MECMAU ZEVAİD |
- - |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kabir Sorgusu
4262. Abdullah b. Ömer
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sual meleklerinden
bahsedince Hz. Ömer: "Bizim o esnada şuurumuz olacak mı?" diye sordu.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu günkü
gibi" (akıllarınız yerinde olacak) buyurunca Ömer: "O zaman ben de
onların ağzına taş dolduracağım (yani cevapların en güzellerini
vereceğim)" dedi.
*Hadisi, imam Ahmed ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet
etmiştir. Ahmed'in ravileri Sahih'in ravileridir.
4263. Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bulunduğum bir
cenaze namazında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Bu ümmet, kabirlerinde imtihan edileceklerdir. İnsan
defnedilip te dostları dağıldığı zaman bir melek elinde tokmakla gelir. Önce
onu oturtur ve şöyle der: "Bu adam (Muhammed) hakkında ne diyorsun?’‘
Kendisine bu soru sorulan ölmüş kişi şayet Müslüman ise şöyle cevap verir:
‘‘Ben, Yüce Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de onun elçisi
olduğuna tanıklık ederim.’‘ Bu cevabı duyan melek te: ‘‘Doğru söyledin’‘ der.
Daha sonra da cehennemi görebileceği bir kapı açılıp kendisine şöyle denir:
‘‘İşte bu, şayet Rabb'ini inkar edecek olsaydın gideceğin yerdi. Rabbine iman
etmen sebebiyle bu da asıl gideceğin yerdir’‘ der. Böylece kendisi için cenneti
gördüğü bir kapı açılır. O kişi hemen oraya sıçrayıvermeye çalışırken melek
kendisine: ‘‘ Yerleş (otur)!’‘ deyince kabri genişler.
Şayet ölen kişi kafir
veya münafık ise melek şöyle sorar: ‘‘Bu adam (Muhammed) hakkında ne
diyorsun?’‘ O da şöyle cevap verir: ‘‘Bilmiyorum; insanların onun hakkında
konuştuklarını duymuştum.’‘ Bunun üzerine melek de şöyle der:
"Bilmiyesice, okumuyasıca ve doğruluğu bulamıyasıca!’‘ Daha sonra
kendisine cennete ulaştıran bir kapı açılır. Sonra melek şöyle der: ‘‘Şayet
Rabbine inansaydın gideceğin yer burası olacaktı. Ancak sen, Rabbini inkar
edince o da bunu değiştirdi.’‘ Böylece kendisine cehenneme doğru bir kapı
açılır. Daha sonra o melek elindeki tokmalda öyle şiddetli vurur ki o kişinin
haykırışını insan ve cinlerden başka herkes duyar."
Oradakilerden biri dedi
ki: "Ya Resulallah! Elinde gürz (tokmakla) bir meleği gören herkes dehşete
kapılıp afallamazmı ki?" Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Allah inananları, sağlam bir söz üzerinde
tutar."
*Hadisi Bezzar ve imam Ahmed rivayet etmiştir. Ayrıca şu
ayeti ilave etmiştir: "Bu hem dünya, hem de ahiret hayatında böyledir.
Zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar."[İbrahim 27] Ravileri
Sahih'in ravileridir.
4264. Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bu ümmet, kabirlerinde sorguya çekileceklerdir (imtihan edileceklerdir).
Mümin, kabre sokulup dostları gittiğinde, onun yanına çok öfkeli bir melek
gelerek şöyle der: ‘‘Falanca adam hakkında ne derdin?’‘ Mümin bu soruya şöyle
cevap verir: ‘‘Derdim ki o, Yüce Allah'ın elçisi ve kuludur.’‘ Melek kendisine
bu defa: ‘‘Cehennemde senin için ayrılmış olan yerine bak. Allah seni ondan
kurtardı. Görmüş olduğun cehennemdeki oturağının yerine sana cennette şu görmüş
olduğun yeri verdi.’‘ Böylece o kişi her ikisini de görünce şöyle der:
‘‘Müsaade edin de aileme de bunu müjdeleyip haber vereyim.’‘ Kendisine:
‘‘Otur(up bekle)!’‘ denir.
Münafık ise ailesi
(mezarı başından) gittiğinde oturur ve kendisine şöyle denir: ‘‘Bu adam
(Muhammed) hakkında ne derdin?’‘ O da cev'aben: ‘‘Bilemiyorum. İnsanlar ne
dediyse ben de onu dedim’‘ der. Bu sefer ona: ‘‘Bilmez olaydın. Bu, Cennette
senin için ayrılan yerindi. Allah onun yerine sana Cehennemde bir yer verdi;
onunla değiştirdi’‘ denir."
Cabir ekledi: O kişi her
iki yeri de görür. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle
buyurduğunu işittim: "Her kul öldüğü hal üzere kabrine konulacaktır. Mümin
imanlı (inaçlı) olarak, münafık ise yine ikiyüzlü olarak."
*Derim ki: Sahih'te bu bölümün sadece "Her kul öldüğü
hal üzere kabrine konulacaktır" kısmı zikredilmiştir.
Hadisi, imam Ahmed
rivayet etmiştir. Taberani de el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. Ayrıca
senedinde yer alan ibn Lehia şaibelidir. Bunun dışındakiler güvenilir
kimselerdir.
4265. Hz. Aişe
anlatıyor: Yahudi bir kadın gelerek dilenip şöyle dedi: "Beni yedirin!
Yüce Allah sizleri Deccal ve kabir imtihanından (belasından) korusun. Ben onu
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eve gelinceye kadar tutup (oyalayıp)
gelince de kendisine şöyle sordum: "Ya Resulallah! Bu yahudi kadın ne
söylüyor (söylediklerini bana açıklar mısın)?" Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Ne söylüyor?" diye sorunca ben: "Allah
sizleri Deccal ve kabir imtihanından belasından korusun, diyor" dedim.
Hz. Aişe şöyle devam
ediyor: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp ellerini
uzatarak açtı. Deccal ve kabir azabının imtihanından (belasından) Allah'a
sığındı. Daha sonra da şöyle buyurdu:
"Deccal konusuna
gelince bundan, ümmetini sakındırmayan hiçbir peygamber yoktur. Ben sizlere
ayrıca hiçbir peygamberin ümmetine haber vermediği bir şeyi de söyleyeceğim. O
tek gözlü şaşıdır, Yüce Allah ise böyle değildir. İki gözünün arasında
‘‘Kafir’‘ yazılıdır ve bunu her mümin görebilir.
Kabir imtihanına
gelince: Benimle imtihan olunur; benim hakkımda sorguya çekilirsiniz.
Kendisine soru sorulan
kişi salih (iyilerden) ise kabrinde oturtulduğunda, korku, endişe ve paniksiz
olup kendisine: ‘‘Kimlerdendin?’‘ diye sorulunca o da:
"İslam'dan
(Müslümanlardan)'' diye cevap verir. Kendisine bu sefer denilir ki:
‘‘Aranızdaki şu falanca adam (Muhammed) kimin nesidir?’‘ O kişi şöyle der:
‘‘Muhammed, Allah'ın elçisidir. Bize Allah'tan apaçık deliller ve doğru yolu
getirdi. Biz de onu onayladık; arka çıktık.’‘ Bunun üzerine cehennem tarafından
bir yarık oluşur. İçeri bakınca orada yandıkça parçalanan, parçalandıkça da
yanan ateşi görür. O zaman kendisine şöyle denir: ‘‘Allah'ın seni kurtardığı
şeye bak.’‘ Daha sonra ise kendisi için cenneti görebileceği bir aralık meydana
getirilir. Oradaki şeylere ve çiçeklere bakınca kendisine şöyle denir: ‘‘Bu,
senin cennetteki yerindir. Kesin bir inanca sahiptin ve bu şekilde ruhunu
teslim ettin. İnşallah bu şekilde de diriltileceksin.’‘
Adam şayet kötülerden
ise korku ve endişeyle kabrinde oturur. Kendisine denir ki: ‘‘Ne derdin, ne
konuşurdun?’‘ Adam da: ‘‘Bilemiyorum’‘ der. Bu sefer kendisine: ‘‘Şu sizden
önce gelen adam için ne dersin?’‘ diye sorulunca o da: ‘‘İnsanların onun
hakkında bir takım şeyler söylediğini duymuştum. Ben de onlar ne konuştularsa
aynısını dedim’‘ diye cevap verir. Nihayet kendisi için cenneti görebileceği
bir aralık açılır. Oradaki şeylere ve çiçeklere bakınca kendisine şöyle denir:
‘‘Yüce Allah'ın (sorumsuz davranış ve yaşamından dolayı) seni mahrum ettiği
şeye bak.’‘ Daha sonra da kendisi için cehennem tarafindan bir yarık açılır,
içeri bakınca orada yandıkça parçalanan parçalandıkça da yanan ateşi görür. O
zaman kendisine şöyle denir: ‘‘Bu, senin yerindir. Her zaman şüphe ediyordun;
nitekim bu şekilde de öldün ve inşallah bu hal üzere haşr edileceksin.’‘ Daha
sonra da ona azap yapılır."
*Hadisi, imam Ahmed rivayet etmiştir.
4266. Bera b. Azib
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber Ensar'dan bir
kişinin cenazesine gittik. Kabre ulaştığımızda henüz (lahit işlemi)
tamamlanmamıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oraya çömelince biz
de onun etrafına çömeldik. Sanki kafamızda kuş var (gibi sessizdik) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise elinde bir dal parçasıyla düşünceli bir
şekilde yeri eşeliyor. Başını kaldırıp: " Kabyin azabından Allah'a
sığının!" buyurdu.
Bunu iki veya üç defa
söyledikten sonra sözüne şöyle devam etti: "Mümin kut dünyadan ayrılma, ahirete
yönelme (ölme) vaktine gelmiş ise, gökten kendisine yüzleri güneş gibi beyaz
yüzlü melekler, yanlarında cennet kefenlerinden bir kefen ve en güzel
kokulardan elde edilmiş bir karışımla inip ona bir bakım uzaklıkta oturup
beklerler. Ölüm meleği ise gelip başucunda oturup şöyle der: ‘‘Ey huzur içinde
olan can! Allah'ın hoşnutluk ve bağışlama (atmosferine girmek üzere) bu bedeni
terk edip çık!’‘ O ruh ta, bir ibriğin (sürahinin) ağzından suyun akması gibi
bedenden dışarı akar. Ölüm meleği müminin ruhunu teslim alır almaz, uzakta
bekleyen melekler, göz açıp . kapayıncaya kadarki bir zaman dilimi dahi
kaybetmeden, müminin ruhunu onun elinde bırakmayarak hemen gelip alırlar.
Böylece hemen onu o kefene oturtup karışım kokuyla da onu kuşatırlar. Bu
şekilde dünyadaki en güzel parfüm ve kokulardan daha hoş bir kokuya
büründürürler. Daha sonra da onu alıp yükselirler. Yanlarından geçtikleri her
melek topluluğu mutlaka: ‘‘Bu hoş ruh kime aittir?’‘ diye sorunca onlar da,
dünyadaki en güzel isimleriyle kendisini tanıtıp: ‘‘Bu, filancanın oğlu
falancadır’‘ derler. Bu şekilde dünya semasına kadar devam eder. Dünya semasına
geldiklerinde kapının kendisi için açılması istendiğinde kapı kendilerine
açılır. Onu her semada o semanın sorumlu ve yetkili olan melekleri bir diğer
semaya kadar ve nihayetinde yedinci semaya kadar karşılar ve ona eşlik ederler.
Oraya ulaşıldığında Yüce Allah şöyle der: ‘‘Kulumun sicilini 'yücelerdendir'
olarak yazın! Daha sonra da kendisini yeryüzüne tekrar geri götürün; zira
onları ondan (topraktan) yarattım, ona iade edeceğim ve daha sonra da tekrar
ondan çıkartacağım.’‘ Bunun üzerine ruh gerisin geri bedenine iade edilir.
Hemen iki melek yanına gelip evvela kendisini oturtur, daha sonra da hemen:
''Rabbin kim?'' diye sorarlar. Kul şu cevabı verir: ''Rabbim Yüce Allah'tır.''
Bu sefer iki melek: ''Peki dinin nedir?'' derler. Adam da: ‘‘Dinim İslam'dır’‘
der. İki melek: ‘‘Şu sizden çıkan ve sizin gibi insan olan şu adam hakkında ne
diyorsun bakalım?’‘ deyince adam da: ‘‘O Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'dir’‘ cevabını verir. Bunun üzerine kendisine: ‘‘Ne yaptın? Amellerini
anlat bakalım’‘ deyince o da: ‘‘Yüce Allah'ın kitabı (olan Kur'an'ı) okuyup ona
inandım ve onu doğrulamak suretiyle destekledim’‘ der. Bunun üzerine semadan
şöyle bir ses (duyuru) gelir: ‘‘Kulum doğru söylüyor. Hemen kendisine cennette
bir yer hazırlayıp cennetten giydirip kendisine cennete açılan bir kapı açın.’‘
Bunun üzerine o kul hemen cennetten gelen güzel hoş kokuyu alıverir ve
görebildiğince mezarı genişler. Daha sonra da kendisine güzel sima, elbise ve
kokulu bir adam gelerek şöyle der: ‘‘Müjdeler olsun, memnun olacaksın. Bu, o
önceden vaat edildiğin gündür.’‘ Adam bu müjdeyi veren o kişiye sorar: ‘‘Sen
kimsin? Yüzün iyi bir insanın yüzüne benziyor.’‘ O da: ‘‘Ben senin iyi
işlerinim’‘ der. Bunun üzerine adam da: ‘‘Ya Rabbi! Kıyameti kopar, kıyameti
kopar da (bana mükafat olarak vereceğin nimetlerden olan) ailem ve malıma
kavuşayım.’‘
Kafir kul, dünyadan
ayrılma ve ahirete yönelme (ölme) vaktine gelmiş ise, gökten kendisine siyah
yüzlü melekler yanlarında kıldan örülmüş bir örtü (giyecekle) inip ona bir
bakım uzaklıkta oturup beklerler. Ölüm meleği ise gelip başucunda oturup şöyle
der: ‘‘Ey iğrenç (pis) can! Allah'ın öfke ve kınama (atmosferine girmek üzere)
bu bedeni terk edip çık!’‘ O can da bedeni terk ederken ölüm meleği de o canı
ıslak yünün, demir taraktan çıkarılması gibi işkence ederek çekmek suretiyle
çıkarıp ta alınca uzakta bekleyen melekler, göz açıp kapayıncaya kadar bir
zaman dilimi dahi onun elinde bırakmayarak hemen gelip alırlar. Nihayet hemen
onu o kıldan örülmüş örtüye koyarlar. Böylece o yeryüzündeki en iğrenç kokulu
leşten daha kötü kokar hale gelir. Daha sonra da onu alıp yükselirler.
Yanlarından geçtikleri her melek topluluğu mutlaka: ‘‘Bu, pis (iğrenç) koku
kime aittir?" diye sorunca onlar da, dünyadaki en çirkin isimleriyle
kendisini tanıtıp: ‘‘Bu, filancanın oğlu falancadır’‘ derler. Bu şekilde dünya
semasına kadar devam eder. Dünya semasına geldiklerinde kapının kendisi için
açılması istendiğinde kapı kendisine açılmaz. "
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) daha sonra: "Gök kapıları kendilerine asla açılmaz ve
onlar cennete bir deve iğne deliğinden geçmedikçe asla giremezler"[A'raf,
48] ayetini okudu.
"Bunun üzerine Yüce
Allah: ‘‘Kaydını 'alçaklardandır' olarak yazın’‘ buyurur. Daha sonra da onun
ruhu gerisin geri savuşturulur."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) daha sonra: ‘‘Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de
kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer’‘[Hac, 31]
ayetini okudu.
"Sonra ruhu
bedenine iade edilir. Hemen iki melek yanına gelip evvela kendisini oturtur,
daha sonra da hemen: ‘‘Rabb'in kim?’‘ diye sorarlar. Şu cevabı verir: ‘‘Hı,
ne!? Hı! Bilemiyorum.’‘ Bu sefer iki melek: ‘‘Peki dinin nedir?’‘ diye
sorarlar. Adam yine: ‘‘Hı, ne!? Hı! Bilemiyorum.’‘ der. İki melek: ‘‘Şu sizden
çıkan, sizin gibi insan olan şu adam hakkında ne diyorsun bakalım?’‘ deyince
adam da: ‘‘Hı, ne!? Hı! Bilemiyorum’‘ der. Bunun üzerine semadan şöyle bir ses
(duyuru) gelir: ‘‘Yalan, hemen kendisine cehennemde bir yer hazırlayıp,
kendisine cehenneme açılan bir kapı açın.’‘ Bunun üzerine hemen cehennemden o
kişiye cehennemin pis kokusu ve yakıcı havası geliverir. Ayrıca kabri onu
kaburgaları bir birine geçinceye kadar sıkar. Daha sonra da leş kokulu pis
elbiseli ve iğrenç yüzlü bir adam yanına gelip: ‘‘Seni hayal kırıklığı ve
dehşete düşürecek şeyin müjdesini ver. Bu, o vaat edildiğin o gündür’‘ deyince
o da ona: ‘‘Sen de kimsin? Yüzün hiç te hayırlı birinin yuzune benzemiyor’‘
der. O da cevap olarak: ‘‘Ben senin pis işlerinim’‘ der. Bu sefer adam: ‘‘ Ya
Rab! Sakın kıyameti koparma!’‘ der."
*Derim ki: Sahih ve diğer kaynaklarda kısa metinle geçmiştir.
Hadisi, imam Ahmed rivayet etmiştir. Ravileri Sahih'in ravileridir.
4267. Ahmed'in başka
kanalla gelen bir rivayetinde şu fazlalık vardır: " ... ve ona leş kokulu
pis elbiseli ve iğrenç yüzlü biri gelerek: ‘‘Müjdeler olsun! Allah'ın seni
bekleyen sürekli azap ve öfkesi. Allah seni şer (kötülükle) müjdeliyor’‘ der. O
da: ‘‘Sen de kimsin?’‘ diye sorunca: ‘‘Ben, senin pis işlerinim; Allah'a itaat
konusunda çok ihmalkar, isyan işlerinde ise çok atik, pratik ve hızlıydın. İşte
şimdi de Allah senin cezanı versin’‘ diye cevap verir.
Daha sonra da kendisine
elinde, şayet bir dağa vurulacak olsa dağı toz duman edip dağıtacak yapıya
sahip bir gürz bulunan kör ve sağır birisi musallat edilir. Bu kişi kendisine
öyle bir vurur ki onu toprağa çevirir. Daha sonra Allah onu tekrar geri eski
haline çevirince o kör kişi tekrar öyle bir vurur ve o da öyle bir çığlık atar
ki insanlar ve cinlerin dışındaki bütün varlıklar onun bu çığlığını
duyarlar."
Bera dedi ki: "Daha
sonra da kendisine cehennem yönünde bir kapı açılıp ateşten bir yer (yatak)
hazırlanır."
4268. Esmalnın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"İnsan kabrine girdiğinde şayet mümin ise namaz oruç gibi amelleri
kendisini kuşatıp sarar ve bir melek gelir. Namaz onu uzaklaştırır. Bu sefer
oruç tarafından gelir ve oruç da onu uzaklaştırınca ona: ‘‘Otur!’‘ diye
emreder. O kişi de oturunca bu defa kendisine: -Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'i kastederek-: ‘‘Şu adam hakkında ne düşünüyorsun?’‘ diye sorar. O
da ‘‘Kim?’‘ diye sorunca bu sefer: ‘‘Muhammed’‘ der. O kişi: "Ben, onun
Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederim’‘ diye cevap verir. Bu sefer melek
ona: "Bu düşünce ve inançla yaşadın; bununla öldü n; bununla da
diriltileceksin’‘ der.
Ölen kişi, şayet facir
veya kafir birisi ise bu defa melek, kendisi ile o ölen kişi arasında hiçbir engel
bulunmaksızın onun yanına gelir. Onu oturtup sorar: ‘‘Şu adam hakkında ne
dersin?’‘ O da: "Hangi adam?’‘ deyince melek:
"Muhammed’‘ deyince
adam: "Vallahi, bir şey bilmiyorum. İnsanların onun hakkında bir takım
şeyler söylediğini duydum. Ben de onların dediğini dedim’‘ der. Bunun üzerine
melek ona: ‘‘Bu düşünce ve inançla yaşadın; bununla öldü n; bununla da
diriltileceksin’‘ der. Nihayet o kişiye kabrinde kırbaçlı bir canlı musallat
edilir. Bu kırbacın ucunda deve ve at yelesini andıran ateşten püsküller
vardır. Allah, ona dur diyene kadar ona vurur. O sağır olup duymadığı için
inleme ve çığlık seslerinden dolayı ona merhamet etmez. "
*Derim ki: Esma'nın Sahih'te bundan başka hadisi vardır.
Hadisi, imam Ahmed
rivayet etmiştir. Ayrıca Taberani de el-Mu'cemu'l-kebır'de bunun bir kısmını
rivayet etmiştir. imam Ahmed'in ravileri Sahıh'in ravileridir.
4269. Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Canımı elinde tutan Yüce Allah'a yemin olsun ki ölü, onu gömenlerin
giderken ayak seslerini dahi duyar. Şayet mümin ise namaz başucunda, zekat
sağında, oruç solunda, insanlara olan iyilik, hayır ve hizmetleri ise ayak
tarafında dururlar. Melek baş tarafından kendisine yaklaşınca namaz ona:
‘‘Benim olduğum tarafta geçiş yeri yok’‘ der. Melek bu defa sağına gelir. Zekat
ta kendisine: ‘‘Benim tarafımda geçiş yapılacak bir yer yok’‘ der. Solundan
gelince de oruç: ‘‘Benim tarafımda da geçiş yapılacak bir yer yok’‘ der. Ayak
tarafına gelince ise insanlara olan iyilik, hayır ve hizmetleri: ‘‘Bizim
tarafımızda geçiş yapılacak bir yer yok’‘ derler. Bunun üzerine melek ona:
‘‘Otur!’‘ der. O da oturunca melek kendisine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i kast ederek sorar: ‘‘Şu sizden önceki adam hakkında ne
düşünüyorsun?’‘ O kişi: ‘‘Ben onun Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederim. O
bize Rabbimizden, onun apaçık ayetlerini (kanıtlarını) getirdi; bizler de onu
doğrulayıp ona uyduk’‘ diye cevap verince bu sefer: ‘‘Doğru söyledin; bu
düşünce ve inançla yaşadın; bununla da öldün; inşallah bununla da
diriltileceksin’‘ der.
Adam güneşin batımındaki
gibi bir renk alır ve daha sonra da kabri alabildiğine genişletilir. İşte bu,
Yüce Allah'ın şu sözüyle örtüşmektedir: ‘‘Yüce Allah - şirk ve tağutu
reddederek- iman edenleri dünyada ve ahirette sağlam bir söz (olan kelimeyi
şehadet)le sabit tutar.’‘[İbrahim 27] Sonra denir ki: ‘‘Ona ateşi görebileceği
bir kapı açın.’‘ (Cehennemi görünce kendisine bu defa): ‘‘Bu, Allah'a isyan
etmiş olsaydın, gideceğin yerdi’‘ denince adamın sevinç ve mutluluğu artar.
Daha sonra kendisine Cenneti görebileceği bir kapı açılır ve ona: ‘‘Bu ise,
Yüce Allah'ın senin için hazırladığı şeyler ve yerindir’‘ denir. Bu defa adamın
sevinç ve mutluluğu artar. Yeni yeniden eski halini alır ve ruhu cennetin bir
ağacına asılı olan bir kuşun canına dönüştürülür.
Kafirin ise kabrine
başucu tarafından gelindiğinde hiçbir engel yoktur. Bu sefer ayakucu tarafından
gelinince yine bir şeyolmayınca korkup titreyerek oturur. Kendisine denir ki:
‘‘Bu sızın içinizden çıkan adam hakkında ne düşünüyorsun? Onun hakkında nasıl
bir ifade verebilirsin?’‘ Kafir kişi ismini bilemeyince ‘‘Muhammed’‘ denir. O
da bunun üzerine: "İnsanların onun hakkında bir şeyler söylediğini duydum;
ben de aynısını dedim’‘ şeklinde cevap verince, şöyle denir: ‘‘Doğru söyledin.
Bu düşünce ve inançla yaşadın; bununla öldü n; inşallah bununla da
diriltileceksin.’‘
Daha sonra kabri onu,
kaburgaları birbirine geçinceye kadar sıkar. İşte bu, Yüce Allah'ın şu sözüyle
örtüşmektedir: ‘‘Bundan böyle kim zikrim, (yani Kur'an ve hükümlerin)den yüz
çevirirse; şüphesiz ki onun için dar bir hayat vardır.’‘[Ta Ha 124] Daha sonra
ise şöyle denir: "Cenneti görebileceği bir kapı açın. Bu, kendisine itaat
etmen halinde Yüce Allah'ın senin için hazırladığı şeyler ve yerindi. Bunun
üzerine adam pişmanlık ve acı duyar. Bu defa da denir ki: ‘‘Ona ateşi
görebileceği bir kapı açın!’‘ (Cehennemi görünce kendisine bu defa): ‘‘Bu,
Allah'ın senin için hazırladığı şeyler ve yerindir’‘ denince, adam pişmanlık ve
acı duyar."
(Ravi) Ebu Ömer ed-Darir
ekledi: Hammad b. Seleme'ye: "Bu adam kıble ehlinden miydi?" diye
sorunca o da: "Evet" karşılığını verdi.
Ebu Ömer dedi ki: Sanki
bunurua kalben yapılmayan, sadece insanlardan duyulduğu şekilde bilinçsiz
olarak yapılan şehadet kastedilmiştir.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
isnadı hasendir.
4270. Yine Taberani'nin
M. el-Evsat'ta Ebu Hureyre'den naklen merfu olarak rivayet ettiği bir hadis yer
almıştır: "Adama kabrinde gelinir. Başucu yönünden gelindiğinde okuduğu
Kur'an onu müdafa edip korur. Kendisine ön taraftan gelindiğinde ise vermiş
olduğu sadakaları onu korurlar. Ayak ucu tarafından gelindiğinde ise mescide
giderken attığı adımlar onu korurlar. Sabır (da onu koruyan) bir engeldir.
Sabır der ki: Şayet kabirde bir yaren görürsem ona mutlaka dostluk yaparım.
"
*Bezzar bunun bir bölümünü rivayet etmiştir.
4271. Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mümin kişinin ölümü gelip te kendisine tayin edilen (hakettiği şey / yer
neyse) tayin edildiğinde iştiyakla ruhu hemen bedeninden çıkmayı arzular. Allah
da ona kavuşmaktan hoşlanır. Mümin (kişi ölüp de) ruhu göğe yükselince diğer
müminlerin ruhları onun yanına gelip dünyadaki tanıdıklarının ne halde
olduklarını sorarlar. O da: ‘‘Ben geldiğimde hala yaşıyordu’‘ şeklinde cevap
verince bu, onların hoşuna gider. Ancak: ‘‘O kişi (ben ölmeden önce) öldü’‘
diye cevap verince bu sefer onlar (hayretle): ‘‘Fakat kendisi buraya / bize
getirilmedi’‘ derler.
Mümin kabrine oturtulup
kendisine: ‘‘Rabbin kimdir?’‘ diye sorulur. O da: ‘‘Rabbım Allah’‘ der. Bu defa
kendisine: ‘‘Peygamberin kim?’‘ denince o da: ‘‘Peygamberim Muhammed’‘ der.
‘‘Dinin nedir?’‘ sorusuna ise: ‘‘Dinim İslam'dır’‘ diye cevap verir.
Bunun üzerine kabirde
onun için bir kapı açılır ve o şöyle der / veya ona şöyle denir: ‘‘Oturacağın /
duracağın yere bak.’‘ O da bakar ve daha sonra da kabri bir yatak gibi olur.
Ölen kişi şayet Allah düşmanlarından ise ve kendisi için tayin edilmesi gereken
şey tayin edilmişse ruhu kesinlikle bedenden çıkmak istemez. Allah da onunla
karşılaşmaktan hoşlanmaz; bilakis bundan öfke duyar. Kabre oturduğu veya
oturtulduğunda kendisine: ‘‘Rabbın kim?’‘ diye sorulunca: ‘‘Bilemiyorum’‘ der.
Melekler kendisine: ‘‘Hay bilmez olaydın’‘ derler.
Bunun üzerine kendisi
için cehennemden bir kapı açılır. Daha sonra da öyle şiddetli vurulur ki insan
ve cinlerin dışında bütün canlılar duyarlar. Daha sonra da kendisine: ‘‘Isırılmış
(yırtıcı hayvanlar tarafından ısırılan veya yılan tarafından sokulan) kişinin
yattığı gibi sancılı bir şekilde yat’‘ denir. Daha sonra da kabri onu
sıkıştırır."
*Derim ki: Sahih'te bunun bir bölümü vardır.
Hadisi Bezzarı rivayet etmiştir.
Kendisinin kim olduğunu bilmediğim Said b. Bahr elKarMası dışındakiler Sahih
ricalidir.
4272. Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ya Resulallah! Bu ümmet
kabirde sınanacaksa, peki benim gibi zayıf bir kadının hali ne olacak?"
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah - şirk
ve tağutu reddederek- iman edenleri dünyada ve ahirette sağlam bir söz (olan
kelime-i şehadet)le sabit tutar."[İbrahim, 27]
*Derim ki: Aişe'nin Sahih'te bunun dışında rivayet ettiği
hadisi vardır. Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.
4273. Ebu Rafi
bildiriyor: Bir ara biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber
Baki mezarlığında onun arkasında yürürken şöyle buyurdu: "Ne doğrul, ne de
doğrultul (yolunu / doğruyu ne bulasın, ne de buldurulasın) ne doğrul, ne de
doğrultul; ne doğrul, ne de doğrultu!" Dedim ki: "Ne yaptım ki? Ya
Resulallah!" Buyurdu ki: "Seni değil, kendisine benim kim olduğum
sorulunca tanımadığını iddia eden şu kabirde yatanı kastediyorum" dedi.
Ben de bir de baktım ki kabrinin üzeri (yeni gömülmüş olması sebebiyle) su
serpilmiş vaziyette.
*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberani rivayet
etmiştir. Senedinde tanımadığım birisi vardır.
4274. Eyyub b. Beşir,
babasından bildiriyor: Muaviye oğullarındaki bir anlaşmazlığı düzeltmek üzere
giderken bir mezara kafasını çevirip:
"Bilmeyesice!"
buyurdu. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda ise "(Şu) yatan kişiye ben
sorulunca ‘‘bilmiyorum’‘ dedi de, ondan dolayı" buyurdu.
*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberani rivayet
etmiştir. isnadında yer alan Muhammed b. Suhban zayıftır.
4275. Ebu Rafi
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Rafi ile, geceleyin
dua etmek üzere Baki mezarlığına gitti. Bir müddet dua ettikten sonra geri
dönüp te bir kabrin yanından geçerken şöyle dedi:
''Of; of; of!'' Ebu Rafi
kendisine: ''Ya Resulallah! Anam babam sana feda olsun, yanında benden başkası
mı var?'' diye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır yok; bilakis
ben, şu kabirdeki kişiden dolayı oflayıp pufladım; zira kendisine ben sorulunca
şüpheye düştü" buyurdu.
*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.
Senette kendisini tanımadığım bir kişi vardır.
4276. Ebu Hureyre bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir cenazede bulunmuştuk. Defin
işlemleri tamamlamp ta insanlar dağılınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "O şu anda sizlerin ayak seslerini duymaktadır.
Kendisine, gözleri bakır kazanını andıran Münker ve Nekir geldi. Köpek dişleri
sığırın boynuzları gibidir. Sesleri şimşek gibidir. Onu oturtup neye ibadet
ettiğini, peygamberinin kim olduğunu sorarlar. Bu kişi Allah'a ibadet
edenlerden ise: ‘‘Allah'a ibadet ederdim. Peygamberim ise bize Allah'ın açık
delillerini getiren ve bizim de kendisine inanıp peşinden gittiğimiz Muhammed
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'dir’‘ der. İşte bu, Allah'ın şu ayetinde
geçmektedir: ‘‘Yüce Allah - şirk ve tağutu reddederek- iman edenleri dünyada ve
ahirette sağlam bir söz (olan kelime-i şehadet) ile sabit tutar.’‘[İbrahim 27]
Bunun üzerine kendisine: ‘‘Sağlam ve hiçbir tereddüt bulunmayan bir inançla
yaşadın; yine bu inanca sahipken vefat ettin ve bu şekilde de
diriltileceksin.’‘ Daha sonra ise kendisine cennetten bir kapı açılıp kabri de
genişletilir.
Şayet tereddüt
edenlerden ise: (kendisine sorulan sorulara) "Bilmiyorum insanların bir
şeyler söylediklerini duydum, ben de aynısını söyledim’‘ diye cevap verir.
Bunun üzerine kendisine: ‘‘Hep şüpheyle yaşadın, bu şekilde öldün ve bu şüpheli
inanç üzere de diriltileceksin’‘ der. Daha sonra da cehenneme bir kapı açılıp
ejderha ve akrepler kendisine musallat olup ısırırlar. Bu yaratıklardan birisi
dünyaya üfleyecek olsa bir daha hiçbir bitki yetişmezdi. Yer ise kemikleri bir
birine gerinceye kadar onu sıkmakla emrolunur. "
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
Ayrıca senedinde yer alan ibn Lehia şaibelidir.
4277. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ölü defnedildiğinde kendisini bırakıp ta geri gidenlerin ayak seslerini
duyar."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.
Ricali güvenilir kimselerdir.
4278. Abdullah (b.
Mes'ud) dedi ki: Sizlere bir hadis rivayet edersem onun doğruluğunu da haber
vermiş olurum: Mümin bir kişi kabre oturduğunda kendisine şunlar sorulur:
"Rabbin kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir?" O da derki:
"Rabbim Allah, dinim İslam, peygamberim de Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'dir." Bunun üzerine kabri genişletilir ve sıkıntısı giderilir.
Abdullah daha sonra şu ayeti okudu: "Yüce Allah - şirk ve tağutu
reddederek- iman edenleri dünyada ve ahirette sağlam bir söz (olan kelimeyi
şehadet) ile sabit tutar. Zalimleri ise saptırır." [İbrahim, 27]
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.
isnadı hasendir.
4279. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ölü, onu terk edip te geri -dönüşlerinde, onların ayak seslerini
işitir."
*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. isnadı hasendir.
4280. İbn Abbas dedi ki:
Kabre gelen iki meleğin isimleri Münker ve Nekir'dir. (Kur'an-ı kerim'de
isimleri geçen) Harut ve Marut yer yüzüne inmeden önce gökteyken isimleri Azer
ve Aziz idi.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
isnadı hasendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: