MECMAU ZEVAİD |
NAMAZ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Uyuyakalıp ya da
Unutup Namazı Kaçırmak
1792. Abdullah b. Mes'ud
anlatmaktadır: Hudeybiye gazyesinden dönerken Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Bu gece bize kim bekçilik yapar?" diye sordu. Abdullah
der ki: "Ben yaparım" dedim. "Sen uyursun" buyurdu. Sonra
tekrar: "Bu gece bize kim bekçilik yapar?" diye sordu. Ben yine:
"Ben yaparım" dedim. "Sen uyursun" buyurup üçüncü kez:
"Bu gece bize kim bekçilik yapar?" diye sordu. Ben yine: "Ben
yaparım" dedim. Yine" Sen uyursun" buyurdu ve bunu defalarca
tekrarla dı. Sonunda yine "Ben yaparım ya Resulallah" deyince,
"Tamam sen yap" buyurdu. Müslümanlara bekçilik yaptım. Ne var ki tam
sabaha doğru Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Sen
uyursun" sözü beni yakaladı ve uyudum. Bizi uykumuzdan ancak sırtlarımıza
vuran Güneşin yakıcı sıcaklığı uyandırdı. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kalktı ve daha evvel yaptığı gibi abdest alarak sabah namazının
(ilk) iki rekatını kıldı. Sonra bize sabah namazını kıldırdı. Namaz bitince,
"Eğer Yüce Allah uyuyakalıp namazı kaçırmamızı dilememiş olsaydı,
uyumazdınız. Fakat O bunun sizden sonrakilere örnek olmasını ve uyuyakaldıkları
ya da unuttuklarında bu şekilde davranmalarını murat etti" buyurdu. Sonra
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dişi devesi ile topluluğun develeri
etrafa dağıldılar. İnsanlar onları aramaya çıktılar. Kendi develerini bulup
getirdiler. Yalnız Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi yoktu.
Abdullah devamla der ki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bana: "Onu şuradan tutup getir" buyurdu. Ben de onu aynen Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana söylediği yerde yakaladım. Ancak
elle çözülebilecek şekilde yularının bir ağaca dolanmış olduğunu gördüm. Sonra
deveyi alıp Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim ve: "Ya
Resulallah! Seni hak ile gönderene yemin ederim ki, yularının bir ağaca
dolanmış olduğunu gördüm. Onu ancak bir el çözebilirdi" dedim. Sonra
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fetih suresi nazil oldu.
*Ben derim ki: Bu konuda ibn Mes'ud'un Ebu Davud tarafından
nakledilmiş başka bir hadisi daha vardır.
Hadisi Ahmed b. Hanbel,
Bezzar, el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberani ve onlardan nakille muhtasar olarak Ebu
Ya'la rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Abdurrahman b. Abdillah
el-Mes'udi ömrünün sonuna doğru ihtilat'a düşmüştür.
1793. Ahmed b. Hanbel ve
Bezzar yine İbn Mes'ud'dan şöyle nakletmişlerdir: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile birlikte Hudeybiye'den geri dönüş için yola çıktık .... Daha
sonra kumluk bir arazide konakladıklarını anlattı. (Allah Resulü): "Bize
kim bekçilik yapar?'' diye sordu. Bilal: "Ben yaparım" dedi ....
*Rivayetin ravileri güvenilir olarak değerlendirilmişlerdir.
Aralarında el-Mes'ıdi'nin ismi geçmemiştir.
1794. Zu Mihber
anlatmaktadır ki kendisi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmet eden
Habeşistanlı bir zattı: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir seferde
beraberdik. Sonra dönüş sırasında birden seyrini hızlandırdı. Ki bunu,
genellikle azık azalınca yapardı. Derken bir zat kendisine: "Ey Allah'ın
Nebisi! İnsanlar peşinden yetişemiyodar" deyince hem kendisi durdu, hem de
insanları durdurdu ki, geriden gelenler yanında toplansın. Sonra onlara
hitaben: "Bir müddet yatıp dinlensek, sizce nasılolur?" dedi. Ya da
bu teklifi o zat yaptı. Sonra konakladı, O'nunla beraber insanlar da konakladılar.
Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gece bize kim
bekçilik yapar?" diye sordu. Ben de:
"Canım uğruna feda
olsun, ben yaparım" dedim. Bunun üzerine devesinin yularını bana vererek:
"Al! Ama sakın cahillik etme" buyurdu. Hem Peygamber'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devesinin yularından, hem de kendi devemin yularından tutup
biraz uzaklaştım. Sonra otlanmaları için onları serbest bıraktım. Bu halde
onları gözetiyordum ki, beni uyku tuttu ve Güneşin yakıcı sıcağı yüzüme
vuruncaya kadar hiç bir şey hissetmedim. Hemen uyanıp sağa sola bakındım.
Develerin benden fazla uzaklaşmamış olduklarını gördüm. Hemen Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin ve kendi devemin yularından tutarak
topluluktan bana en yakın olan kişinin yanına varıp uyandırdım. "Namaz
kıldınız mı?" diye sordum. "Hayır" dedi. Sonra insanlar
birbirlerini uyandırdılar. Sonunda Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
uyandı ve: "Bilal, ibrikte su var mı?" diye sordu. BiLıl: "Canım
sana feda olsun, var" dedi. Sonra ibriği kendisine götürdü. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla abdest aldı, abdestte toprağa hiç su
damlatmadı. Sonra Bilal'e emir verdi. Bilal ezan okudu. Sonra Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp acele etmeden sabah namazından önceki iki
rekatı (sünnet namazını) kıldı. Sonra yine emir verdi ve Bilal namaz için kamet
getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine acele etmeksizin sabah
namazını kıldı. Sonra bir zat kendisine: "Ey Allah'ın Nebisi! Acaba kusur mu
işledik?" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"Hayır. Fakat Aziz ve Celil olan Allah ruhlarımızı kabzetti, sonra onları
bize iade etti ve biz de namazımızı kıldık'' buyurdu.
*Ben derim ki: Ebu Davud hadisin bir kısmını rivayet
etmiştir.
Hadisin tamamını ise
Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rıvayet etmiş olup ibn
Hanbel'in ravileri güvenilir ravilerdir.
1795. Necaşı'nin
kardeşinin oğlu Zu Mihmer bildiriyor: Bir gazve sırasında Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Ordu gece ilerledikçe ilerledi. Sonra bir
yerde kamp kurdular. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma
gelerek: "Ey Zü Mihmer!" diye seslendi. Ben:
"Buyur ya
Resulallah, emrine amadeyim!" dedim. Devemin başından tutarak:
"Buraya kon. Gece sakın bir cahillik yapma!" buyurdu. Ben de devemin
başından tuttum. Ama gözlerime hakim olamadım ve uyudum. Bu esnada deve
sıyrılıp uzaklaştı. Ancak Güneşin yakıcı sıcağıyla uyanabildim. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma gelerek: "Ey zü Mihmer!" diye
seslendi. Ben: "Buyur, ya Resulallah, emrine amadeyim!" dedim.
"Sen, vallahi bu gece, sana dediğim gibi, akılsızlık ettin" buyurdu.
O yerden uzaklaştıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namaz
kıldırdı. Namazı bitirdiğinde devenin geri gelmesi için dua etti ve çok
geçmeden bir fırtına deveyi önüne katıp getirdi. Ertesi gün şafak attığında,
Bilal'e emir verdi. Bilal ezan okudu. Sonra yine emir verdi ve kamet getirdi.
Sonra bize namaz kıldırdı. Namazı bitirdiğinde: "Bu dünkü
namazımızdır" buyurdu ve peşinden o günkü namazı kılmaya başladı.
*Ben derim ki: Ebu Davud hadisin az bir kısmını rivayet
etmiştir.
Tamamını ise Taberani
el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Abbas b.
Abdirrahman'dan Davud b. Ebi Hind rivayette bulunmuştur. Onun bundan başka
ravisini görmedim. Kendisi ise bir grup sahabeden rivayette bulunmuştur.
1796. Ebu Katade
el-Ensarı bildiriyor. Bizler seferlerinin birinde Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) devesinin sırtında yalpaladı. Hemen elimle kendisine destek verdim,
uyandı. Sonra yolumuza devam ettik. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yine devesinin sırtında yalpaladı. Hemen elimle kendisine destek
verdim. Uyandı ve: "Ey Ebu Katade!" diye seslendi. "Buyur, ya
Resulallah" dedim. "Geceden beri senin bizi koruduğun gibi Allah da
seni korusun" buyurdu. Sonra: "Sanırım, sana sıkıntı vermekten başka
bir şey yapmadık. Bizi yolun kenarına çek" buyurdu. Böylece Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini çöktürdü. Her birimiz devesinin dizini
kendisine yastık edinerek uyudu. Ancak Güneş doğup etrafı aydınlattığında
uyanabildik. -Sonra fırtınanın sesinden sözetti- Devamla şöyle anlattı:
"Ya Resulallah!
Helak olduk, namazı kaçırdık, dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ne helak oldunuz, ne de namazı geçirdiniz. Asıl uyanık olan
namazı geçirir, uyuyan geçirmez. Hiç su var mı?" buyurdu. Hemen kendisine
bir tulum içinde -veya içinde bir miktar su bulunan bir ibrikle- su getirdim.
Onunla abdest aldı. Sonra bana verdi. Dibinde biraz su kalmıştı. Buyurdu ki:
"Bunu sakla. Çünkü onunla önemli bir olay yaşanacaktır" buyurdu.
Sonra BilaI'e emir verdi, o da ezan okudu. Abdest alıp iki rekat namaz kıldı.
Sonra bulunduğu mekam değiştirip Bilal'e yine emir verdi, namaz için kamet
getirdi ve bu şekilde sabah namazım kıldı. Sonra Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Eğer insanlar Ebu Bekir ve Ömer'e itaat ederlerse,
kendilerine acımış ve isabet etmiş olurlar. Eğer o ikisine muhalefet ederlerse,
kendilerine yazık etmiş olurlar" buyurdu. Ebu Bekir ve Ömer, insanlar
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaybettiklerinde onlara "Sabaha
erinceye kadar subaşında kalın" demişlerdi. Fakat insanlar onları
dinlememişlerdi. Sonra gün sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanlarına geldiğinde neredeyse susuzluktan öleceklerdi. Dediler ki: "Ya
Resulallah! Ölmek üzereyiz" Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
ibriği istedi. Sonra tastan daha büyükçe, leğenden daha küçükçe bir kap istedi.
Sonra kabı koltuğunun altına alarak içine su dökmeye başladı. Bir taraftan
topluluk da içiyordu. Sonunda hepsi su içtiler. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "İhtiyaç sahibi var mı?" diye seslendi. Sonra
ibriği, daha önce içindeki su kadar bir suyla geri verdi. (Ravi der ki) "O
zaman kaç kişi idiniz?" diye sorduk. "Biz Ebu Bekir ve Ömer'le
birlikte seksen nefer idik. Ayrıca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraber 12 iki kişi daha vardı" karşılığını verdi.
*Ben derim ki: Hadis Sahih'te buradakinden daha kısa bir
metinle geçmiştir. Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in
ravileridirler.
1797. İbn Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferdeydi. Gece
dinlenmek üzere bir yerde kamp kurdu ve ancak Güneşle uyanabildi. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bilal'e emir verdi. Bilal ezan okudu
ve (Resulullah) iki rekat namaz kıldı. İbn Abbas demiştir ki: "Dünya ve
içindekiler, yani ruhsat için olanlar, beni memnun etmez."
*Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Ya'la, Bezzar ve
el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiştir. Hadisi Ahmed b. Hanbel, Yezıd
b. Ebi Ziyad kanalıyla, ismi zikredilmeyen bir ravi vasıtasıyla ibn Abbas'tan
rivayet ederken, Ebu Ya'la, Bezzar ve Taberani, Yezid b. Ebi Ziyad kanalıyla
Temım b. Seleme - Mesruk - ibn Abbas zinciriyle nakletmişlerdir. Ebu Ya'la'nın
ravileri güvenilir ravilerdir.
1798. Bişr b. Harb
bildiriyor: Semure b. Cundub'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim unutarak bir namazı geçirir de (sonra)
onu hatırlarsa ertesi gün aynı vaktinde kılsın."
*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde ismi
geçen Bişr b. Harb'i ibnü'I-Medınl ve bir grup zayıf görürken, ibn Adı
güvenilir kabul ederek "Kendisinin tek bir münker hadisine
rastlamadım" demiştir.
1799. Ahmed b. Hanbel
kendi senediyle yine Bişr b. Harb'den şu sözünü nakletmiştir: Semure'yi şöyle
derken işittim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: ....
1800. Semure demiştir
ki: "Bizden birimiz uyuyakalıp ya da unutup namazın normal vaktini
geçirdiğinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize onu, peşinden gelen
farz namazIa birlikte kılmamızı emrederdi."
*Bunu Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş
olup senedinde ismi geçen Yusuf b. Halid es-Simti yalancının tekidir.
1801. Semure'den
nakledildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim unutup
bir namazı geçirirse, onu hatırlarsa ertesi günü aynı vaktinde kılsın"
buyurmuştur.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
ravileri Sahih'in ravileridirler.
1802. Ebu Said el-Hudri,
namazı unutan kimseyle ilgili olarak Hz.
Peygamber'den
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu hatırladığında kılar" sözünü
nakletmiştir.
*Bunu Ebu Ya'la ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet
etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridirler. Hadis, Sünen 'lerde ise "Kim
uyur ya da unutur da vitri kılmazsa" ifadesiyle yer almıştır.
1803. Ebu Cuhayfe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuyakalıp ancak Güneş
doğduğunda uyandıkları seferi sırasında şöyle buyurmuştu: ''Sizler öldünüz ve
sonra Allah ruhlarınızı size iade etti. Kim uyuya kalır da bir namazı
geçirirse, uyandığında onu kılsın. Kim de unutup bir namazı geçirirse,
hatırladığında onu kılsın."
*Hadisi Ebu Ya'la ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet
etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.
1804. Ebu Bekre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kim unutur ya da
uyuya kalır, bir namazı geçirirse, onu hatırladığında kılsın" buyurmuştur.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri güvenilir olarak
değerlendirilmişlerdir.
1805. Bilal'in
anlattığına göre onlar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
oldukları bir seferde uyuyakalmışlar, ta ki Güneş doğmuş. Uyuyakaldıkları zaman
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bilal'e emir vermiş ve ezan okumuş.
Sonra iki rekat namaz kılmış. Sonra Bilal kamet getirmiş. Güneş doğduktan sonra
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara namaz kıldırmış.
*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani muhtasar
olarak rivayet etmiş olup ravileri güvenilir kabul edilmişlerdir.
1806. Enes bildiriyor:
Bir seferde Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. "Bu
gece bize kim bpkçilik yapar?" buyurdu. Ben de: "Ben yaparım"
dedim. Bunun üzerine uyudu ve onunla beraber insanlar da uyudular. Sonra ben de
uyuyakaldım ve ancak Güneşin yakıcı sıcağıyla uyanabildik. O zaman Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Şüphesiz ki bu ruhlar
kulların bedenlerinde birer emanettirler. (Allah) dilediğinde onları kabzeder
ve salar. Bu yüzden ihtiyaçlarınızı teenniyle gideriniz" buyurdu.
Biz de ihtiyaçlarımızı
yavaşça giderip abdest aldık. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de abdest
alarak sabah namazının (ilk) iki rekatını kıldı. Sonra bize (farzı) kıldırdı.
*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Utbe Ebu
Amr, Şa'bı'den, kendisinden de Muhammed b. Hasan el-Esedı rivayette
bulunmuştur. Fakat onu zikreden müellife rastlamadım. Kalan ravileri ise
Sahih'in ravileridirler.
1807. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir
namazı unutursa, onun vakti onu hatırladığı vakittir" buyurmuştur.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde ismi geçen Hafs b. Ömer b. Ebi'I-Attaf oldukça zayıf biridir.
1808. İmran b. Husayn
anlatmaktadır: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber
ilerledik. Sonra gecenin sonunda kamp kurup bizi dinlendirdi. Uyandığımızda
Güneş doğmuştu. Bunun üzerine: "Hareket vakti, hareket vakti" buyurdu.
Güneş gökyüzünün ortasına gelinceye dek yola devam ettik. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) konakladı ve Bilal'e emir verdi. Bilal ezan
okudu. Bizden her birimiz iki rekat namaz kıldı. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bize (farz) namazı kıldırdı. "Ya Resulullah! Bu namazı
yarın aynı vaktinde iade edelim mi?" diye sorduk. "Allah bize
fazlalığı yasakladı; ama kendisi bizden onu kabul eder" buyurdu.
*Ben derim ki: Bu hadisi Ebu Davud buradakinden daha muhtasar
olarak rivayet etmiştir. Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş
olup senedinde ismi geçen Kesir b. Yahya zayıf biridir.
1809. İmranı dan
nakledildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim unutur
da bir namazı kılmazsa, onu hatırladığında kılsın" buyurmuştur.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde ismi geçen Muhammed b. Musa b. Ebi Nuaym'ı ibn Main zayıf görürken,
Ebu Hatim ve ibn Hibban güvenilir kabul etmişlerdir. Ahmed b. Sinan da:
"ibn Ebi Nuaym güvenilir ve dürüsttür" demiştir.
1810. Ubade'den
nakledildiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) unutup Güneş
batıncaya ya da doğuncaya kadar namazını kılmayan bir kişinin durumu ve bunun
kefareti soruldu. Buyurdu ki: "O kimse abdest alır, abdestini tam yapar.
Sonra namaza durur, namazını tam kılar. Allah'tan bağışlanmak diler. Bundan
başka kefareti yoktur. Zira Aziz ve Celil Allah: ‘‘Beni anmak için namaz kıl’‘
buyurmuştur."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde ismi geçen ishak b. Yahya, Ubade'den hadis işitmemiştir. Kendisinden
de Musa b. Ukbe'den başkası rivayette bulunmamıştır.
1811. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahzab günü (Hendek
savaşı) öğle ve ikindi namazlarını unuttu, ancak akşam namazından sonra
hatırlayabildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Gündüzün sonuna kadar bizi namazdan alıkoydular. Bu yüzden Allah onların
kabirlerini ateşle doldursun" diye beddua etti. Sonra o namazları akşam
namazından sonra kıldı.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde ismi geçen ibn Lehia zayıftır.
Hadisi Taberani,
el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup ravileri, Taberani'nin hocası hariç,
Sahih'in ravileridirler.
1812. Abdullah b. Ömer
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk gazvesine çıkarken
gecenin ilk saatlerinde orduyu hareket ettirerek seher vaktine kadar ilerledi
ve seher vakti kamp kurdu. Sonra "Bilal, bizim için namaz vaktini kolla"
buyurdu. Bilal de: "Olur, ya Resulallah" dedi. Fakat Bilal'in
gözlerine uyku çöktü ve yattı. Böylece bütün ordu uyumuş oldu. Ancak Güneş
bedenlerini yakınca uyanabildiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Teyemmüm al" emrini verdi. Ardından Bilal'e: "Ezan
okuyup, kamet getir" buyurdu. Bilal: "Şimdi mi?" diye
sorunca" Evet, şimdi" buyurdu ve böylece (sabah) namazı(nı) kuşluk
vaktinde kıldılar.
1813. Cundub bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculuğa çıkmıştık.
Derken bir topluluk gelerek "Ya Resulallah! Namazı unutup kılmadık, ta ki,
Güneş doğdu (ne yapalım?)" diye sordular. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de: "Abdest alıp namazı kılın" buyurdu. Sonra: "Bu,
asla bir unutına değildir. Bu gerçekte Şeytanın bir yanıltmasıdır. Öyleyse
sizden biriniz yatağına girdiğinde, ‘‘Rahmetten kovulmuş şeytanın şerrinden
Allah'a sığınırzm’‘ desin" diye ekledi.
*Taberanl el-Mu'cemu'l-kebir'de nakletmiş olduğu bu hadisi
Sehl b. Fulan el-Fezari babasından rivayet etmiştir ki, babası meçhuldür.
1814. Ebu Umame
bildiriyor: Bir seferde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraberdik. Bu seferinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Güneş iki
omuzu arasını yakıncaya kadar uykusundan kalkamadı. Uyandığında, ashabıyla
birlikte bir müddet beklediler. Sonra namaz için kamet getirdi ve ardından
ileri çıkarak ashabına namaz kıldırdı. Namazı kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz uzanır da (uykusuzluktan) gözlerini tutamazsa, böyle yapsın.
Zira Yüce Allah, uykusunda ölmeyen canları ölüm vakitleri gelince alır."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedine yer alan Cafer b. ez-Zübeyr zayıftır. 1
1815. Meymune binti
Sa'd: "Ya Resulallah! Güneş doğuncaya ya da batıncaya kadar namazı unutan
bir kimse ne yapmalıdır? Bu konuda bana dinin hükmünü söyle. Bu kusurun
kefareti nedir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
de: "Onu hatırladığında kılsın. Namazını eksiksiz kılsın. Abdest alsın ve
abdesti tam alsın. Bu, onun kefaretidir" buyurdu.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde meçhul raviler vardır.
1816. Abdullah b. Mes'ud
demiştir ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuyakalıp Güneş
doğuncaya kadar (sabah) namazı(nı) geçirdiği gece bizle beraber iki rehber
vardı.
*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta
rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Üzerinde Namaz Borcu
Varken Başka Bir Namazı Kılmak