MECMAU

ZEVAİD

İMAN

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Islam'ın Farzları ve Hisseleri Hakkında

 

104. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam on hisseden ibarettir. Hiçbir hissesi bulunmayan kimse kaybetmiştir.

 

Bunlar Allah'tan başka ilah bulunmadığına şahadet etmektir ki bu, dinin ta kendisidir. İkincisi namazdır ki bu, fıtrattır. Üçüncüsü zekattır ki bu, arınmaktır. Dördüncüsü oruçtur ki bu, kalkandır. Beşincisi, hac'dır ki bu, şeriattır. Altıncısı cihattır ki bu, işin omurgasıdır. Yedincisi iyiliği emretmektir ki bu, vefadır. Sekizincisi kötülükten mendir ki bu, hüccettir. Dokuzuncusu cemaatle birlikte olmaktır ki bu, sıcaklıktır. Onuncusu ise itaattir ki bu da, kurtuluştur. "

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Hamid b. Adem hadis uydurmakla meşhurdur.

 

 

 

105. Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç şey var ki, ben onlar Üzerine yemin ederim. Biri: Allah, İslam'dan nasibi olanı hiç nasipsiz kimse gibi yapmaz. İslam'ın üç hissesi / nasibi şunlardır:

Namaz, oruç ve bir de zekat. İkincisi, dünyada iken Allah'ı dost edinen bir kulu ahirette Allah başkasına bırakmaz. ÜçÜncÜsÜ de bir topluluğu seven bir kişiyi, mutlaka Allah onlarla birlikte haşreder. Bir de dördÜncÜsÜ vardır ki, eğer onun Üzerine yemin edersem, gÜnaha girmiş olmayacağımı umarım. O da şudur: Eğer Allah bir kulunun kusurunu dÜnyada iken gizlemişse, mutlaka onu kıyamet gÜnÜ de gizler.''

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri güvenilir kimselerdir. Aynı hadisi Ebu Ya'la da rivayet etmiştir.

 

 

 

106. İbn Mes'ud'un bildirdiğine göre de Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benzer bir hadis buyurmuştur.

 

 

 

107. Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç şey vardır ki, onlar Üzerine yemin etsem mutlaka yeminimi tutarım.

DördÜncÜ bir şey daha vardır ki, onun Üzerine yemin edersem, gÜnaha girmiş olmayacağımı umarım. Allah, İslam'dan nasibi olanı, hiç nasipsiz kimse gibi yapmaz. Allah dÜnyada bir kulu dost edinip de ahirette onu başkasına bırakmaz. Bir kul bir topluluğu severse, mutlaka Allah onu onlarla birlikte ve onlar arasında diriltir. DördÜncÜsÜ ise şudur: Allah dÜnyada bir kulunun ayıbını örterse, mutlaka onu ahirette de örter"

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Fedal b. Cübeyr zayıftır.

 

 

 

108. Hz. Ali'nin (kerramallahu vechen) bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam sekiz hissedir: İslam bir hisse, namaz bir hisse, zekat bir hisse, hac bir hisse, cihat bir hisse, Ramazan orucu bir hisse, iyiliği emir bir hisse, kötülÜkten men bir hissedir. Hissesi bulunmayan kimse kaybetmiştir."

 

*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup senedinde yer alan el-Haris hadis uydurmakla töhmetlidir.

 

 

 

109. Huzeyfe'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam sekiz hissedir: İslam bir hisse, namaz bir hisse, zeletit bir hisse, Beyt'i (Kabe'yi) haccetmek bir hisse, cihat bir hisse, oruç bir hisse, iyiliği emir bir hisse, kötÜlükten men bir hisse ve Allah yolunda cihat bir hissedir. Hissesi bulunmayan kimse kaybetmiştir."

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde yer alan Yezıd b. Ata'yı Ahmed b.

Hanbel ve başkaları güvenilir kabul ederken, bir grup alim zayıf görmüştür. Kalan raviler ise güvenilir kimselerdir.

 

 

 

110. Abdullah b. Mes'ud şöyle demiştir: "Üç şey vardır ki, onlar üzerine yemin etsem ... " *Mevkuf olarak zikredilen bu hadisin senedinde kopukluk vardır.

 

 

 

111. Ebu'd-Derda'nın naklettiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam'ın yön feneri gibi bir takım işaretleri ve alametleri vardır. Bunun başı ve özÜ Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet getirmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek ve abdesti tam almaktır."

 

*Taberani el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.

 

 

 

***********************************

Konuyla Ilgili Diğer Bir Bölüm

***********************************

 

112. İbn Abbas anlatmaktadır: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde oturdu. Sonra Cebrail (aleyhisselam) gelerek ellerini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizlerine koyarak onun huzuruna oturdu ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bana İslam'ı anlat" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İslam yÜzÜnÜ aziz ve celil olan Allah'a dönmen, Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek olup hiçbir ortağı bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve ResulÜ olduğuna şahadet etmendir" buyurdu.

Cebrail: "Eğer bunu yaparsam, Müslüman olmuş olur muyum?" diye sordu.

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer bunu yaparsan MÜslüman olmuş

olursun" buyurdu.

 

Sonra Cebrail: "Ey Allah'ın Resulü, bana imanı anlat!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İman, Allah'a, ahiret gÜnÜne, meleklere, Kitab'a, peygamberlere, ölÜme ve öldÜkten sonraki hayata inanman, cennet ve cehennemin, hesap ve mizanın varlığına inanman, hayır ve şerriyle bÜtÜn kadere inanmandır" buyurdu.

 

Cebrail: "Eğer bunu yaparsam, inanmış olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer sen bunu yaparsan, inanmış olursun" buyurdu.

Sonra Cebrail: "Ey Allah'ın Resulü, ihsan nedir? Bana anlat" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İhsan, Allah'ı görÜrmÜşçesine O'nun için çalışmandır. Zira her ne kadar sen O'nu görmesen de, O kesinlikle seni görüyordur" buyurdu.

 

Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır? Bana bildir" dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu, soruya şöyle cevap verdi:

"Sübhanallah. Beş şey vardır ki onlar gaybi bilgilerdendir. Onları yalnızca Allah bilir. ''Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır''[Lokman, 34] Fakat istersen sana kıyametin önceden yaşanacak alametlerini söylerim."

 

Cebrail: "Olur': Ey Allah'ın Elçisi, onları bana anlat" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı: "Cariyenin kendi hanım efendisini -ya da bey efendisini- doğurduğunu görÜrsen; bina sahiplerinin yÜksek binalar kurmak için birbirleriyle rekabet ettiğini görÜrsen; yalınayak, aç ve muhtaç kimselerin insanların önderleri olduklarını görÜrsen, (bil ki) bunlar kıyamet alametlerindendir."

 

Cebrail: "Ey Allah'ın Resulü, yalınayak, aç ve muhtaç bina sahipleri kimlerdir?" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ureyb (Arapçzkla];, Arapların bayağıları)dır" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve benzerini Bezzar rivayet etmiş olup Bezzar'ın rivayetinde "Cebrail, Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rengi değişmiş / toz toprak içinde yolculuk yapan bir adam kılığında geldi" ifadesi geçmiştir, *Ahmed b, Hanbel'in senedinde Şehr b, Havşeb yer almıştır,

 

 

 

113, İbn Amir - ya da Ebu Amir veya Ebu Malik-'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde ashabı ile birlikte otururken Cebrail (aleyhisselam) asli sureti dışında bir suretle yanına geldi, Bu yüzden (Peygamber) onu Müslümanlardan biri zannetti. Sonra selam verdi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selamını aldı. Sonra Cebrail elini Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizleri üzerine koyarak: "Ey Allah'ın Resulü, İslam nedir?" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İslam, yüzÜnÜ Allah'a dönmen, Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve ResulÜ olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman ve zekatı vermendir" buyurdu,

Cebrail: "Eğer bunu yaparsam, Müslüman olmuş olur muyum?" diye

sordu.

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu. Sonra: "İmanı nedir" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İman, Allah'a, ahiret gÜnÜne, meleklere, Kitab'a, peygamberlere, ölÜme ve öldÜkten sonraki hayata, cennet ve cehenneme, hesap ve mizana, hayrı ve şerriyle bÜtÜn kadere inanmandır" buyurdu.

 

Cebrail: "Eğer bunu yaparsam, inanmış olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu.

Sonra: "Ey Allah'ın Resulü, ihsan nedir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İhsan, Allah'ı görÜrmÜşçesine O'na ibadet etmendir. Zira her ne kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.

Cebrail: "Eğer bunu yaparsam, ihsan faziletine ulaşmış olur muyum?" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu.

 

Biz, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mırıltısını işitiyor, fakat konuştuğu zatı ne görüyor, ne de onun konuşmasını işitiyorduk.

 

Sonra "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu soruya şöyle cevap verdi:

"Sübhanallah. Beş şey vardır ki, onlar gaybi bilgilerdendir. Onları yalnızca Allah bilir. ''Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır''[Lokman, 34] Fakat istersen sana kıYlilmetten önce vuku bulacak iki alametten bahsederim."

 

Cebrail: "Olur. Anlat" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cariyenin kendi efendisini doğurduğunu; bina sahiplerinin yüksek binalar kurduğunu ve muhtaç ve yalınayak kimselerin insanların önderleri / yöneticileri olduklarını görmendir" buyurdu.

 

Cebrail: "Ey Allah'ın Resulü, bunlar kimlerdir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ureyb (Arapçıklar, Arapların bayağıları)dır" buyurdu. Sonra Cebrail dönüp gitti. Yolunu göremedik. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sübhanallah, bu Cebrail'di. Size dininizi öğretmek Üzere geldi. Muhammed'in nefsi elinde bulunana yemin ederim ki, bu gelişi mÜstesna, ne. zaman o bana geldiyse kendisini mutlaka tanımışımdır" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde Şehr b. Havşeb yer almıştır.

 

 

 

114. Enes bildiriyor: Bir gün Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı ile beraber otururken üzerine yolculuk elbiseleri giymiş bir zat çıka geldi ve insanları yararak gidip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne oturdu. Sonra elini Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizine koyarak: "Ey Muhammed, İslam nedir?" diye sordu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "(İslam) Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek olup hiçbir ortağı bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan ayında oruç tutman, yolculuk yapabilirsen Beyt'i haccetmendir" buyurdu.

Adam: "Eğer bunu yaparsam, Müslüman olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurunca, adam: "Doğru söyledin" dedi. Bunu işiten Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı:

"Şuna bakın hele. Hem soru soruyor, hem de sanki ondan daha bilgiliymiş gibi onu doğruluyor" dediler. Fakat adamı tanımıyorlardı. Sonra adam: "Ey Muhammed, iman nedir?" diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İman Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a, peygamberlere, ölüme ve öldükten sonra dirilmeye, hesaba, cennet ve cehenneme, kaderin tümüne inanmandır" buyurdu.

Adam: "Eğer bunu yaparsam, mü min olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet. Olursun" buyurdu.

Yine: "Doğru söyledin" diyerek tasdik etti.

 

Sonra: "Ey Muhammed! İhsan nedir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İhsan Allah'ı görürmüşçesine O'ndan korkmandır. Zira her ne kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.

Yine: "Doğru söyledin" dedi.

 

Sonra: "Ey Muhammed! Kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna: "Bu hususta kendisine soru sorulan, soruyu sorandan daha iyi biliyor değildir" buyurarak cevap verdi. Bunun üzerine adam arkasını dönüp gitti. Peşinden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamı bana getirin" buyurdu. Ashabı onu aramak için peşine düştülerse de izine rastlayamadliar. Sonra Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönüp: "Ya Resulallah! Adamın peşine düştük, onu aradık, fakat hiçbir iz göremedik" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O Cebrail'di. Size dininizi öğretmek için gelmişti" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde yer alan Dahhak b, Nibras hakkında Bezzar "Zararı yoktur" açıklamasını yaparken çoğunluk onun zayıf olduğu görüşündedir.

 

 

 

115. Ata'nın naklettiğine göre İbn Ömer'e bir adam gelerek: "Ey Ebu Abdurrahman! Bizler zaman zaman yolculuk yapmaktayız. Yolculuğumuz esnasında ''Kader diye bir şey yoktur'' diyen bazı topluluklarla karşılaşmaktayız. (Ne dersin?)" diye sordu.

 

İbn Ömer şöyle karşılık verdi: Eğer onlarla karşılaşırsan kendilerine İbn Ömer'in onlardan beri / uzak olduğunu bildir. Bizler bir gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bulunurken ona yakışıklı, güzel kokulu ve temiz elbiseli bir zat geldi ve: "Sana selam olsun, ya Resulallah! Yanına yakın durabilir miyim?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Yaklaş!" buyurdu. Adam biraz yaklaştı. Aym şeyi defalarca söyledi ve sonunda dizleri Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizlerine yapıştı. Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! İslam nedir?" diye sordu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(İslam) Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Beyt'i haccetmen, Ramazan'da oruç tutman ve bir de cünüplükten yıkanarak temizlenınendir" buyurdu.

O zat: "Eğer bunu yaparsam, Müslüman olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet. Olursun" buyurunca, "Doğru

söyledin" deyip tasdik etti.

 

Sonra "İman nedir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İman, Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine cennet ve cehenneme ve bir de kadere; kaderin hayır ve şeninin, acı ve tatlısının Allah'tan geldiğine inanmandır" buyurdu.

"Eğer bunu yaparsam, inanrmş olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet. Olursun" buyurdu. Yine: "Doğru söyledin" deyip tasdik etti.

Sonra: "İhsan nedir?" diye sordu.

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ı görürmüşçesine O'na ibadet etmendir. Zira her ne kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.

"Eğer bunu yaparsam, ihsan faziletine ulaşır rmyım?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Evet" buyurdu.

 

Yine: "Doğru söyledin" deyip tasdik etti. Bizler ne ondan daha yakışıklısını, ne daha güzel kokulusunu ve ne de Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı ondan daha saygılısını gördük. Hele "Doğru söyledin" deyip Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik etmesine hepten şaşırdık. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamı bana getirin!" buyurdu. Hemen kalkıp peşine düştük. Hatta ben de aramak için Medine yollarından bir yola girdim. Ama (ondan) hiçbir iz göremedim. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunun kim olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler. Sonra: "Bu, Cebrail'di. Size dininizin esaslarını öğretmek Üzere geldi. Bu sureti müstesna, bu zamana kadar bana hangi surette gelmişse, onu mutlaka tanımışımdır" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

***********************************

Konuyla Ilgili Başka Bir Bölüm

***********************************

 

116. Cerir b. Abdullah anlatmaktadır: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile yola çıktık. Tam Medine'den çıktığımız da bir bineklinin hızla bize doğru geldiğini gördük. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Anlaşılan o ki bu binekli sizi bulmak için size gelmektedir" buyurdu. Derken adam çıkageldi ve selam verdi. Selamını aldık. Sonra Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine: "Nereden geliyorsun?" diye sordu.

"Ailem, çocuklarım ve aşiretimin yanından" dedi. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.

Adam: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitmek istiyorum!" deyince,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyleyse tam isabet ettin" buyurdu.

Sonra adam: "Ey Allah'ın Resulü! İman nedir? Bana öğret" dedi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "(İman) Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve bir de Beyt'i haccetmendir" buyurdu.

Adam: "Kabul ettim" dedi. Derken devesinin ön ayağı, sıçan yuvasına takılıp tökezledi ve adam tepesi üstüne düşerek öldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamı hemen bana getirin!" buyurdu. Hemen Ammar b. Yasir ve Huzeyfe b. el-Yeman adamın yanına seğirterek onu tutup oturttular. "Ey Allah'ın Resulü! Adam ruhunu teslim etmiş" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hemen onlardan yüzünü çevirdi. Sonra onlara: "Adamdan yüzümü çevirdiğimi görmediniz mi? ÇÜnkÜ ben iki meleğin omın ağzına cennet meyvelerinden verdiklerini gördÜm ve anladım ki, adam aç olarak ölmÜş" dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Vallahi bu, haklarında aziz ve celil olan Allah'ın ''iman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar ... işte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır''[En'am, 82] buyurduğu kimselerdendir." Sonra: "Kardeşinizi kaldırın" buyurdu. Biz de onu sırtlayıp suyun yanına götürdük. Onu yıkayıp, bedenine koku sürdük, kefenledik ve kabre götürdük.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kabri lahit şeklinde yapın (yani kabrin kenarına ölü için hafif meyilli bir yer kazın), çukur (şakk) yapmayın" buyurdu.

 

Diğer bir rivayette: "Bu, ameli az, sevabı çok olanlardandır" buyurdu.

Bir başka rivayette: "Devesinin tırnağı sıçan deliğine girdi" denilmiştir.

 

*Hepsini Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup senedinde geçen Ebu Cenab, müdellistir ve rivayeti "an-mı" sıygasıyla nakletmiştir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.

 

 

 

117. Cerir bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak gönderilince ben kendisine biat etmek için yanına gittim. Bana:

"Niçin geldin Cerır?" diye sordu. Ben de: "Senin elinle Müslüman olmak için geldim" deyince bana: "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğuma şahadet et!" diye çağrı yaptı. Sonra: "Farz namazları dosdoğru kılar, farz zekatı verir ve hayır ve şerriyle Icadere inanırsın" buyurdu. Sonra elbisesini (oturmam için) bana attı. Sonra da ashabına dönerek: "Size bir topluluğun değerli kişisi gelirse, ona ikramda bulunun" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Husayn b. Ömer'in zayıflığı ve yalancılığı konusunda alimler görüş birliği etmişlerdir.

 

 

 

118. İbnü'l-Hasasıyye es-Sedusı anlatmaktadır: Ben, biat etmek üzere Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim. Bana şöyle şart koştu: "Allah'tan başka izah bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet et. Sonra beş vakit namazı kılar, Ramazan'da oruç tutar, zekatı verir, Beyt'i hacceder, Allah yolunda cihat edersin. "

 

Ben de şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü! İkisine takat getiremem.

Biri zekattır. Vallahi yalnız on devem vardır. Onlar da ailemin geçim kaynakları ve taşıma vasıtalarıdır. Cihada gelince, diyorlar ki, kim arkasını (cepheden) döner kaçarsa, Allah'ın gazabma uğrar. Dolayısıyla çatışmaya girdiğimde nefsimin korkuya kapılıp ölmek istememesinden endişe ediyorum."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun elini tutup sallayarak: "Ne zekat, ne de cihat olmadan cennete nasıl gireceksin?" buyurdu. Bunun üzerine ben de bütün şartları kabul ederek ona biat ettim.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup ifade Taberani'ye aittir. Ahmed b. Hanbel'in ravileri güvenilir olarak değerlendirmişlerdir.

 

 

 

119. Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Allah'tan başka ilah bulımmadığına ve benim Allah'm Resulü olduğuma samimi olarak / ihlasla şahadet eder, namaz kılar, oruç tutar, zekatı verir ve Beyt'i haccederse, Allah Teala o kimseyi cehenneme haram kılar" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde yer alan Ali b, Mes'ade el-Bahili'yi Yahya b, Main ve başkaları güvenilir görürlerken Nesa! ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.

 

 

 

120. Amir oğullarından bir adamdan nakledildiğine göre söz konusu zat Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girmek için izin isteyerek " ..... (girebilir miyim)?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetçisine: "Çık, şuna bale. Nasıl izin isteneceğini bilmiyor. Ona de ki: ''Selamun aleyküm, girebilir miyim, (eddehele) de'' " buyurdu. Sonra izin verdi ya da adam, "içeri girdim" dedi- Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bize ne getirdin?" diye sordu.

 

"Size hayırdan başka bir şey getirmedim. Size şu esası getirdim: ''Yalnız, tek olan ve hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a kulluk ediniz. Lat ve Uzza'ya kulluğu bırakın. Gece ve gÜndÜz beş vakit namaz kılın. Senede bir ay oruç tutan. Beyt'i haccedin. Zenginlerinizin mallarından alıp fakirlerinize verin'' '' buyurdu.

 

Adam: "Gayb aleminden bilmediğin bir şey kaldı mı?" diye sordu.

Bu soruya Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Aziz ve celi! olan Allah pele çok hayır bilmektedir. Gayb haberlerinden de yalnız aziz ve celil olan Allah'ın bildiği beş husus vardır. Bunlar şunlardır ''Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.[Lokman, 34]

 

*Ben derim ki: Hadisin bir kısmını Ebu Davud da rivayet etmiştir. Tamamını ise Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravilerinin hepsi de güvenilir imamlardır.

 

 

 

121. Kays kabilesinden İbnü'l-Müntefik adında bir adam anlatmaktadır: Bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarif edildi. Onu Mekke'de aradım. Mina'da olduğu söylendi. Mina'da aradım. Arafat'ta olduğu söylendi. Yanına vardım. Yanına ulaşabilmek için kalabalığı yardım, sonunda kendisine ulaştım. Hemen Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin yularından yapıştım. -Ravi Muhammed bunu dizgin olarak nakletmiştir- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni azarlamadı. Öyle (yaklaştım) ki develerimizin boyunları birbirine dolandi. Sonra: "Sana iki şey soracağım. Birincisi, beni cehennemden kurtaracak amel nedir? İkincisi de, benim cennete girmeme vesile olacak amel nedir?" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) semaya baktı, sonra başını indirdi. Sonra bana dönerek şöyle buyurdu:

"Her ne kadar sen sorunu özlü biçimde ortaya koydunsa da aslında bÜyÜk ve uzun bir meseleyi sordun. Öyleyse benden şunu belle: Allah'a kulluk et, O'na hiçbir şeyi ortak koşma. Farz namazları kıl, farz zekatı öde, Ramazan'da oruç tut. İnsanların sana yapmalarını istediğin şeyleri sen de onlara yap. İnsanların sana yapmalarını istemediğin şeyleri sen de onlara yapmaktan sakın." Sonra "Deveyi (yani dizgini) salıver" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed b, Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup senedinde yer alan Abdullah b, Ebi Ukayl el-Yeşkuri'den, oğlu Muğire b. Abdullah'tan başkasının rivayette bulunduğunu görmedim.

 

 

 

122. Muğıre b. Sa'd babasından -ya da amcasından- şu sözünü nakletmiştir:

Arafat'ta Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Devesinin dizgininden veya yularından tuttum. Fakat insanlar tarafından geri itildim. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırakın, gelsin. Ne istediğini öğrenelim" buyurdu. Ben de: "Bana beni cennete yaklaştıracak ve beni cehennemden uzaklaştıracak amelin ne olduğunu bildir" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını semaya kaldırdı. Sonra şöyle buyurdu: "Sen sorunu özlü biçimde ortaya koymuş olsan da aslında bÜyÜk ve uzun bir meseleyi sordun: Allah'a kulluk eder, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekatı verir, Beyt'i hacceder, Ramazan'da oruç tutarsın. İnsanlara, onların sana davranmalarını istediğin gibi davranırsın. Kendin için istemediğin bir şeyi insanlara da reva görmezsın. Şimdi devenin dizginini salıver."

 

*Hadisi Abdullah Zevaid'inde, Taberani de el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir.

Senetlerde geçen ravilerin bir kısmı güvenilir olsa da Yahya b. isa b. Kesır zayıftır.

 

 

 

123. Huceyr, babasından -ki Ebu'l-Müntefik künyesiyle anılır dı- şu sözünü nakletmiştir: Mekke'ye geldim. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sordum. Arafat'ta dediler. Hemen yanına gittim. Git gide yanına daha da yaklaştım. Öyle ki benim devemin boynu ile onun devesinin boynu birbirine dolandi. Dedim ki: "Ya Resulallah! Bana, beni Allah'ın azabından kurtaracak ve beni cennete sokacak amelin ne olduğunu söyle!"

 

Buyurdu ki: "Allah'a ibadet et, O'na hiçbir şeyi ortak koşma. Farz namazları kıl, farz zekatı ver, haccet, umre yap, Ramazan'da oruç tut. Sonra dÜşÜn. İnsanların sana nasıl davranmalarını istiyorsan, sen de onlara öyle davran. Onların sana yapmalarını istemediğin bir şeyi sen de onlara reva görme."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Huceyr, sahabı oğludur. Ama onu (eserinde) zikredene rastlamadım.

 

 

 

124. Hz. Ali'nin (keramallahu vecheh) bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Allah, Yahya b. Zekeriya'yı İsrailoğullarına beş sözle / emirle gönderdi.

 

Sonra Allah, İsa'yı peygamber olarak gönderince YÜce Allah kendisine: "Ey İsa! Yahya b. Zekeriya'ya söyle, ya benim İsrail oğullarına gönderdiğim mesajları onlara tebliğ edersin, ya da onları ben tebliğ ederim." Bunun Üzerine Hz. Yahya dışarı çıkıp İsrail oğulları'nın yanına gitti ve şöyle dedi: Muhakkak ki yÜce Allah size kendisine ibadet etmenizi, ona hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretmektedir. Bunun aksine davranmak ise, bir adamın bir köle azat etmesine, ona iyilik edip yardımda bulunmasına, sonra da o adamın gidip onun kendisine yaptığı iyiliği inkar ederek başkasını dost edinmesine benzer. Yine Allah size namazı kılmanızı emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir adamı dÜşmanları esir alıp öldÜrmek isterler. O da: ''Beni öldÜrmeyin. Zira benim hazinem var. Onu verip canımı kurtarayım'' der ve hazinesini onlara vererek canını kurtarır. Yine Allah Tefıla size zekat vermenizi emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir adam savaşmak için kalkanını alıp dÜşmanları Üzerine yÜrÜyor ve ondan sonra nereden saldırıya uğrayacağına aldırmıyor. Yine Allah size Kitab'ı okıtmanızı emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir topluluk kalelerine sığınmış, dÜşmanları Üzerlerine saldırıyar. Kalenin her tarafına bir birlik yerleştirmişler, dÜşmanları kalenin hangi tarafından saldırıya geçse, mutlaka karşılarında onları geri pÜskÜrtecek ve kaleden uzaklaştıracak bir topluluk görÜyorlar. İşte bu, Kur'an'ı okuyanın misalidir. Bunu yaptığı sÜrece, en sağlam kalede yaşamaya devam eder."

 

* (Heysemı der ki) Ben kendi nüshamda beşinci esası göremedim. Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup Bezzar'ın hocası Hasan b. Muhammed b. Abbad hariç, ravileri güvenilir kimselerdir. Hasan'ı ise tanımıyorum.

 

 

 

125. Süveyd b. Huceyr anlatmaktadır: Bana dayım şunu anlattı:

Arafat ile Müzdelife arasında Hz. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılaştım. Devesinin yularından tutup: "Ey Allah'ın Resulü! Bana beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak 2ameli söyle" dedim.

 

Buyurdu ki: "Vallahi, soruyu özlü biçimde ortaya koymuş olsan da aslında bÜyÜk ve (anlatması) uzun bir şey sordun: Farz namazları dosdoğru kıl, farz zekatı öde, Beyt'i haccet. İnsanların sana yapmalarını istediğini sen de onlara yap. İnsanların sana yapmalarını istemediğin şeyi sen de onlara yapma. Şimdi devenin dizginini salıver."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Kaze'a b. Süveyd'i, Yahya b. Main ve başkaları güvenilir görürken Buhari ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.

 

 

 

126. Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bu işin (dinin) bağı, kulpu ve özü nedir?" diye sordu ve sağ tarafına oturdu.

Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sadece yÜce Allah'a ibadet edin, beş vakit namazınızı kılın, mallarınızın zekatını gönÜl hoşluğuyla verin, (Ramazan) ayınızda oruç tutun, sonra Rabbinizincennetine girin" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Yezıd b. Mersed, Ebu'd-Derda'dan hadis işitmemiştir.

 

 

 

127. Abdullah b. Amr'dan nakledildiğine göre kendisi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiş: "Kim kıyamet gÜnÜ YÜce Allah'ın huzuruna, yanında beş vakit namaz ve Ramazan orucu olduğu halde, cÜnÜplükten temizlenmiş olarak çıkarsa, o kimse Allah'ın gerçek kulu olur. Kim de bunlardan birini ihlal ederse, Allah'ın gerçek dÜşmanı olur"

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Haccac b, Rişdeyn b. Sa'd'ı, ibn Adı zayıf görmüştür.

 

 

 

128. Cerir bildiriyor: Bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek ona İslam'ın ne olduğunu sordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, farz zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, kendin için istediğini insanlar için de istemen, kendin için istemediğini insanlar için de istememendir."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde Haccac b.

Ertat geçmiştir.

 

 

 

129. Ebu Malik el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim, Allah'a inandıktan sonra O'na hiçbir şeyi ortak koşmaz, farz namazı kılar, farz zekatı verir, Ramazan orucunu tutar, dinleyip itaat eder ve bu hal Üzere ölürse, cenneti hak eder."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde geçen Muhammed b. ismail b. Ayyaş zayıftır.

 

 

 

130. Hakim b. Muaviye'nin bildirdiğine göre kendisi Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderek: "Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz seni hangi esaslarla gönderdi?" diye sormuş. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurmuş:

"Allah'a ibadet etmen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermendir. Her MÜslüman, diğer MÜslÜman nezdinde muhteremdir. İşte Hakim b. Muaviye, senin dinin budur. Her nerede olursan ol, bu sana yeter."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde geçen Sefer b.

Nuseyr zayıftır. Sanırım Hakım'den rivayeti mürseldir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.

 

 

 

131. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kim namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, Beyt'i hacceder, Ramazan orucunu tutar ve misafiri ağırlarsa, cennete girer" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani. el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Hubeyyib b. Habib, Hamza b. Habib ez-Zeyyat'ın kardeşidir ve zayıftır.

 

 

 

132. Semure'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, haccedin ve umre yapın. Siz dosdoğru olun ki, dosdoğru muamele göresiniz" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani. el-Mu'cemu'l-kebır, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu's-sağir'de rivayet etmiş olup senedinde geçen imran el-Kattan'ı, Buhari şahit olarak zikretmiştir. Ayrıca Ahmed b. Hanbel ve ibn Hibban da güvenilir olarak değerlendirmiştir. Fakat başkaları zayıf olduğunu söylemişlerdir.

 

 

 

133. Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Altı şey vardır ki, kim onlardan birini yaparsa, kıyamet gÜnÜ söz almış olarak gelir ve onlardan her biri ''Bu zat benimle amel ederdi'' der. Bunlar, zekat, namaz, hac, oruç, emaneti ehline verımk ve bir de akrabalık bağlarını korumak (sıla-i rahim)dir."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan Yunus b. Ebi Hasme'yi zikredene rastlamadım.

 

 

 

134. Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazında ashabına: "Yann namazda toplanın. Sizinle bir işim var" diye emir verdi. Onlardan bazı dostlar: "Ey falanca, yavaş ol! Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediği ilk söz neydi? Sen ona en yakın kişiydin" dediler. çünkü Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözlerinden bir şey kaçırmış olmak istemezlerdi. Namazlarını bitirdiklerinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Emrettiğim gibi toplandınız mı?" diye sordu. "Evet, ya Resulallah" demeleri üzerine:

"Rabbinize ibadet edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı?" buyurdu. Ashabı: "Evet, anladık" dediler.

 

Sonra: "Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin. Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin. Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin. Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı?" buyurdu. Ashabı: "Evet, anladık" dediler.

 

Sonra: "Dinleyip itaat edin. Dinleyip itaat edin. Dinleyip itaat edin. Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı?" buyurdu. Ashabı yine: "Evet, anladık" dediler.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzun bir konuşma yapacağını düşünüyorduk. Sonra konuşmasına bakılınca, görüldü ki gerçekte bize bütün meseleyi özetlemişti.

 

*Ben derim ki: Tirmizı hadisin bir bölümünü farklı bir metinle rivayet etmiştir. Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup senedinde yer alan ishak b. ibrahım b. Zibrik el-Hımsi'yi Yahya b. Main ve Ebu Hatim güvenilir kabul ederken, Nesai ve Ebu Davud zayıf görmüşlerdir.

 

 

 

135. Amr b. Murre el-Cüheni bildiriyor: Kuda'a'dan bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ben, Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve senin Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ettim. Beş vakit namazı kıldım, bütün bir ay Ramazan orucunu tutarak ihya ettim ve zekatı verdim" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bu hal üzere ölürse, doğrular (sıddıklar) ve şehitlerle beraber olur" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup Bezzar'ın iki hocası hariç, ravileri Sahıh'in ravileridir. Senedinin hasen veya sahih derecesinde olmasını umarım.

 

 

 

136. Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kim Ramazan orucunu tutar, beş vakit namazı kılar, Beyt'i haccederse, -zekat! zikretti mi? zikretmedi mi? bilmiyorum- o kimse Allah'ın bağışlamasını hak eder" buyurmuştur.

Muaz demiştir ki: "Ben bunu insanlara bildireyim mi?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırak insanlar amel etmeye devam etsinler. Zira cennetin yüz derecesi vardır. Her iki derecenin arası da gök ile yer arası kadardır. Firdevs en üst ve en ortadaki derecedir. Onun Üstünde Rahman'ın Arş'ı vardır. Cennetin nehirleri oradan fışkırır. O halde Allah'tan bir şey dilerseniz, O'ndan Firdevs'i dileyiniz" buyurdu.

 

*Hadisi Bezzar, Ata b. Yesar'ın Muaz'dan rivayeti olarak nakletmiştir. Ama Ata, Muaz'dan hadis işitmemiştir.

 

Ben derim ki: ileride konuyla ilgili başka hadisler de gelecektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Islam'ın Üzerine Kurulduğu Esaslar