MECMAU

ZEVAİD

İMAN

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İsra ile Ilgili Bir Başka Bölüm

 

236. Şeddad b. Evs anlatmaktadır: "Ey Allah'ın Resulü! İsra (Miraç) gecesi nasıl alınıp götürüldün?" diye sürduk. Şöyle anlattı: "Mekke'de yatsı vakti ashabımla beraber yatsı namazını kıldım. Sonra CebYiHl eşekten bÜyÜk, katırdan kÜçÜk beyaz bir hayvanla yanıma geldi. Hayvan bana zorluk çıkardı. Sonra (Cebrail) kulağından tutup çevirdi ve beni Üzerine bindirdi. Sonra hızla bizi alıp götürdÜ. Ayağını gözÜnÜn görebildiği en uzak noktaya atıyordu. Böylece hurma bahçeleri bulunan bir araziye ulaştık. Cebrail: "İn!" dedi. Ben de indim. Sonra "Namaz kıl!" dedi, namaz kıldım. Sonra tekrar bindik. Bana: "Nerede namaz kıldığını biliyor musun?" diye sordu. "Allah bilir" dedim. "Y esrib'de namaz kıldın, Tayba'da namaz kıldın" dedi.

 

Sonra hayvan bizi hızla alıp götürdü. Ayağını gözÜnÜn görebildiği en uzak noktaya atıyordu. Derken beyaz bir araziye ulaştık. Cebrail: "İn!" dedi, ben de indim. Sonra: "Namaz kıl!'' dedi. Ben de kıldım. Sonra tekrar bindiğimizde "Nerede namaz kıldığını biliyor musun?" diye sordu. "Allah bilir" dedim. "Medyen'de, Musa'nın ağacının yanında namaz kıldın" dedi.

 

Sonra hayvan bizi hızla alıp ilerledi. Ayağını gözünün görebildiği en uzak noktaya atıyordu. Sonra yükseldik. Cebrail: "İn!" dedi, indim. Sonra: "Namaz kıl!" dedi. Namaz kıldım. Sonra tekrar bindiğimizde "Nerede namaz kıldığını biliyor musun?" diye sordu. "Allah bilir" dedim. "Meryem oğlu İsa Mesih'in doğum yeri Beytü Lahim'de namaz kıldın" dedi.

Sonra Cebrail beni alıp götürdü ve şehre sekizinci kapısından girdik. Mescid'in (Aksa'nın) kıble yönüne giderek hayvanını bağladı. Sonra üzerinde Güneş ve Ay'ın aksettiği bir kapıdan mescide girdik. Mescidde Allah'ın dilediği bir yerde namaz kıldım. -İbn Zebrak'ın rivayetine göre Sonra bana iki kap getirildi. Birinde süt, diğerinde bal vardı. İkisi de bana gönderilmişti. İkisini ölçüp tarttım. Sonra Allah bana yol gösterdi ve süt bulunan kaseyi alıp içtim. Hatta onu alnıma çarptım. Önümde yaslanmış oturan bir ihtiyar vardı, dedi ki: "Arkadaşın fıtrata uygun olanı aldı." Sonra Cebrail beni alıp götürdü ve Medine'deki vadiye geldim. Baktım ki cehennem kadife gibi bir halı şeklinde görünÜyordu."

 

Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Onu nasıl buldun?" diye sorduk. Şöyle anlattı: " ... gibi." -Burada bir şey söyledi, ama ben hatırlayamadım-.

"Sonra şu şu yerde Kureyş'e ait bir kervana rastladım. Bir develerini yitirmişlerdi. Kendilerine selam verdim. Selamımı duyunca birbirlerine: "Bu Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sesi" dediler. Sonra sabah olmadan Mekke'ye ashabımın yanına döndÜm. Yanıma EbÜ Bekir gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Gece neredeydin? Seni yerinde aradım, ama bulamadım" dedi. Ben de: "Gece Beytü'l-Makdis'te idim" deyince "Ey Allah'ın ResÜlü! Orası bir aylık mesafedir. Onu bana anlat!" dedi. Hemen gözÜmÜn önÜnde bir pencere açıldı. Sanki onu görÜr gibiydim. Bana ne sordularsa, hepsini onlara haber verdim" Bunun üzerine EbÜ Bekir: "Şahadet ederim ki, sen Allah'ın Resulü'sün" dedi. Müşrikler ise: "İbn Ebi Kebşe'nin oğluna bakın. Bu gece BeytÜ'I-Makdis'e gittiğini iddia ediyor" dediler. (Peygamber) "Evet. Gittim, hatta şu yerde size ait bir kervana da rastladım. Şu şu yerde bir develerini yitirmişlerdi. Ben size şu anda onların nerede olduklarını söyleyeyim. Şu anda şu yere konaklıyorlar. Şu şu günlerde sizin yanınızda olacaklardır. Kervanın başında sırtında siyah bir çulu ve siyah iki üzengisi bulunan esmer bir erkek deve vardır" dedi.

 

O gün gelince insanlar çıkıp yolu gözetlemeye başladılar. Neredeyse öğlen olmuştu ki, kervan göründü. Kervanın başmı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarif ettiği gibi, o erkek deve çekiyordu.

 

*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiştir. Ancak Taberani'nin ifadesi şöyledir: "Arkadaşm fıtrata uygun olanı aldı. Ona muhakkak ki doğru yol gösterilmiş"; Cehennemi tarif ederken de "Onu nasıl buldun?" sorusuna ''Fokurdayan su kaynağı gibi" diye cevap vermiştir. Senedinde yer alan ishak b. ibrahım b. Ala'yı Yahya b. Main güvenilir görürken, Nesa! zayıf olarak değerlendirmiştir.

 

 

 

237. Abdullah'ın -b, Mesud- naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (İsra olayını) şöyle anlatmıştır: "Bana Burak getirildi ve bindim. Dağa rastladığında arka ayakları, inerken ise ön ayakları yÜkselirdi. Bizi çirkin koku saçan dar bir yerden geçirdi. Sonra gÜzel, geniş bir araziye ulaştık." Taberani'nin rivayeti şöyle devam etmektedir: "Ey Cebrail! Kokuşmuş dar bir yerden geçerken ardından gÜzel kokulu geniş bir araziye vardık. (Bu nedir)?" diye sordum. "O, cehennem toprağı idi. Bu ise cennet toprağıdır" dedi." -Bezzar ise demiştir ki: Sanırım rivayet şöyleydi: "Cebrail: "Orası cehennem halkının toprağı, burası ise cennet halkının toprağıdır" dedi.- Sonra ayakta duran bir adama rastladım. Adam: "Cebrail, bu kimdir?" diye sordu. O da: "Kardeşin Muhammed" dedi. Bana "Hoş geldin" dedi ve benim için hayır duada bulundu. "CebrMl! Bu kimdir?" diye sorduğumda "Kardeşin Meryem oğlu İsa'dır" dedi. Bir mÜddet yÜrÜdÜkten sonra bir ses duydum. Sonra bir adama rastladık. Cebrail'e:

 

"Yanındaki bu şahıs kimdir?" diye sordu. "Bu, kardeşin Muhammed'dir (Sallallahu aleyhi ve Sellem)" deyince bana selam verdi, hayır duada bulundu. Sonra:

 

"Ümmetin için kolaylık dile!" dedi. Ben: "Cebrail! Bu kimdir?" diye sorduğumda "Kardeşin Musa (a.s.)" dedi. "Bu sitemi kimedir?" diye sordum. "Rabbine" dedi. "Rabbine mi?" dedim. "Evet. Onun hiddetini bilir" dedi. Sonra yÜrÜdÜk. Derken bir şey gördÜm ve: "Bu nedir?" veya "Cebrail! Bu nedir?" diye sordum. "Bu atan İbrahim'in ağacıdır. Ona yaklaş!" dedi. "Olur. Yaklaşayım" dedim."  -Taberani'nin rivayeti şöyledir: "Ona yaklaşayım mı?" diye sordum. "Evet" dedi.- Ağaca yaklaştığımızda (İbrahim) bana "Hoş geldin!" dedi ve benim için hayır duada bulundu.

 

Sonra ilerledik. Nihayet Beytü'l-Makdis'e ulaştık. Bineği, peygamberlerin bağladığı halkayla bağladım. Sonra Mescid'e girdik. Orada benim için Allah'ın ismini zikrettikleri ve ismini zikretmedikleri bÜtÜn peygamberler diriltildi. Namaz kıldım." - Taberani'nin ifadesi "İbrahim, MÜsa ve İsa hariç omak üzere onlara namaz kıldırdım" şeklindedir.

 

*Hadisi Bezzar, Ebu Ya'la ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

238. Enes b. Malik'in bildirdiğine göre ResÜlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Bir gÜn) Ben otururken Cebriril (a.s.) geldi ve omzuma vurdu. Hemen bir ağacın yanına vardım. Ağaçta kuş yuvası gibi iki yer vardı. Birine o oturdu, diğerine ise ben. Sonra (ağaç) yükseldi ve doğu batı ufuklarını örttiL Ben gözÜmÜ çevirip bakıyordum, Eğer semaya değmek isteseydim, değerdim. Cebrail bana doğru döndÜ. Adeta yere yapışık bir sergiydi, Anladım ki onun Allah hakkındaki bilgisi benimkinden ÜstÜndÜ. Sonra semanın kapılarından bir kapı açıldı, en bÜyÜk nuru gördÜm. Perdenin önÜnde inci ve yakut yastıklar vardı. Sonra Allah bana vahyetmeyi dilediği şeyleri vahyetti."

 

*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.

 

 

 

239. Ümmü Hani anlatmaktadır: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alınıp (semalara) götürüldüğü gece benim evimde gecelemişti. Gece onu göremedim. Uykum kaçtı; zira Kureyşlilerden birilerinin ona ilişmiş olmasından korktum. Sonrasını Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı:

"Cebrail (a.s.) bana geldi ve elimden tutarak beni dışarı çıkardı. Baktım kapının önÜnde katıl'dan küçük, eşekten büyük bir hayvan duruyor. Beni ona bindirdi. Sonra hareket ederek Beytü'l-Makdis'e ulaştı. Bana İbrahim'i gösterdi. Onun yaratılışı benim yaratılışıma, benim yaratılışım da onunkine benziyordu. Bana MÜsa'yı gösterdi. DÜz saçlı, uzun boylu esmer bir zattı. Ezd-İ Şenıle'nin erkeklerine benziyordu. Bana Meryem oğlu İsa'yı gösterdi. Orta boylu, kırmızıya çalan beyaz tenli bir zattı. Onu, Urve b. MesÜd es-Sekafi'ye benzettim. Bana Deccal'i gösterdi. Sağ gözü kördü. Onu da Katan b. AbdÜluzza'ya benzettim. Şimdi Kureyşlilerin yanına çıkıp gördüklerimi onlara bildirmek istiyorum."

 

Ben hemen elbisesinden yapışarak: "Sana Allah'ı hatırlatınm. Sen seni yalanlayan ve sözlerini reddeden bir kavme gidiyorsun. Sana saldırmalarından korkuyorum" dedim. Elbisesini elimden kurtararak onların yanına gitti. Meğer Kureyşliler oturuyorlarmış. Bana haber verdiklerini onlara da haber verince hemen CÜbeyr b. Mut'im ayağa kalkarak: "Muhammed! Eğer önceki halin gibi genç olsaydın, bL! konuştuklarını bizim aramızda konuşmazdın" dedi. Yine topluluktan bir adam: "Muhammed! Bizim şu şu yerdeki develerimize rastladın mı?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Evet. Vallahi, (kervandakilerin) develerinden birini yitirdiklerini ve onları onu ararken gördÜm" dedi. "Falan oğullarının develerine rastladın mı?" diye sordu. "Evet. Onları şu şu yerde gördÜm. Bir kızıl develerinin halsiz dÜştÜğÜnÜ gördÜm. Onların yanında bir kap su buldum ve onu içtim" dedi. Dediler ki:

 

"Onlarm sayılarmı ve başlarında bulunan çobanları anlat!" Resulallah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onları saymaya fırsat bulamadım" dedi. Sonra kalkıp gitti. Derken develer (gözünün önüne) getirildi ve onların hem sayılarını, hem de başlarında bulunan çobanları öğrendi. Sonra Kureyşlilerin yanına giderek: "Banafalan oğullarının develerini sordunuz. Onlar şöyle, şöyledir ve başlarında da falan ve falan çobanlar vardır. Yine bana falan oğullarının develerini sordunuz. Onlar şöyle şöyledir ve başlarında çoban olarak İbn Ebi Kuhafe, falan ve falan kimse vardır. Develer yarın sabah Seniyye tepesinde görÜnecektir" dedi. Bunun üzerine doğru söyleyip söylemediğini öğrenmek için oturup Seniyye'ye doğru bakmaya başladılar. Derken develer çıkıp geldi. (Kervan sahiplerine): "'Hiç deveniz kayboldu mu?" diye sordular. "Evet" dediler. Diğer kervana "Kızıl bir deveniz bitkin düştü mü?" diye sordular. "Evet" dediler. "Yanınızda su kapı var mıydı?" diye sordular. Ebu Bekir: "Onu vallahi ben koydum. Kimse onu ne içti, ne de yere döktü" dedi. Böylece Ebu Bekir kendisini tasdik edip ona inandı. İşte o gün es-Sıddik diye isimlendirildi.

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Abdüla'la b. Ebi'I-Mismar metruk ve yalancının tekidir.

 

 

 

240. Ebu Umame el-Bahili anlatmaktadır: (Bir gün) Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu: "Ben bir rüya gördüm ki, gerçektir. Onun Üzerinde dÜşÜnÜn: Bana bir zat geldi. Elimden tutup götürdü. Derken yüksek, sarp bir dağa vardık. Bana "Dağa çık!" dedi. Ben: "Çıkamam" deyince: "Ben senin için onu dÜzleştiririm" dedi. Sonra ne zaman ayağımı bir basamak yukarı koyup yükseldiysem, dağın seviyesiyle aynı seviyeye geldim.

 

Sonra yolumuza devam ettik. Derken şakakları yarılmış bir takım erkeklere ve kadınlara rastladık. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar bilmediklerini söyleyenlerdir" dedi.

Sonra yola devam ettik. Derken bazı kadınlara rastladık. Ökçelerinden asılmışlar, başları düz / ters çevrilmiş ve yılanlar göğÜslerini ısırıyordu. "Bunlar, kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar çocuklarından sütlerini esirgeyenlerdir" dedi.

 

Sonra yola devam ettik. Derken bir takım erkeklerle kadınlara rastladık.

Ökçelerinden asılmışlar, başları ters çevrilmiş, azıcık bir suyu ve balçığı yalıyorlardı. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar oruç tutup, iftar vaktinden önce oruçlarını bozanlardır" dedi.

 

Sonra yola devam ettik ve bir takım erkeklere ve kadınlara rastladık ki, onlardan daha çirkin görünümlüsü, onlardan daha berbat giyimlisi ve onlardan daha pis kokulusu yoktu. Üzerlerindeki koku adeta tuvalet kokusu gibiydi. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar zinakar erkek ve kadınlardır" dedi.

 

Sonra yola devam ettik. Bazı ölülere rastladık'ki, onlar kadar şişmiş ve onlar gibi pis koku saçan bir şey görmedim. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar ka-firlerin ölüleridir" dedi.

 

Sonra yola devam ettik. Derken bir duman gördük ve bir uğultu işittik. "Bu nedir?" diye sordum. "Bu, cehennemdZr. Boş ver onu" dedi.

 

Sonra ilerledik. Derken ağaçların gölgeleri altında uyumakta olan bir takım erkekler gördük. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar Müslümanların ölüleridir" dedi.

Sonra ilerledik ve iki nehir arasında oynayan genç kızlar ve çocuklar gördük.

"Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar müminlerin çocuklarıdır" dedi.

Sonra ilerlemeye devam ettik ve öyle erkekler gördük ki, onlar gibi yakışıklısını, onlar gibi güzel giyimlisini ve onlar gibi hoş kokulusunu görmedim. Yüzleri adeta beyaz sahifeler gibiydi.

 

"Bunlar kimlerdir?" diye sordum. "Bunlar sıddıklar, şehitler ve salihlerdir" dedi.

Sonra ilerledik. Yolda üç kişiye rastladık. İçki içip şarkı söylüyorlardı.

"Bunlar kimdir?" diye sordum. "Onlar Zeyd b. Harise, Cafer ve İbn Ravaha" dedi. Hemen onlara doğru eğildim. Bana "Biz senin komutanındık, biz senin komutanındık" dediler. Sonra başımı kaldırdığımda Arş'ın altında üç kişi gördüm. "Bunlar kimdir?" diye sordum. "Onlar atan İbrahım, Musa ve İsa'dır. Sana bakıyorlar (Allah'ın salat ve selamıhepsinin üzerine olsun)" dedi."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup ravileri Sahıh'in ravileridir.

 

 

 

241. Abdurrahman b. Ebi Leyla'nın bildirdiğine göre Cebrail, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Burak'la geldi ve onu, önüne bindirdi. Meyilli bir yere geldiklerinde Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerinde düz tutabilsin diye ön ayakları uzayıp, arka ayakları kısaldı.

Yüksek bir yere geldiğinde ön ayakları kısalıp, arka ayakları uzadı ki, düz dursun. Sonra yolun sağından kendisine bir adam yaklaşarak: "Ey Muhammed! Bana doğru gel!" diye seslendi. Cebrail: "Devam et! Kimseyle konuşma!" dedi. Sonra yolun solundan bir adam daha ilişerek "Muhammed! Bana doğru gel!" diye seslendi. Cebrail yine: "Devam et!

 

Kimseyle konuşma!" dedi. Sonra güzel, hoş bir kadın kendisine ilişti. Cebrail: "Yolun sağındaki adam kimdi, biliyor musun?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır" deyince, "O Yahudilerdi. Seni kendi dinlerine çağırdılar" dedi. Sonra: "Sana yolun sol tarafından seslenen adam kimdi? Biliyor musun?" diye sordu. "Hayır" deyince "O, Hıristiyanlardı. Seni kendi dinlerine çağırdılar" dedi. Sonra: "O güzel çekici kadın kimdi? Biliyor musun? O, dünya idi. Seni kendisine davet etti" dedi.

 

Sonra yola devam ederek Beytü'l-Makdis'e vardık. Orada oturmakta olan bir toplulukla karşılaştık. "Hoş geldin, ümmi peygamber!" dediler. Baktım, topluluk içinde ihtiyar bir zat var. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kimdir?" diye sordu. Cebrail: "Bu, atan İbrahim'dir" dedi. Sonra "Bu kimdir?" diye sordu. "Bu, Musa'dır" dedi. Sonra: "Bu kimdir?" diye sordu. "Bu, Meryem oğlu İsa'dır" dedi. Sonra namaz için kamet getirildi. Herkes birbiriyle itişip kakıştı. Sonunda Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öne sürdüler. Sonra bir takım içecekler getirdiler. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sütü tercih edince Cebrail: "Pıtratın gereğini yaptın" dedi. Sonra ona: "Kalk Rabbinin huzuruna çık" denildi. O da kalkıp huzura girdi. Sonra geldiğinde: "Ne yaptın?" diye soruldu. "Ümmetime elli vakit namaz farz kılındı" dedi. Bunun üzerine Musa:

 

"Rabbine geri dön ve O'ndan ümmetin için bunu azaltmasını iste. Zira senin ümmetin buna güç yetiremez" dedi. O da geri döndü. Sonra geldiğinde Musa: "Ne yaptın?" diye sordu. "Namaz sayısını yirmi beşe indirdi" dedi. Musa yine: "Rabbiniz huzuruna geri dön ve daha da azaltmasını iste" dedi. O da döndü. Sonra geldi. Namazların sayısını beş vakte indirene kadar bu şekilde gidip geldi. Musa yine: "Rabbinin huzuruna dön ve O'ndan ümmetin için daha da azaltmasını iste" deyince, "Artık Rabbime dönmekten haya ederim. Zira bana ''Senin için yapılan her indirime karşılık senin bir dileğini kabul ettim'' buyurdu" dedi.

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-evsat'ta bu şekilde mürselolarak rivayet etmiş ve demiştir ki: "Ancak bu senetle ibn Ebi Leyla'dan mürsel olarak rivayet edilmiştir ve senedinde geçen Muhammed b. Abdurrahman b. Ebi Leyla zayıf biridir."

 

 

 

242. Suhayb b. Sinan anlatmaktadır: Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce su, ardından şarap, ardından da süt takdim edildiğinde O, sütü aldı. Bunun üzerine Cebrail: "Fıtratın gereğini yaptın. Zira her canlı onunla beslenir. Eğer şarabı alsaydın, hem sen azacaktın, hem de ümmetin azacaktı. Böylece -eliyle Cehennem vadisi denilen vadiye işaret ederek- bura halkından olacaktın" dedi. "Sonra oraya baktığımda alevalev yandığını gördÜm."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Ancak senedinde ibn Lehia vardır.

 

 

 

243. Abdurrahman b. Kurt'un anlattığına göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece alınıp Mescid-i Aksa'ya götürüldü. Döndüğünde Makam(ı İbrahim) ile Zemzem kuyusu arasındaydı. Sağında Cebrail, solunda Mikail vardı ve onu yedi kat semaya kadar uçurdular. Döndüğünde şunu söyledi: "Pek çok tesbihle beraber yÜksek göklerde bir tesbih işittim. Yüksek gökler heybet sahibini tesbih ettiler. Yücelik sahibi Allah Teala'nın heybetinden korktular."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup Zehebı, senedinde geçen Miskın b. Meymun'un bu rivayetini zikretmiş ve münker olduğunu söylemiştir.

 

 

 

244. İbn Abbas demiştir ki: Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Gece alınıp götürüldüğümde Sidretü'I-Münteha'ya kadar ilaledim. Gördüm ki, meyveleri büyük küpler gibiydi."

 

 

 

245. Abdullah b. Es'ad b. Zürare'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Gece alınıp götÜrÜldÜğÜmde ışık gibi parlayan inciden bir köşke vardım.

Bana üç özellik verildi: Sen peygamberlerin efendisi, muttakilerin önderi, alemlerin Rabbi'nin resuhi ve (abdest suyuyla) el ve ayakları parlayan mÜminlerin liderisin (denildi). "

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup, senedinde geçen Hilal es-Sayrafl ve kendisinden rivayette bulunduğu Ebu Kesır el-Ensari'yi eserinde zikredeni görmedim.

 

 

 

246. Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Alınıp götürüldüğüm (İsra) gececsi) mele-i alaya uğradım. Cebrail, Allah'tan duyduğu haşyetten dolayı yıpranmış bir elbiseye dönmÜştÜ."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Rü'yet (Allah'ı Görmek)