MECMAU

ZEVAİD

- -

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ölüye Ağlamak Hakkında

 

4036. Muaz b. Cebel bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu Yemen'e gönderdiği zaman, Muaz'la beraber Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) atının yanında yaya olarak Muaz ise atının üzerinde ilerlerken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Muaz! Bu yılımızdan sonra belki de beni bir daha göremeyecek ve Mescidimle kabrimin yanından geçeceksin." Muaz bunun üzerine hıçkıra hıçkıra ağladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona: "Ağlama ey Muaz! (Bu şekilde) ağlamak şeytandandır."

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmıştır. Ricali güvenilir kimselerdir. Ayrıca Taberani el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir

 

 

 

4037. Hz. Aişe bildiriyor: (Kardeşim, yani) Ebü Bekr'in oğlu Abdullah vefat edince onun için ağlanıldı. Bunun üzerine (babam) Ebü Bekr insanların huzuruna çıkıp dedi ki: "Sizlerden o (ağlayan kadın)lar adına özür dilerim. Zira onlar Müslümanlığı yeni kabullendikleri (ve bunun İslam'da uygun olmadığım bilmedikleri) için bu şekilde ağlaşıyorlar. Ben, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim. "Komşularının ağlaması sebebiyle ölünün üzerine hamim (kaynar su) boşaltılır. "

 

*Hadisi Bezzar ve Ebu Ya'la rivayet etmiştir. isnadında yer alan Muhammed b. elHasan b. Zubale zayıftır.

 

 

 

4038. Semure'nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ölü, mahalle (halkının, akrabaları ve ailesi)nin ağlaması sebebiyle azaba maruz kalır. "

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. isnadındaki Ömer b. ibrahım el-Ensari hakkında tartışma söz konusudur. Ancak bu kişi güvenilirdir.

 

 

 

4039. Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ölüye, mahallenin ağlaması sebebiyle azap edilir. "

 

*Hadisi, Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Senette, kimsenin kendisinden bahsettiğine rastlayamadığım bir kişi vardır.

 

 

 

4040. Hacıb b. Ömer bildiriyor: Hakem b. el-A'rac ile birlikte Bekr b. Abdillah el-Muzem'nin yanına gitmiştim. Ölünün, mahalle halkının ona ağlaması sebebiyle azap edileceği konusunu görüşürlerken Bekr şunu anlattı: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından birisi bu hadisi bize bildirdi. Ebu Hureyre ise ona bu konuda muhalefet ederek şöyle dedi:

Şayet bir adam kalkıp ta Yüce Allah'ın yolunda cihat etmek için yeryüzünde herhangi bir yere (kıta veya benzeri uzak bir mekana) gitse ve orada şehit edilse, daha sonra da o kişinin hanımı gıcıklığına (ağlaması halinde o kişinin işkenceye maruz kalacağım) bilerek veya bilmeyerek tutup ta ağlarsa, Vallahi de o adam, o gıcık kadının ağlaması sebebiyle, azaba maruz kalır." Ebu Hureyre'nin bu konuşması üzerine adam dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru söyledi, Ebu Hureyre yanıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru söyledi, Ebu Hureyre yanıldı."

 

*Hadisi, Ebu Ya'la rivayet etmiştir. isnadında adı bilinmeyen birisi vardır.

 

 

 

4041. Ebu'r-Rabi bildiriyor: Bir cenazede, Abdullah b. Ömer ile beraberdim. Bir insanın bağırma seslerini duydum. Onun yanına birilerini göndererek susturdu. Ben de kendisine: "Ey Ebu Abdirrahman! Neden onu susturdun?" diye sorunca şu karşılığı verdi:

"Çünkü ölü o adamın bu bağrışmaları sebebiyle kabre girinceye kadar azaba maruz kalır."

 

*Hadisi, imam Ahmed rivayet etmiştir. isnadındaki Ebu Şu'be et-Tahhan metruktur.

 

 

 

4042. Rabi el-Ensari bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cebr'in erkek kardeşinin hasta olan oğlunu ziyaretine gelmişti. Ailesi, ona (olan . üzüntülerinden dolayı) ağlamaktaydılar. Cebr onlara dedi ki: "Seslerinizle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e eziyet etmeyin (ağlamayı kesin)" Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mademki hala sağdır, bırak da ağlasınlar. Öldüğü zaman ise sussunlar." ,*Bu hadisin tamamı inşallah Cihat kitabında gelecektir.

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Ricali güvenilir kimselerdir.

 

 

 

4043. Esma binti Umeys bildiriyor: (Kocam) Cafer vefat edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize gelip dedi ki: "Üç gün sabret, (kendi kendine teselli ol) daha sonra istediğini yap."

 

 

 

4044. Esma binti Umeys der ki: Cafer'in şehit edilmesinin üçüncü günÜ, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana gelip şöyle dedi: "Bugünden sonra matem elbisesi giyme!"

 

*Hadisin tamamını, imam Ahmed, Sahih ravilerinin oluşturduğu senediyle rivayet etmiştir. Taberani ise el-Mu'cemu'l-kebir'de bir kısmını rivayet etmiştir.

 

 

 

4045. Ümmü Seleme bildiriyor: Esma, Hz. Hamza ile Cafer için üç gün ağlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine ağlamayı kesip gözlerine sürme çekmesini emretti.''

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Haccac b. Ertat hakkında kelam var. Onun dışındakiler ise Sahih ricalindendir.

 

 

 

4046. İbn Abbas bildiriyor: Osman b. Maz'un vefat edince eşi: "Ey Osman! Cennet sana kutlu olsun!" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona kızgın bir şekilde bakarak buyurdu ki: "(Cennete gittiğini) nereden biliyorsun?" O da bu sefer: "Ey Allah'ın Resülü! Bu, senin süvarin, senin dostun!! (değil mi? Ben bunu düşünerek böyle söyledim)" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Ben, Allah'ın elçisi olduğum halde bana ne yapılacağını bilmiyorum." Bu söz üzerine ashab-ı kiram (sonunun kötü olduğu zannına kapılarak) Osman b. Maz'un'a acıdılar.

Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızı Zeyneb vefat edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bizlerin hayırlı selefi (önden gideni) Osman b. Maz'un'a yetiş bakalım." Bunun üzerine (oradaki hüzün dolu manzaraya dayanamayan) kadınlar ağlayınca, Hz. Ömer onlara kırbaç savurmaya başladı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dur! Yavaş ol ey Ömer!" Daha sonra da kadınlara hitaben sözüne şöyle devam etti:

"Ağlayın, ağlayın; ama sakın şeytanın haykırması gibi çirkin sesler çıkarmayın." sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kalpten gelen hüzünlü duygular ve gözden akan yaşlar, Azız ve Celil olan Allah'tandır ve merhametten kaynaklanmaktadır. Ancak elden ve dilden gelen (kişinin kendisini hırpalaması veya isyan içeren sözler söylemesi) ise şeytandandır. "

 

*Hadisi, imam Ahmed rivayet etmiştir. isnadında yer alan Ali b. Zeyd şaibe olsa da güvenilir kimsedir. Başka bir rivayette ise şu fazlalığı zikretmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabrin kenarına oturdu, yanında da Hz. Fatıma ağladı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elbisesiyle (ona olan sevgisinden dolayı) ağlayan kızının gözyaşlarını sildi.

 

 

 

4047. Abdurrahman b. Avf bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elimden tuttu ve ruhunu teslim etmek üzere olan oğlu İbrahım'in yanına gittik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu alıp kucağına koydu ve İbrahım ruhunu teslim etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu bıraktı ve daha sonra da ağladı. Dedim ki: "Ağlıyor musun, ey Allah'ın elçisi? Halbuki bizi ağlamaktan sakındırırdın." Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Ben ağlamaktan sakındırmadım. Bilakis ahmak ve facir(in haykırarak ağlama) sesinden sakındırdım. Bu sesler; nimete karşılık boş söz ve hareketlerde bulunmak ve şeytanın nağmelerinin sesi, diğeri ise herhangi bir felaket anında kişinin kendi elbiselerini yırtma ve kendisini tokatlama sesidir. Bu benim ağlamam ise merhamet ve sevgiden kaynaklanmaktadır. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha sonra ölen oğluna hitaben şöyle buyurdu: "Ey İbrahım! Şayet hiçbir şüphenin bulunmadığı doğruluğun (ahirette diriltilme ve yeniden görüşme) vaadı ve sözü olmasaydı, şayet sonrakiler öncekilere yetişmeyecek olsaydı, elbette ki bundan daha fazla üzülürdük. Ey İbrahım! (Şunu iyi bilesin ki) çok hüzünlüyüz, göz akar, kalp sızlar; ama Yüce Allah'ı kızdıracak bir söz asla söylemeyiz."

 

*Hadisi Bezzar ve Ebu Ya'la rivayet etmiştir. isnadında yer alan Muhammed b.

Abdirrahman b. Ebi Leyla hakkında kelam var.

 

 

 

4048. Ebu Umame dedi ki: Oğlu İbrahim'in ölümü esnasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına bir adam geldi. O sırada Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözleri yaşlar içerisindeydi. Adam dedi ki: "Ya Resulallah! Ağlanılmaması gereken (basit bir şeye) ağlıyorsun. Seni gerçekten gönderen Yüce Allah'a yemin ederim ki Cahiliye zamanında (yani henüz müslüman olmadan önce) bundan daha yetişkin tam on iki çocuğumu diri diri toprağa bastım." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Şayet merhamet ve sevgi, seni terk etmişse ben ne yapabilirim? Kalp sızlar, göz yaş akıtır; ama bizler Rabb'ın hoşlanmayacağı şeyi söylemeyiz. Bununla beraber biz İbrahım'den ayrıldığımız için çok üzülmekteyiz."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Ali b.

Yezıd el-Elhani zayıftır.

 

 

 

4049. Saib b. Yezid bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in oğlu Tahir vefat edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözleri yaşardı. Kendisine: "Ağladın mı ey Allah'ın Resulü?'' diye sorulunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Göz yaşarır, yaş boşalır, kalp sızlar ve üzülür. Ancak kesinlikle Aziz ve Celil Allah'a isyan etmeyiz."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.

 

 

 

4050. Abdurrahman b. Avf bildiriyor: Ben, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızının (Zeyneb'in) kızının (yani Resulullah'ın torununun) ölmekte olduğunun haberini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gönderince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ona de ki: Veren de, alan da Yüce Allah'tır."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızı ikinci bir defa yine haberci gönderdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı cevabı verdi. Kızı üçüncü bir defa haberci gönderince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında ashabıyla beraber onun yanına geldi. Kızı, son nefeslerini göğsünde vermekte olan küçücük yavrusunu ona uzatınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözleri yaşardı. Sahabeden bazıları kendisine bakıp ta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözünün yaşardığını fark edince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara:

"Neden şaşırıyorsunuz? Bu (şefkat ve merhamet) Allah'ın bir lutfudur.

Bunu dilediği kişiye verir. Allah merhametli kullarına merhamet eder" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiştir. Ancak Taberanl'nin rivayetinde şu ibare mevcuttur: "Ebu Sa'd'ın kızı Umame can çekişirken kızı Zeyneb, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir haberci gönderdi .... "

isnadında yer alan Velid b. ibrahım b. Abdirrahman b. Avf'tan bahseden kimseye rastlamadım.

 

 

 

4051. Ebu Hureyre dedi ki: Hz. Fatıma'nın oğlu(nun hastalığı) ağırlaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i çağırması için bir haberci gönderdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dedi ki: "Geri dön (ve kızıma de ki) veren de o, alan da odur. Herkesin belirli bir süresi vardır."

 

Çocuk artık son nefeslerini vermeye başlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e tekrar bir haberci gönderdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hitaben: "Kalkın"[Vakıa 83] birlikte gidelim) buyurdu. Oraya ulaştığımızda oturur oturmaz çocuk ruhunu teslim edinceye kadar "Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken" ayetini! okumaya başladı. Vefat edince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözleri yaşardı. Bunun üzerine Sa'd: "Ya Resulallah! (Daha önce bizleri) ağlamaktan sakındırırken şimdi sen ağlıyor musun?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Bu (şefkat ve merhamet), Allah'ın bir lutfudur. Yüce Allah merhametli kullarına merhamet eder."

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. isnadında yer alan İsmail b. Musa el-Mekkı şaibeli olmakla birlikte hakkında güvenilir olduğu söylenmiştir.

 

 

 

4052. İbn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızının ölüm anı gelince onun yanına gelip kendisine çekmek suretiyle kucaklayıp göğsüne yasladı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bunun üzerine Ümmu Eymen de ağladı. Bunu görünce: "Resulullah yanında iken sen de ağlıyorsun öyle mi?" diye sordu. Ümmü Eymen: ''Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisi dahi ağlarken ben neden ağlamayacakmışım?'' deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ben ağlamıyorum; bu, sadece bir acıma (duygusunun yansımasıdır çünkü) ben kendisine bakarken, ruhu bedeninden çıkartılıyordu. "

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. isnadında yer alan Ata b. es-Saib ihtilatı sebebiyle hakkında kelam var.

 

 

 

4053. Salim Ebu'n-Nadr bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölmek üzere olan Osman b. Maz'un'un yanına geldi. Daha sonra (Osman'ın vefat etmesi üzerine) bir örtü getirilip üzerine örtülmesini emretti. Osman, Ensar'dan olan ve adı Ümmü Muaz denilen bir kadının evinde kalıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun üzerine eğilmiş bir vaziyette uzunca bir vakit bekledikten sonra geri çekilip ağlamaya başladı. O ağlayınca ev halkının da ağlaması üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah sana rahmet eylesin, ey Ebu's-Saib!''

Ebu's-Saib (yani Osman b. Mazun), Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Bedir savaşına katılmıştı. Nihayet Ümmü Muaz: ''Ey Ebu's-Saib! Cennet sana kutlu olsun!'' dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) :

''Ey Ümmü Muaz! Bunu nereden biliyorsun? Bildiğimiz kesin şeyonun öldüğü ve kendisi hakkında bildiğimiz iyi şeylerdir. (Bunun dışında şu anda nereye gittiğini bilmiyoruz)" Ümmü Muaz dedi ki: "Hayır Vallahi bundan sonra kimse için asla böyle şeyler söylemeyeceğim."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de mürselolarak rivayet etmiştir. Ricali güvenilir kimselerdir .

 

 

 

4054. Cabir b. Abdillah bildiriyor: Babası Uhud savaşında şehit düşmüş, burnuyla kulaklarını kesmek suretiyle müşrikler vücudunun dış görünümüne zarar vermiş, değiştirmişlerdi. Cabir dedi ki: Bunun üzerine babama ve ona yaptıklarına bakmaya ve haykırmaya başladım. Ensar'dan bazıları gelerek elbiseyle babamın üzerini örttüler. Ben daha sonra babamın yüzünü açıp tekrar ona ve ona yaptıklarına bakıp haykırdım. Ensar'dan bazıları gelerek babamın üzerini yine elbiseyle örttüler.

 

Bu olayların yaşandığı sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de oralardaydı. Ensar gidip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i getirerek: "Ya Resulallah! Cabir'in ne yaptığını görmüyor musun? (Lütfen bir şeyler söyleyin Iyapın)" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu kendi haline bırakın" buyurdu.

 

*Hadisin Sahıh'te bir bölümü rivayet edilmiştir. Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

4055. Aiz b. Amr bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le birlikte olduğum bir gazveden dönerken onunla birlikte çıkıp ta şehit olan bir adamın eşi ağladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu ağlayan kimdir?" diye sorunca: "Adi'nin kızı Fatıma'dır" denildi. Bunun üzerine Aiz b. Amr'a yöneldi ve onları evlendirip o kadına iyi bakmasını tavsiye etti.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Ravilerinden meçhul kişiler vardır.

 

 

 

4056. Abdullah b. Yezid dedi ki: "Feryat figan etmeden ağlamaya izini ruhsat verildi."

 

*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. isnadı hasendir.

 

 

 

4057. Amir b. Said bildiriyor: İçinde Karzah b. Ka'b ve Ebu Mes'ud el-Ensari'nin bulunduğu bir gölgeliğe sığınmıştım. (Ravi daha sonra ikisinden şöyle nakleder) İkisi de dediler ki: "Bizlere, herhangi bir felaket anında feryat figan etmeden ağlamaya izin verildi."

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Ricali Sahih ricalidir.

 

 

 

4058. Ümmü İshak anlatıyor: Kardeşimle birlikte Medine-i Münevvere'ye hicret etmiştim. Yolda giderken kardeşim birden: ''Ey Ümmü İshak! Otur da bekle, paramı Mekke'de unuttum (alıp geleyim)" dedi. Bunun üzerine ben de kendisine: ''Fasık kocamın sana bir şey yapmasından korkuyorum" deyince o da: ''İnşallah hiçbir şeyolmaz (diyerek gitti). Daha sonra kendisini günlerce beklediğim halde gelmedi. İsmini bildiğim ancak vermek istemediğim oradan geçen bir kişi: "Ey Ümmü İshak'ın annesi! Burada neden oturuyorsun?" diye sordu. Ben de: "İshak'ı bekliyorum, kendisi kalan nafakasını almak üzere Mekke'ye gitti" dedim. O da bana: ''Artık İshak'ı unut; çünkü kocan onu yakalayıp öldürdü" dedi. Ben de bunun üzerine (Medine'ye doğru) yoluma devam edip o anda abdest almakta olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip şöyle dedim: ''Ya Resulallah! İshak öldürüldü!" Bunu söylerken ben ağlıyorum; o da bana bakıyordu. Ona bakınca kafasını sallayıp daha sonra da bir avuç su alarak yüzüme serpti.

(Ravi) Beşşar ekledi: Gözlerinin yaşardığı ancak yanaklarının ıslandığı görülmeyen ninem dedi ki: "Bizler çok acılar çektiklbaşımıza birçok musibet geldi."

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. ibn Main, isnadında bulunan Beşşar b. Abdilmelik'in zayıf olduğunu ifade etmiştir.

 

 

 

4059. Abdullah b. Utbe bildiriyor: Utbe b. Mes'üd vefat edince, Abdullah b. Mes'üd ağladı. Kendisine: "Ağlıyor musun?" diye sorulunca o: "Evet ağlıyorum. O benim hem öz kardeşim, hem Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le olan birlikteliğimdeki yoldaşım; hem de Hz. Ömer'den sonra en çok sevdiğim insandı" dedi.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebır'de şu ziyadeyle rivayet etmiştir: "Bununla birlikte keşke onun ölüp te benim buna sabredip bunu metanetle karşılamam yerine keşke ben ölseydim de hayatta kalıp o bunu metanetle karşılasaydı." Ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

4060. Ebü Müsa'nın eşi Ümmü Abdillah bildiriyor: Ebü Müsa hastalanmıştı. Ben de onun yanında ağlayınca bundan sakındırıldım. Bunun üzerine Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bırakın gözlerinden bir / iki kova göz yaşı akıtsın." Hadis devam ediyor.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir.

 

 

 

4061. İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İki tür insandan başkasına ağlanılmaz: Her şeyiyle tam facir ve her şeyiyle tam iyilikperver. "

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. isnadında yer alan Raşid b.

Sa'd hakkında kelam var.

 

 

 

4062. Hz. Aişe bildiriyor: Ölüpl döşeğinde olan babam Ebu Bekr'in yanına geldiğimde (onu o halde görünce kendi kendime ve gözlerime hitaben) dedim ki: "coş, coş ey göz yaşlarına gem vurulmuş olan, bir defalığına mahsus olsa da çağlayıp taş!"

 

Bunun üzerine o dedi ki: "Hayır öyle konuşma! Onun yerine şu ayeti oku: "Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: ‘‘işte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir’‘ denir."[Kaf, 19]

 

*Hadisi, Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Ravileri Sahih ravileridir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ölünün Öpülmesi