MECMAU

ZEVAİD

NAMAZ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Namazın Kılınış Şekli ve Tekbir

 

2788. Abdurrahman b. Ğanm'ın anlattığına göre Ebu Malik el-Eş'ari kendi kavmini topladı. Sonra: "Ey Eşariler topluluğu, toplanın. Kadınlarınızı ve çocuklarınızı da toplayın. Size Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılış şeklini öğreteceğim" dedi. Kavmi toplandı. Kadınları ve çocuklarını da topladılar. Onlara (Peygamber'in) nasıl abdest aldığını gösterdi. Abdest suyuyla azalarını iyice ıslattı. Ta ki gölge döndüğü ve kırıldığı vakitte kalkıp ezan okudu. Erkekleri kendisine en yakın safa dizdi. Erkek çocukları onların arkasına, kadınları da çocukların arkasına safa diz di. Sonra namaz için kamet getirdi. Kendisi ileri çıktı, ellerini kaldırarak tekbir aldı. Gizlice Fatihatü'l-kitab'ı ve onunla birlikte bir süre okudu. Sonra tekbir alarak rüküa gitti. Rüküda üç kere: "Seni hamd ile tesbih ederim" dedi. Sonra "Semiallahü li men hamideh" diyerek doğruldu. Sonra tekbir alıp secdeye gitti. Sonra tekbir alıp başını kaldırdı. Sonra yine tekbir alıp secdeye gitti. Sonra tekbir alarak ayağa kalktı. İlk reklitta altı kez tekbir aldı. İkinci reklita kalkarken yine tekbir aldı. Namazını bitirdiğinde yüzünü kavmine doğru dönerek şöyle dedi: "Tekbirlerimi belleyin. Rüku ve secdelerimi öğrenin. Çünkü bu, Allah Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gündüzün bu saatinde bize kıldırdığı namazdır .....

 

*Hadisin devamı inşallah Zühd bölümünde gelecektir. Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

 

 

 

2789. Yine Ahmed b. Hanbel'in naklettiği diğer bir rivayette ise "Öğle namazını kıldı. Namazda Flitihatü'l-Kitab'ı okudu ve yirmi iki kere tekbir aldı" geçmiştir.

 

 

 

2790. Yine Ahmed b. Hanbel'in naklettiği bir başka rivayet ise şöyledir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıraat ve kıyam bakımından dört rekat arasında eşitlik sağlardı. Fakat ilk rekatı daha uzun tutardı ki insanlar yetişsinler. Her secde edişinde, her rüku edişinde tekbir alırdı. Yine oturduktan sonra iki rekat arasında her kalkışında tekbir alırdı.

 

*Bunların hepsini Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir. Taberani ise bir kısmını el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Bütün tariklerinde ismi geçen Şehr b. Havşeb hakkında tenkit bulunsa da inşallah güvenilirdir.

 

 

 

2791. Abdurrahman b. el-Kasım anlatmaktadır: Abdurrahman b. Ebza'nın huzuruna oturduk. "Size Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz şeklini göstereyim mi?" dedi. "Tabii ki göster" dedik. Bunun üzerine kalkıp tekbir aldı. Sonra Kur'an okudu. Sonra rükua gitti ve her bir aza / kemik yerine oturacak şekilde ellerini diz kapakları üzerine koydu. Sonra başını kaldırdı. Ta ki her bir aza yerine yerleşti. Sonra secdeye gitti; ta ki her bir aza / kemik yerine iyice oturdu. Sonra başını kaldırdı; ta ki her bir aza yerine iyice oturdu. Sonra tekrar secdeye gitti; ta ki her bir aza yerine iyice oturdu. Sonra başını kaldırdı. Daha sonra ikinci rekatta da birinci rekatta yaptıklarının aynısını yaptı. Sonra" Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz şekl: böyleydi" dedi.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

2792. İbn Abbas'dan nakledildiğine göre bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazIa ilgili bir şey sordu. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Ellerini ve ayaklarını hilalle" buyurdu. -Yani, abdesti güzel almasını söyledi- Yine ona söyledikleri arasında şunlar da vardı: "Rükua vardığında avuç içlerini, diz kapaklarına iyice yerleştir. Secdeye gittiğinde, toprağın sertliğini hissedecek şekilde alnını yere değdir. "

 

*Ben derim ki: Tirmizı bu hadisten "hilalleme" kısmını zikretmiştir.

Bu şekliyle ise Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad zayıftır.

 

 

 

2793. Cabir'den nakledildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her rükü ve secdeye varışında tekbir alırdı.

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

2794. İbn Mes'ud'un bildirdiğine göre tekbir sayısını ilk defa azaltan kişi Velid b. Ukbe'dir. Abdullah demiştir ki: Onlar tekbirleri eksilttiler, Allah da onların derecesini eksiltsin. Ben, Allah Resülü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her rüku'ya varışında, her secdeye gidişinde ve her (rüku ve secdeden) kalkışında tekbir alırken gördüm.

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Süveyr b. Ebi Fahite zayıftır.

 

 

 

2795. Ebu Musa demiştir ki: Ali b. Ebi Talib bize Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber kıldığımız, fakat sonra unuttuğumuz -ya da terk ettiğimiz- bir namazı hatırlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükua giderken de, başını rükudan başını kaldırırken de tekbir alırdı. 

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir .

 

 

 

2796. İbn İshak demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazın ortasında ve sonunda sol dizini / uyluğunu yayarak sol kalçası üzerine otururdu. Sol elini sol dizi üzerine koyup sağ ayağını dikerdi. Sağ elini sağ dizi üzerine koyardı. Sonra şahadet parmağını Rabbini birlemek üzere kaldırırdı.

Bunları bana, güvenilir biri olan Amir b. Lüey oğullarının kardeşi İmran b. Ebi Enes, Abdullah b. el-Haris b. Nevfel'in azatlısı Ebu'l-Kasım Muksim'den naklen anlattı. Demiş ki: Bana Medine halkından biri şöyle anlattı: Bir gün Gifar oğulları mescidinde namaz kıldım. Namazımda oturduğumda sol ayağımı yaydım. Sol elimi sol dizimin üzerine koydum. Sağ ayağımın ayasını / topuğunu diktim. Sağ elimi sağ dizimin üzerine koydum ve şahadet parmağımı kaldırdım. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbeti bulunan Hifaf b. Ima b. Rahaza beni bu şekilde yaparken gördü ve sonra namazımı bitirince: "Oğlum! Niçin öyle parmağını kaldırdın?" diye sordu. Ben: "İnsanların böyle yaptıklarını gördüm" deyince "İsabet etmişsin. Çünkü Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de öyle yapardı. Müşrikler ise ‘‘Muhammed parmağını bu şekilde ancak sihir yapmak için kaldırıyor’‘ derlerdi. Yalan söylediler. Aksine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aziz ve celil olan Rabbini birlemek için böyle yapardı" dedi.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve benzerini Ebu Ya'la rivayet etmiş olup Ebu Ya'la senette ismi muğlak bırakılan (müphem) raviyi Haris adıyla zikretmiştir. Fakat Ahmed b. Hanbel'in ismini zikretmediği bu ravinin biyografisini yazana rastlamadım.

 

 

 

2797. Ebu'z-Zübeyr anlatmaktadır: Cabir'e secdeyi sordum. Dedi ki: Ben, Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize secdede düz durmamızı ve kişinin secde ederken kollarını yaymamasını emrederken işittim.

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravilerinden ibn Lehia hakkında tenkİt vardır.

 

 

 

2798. Semure demiştir ki: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize secdede (iki secde arasında otururken) düz durmamızı ve havada meyilli bir şekilde kalmamızı emretti.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Said b. Beşır ile ihticac konusu tartışmalıdır.

 

 

 

2799. İmam Ahmed demiştir ki: Bize Abdürrezzak bildirdi. Dedi ki: Mekkeliler der ki: İbn Cüreyc namazı Ata'dan öğrendi. Ata, İbnü'z-Zübeyr'den öğrendi. İbnü'z-Zübeyr, Ebü Bekir'den öğrendi. Ebü Bekir de Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğrendi. Dolayısıyla İbn Cüreyc'den daha güzel namaz kılan birini görmedim.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridirler.

 

 

 

2800. Adi b. Umeyre anlatmaktadır: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secde ederken koltuk altlarının beyazı görünürdü. Sonra selam verirker: yanağının beyazı görünecek derece yüzünü sağ yanına dönerdi. Sonra sol yanına selam verirken sol tarafından yanağının beyazı görünecek derecede yüzünü sola dönerdi.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve muhtasar olarak Taberani rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

2801. Büreyde'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey Büreyde! Namaza başladığında şöyle dua et: ‘‘Allahım! Seni tesbih eder, sana hamd ederim. Güç ve hareket ancak Allah'ındır. Senden başka tanrı yoktur. Ben kendime zulmettim. Beni bağışla; zira günahları ancak sen bağışlarsın’‘ Sonra Kur'an'dan kolayına gelen bir parça okuyup rüku'ya git. Rüku'da üç kere: ‘‘Ulu Rabbim, seni tespih ederim’‘ de. Rüku'dan başını kaldırırken şöyle niyaz et: ‘‘Allah kendisine hamd edenlerin hamdini duyar. Allahım! Ey Rabbimiz! Gökler ve yer dolusunca, daha başka senin dilediğin varlıklar dolusunca sana hamd olsun’‘. Secde ederken üç kere ‘‘Yüce Rabbimi tespih ederim’‘ de ve şöyle niyaz et: ‘‘Yüzüm, onu yaratana, işitme ve görme duyusunu var edene secde etti. Yaratanların en iyisi olan Allah ne yücedir.’‘

 

Secdeden başını kaldırdığında şöyle dua et: ‘‘Rabbim, beni bağışla, beni esirge, bana doğruyu göster, beni rızıklandır! Şüphesiz ben bana indireceğin rızka muhtacım’‘. Namazında oturduğunda teşehhüd duasında sakın Allah'tan başka tanrı bulunmadığını (La ilahe illallah) ve benim Allah'ın elçisi olduğumu söylemeyi, bana ve Allah'ın bütün peygamberlerine salat, Allah'ın erdemli kullarına da selam okumayı ihmal etme.''

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Abbad b. Ahmed el-Arzemı'yi Darekutnı zayıf görmüştür. Yine ravilerinden Cabir el-Cu'fi de zayıftır.

 

 

 

2802. Cabir b. Abdillah el-Ensarı anlatmaktadır: Muaz, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında kalır, sonra kavminin yanına gidince onlara imamlık yapardı. Seleme oğullarından Süleym adında bir adam Muaz'la beraber namaz kılardı. Bit gece Muaz gecikti. Süleym de tek başına namazını kılıp ayrıldı. Sonra Muaz gelince kendisine Süleym'in tek başına namazını kılıp gittiği söylendi. Muaz bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Süleym'e birini göndererek bunu neden yaptığını sordu. Süleym: "Ben gündüz çalışan bir adamım. Akşam olunca, zaten uyuklamaya başlarım. Sonra geç vakitte bize Muaz gelir (namazı kıldırırdı). O gün çok gecikince, namazımı (kendi başıma) kılarak ailemin yanına gittim" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazı nasıl kıldın?" diye sordu. "FMihatü'l-kitab'ı ve ayrıca bir sure okudum. Sonra oturup teşehhüd yaptım. Teşehhüdde cenneti dileyip, cehennemden (Allah'a) sığındım. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salM okudum. Sonra namazdan çıktım. Fakat ben ne senin mırıldanmanı, ne de Muaz'ın mırıldanmasını becerebiliyorum" dedi. Bunları dinleyen Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve: "Ben ve Muaz sanki cennete sokulmamız ve cehennemden korunmamız dışında bir dilek mi mırıldanırız ki" dedi. Sonra Muaz'a birini göndererek: "Sakın insanları şaşırtan bir fitneci olma. Onların yanına onlar uyumadan önce git ve namazı kıldır" diye haber gönderdi. Sonra Süleym: "Ey Muaz! Yarın düşmanla karşılaştığımızda sen ve ben nasılmışız, göreceksin" dedi. Sonra Süleym Uhud savaşında kılıcını çekmiş olarak geldi, "Muaz ileri çık!" dedi. Ama Muaz çıkmadı. Süleym ilerleyerek öldürülünceye dek savaştı. Daha sonra Muaz, Süleym'in adı yanında amlınca: "Kuşkusuz Süleym Allah'a verdiği söze sadık kaldı, ama Muaz ise yalancı çıktı" derdi.

 

*Ben derim ki: Sahih'te konuyla ilgili Cabir'in bundan başka bir hadisi daha vardır. Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup Muaz b. Abdillah b. Habib dışındaki ravileri Sahih'in ravileridirler. Muaz da güvenilir olup hakkında hiç tenkit yoktur.

 

 

 

2803. Abdullah b. Ebi Evfa bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize öğle namazını Güneş'in batıdan doğuya doğru kaydığı vakitte kıldırırdı. Hava o kadar sıcak olurdu ki eğer böğürlerini kızgın sıcağa tutsan, muhakkak pişirirdi. Sonra ilk rekatı uzatırdı; cemaatten bir sandalet takırtısı duysa ayakta kıraate devam eder, sonra rükua varırdı. Sonra ikinci rekat için ayağa kalkar ve birincisinden daha kısa bir rekat kılardı. Sonra üçüncü rekatı, ikincisinden daha kısa, dördüncüsünü de üçüncüsünden daha kısa tutardı. Sonra ikindi namazını Güneş canlı ve parlak iken, (batmasına) bir yolcunun iki üç fersah yürüyeceği kadar bir süre varken kılardı. İkindinin de birinci rekatını uzatır, ikinci rekatını birincisinden daha kısa tutardı. Sonra akşam namazını bir kimsenin "Güneş battı, batacak" dediği vakitte kıldırırdı. Akşam namazının da birinci rekatını uzatır, ikinci rekatını birincisinden daha kısa, üçüncüsünü de ikincisinden daha kısa tutardı. Sonra yatsı namazını biraz geciktirirdi.

 

*Hadisi Bezzi'ır ve el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberani rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Tarfe el-Hadramı hakkında Ezdı: "Hadisi sahih değildir" demiştir. Ayrıca senedinde meçhul oldukları söylenen raviler de bulunmaktadır.

 

 

 

2804. Ebu Said el-Hudri'nin naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size Allah'ın günahları bağışlamasına ve sevapları artırmasına vesile kıldığı ameli söyleyeyim mi?" buyurdu. Ashabı: "Olur, söyle" deyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

"Güçlüklere rağmen abdesti eksiksiz almak, mescitlere giderken adımların sayısını artırmak, bir namazdan sonra diğerini beklemek. Zira melekler böyle kimseler için ‘‘Allahım onu bağışla, Allahım onu esirge’‘ diye dua ederler."

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Namaza kalktığınızda saflarınızı düzgün tutun, boşlukları doldurun; zira ben sizi arkamdan da görürüm. İmam ‘‘Allahü ekber’‘ deyince, siz de ‘‘Allahü ekber’‘ deyin. İmam rüku'ya varınca, siz de rüku edin. İmam ‘‘Semiallahü limen hamideh’‘ dediğinde ise, siz ‘‘Allahümme Rabbena leke'l-hamd’‘ deyin."

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Erkek saflarının en hayırlısı ilki, en kötüsü ise sonuncusudur. Kadın saflarının ise en hayırlısı sonuncusu, en kötüsü de ilkidir" buyurdu.

 

*Ben derim ki: ibn Mace hadisin bir kısmını rivayet etmiştir.

Bu şekliyle ise hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravilerinden Abdullah b. Muhammed b. Akil hakkında tenkit vardır. Aynı hadisi Ahmed b. Hanbel bütün olarak, Ebu Ya'la ise muhtasar olarak rivayet etmişlerdir.

 

 

 

2805. Vail b. Hucr anlatmaktadır: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu hareketlerine tanık oldum. Kendisine içinde su bulunan bir kap getirildi. Sudan sağ eline üç kere döktü. Sonra sağ elini suya batırarak onunla üç kere sol elini yıkadı. Sonra sağ elini suya sokup bir avuç su aldı. Onunla üç kere ağzını çalkaladı, üç kere burnuna su çekip burnunu temizledi. Sonra iki avucunu kaba soktu. Sonra avuçlarını yüzüne kaldırarak üç kere yüzünü yıkadı. Sonra kulak içlerini yıkadı. İkı parmağını kulaklarının içine soktu. Üç kere boynunun görünen kısmını ve sakallarının iç kısmını mesh etti. Sonra sağ elini kabın içine sokup onunla üç kere dirsek üstüne kadar sağ kolunu yıkadı. Sonra sağ eliyle üç kere dirsek üstüne kadar sol kolunu yıkadı. Sonra üç kere başını, üç kere kulaklarının dışını mesh etti, parmaklarını ayırdı. Sonra topuklarına kadar suyu ulaştırdı. Sonra baldırına kadar ulaştırdı. Sonra sol ayağını da aynı şekilde yıkadı. Sonra bir avuç su alıp eline doldurarak başına koydu ve su yanlarından aşağı döküldü. Sonra da: "İşte mükemmel abdest böyle olur" buyurdu. Her hangi bir bezle kurulandığını görmedim. Sonra kalkıp Mescid'e gitti. Mihraba geçti. İnsanları arkasında, sağında ve solunda safa geçirdi. Sonra ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırdı. Sonra göğüs bölgesinde sağ elini sol eli üzerine koydu. Sonra kıraate başlayarak açıktap Hamd (Fatiha) suresini okudu. Hamd suresini bitirince arkasındakiler duyacak şekilde" Amin" dedi. Sonra başka bir sure okudu. Sonra ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırarak tekbir aldı. Sonra rükua gitti. Ellerini, parmak aralarını açık tutarak diz kapaklarına koydu. İyice düz hale gelinceye kadar rükuda kaldı. Sırtı o kadar düz vaziyete geldi ki eğer üzerine bir bardak su konsaydı, dökülmezdi. Sonra başım vakarla kaldırdı, "Semiallahü limen hamideh" diyerek ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırdı. Sonra tekbirle birlikte secdeye gitti. Ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırdı. Sonra alnını iyice yere yerleştirdi. Hatta burnunu kum içinde görebiliyordum. Kollarını yay şekline getirerek başım aralarına aldı. Sol dizini yayarak ayak parmaklarını yere dayayıp sağ ayağını dikti. Secdede çok beklemedi. Başını kaldırdı. Ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırarak tekbir aldı. Sonra kısa bir süre oturdu. Sağ avucunu sağ diz kapağı ve dizinin bir kısmı üzerine koydu. Parmağıyla halka yaptı. Sonra aym şekilde secdeye gitti. Sonra ellerini kulak memeleri hizasına kadar kaldırarak tekbir aldı ve ayağa kalkarak iyice doğruldu. Her bir kemik yerli yerine oturdu. Sonra dört rekat namaz kıldı, hepsinde de bunda yaptıklarını tekrarladı. Sonra aym şekilde bir miktar teşehhüd için oturdu. Sonra sol yanağının beyazlığı görünecek şekilde sağına, sonra da sağ yanağının beyazlığı görünecek şekilde soluna selam verdi.

 

*Ben derim ki: Sahihu'l-Buhari ve başka kaynaklarda hadisin bir kısmı geçmiştir. *Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravilerinden Muhammed b. Hacer hakkında Buharı "Biraz tartışmalıdır" derken Zehebı: "Münker rivayetleri vardır" açıklamasını yapmıştır.

 

 

 

2806. Muaz b. Cebel anlatmaktadır: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırır, tekbir alınca salıverirdi. Sonra susardı. Çok kere sağ elini sol eli üzerine koyduğunu görmüşümdür. Fatiha süresini okuduktan sonra yine sessiz kalırdı. Zammı süreyi bitirince yine sessiz kalırdı. Sonra ellerini kulakları hizasına kadar kaldırarak tekbir alır ve rüküa giderdi. Biz onun rükua vardığını görmeden rüküa gitmezdik. Sonra rüküdan kalkarak kıyamda iyice doğrulurdu. Öyle ki her kemik yerine otururdu. Sonra ellerini kulakları hizasına kadar kaldırarak tekbir alır ve secdeye giderdi. Secdede alnı ve burnunu yere iyice yerleştirirdi. Sonra ok gibi ayağa kalkar, ellerine dayanmazdı. Namazının sonunda oturduğunda sol uyluğu üzerine dayanır, sağ eli sağ dizi üzerinde olurdu. Dua ederken parmağıyla işaret ederdi. Selam verir vermez hemen kalkardı.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Hasıb b. Cahder yalancının tekidir.

 

 

 

2807. Vail b. Hucr anlatmaktadır: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku ederken parmak aralarını açar, secde ederken ise kapatırdı.

 

*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedi hasendir.

 

 

 

2808. Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılarken parmak aralarını açardı.

 

*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde ismi geçon Ahmed b. el-Velid zayıftır. Bununla beraber ibn Hibban onu güvenilir raviler hakkındaki kitabında zikretmiştir.

 

 

 

2809. Ebu Hureyre demiştir ki: İbn Ümmü Süleym -yani Enes b. Malik- kadar namazı Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazına benzeyen birini görmedim.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedi hasendir.

 

 

 

2810. Semure demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namazda başlanmızı secdeden kaldırdığımızda yere iyice yerleşmemizi, ayak uçlan üzerinde dik durmamamızı emrederdi.

 

*Hadisin tamamını bu şekilde Taberani el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedi hasendir. Bununla beraber Ezdı ve ibn Hazm ravilerinden bazısı hakkında değerlerini düşürmeyecek bir tenkitte bulunmuştur.

 

 

 

2811. Semure demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda köpek oturuşu gibi oturmaktan menetti.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Selam b. Ebi Hubze metraktur.

 

 

 

2812. Abdurrahman b. Yezıd demiştir ki: Namazda Abdullah b. Mes'ud'u izledim. Onu oturmadan ayağa kalkarken gördüm. İlk ve ikinci rekatta ayaklarının uçlarına basarak kalkardı.

 

*Hadisi Taberani', el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup ravileri Sahıh'in ravileridirler.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Huşu