9440. İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruştur: "Bir hac, kırk gazveden daha hayırlı; bir gazve, kırk hacdan daha hayırlıdır. "

Ravi der ki: "Kişi İslam haccını ifa ettiği zaman, onun bir gazvesi, kırk hacdan daha hayırlıdır. İslam haccı ise (farz olan hac), kırk gazveden daha hayırlıdır."

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir. Anbese b. Hübeyre'yi ibn Hibban güvenilir kabul ederken, Zehebı: "Meçhul biridir" demiştir.

 

 

 

9441. Ebu Umame anlatıyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber bir müfreze de sefere çıktık. Bir adam, içinde su olan bir mağaranın yanından geçti. O mağarada kalıp orada bulunan yiyecekleri suyla katık yapıp yemeyi, etrafındaki bitkileri almayı ve böylelikle dünyadan elini eteğini çekmeyi kendi kendine konuşup planladı. Daha sonra şöyle dedi: "Resulullah'a gidip de bunu anlatsam; eğer bana izin verirse düşündüklerimi yaparım, yoksa yapmam." Hemen Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına giderek: "Ya Resulallah! Bir mağaranın yanından geçtim. İçerisinde bana azık olacak su ve bitkiler var. İçimden orada kalıp, dünyadan elimi eteğimi çekmeyi düşündüm." deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), adama: "Ben ne Yahudilik ne de Hristiyanlıkla gönderilmedim. Ben sadece dosdoğru olan Hanif din olan İslam'la gönderildim. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki Allah yolunda sabah yürüyüşü veya akşam yürüyüşü, dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin savaştaki saf ta durmasz, altmış senelik namazından daha hayırlıdır" buyurdu.

 

*Hadisi imam Ahmed ve Taberani rivayet etmiş olup, ravilerden Ali b. Yezıd elElhanı zayıftır.

 

 

 

9442. Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir adam su bulunan bir vadiden geçti. Oranın güzelliği hoşuna gidince: "İnsanlardan uzaklaşsam da bu vadi de kalsam. Ama Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin vermedikçe asla bunu yapmam" dedi. Bu düşüncesini Peygamber Efendimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca şöyle buyurdu: "Hayzr böyle yapma! Çünkü sizden birinizin Allah yolunda kalmasz, onun, evinde atmış sene kalmasından -ya da şu kadar sene kalmasından- daha hayzrlzdır. Kim devenin sütünü bir kere sağma vakti kadar Allah yolunda cihad ederse, cennet ona vacib olur. "

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir.

imran b. Husayn'ın rivayet ettiği, Kişinin Savaşmak için Savaş Safında Kalmasının Fazileti hakkındaki hadisi ileride gelecektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Cihad için Borç Verme ve Bunun Fazileti