MECMAU ZEVAİD |
İMAN |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Islam'ın Farzları ve
Hisseleri Hakkında
104. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"İslam on hisseden ibarettir. Hiçbir hissesi bulunmayan kimse
kaybetmiştir.
Bunlar Allah'tan başka
ilah bulunmadığına şahadet etmektir ki bu, dinin ta kendisidir. İkincisi
namazdır ki bu, fıtrattır. Üçüncüsü zekattır ki bu, arınmaktır. Dördüncüsü
oruçtur ki bu, kalkandır. Beşincisi, hac'dır ki bu, şeriattır. Altıncısı
cihattır ki bu, işin omurgasıdır. Yedincisi iyiliği emretmektir ki bu, vefadır.
Sekizincisi kötülükten mendir ki bu, hüccettir. Dokuzuncusu cemaatle birlikte
olmaktır ki bu, sıcaklıktır. Onuncusu ise itaattir ki bu da, kurtuluştur.
"
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de
rivayet etmiş olup senedinde yer alan Hamid b. Adem hadis uydurmakla meşhurdur.
105. Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üç şey var ki, ben onlar Üzerine yemin ederim. Biri: Allah, İslam'dan
nasibi olanı hiç nasipsiz kimse gibi yapmaz. İslam'ın üç hissesi / nasibi
şunlardır:
Namaz, oruç ve bir de
zekat. İkincisi, dünyada iken Allah'ı dost edinen bir kulu ahirette Allah
başkasına bırakmaz. ÜçÜncÜsÜ de bir topluluğu seven bir kişiyi, mutlaka Allah
onlarla birlikte haşreder. Bir de dördÜncÜsÜ vardır ki, eğer onun Üzerine yemin
edersem, gÜnaha girmiş olmayacağımı umarım. O da şudur: Eğer Allah bir kulunun
kusurunu dÜnyada iken gizlemişse, mutlaka onu kıyamet gÜnÜ de gizler.''
*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravileri güvenilir
kimselerdir. Aynı hadisi Ebu Ya'la da rivayet etmiştir.
106. İbn Mes'ud'un
bildirdiğine göre de Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benzer bir hadis
buyurmuştur.
107. Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üç şey vardır ki, onlar Üzerine yemin etsem mutlaka yeminimi tutarım.
DördÜncÜ bir şey daha
vardır ki, onun Üzerine yemin edersem, gÜnaha girmiş olmayacağımı umarım.
Allah, İslam'dan nasibi olanı, hiç nasipsiz kimse gibi yapmaz. Allah dÜnyada
bir kulu dost edinip de ahirette onu başkasına bırakmaz. Bir kul bir topluluğu
severse, mutlaka Allah onu onlarla birlikte ve onlar arasında diriltir.
DördÜncÜsÜ ise şudur: Allah dÜnyada bir kulunun ayıbını örterse, mutlaka onu
ahirette de örter"
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Fedal b. Cübeyr zayıftır.
108. Hz. Ali'nin
(kerramallahu vechen) bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "İslam sekiz hissedir: İslam bir hisse, namaz bir
hisse, zekat bir hisse, hac bir hisse, cihat bir hisse, Ramazan orucu bir hisse,
iyiliği emir bir hisse, kötülÜkten men bir hissedir. Hissesi bulunmayan kimse
kaybetmiştir."
*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup senedinde yer alan
el-Haris hadis uydurmakla töhmetlidir.
109. Huzeyfe'nin
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"İslam sekiz hissedir: İslam bir hisse, namaz bir hisse, zeletit bir
hisse, Beyt'i (Kabe'yi) haccetmek bir hisse, cihat bir hisse, oruç bir hisse,
iyiliği emir bir hisse, kötÜlükten men bir hisse ve Allah yolunda cihat bir
hissedir. Hissesi bulunmayan kimse kaybetmiştir."
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde yer alan Yezıd b.
Ata'yı Ahmed b.
Hanbel ve başkaları
güvenilir kabul ederken, bir grup alim zayıf görmüştür. Kalan raviler ise
güvenilir kimselerdir.
110. Abdullah b. Mes'ud
şöyle demiştir: "Üç şey vardır ki, onlar üzerine yemin etsem ... "
*Mevkuf olarak zikredilen bu hadisin senedinde kopukluk vardır.
111. Ebu'd-Derda'nın
naklettiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"İslam'ın yön feneri gibi bir takım işaretleri ve alametleri vardır. Bunun
başı ve özÜ Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve
Resulü olduğuna şahadet getirmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek ve
abdesti tam almaktır."
*Taberani el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir.
***********************************
Konuyla Ilgili Diğer Bir
Bölüm
***********************************
112. İbn Abbas
anlatmaktadır: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde oturdu.
Sonra Cebrail (aleyhisselam) gelerek ellerini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) dizlerine koyarak onun huzuruna oturdu ve: "Ey Allah'ın Resulü!
Bana İslam'ı anlat" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"İslam yÜzÜnÜ aziz ve celil olan Allah'a dönmen, Allah'tan başka ilah
olmadığına, O'nun tek olup hiçbir ortağı bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun
kulu ve ResulÜ olduğuna şahadet etmendir" buyurdu.
Cebrail: "Eğer bunu
yaparsam, Müslüman olmuş olur muyum?" diye sordu.
Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Eğer bunu yaparsan MÜslüman olmuş
olursun" buyurdu.
Sonra Cebrail: "Ey
Allah'ın Resulü, bana imanı anlat!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de: "İman, Allah'a, ahiret gÜnÜne, meleklere, Kitab'a,
peygamberlere, ölÜme ve öldÜkten sonraki hayata inanman, cennet ve cehennemin,
hesap ve mizanın varlığına inanman, hayır ve şerriyle bÜtÜn kadere
inanmandır" buyurdu.
Cebrail: "Eğer bunu
yaparsam, inanmış olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Eğer sen bunu yaparsan, inanmış olursun" buyurdu.
Sonra Cebrail: "Ey
Allah'ın Resulü, ihsan nedir? Bana anlat" dedi. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "İhsan, Allah'ı görÜrmÜşçesine O'nun için
çalışmandır. Zira her ne kadar sen O'nu görmesen de, O kesinlikle seni
görüyordur" buyurdu.
Sonra: "Ey Allah'ın
Resulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır? Bana bildir" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu, soruya şöyle cevap verdi:
"Sübhanallah. Beş
şey vardır ki onlar gaybi bilgilerdendir. Onları yalnızca Allah bilir.
''Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır,
rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir.
Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini
de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden
haberdardır''[Lokman, 34] Fakat istersen sana kıyametin önceden yaşanacak
alametlerini söylerim."
Cebrail: "Olur': Ey
Allah'ın Elçisi, onları bana anlat" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle anlattı: "Cariyenin kendi hanım efendisini -ya da bey
efendisini- doğurduğunu görÜrsen; bina sahiplerinin yÜksek binalar kurmak için
birbirleriyle rekabet ettiğini görÜrsen; yalınayak, aç ve muhtaç kimselerin
insanların önderleri olduklarını görÜrsen, (bil ki) bunlar kıyamet
alametlerindendir."
Cebrail: "Ey
Allah'ın Resulü, yalınayak, aç ve muhtaç bina sahipleri kimlerdir?" diye
sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ureyb (Arapçzkla];, Arapların bayağıları)dır"
buyurdu.
*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve benzerini Bezzar rivayet etmiş
olup Bezzar'ın rivayetinde "Cebrail, Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) rengi değişmiş / toz toprak içinde yolculuk yapan bir adam kılığında
geldi" ifadesi geçmiştir, *Ahmed b, Hanbel'in senedinde Şehr b, Havşeb yer
almıştır,
113, İbn Amir - ya da
Ebu Amir veya Ebu Malik-'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir yerde ashabı ile birlikte otururken Cebrail (aleyhisselam) asli
sureti dışında bir suretle yanına geldi, Bu yüzden (Peygamber) onu
Müslümanlardan biri zannetti. Sonra selam verdi, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) selamını aldı. Sonra Cebrail elini Peygamber'in (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) dizleri üzerine koyarak: "Ey Allah'ın Resulü, İslam
nedir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "İslam, yüzÜnÜ Allah'a dönmen, Allah'tan başka ilah
bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve ResulÜ olduğuna şahadet etmen,
namazı dosdoğru kılman ve zekatı vermendir" buyurdu,
Cebrail: "Eğer bunu
yaparsam, Müslüman olmuş olur muyum?" diye
sordu.
Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu. Sonra: "İmanı nedir"
diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "İman, Allah'a, ahiret gÜnÜne, meleklere, Kitab'a,
peygamberlere, ölÜme ve öldÜkten sonraki hayata, cennet ve cehenneme, hesap ve
mizana, hayrı ve şerriyle bÜtÜn kadere inanmandır" buyurdu.
Cebrail: "Eğer bunu
yaparsam, inanmış olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Evet" buyurdu.
Sonra: "Ey Allah'ın
Resulü, ihsan nedir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "İhsan, Allah'ı görÜrmÜşçesine O'na ibadet etmendir. Zira her ne
kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.
Cebrail: "Eğer bunu
yaparsam, ihsan faziletine ulaşmış olur muyum?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu.
Biz, Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mırıltısını işitiyor, fakat konuştuğu zatı ne
görüyor, ne de onun konuşmasını işitiyorduk.
Sonra "Ey Allah'ın
Resulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu soruya şöyle cevap verdi:
"Sübhanallah. Beş
şey vardır ki, onlar gaybi bilgilerdendir. Onları yalnızca Allah bilir.
''Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır,
rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir
kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla
bilir, her şeyden haberdardır''[Lokman, 34] Fakat istersen sana kıYlilmetten
önce vuku bulacak iki alametten bahsederim."
Cebrail: "Olur.
Anlat" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cariyenin
kendi efendisini doğurduğunu; bina sahiplerinin yüksek binalar kurduğunu ve
muhtaç ve yalınayak kimselerin insanların önderleri / yöneticileri olduklarını
görmendir" buyurdu.
Cebrail: "Ey
Allah'ın Resulü, bunlar kimlerdir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ureyb (Arapçıklar, Arapların bayağıları)dır"
buyurdu. Sonra Cebrail dönüp gitti. Yolunu göremedik. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sübhanallah, bu Cebrail'di. Size dininizi
öğretmek Üzere geldi. Muhammed'in nefsi elinde bulunana yemin ederim ki, bu
gelişi mÜstesna, ne. zaman o bana geldiyse kendisini mutlaka tanımışımdır"
buyurdu.
*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde Şehr b.
Havşeb yer almıştır.
114. Enes bildiriyor:
Bir gün Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı ile beraber otururken
üzerine yolculuk elbiseleri giymiş bir zat çıka geldi ve insanları yararak
gidip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne oturdu. Sonra elini
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizine koyarak: "Ey
Muhammed, İslam nedir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "(İslam) Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek
olup hiçbir ortağı bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna
şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan ayında oruç tutman,
yolculuk yapabilirsen Beyt'i haccetmendir" buyurdu.
Adam: "Eğer bunu
yaparsam, Müslüman olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Evet" buyurunca, adam: "Doğru söyledin" dedi.
Bunu işiten Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı:
"Şuna bakın hele.
Hem soru soruyor, hem de sanki ondan daha bilgiliymiş gibi onu doğruluyor"
dediler. Fakat adamı tanımıyorlardı. Sonra adam: "Ey Muhammed, iman
nedir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "İman Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a,
peygamberlere, ölüme ve öldükten sonra dirilmeye, hesaba, cennet ve cehenneme,
kaderin tümüne inanmandır" buyurdu.
Adam: "Eğer bunu
yaparsam, mü min olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Evet. Olursun" buyurdu.
Yine: "Doğru
söyledin" diyerek tasdik etti.
Sonra: "Ey
Muhammed! İhsan nedir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "İhsan Allah'ı görürmüşçesine O'ndan korkmandır. Zira her ne
kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.
Yine: "Doğru
söyledin" dedi.
Sonra: "Ey
Muhammed! Kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buna: "Bu hususta kendisine soru sorulan, soruyu
sorandan daha iyi biliyor değildir" buyurarak cevap verdi. Bunun üzerine
adam arkasını dönüp gitti. Peşinden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Adamı bana getirin" buyurdu. Ashabı onu aramak için peşine
düştülerse de izine rastlayamadliar. Sonra Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına dönüp: "Ya Resulallah! Adamın peşine düştük, onu aradık,
fakat hiçbir iz göremedik" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "O Cebrail'di. Size dininizi öğretmek için
gelmişti" buyurdu.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde yer alan Dahhak
b, Nibras hakkında Bezzar "Zararı yoktur" açıklamasını yaparken
çoğunluk onun zayıf olduğu görüşündedir.
115. Ata'nın
naklettiğine göre İbn Ömer'e bir adam gelerek: "Ey Ebu Abdurrahman! Bizler
zaman zaman yolculuk yapmaktayız. Yolculuğumuz esnasında ''Kader diye bir şey
yoktur'' diyen bazı topluluklarla karşılaşmaktayız. (Ne dersin?)" diye
sordu.
İbn Ömer şöyle karşılık
verdi: Eğer onlarla karşılaşırsan kendilerine İbn Ömer'in onlardan beri / uzak
olduğunu bildir. Bizler bir gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanında bulunurken ona yakışıklı, güzel kokulu ve temiz elbiseli bir zat geldi
ve: "Sana selam olsun, ya Resulallah! Yanına yakın durabilir miyim?"
diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Yaklaş!"
buyurdu. Adam biraz yaklaştı. Aym şeyi defalarca söyledi ve sonunda dizleri Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizlerine yapıştı. Sonra: "Ey
Allah'ın Resulü! İslam nedir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "(İslam) Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman,
zekatı vermen, Beyt'i haccetmen, Ramazan'da oruç tutman ve bir de cünüplükten
yıkanarak temizlenınendir" buyurdu.
O zat: "Eğer bunu
yaparsam, Müslüman olur muyum?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Evet. Olursun" buyurunca, "Doğru
söyledin" deyip
tasdik etti.
Sonra "İman
nedir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İman, Allah'a,
O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine cennet ve cehenneme ve bir de
kadere; kaderin hayır ve şeninin, acı ve tatlısının Allah'tan geldiğine
inanmandır" buyurdu.
"Eğer bunu
yaparsam, inanrmş olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Evet. Olursun" buyurdu. Yine: "Doğru söyledin"
deyip tasdik etti.
Sonra: "İhsan
nedir?" diye sordu.
Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah'ı görürmüşçesine O'na ibadet etmendir. Zira her
ne kadar sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir" buyurdu.
"Eğer bunu
yaparsam, ihsan faziletine ulaşır rmyım?" diye sordu. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Evet" buyurdu.
Yine: "Doğru
söyledin" deyip tasdik etti. Bizler ne ondan daha yakışıklısını, ne daha
güzel kokulusunu ve ne de Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı
ondan daha saygılısını gördük. Hele "Doğru söyledin" deyip
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik etmesine hepten şaşırdık.
Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adamı bana getirin!"
buyurdu. Hemen kalkıp peşine düştük. Hatta ben de aramak için Medine
yollarından bir yola girdim. Ama (ondan) hiçbir iz göremedim. Sonunda
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunun kim olduğunu biliyor
musunuz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler.
Sonra: "Bu, Cebrail'di. Size dininizin esaslarını öğretmek Üzere geldi. Bu
sureti müstesna, bu zamana kadar bana hangi surette gelmişse, onu mutlaka
tanımışımdır" buyurdu.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup ravileri
güvenilir kimselerdir.
***********************************
Konuyla Ilgili Başka Bir
Bölüm
***********************************
116. Cerir b. Abdullah
anlatmaktadır: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile yola
çıktık. Tam Medine'den çıktığımız da bir bineklinin hızla bize doğru geldiğini
gördük. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Anlaşılan o ki bu
binekli sizi bulmak için size gelmektedir" buyurdu. Derken adam çıkageldi
ve selam verdi. Selamını aldık. Sonra Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisine: "Nereden geliyorsun?" diye sordu.
"Ailem, çocuklarım
ve aşiretimin yanından" dedi. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Adam: "Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitmek istiyorum!"
deyince,
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Öyleyse tam isabet ettin" buyurdu.
Sonra adam: "Ey
Allah'ın Resulü! İman nedir? Bana öğret" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "(İman) Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman,
zekatı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve bir de Beyt'i haccetmendir"
buyurdu.
Adam: "Kabul
ettim" dedi. Derken devesinin ön ayağı, sıçan yuvasına takılıp tökezledi
ve adam tepesi üstüne düşerek öldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Adamı hemen bana getirin!" buyurdu. Hemen Ammar b. Yasir ve Huzeyfe
b. el-Yeman adamın yanına seğirterek onu tutup oturttular. "Ey Allah'ın
Resulü! Adam ruhunu teslim etmiş" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) hemen onlardan yüzünü çevirdi. Sonra onlara: "Adamdan yüzümü
çevirdiğimi görmediniz mi? ÇÜnkÜ ben iki meleğin omın ağzına cennet
meyvelerinden verdiklerini gördÜm ve anladım ki, adam aç olarak ölmÜş"
dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Vallahi bu,
haklarında aziz ve celil olan Allah'ın ''iman edenler ve imanlarını zulüm ile
karıştırmayanlar ... işte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da
onlardır''[En'am, 82] buyurduğu kimselerdendir." Sonra: "Kardeşinizi
kaldırın" buyurdu. Biz de onu sırtlayıp suyun yanına götürdük. Onu
yıkayıp, bedenine koku sürdük, kefenledik ve kabre götürdük.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kabri lahit şeklinde yapın (yani kabrin kenarına ölü
için hafif meyilli bir yer kazın), çukur (şakk) yapmayın" buyurdu.
Diğer bir rivayette:
"Bu, ameli az, sevabı çok olanlardandır" buyurdu.
Bir başka rivayette:
"Devesinin tırnağı sıçan deliğine girdi" denilmiştir.
*Hepsini Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet
etmiş olup senedinde geçen Ebu Cenab, müdellistir ve rivayeti "an-mı"
sıygasıyla nakletmiştir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.
117. Cerir bildiriyor:
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak gönderilince ben
kendisine biat etmek için yanına gittim. Bana:
"Niçin geldin
Cerır?" diye sordu. Ben de: "Senin elinle Müslüman olmak için
geldim" deyince bana: "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve benim
Allah'ın elçisi olduğuma şahadet et!" diye çağrı yaptı. Sonra: "Farz
namazları dosdoğru kılar, farz zekatı verir ve hayır ve şerriyle Icadere
inanırsın" buyurdu. Sonra elbisesini (oturmam için) bana attı. Sonra da
ashabına dönerek: "Size bir topluluğun değerli kişisi gelirse, ona ikramda
bulunun" buyurdu.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Husayn b. Ömer'in zayıflığı ve yalancılığı konusunda alimler
görüş birliği etmişlerdir.
118. İbnü'l-Hasasıyye
es-Sedusı anlatmaktadır: Ben, biat etmek üzere Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına gittim. Bana şöyle şart koştu: "Allah'tan başka izah
bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet et. Sonra
beş vakit namazı kılar, Ramazan'da oruç tutar, zekatı verir, Beyt'i hacceder,
Allah yolunda cihat edersin. "
Ben de şöyle dedim:
"Ey Allah'ın Resulü! İkisine takat getiremem.
Biri zekattır. Vallahi
yalnız on devem vardır. Onlar da ailemin geçim kaynakları ve taşıma
vasıtalarıdır. Cihada gelince, diyorlar ki, kim arkasını (cepheden) döner
kaçarsa, Allah'ın gazabma uğrar. Dolayısıyla çatışmaya girdiğimde nefsimin
korkuya kapılıp ölmek istememesinden endişe ediyorum."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onun elini tutup sallayarak: "Ne zekat, ne de cihat
olmadan cennete nasıl gireceksin?" buyurdu. Bunun üzerine ben de bütün
şartları kabul ederek ona biat ettim.
*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir ve
el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup ifade Taberani'ye aittir.
Ahmed b. Hanbel'in ravileri güvenilir olarak değerlendirmişlerdir.
119. Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Allah'tan
başka ilah bulımmadığına ve benim Allah'm Resulü olduğuma samimi olarak /
ihlasla şahadet eder, namaz kılar, oruç tutar, zekatı verir ve Beyt'i
haccederse, Allah Teala o kimseyi cehenneme haram kılar" buyurmuştur.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Ali b, Mes'ade el-Bahili'yi Yahya b, Main ve başkaları
güvenilir görürlerken Nesa! ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.
120. Amir oğullarından
bir adamdan nakledildiğine göre söz konusu zat Hz. Peygamber'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına girmek için izin isteyerek " ..... (girebilir
miyim)?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetçisine: "Çık,
şuna bale. Nasıl izin isteneceğini bilmiyor. Ona de ki: ''Selamun aleyküm,
girebilir miyim, (eddehele) de'' " buyurdu. Sonra izin verdi ya da adam,
"içeri girdim" dedi- Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bize ne getirdin?" diye sordu.
"Size hayırdan başka
bir şey getirmedim. Size şu esası getirdim: ''Yalnız, tek olan ve hiçbir ortağı
bulunmayan Allah'a kulluk ediniz. Lat ve Uzza'ya kulluğu bırakın. Gece ve
gÜndÜz beş vakit namaz kılın. Senede bir ay oruç tutan. Beyt'i haccedin.
Zenginlerinizin mallarından alıp fakirlerinize verin'' '' buyurdu.
Adam: "Gayb
aleminden bilmediğin bir şey kaldı mı?" diye sordu.
Bu soruya Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Aziz ve celi! olan Allah
pele çok hayır bilmektedir. Gayb haberlerinden de yalnız aziz ve celil olan
Allah'ın bildiği beş husus vardır. Bunlar şunlardır ''Şüphesiz ki, kıyamet
saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O
bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini
de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden
haberdardır.[Lokman, 34]
*Ben derim ki: Hadisin bir kısmını Ebu Davud da rivayet
etmiştir. Tamamını ise Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup ravilerinin hepsi de
güvenilir imamlardır.
121. Kays kabilesinden
İbnü'l-Müntefik adında bir adam anlatmaktadır: Bana Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) tarif edildi. Onu Mekke'de aradım. Mina'da olduğu söylendi.
Mina'da aradım. Arafat'ta olduğu söylendi. Yanına vardım. Yanına ulaşabilmek
için kalabalığı yardım, sonunda kendisine ulaştım. Hemen Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin yularından yapıştım. -Ravi Muhammed
bunu dizgin olarak nakletmiştir- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni
azarlamadı. Öyle (yaklaştım) ki develerimizin boyunları birbirine dolandi.
Sonra: "Sana iki şey soracağım. Birincisi, beni cehennemden kurtaracak
amel nedir? İkincisi de, benim cennete girmeme vesile olacak amel nedir?"
dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) semaya baktı, sonra başını
indirdi. Sonra bana dönerek şöyle buyurdu:
"Her ne kadar sen
sorunu özlü biçimde ortaya koydunsa da aslında bÜyÜk ve uzun bir meseleyi
sordun. Öyleyse benden şunu belle: Allah'a kulluk et, O'na hiçbir şeyi ortak
koşma. Farz namazları kıl, farz zekatı öde, Ramazan'da oruç tut. İnsanların
sana yapmalarını istediğin şeyleri sen de onlara yap. İnsanların sana
yapmalarını istemediğin şeyleri sen de onlara yapmaktan sakın." Sonra
"Deveyi (yani dizgini) salıver" buyurdu.
*Hadisi Ahmed b, Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani
rivayet etmiş olup senedinde yer alan Abdullah b, Ebi Ukayl el-Yeşkuri'den,
oğlu Muğire b. Abdullah'tan başkasının rivayette bulunduğunu görmedim.
122. Muğıre b. Sa'd
babasından -ya da amcasından- şu sözünü nakletmiştir:
Arafat'ta Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Devesinin dizgininden veya
yularından tuttum. Fakat insanlar tarafından geri itildim. Bunun üzerine
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırakın, gelsin. Ne istediğini
öğrenelim" buyurdu. Ben de: "Bana beni cennete yaklaştıracak ve beni
cehennemden uzaklaştıracak amelin ne olduğunu bildir" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını semaya kaldırdı. Sonra şöyle buyurdu:
"Sen sorunu özlü biçimde ortaya koymuş olsan da aslında bÜyÜk ve uzun bir
meseleyi sordun: Allah'a kulluk eder, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı
kılar, zekatı verir, Beyt'i hacceder, Ramazan'da oruç tutarsın. İnsanlara,
onların sana davranmalarını istediğin gibi davranırsın. Kendin için istemediğin
bir şeyi insanlara da reva görmezsın. Şimdi devenin dizginini salıver."
*Hadisi Abdullah Zevaid'inde, Taberani de
el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir.
Senetlerde geçen
ravilerin bir kısmı güvenilir olsa da Yahya b. isa b. Kesır zayıftır.
123. Huceyr, babasından
-ki Ebu'l-Müntefik künyesiyle anılır dı- şu sözünü nakletmiştir: Mekke'ye
geldim. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sordum. Arafat'ta dediler.
Hemen yanına gittim. Git gide yanına daha da yaklaştım. Öyle ki benim devemin
boynu ile onun devesinin boynu birbirine dolandi. Dedim ki: "Ya
Resulallah! Bana, beni Allah'ın azabından kurtaracak ve beni cennete sokacak
amelin ne olduğunu söyle!"
Buyurdu ki:
"Allah'a ibadet et, O'na hiçbir şeyi ortak koşma. Farz namazları kıl, farz
zekatı ver, haccet, umre yap, Ramazan'da oruç tut. Sonra dÜşÜn. İnsanların sana
nasıl davranmalarını istiyorsan, sen de onlara öyle davran. Onların sana
yapmalarını istemediğin bir şeyi sen de onlara reva görme."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Huceyr, sahabı oğludur. Ama onu (eserinde) zikredene
rastlamadım.
124. Hz. Ali'nin
(keramallahu vecheh) bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: Allah, Yahya b. Zekeriya'yı İsrailoğullarına beş sözle /
emirle gönderdi.
Sonra Allah, İsa'yı
peygamber olarak gönderince YÜce Allah kendisine: "Ey İsa! Yahya b.
Zekeriya'ya söyle, ya benim İsrail oğullarına gönderdiğim mesajları onlara
tebliğ edersin, ya da onları ben tebliğ ederim." Bunun Üzerine Hz. Yahya
dışarı çıkıp İsrail oğulları'nın yanına gitti ve şöyle dedi: Muhakkak ki yÜce
Allah size kendisine ibadet etmenizi, ona hiçbir şeyi ortak koşmamanızı
emretmektedir. Bunun aksine davranmak ise, bir adamın bir köle azat etmesine,
ona iyilik edip yardımda bulunmasına, sonra da o adamın gidip onun kendisine
yaptığı iyiliği inkar ederek başkasını dost edinmesine benzer. Yine Allah size
namazı kılmanızı emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir adamı dÜşmanları esir
alıp öldÜrmek isterler. O da: ''Beni öldÜrmeyin. Zira benim hazinem var. Onu
verip canımı kurtarayım'' der ve hazinesini onlara vererek canını kurtarır.
Yine Allah Tefıla size zekat vermenizi emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir
adam savaşmak için kalkanını alıp dÜşmanları Üzerine yÜrÜyor ve ondan sonra
nereden saldırıya uğrayacağına aldırmıyor. Yine Allah size Kitab'ı okıtmanızı
emretmektedir. Bu da şuna benzer: Bir topluluk kalelerine sığınmış, dÜşmanları
Üzerlerine saldırıyar. Kalenin her tarafına bir birlik yerleştirmişler,
dÜşmanları kalenin hangi tarafından saldırıya geçse, mutlaka karşılarında
onları geri pÜskÜrtecek ve kaleden uzaklaştıracak bir topluluk görÜyorlar. İşte
bu, Kur'an'ı okuyanın misalidir. Bunu yaptığı sÜrece, en sağlam kalede yaşamaya
devam eder."
* (Heysemı der ki) Ben kendi nüshamda beşinci esası
göremedim. Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup Bezzar'ın hocası Hasan b. Muhammed
b. Abbad hariç, ravileri güvenilir kimselerdir. Hasan'ı ise tanımıyorum.
125. Süveyd b. Huceyr
anlatmaktadır: Bana dayım şunu anlattı:
Arafat ile Müzdelife
arasında Hz. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılaştım. Devesinin
yularından tutup: "Ey Allah'ın Resulü! Bana beni cennete yaklaştıracak ve
cehennemden uzaklaştıracak 2ameli söyle" dedim.
Buyurdu ki:
"Vallahi, soruyu özlü biçimde ortaya koymuş olsan da aslında bÜyÜk ve
(anlatması) uzun bir şey sordun: Farz namazları dosdoğru kıl, farz zekatı öde,
Beyt'i haccet. İnsanların sana yapmalarını istediğini sen de onlara yap.
İnsanların sana yapmalarını istemediğin şeyi sen de onlara yapma. Şimdi devenin
dizginini salıver."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Kaze'a b. Süveyd'i, Yahya b. Main ve başkaları güvenilir
görürken Buhari ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir.
126. Ebu'd-Derda'nın
bildirdiğine göre bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bu işin (dinin) bağı, kulpu ve özü
nedir?" diye sordu ve sağ tarafına oturdu.
Allah Resulü de
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sadece yÜce Allah'a ibadet edin, beş vakit
namazınızı kılın, mallarınızın zekatını gönÜl hoşluğuyla verin, (Ramazan)
ayınızda oruç tutun, sonra Rabbinizincennetine girin" buyurdu.
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Yezıd b. Mersed, Ebu'd-Derda'dan hadis işitmemiştir.
127. Abdullah b. Amr'dan
nakledildiğine göre kendisi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğunu işitmiş: "Kim kıyamet gÜnÜ YÜce Allah'ın huzuruna, yanında beş
vakit namaz ve Ramazan orucu olduğu halde, cÜnÜplükten temizlenmiş olarak
çıkarsa, o kimse Allah'ın gerçek kulu olur. Kim de bunlardan birini ihlal
ederse, Allah'ın gerçek dÜşmanı olur"
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Haccac b, Rişdeyn b. Sa'd'ı, ibn Adı zayıf görmüştür.
128. Cerir bildiriyor:
Bir adam Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek ona İslam'ın ne
olduğunu sordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah'ın
Resulü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, farz zekatı vermen,
Ramazan orucunu tutman, kendin için istediğini insanlar için de istemen, kendin
için istemediğini insanlar için de istememendir."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde Haccac b.
Ertat geçmiştir.
129. Ebu Malik
el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kim, Allah'a inandıktan sonra O'na hiçbir şeyi ortak koşmaz,
farz namazı kılar, farz zekatı verir, Ramazan orucunu tutar, dinleyip itaat
eder ve bu hal Üzere ölürse, cenneti hak eder."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde geçen Muhammed b. ismail b. Ayyaş zayıftır.
130. Hakim b.
Muaviye'nin bildirdiğine göre kendisi Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) giderek: "Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz seni hangi esaslarla
gönderdi?" diye sormuş. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
şöyle buyurmuş:
"Allah'a ibadet
etmen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazı dosdoğru kılman, zekatı
vermendir. Her MÜslüman, diğer MÜslÜman nezdinde muhteremdir. İşte Hakim b.
Muaviye, senin dinin budur. Her nerede olursan ol, bu sana yeter."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde geçen Sefer b.
Nuseyr zayıftır. Sanırım
Hakım'den rivayeti mürseldir. Doğrusunu en iyi Allah bilir.
131. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kim namazı
dosdoğru kılar, zekatı verir, Beyt'i hacceder, Ramazan orucunu tutar ve
misafiri ağırlarsa, cennete girer" buyurmuştur.
*Hadisi Taberani. el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde
yer alan Hubeyyib b. Habib, Hamza b. Habib ez-Zeyyat'ın kardeşidir ve zayıftır.
132. Semure'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Namazı dosdoğru
kılın, zekatı verin, haccedin ve umre yapın. Siz dosdoğru olun ki, dosdoğru
muamele göresiniz" buyurmuştur.
*Hadisi Taberani. el-Mu'cemu'l-kebır, el-Mu'cemu'l-evsat ve
el-Mu'cemu's-sağir'de rivayet etmiş olup senedinde geçen imran el-Kattan'ı,
Buhari şahit olarak zikretmiştir. Ayrıca Ahmed b. Hanbel ve ibn Hibban da güvenilir
olarak değerlendirmiştir. Fakat başkaları zayıf olduğunu söylemişlerdir.
133. Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Altı şey vardır ki, kim onlardan birini yaparsa, kıyamet gÜnÜ söz almış
olarak gelir ve onlardan her biri ''Bu zat benimle amel ederdi'' der. Bunlar,
zekat, namaz, hac, oruç, emaneti ehline verımk ve bir de akrabalık bağlarını
korumak (sıla-i rahim)dir."
*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup
senedinde yer alan Yunus b. Ebi Hasme'yi zikredene rastlamadım.
134. Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazında
ashabına: "Yann namazda toplanın. Sizinle bir işim var" diye emir
verdi. Onlardan bazı dostlar: "Ey falanca, yavaş ol! Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediği ilk söz neydi? Sen ona en yakın
kişiydin" dediler. çünkü Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sözlerinden bir şey kaçırmış olmak istemezlerdi. Namazlarını bitirdiklerinde Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Emrettiğim gibi toplandınız
mı?" diye sordu. "Evet, ya Resulallah" demeleri üzerine:
"Rabbinize ibadet
edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Bunu anladınız mı? Bunu anladınız
mı?" buyurdu. Ashabı: "Evet, anladık" dediler.
Sonra: "Namazı
dosdoğru kılın ve zekatı verin. Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin. Namazı
dosdoğru kılın ve zekatı verin. Bunu anladınız mı? Bunu anladınız mı? Bunu
anladınız mı?" buyurdu. Ashabı: "Evet, anladık" dediler.
Sonra: "Dinleyip
itaat edin. Dinleyip itaat edin. Dinleyip itaat edin. Bunu anladınız mı? Bunu
anladınız mı? Bunu anladınız mı?" buyurdu. Ashabı yine: "Evet,
anladık" dediler.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzun bir konuşma yapacağını düşünüyorduk. Sonra
konuşmasına bakılınca, görüldü ki gerçekte bize bütün meseleyi özetlemişti.
*Ben derim ki: Tirmizı hadisin bir bölümünü farklı bir
metinle rivayet etmiştir. Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş
olup senedinde yer alan ishak b. ibrahım b. Zibrik el-Hımsi'yi Yahya b. Main ve
Ebu Hatim güvenilir kabul ederken, Nesai ve Ebu Davud zayıf görmüşlerdir.
135. Amr b. Murre
el-Cüheni bildiriyor: Kuda'a'dan bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelerek: "Ben, Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve senin
Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ettim. Beş vakit namazı kıldım, bütün bir ay
Ramazan orucunu tutarak ihya ettim ve zekatı verdim" dedi. Bunun üzerine
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bu hal üzere ölürse,
doğrular (sıddıklar) ve şehitlerle beraber olur" buyurdu.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup Bezzar'ın iki hocası hariç,
ravileri Sahıh'in ravileridir. Senedinin hasen veya sahih derecesinde olmasını
umarım.
136. Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kim Ramazan
orucunu tutar, beş vakit namazı kılar, Beyt'i haccederse, -zekat! zikretti mi?
zikretmedi mi? bilmiyorum- o kimse Allah'ın bağışlamasını hak eder"
buyurmuştur.
Muaz demiştir ki:
"Ben bunu insanlara bildireyim mi?" diye sorunca, Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırak insanlar amel etmeye devam etsinler.
Zira cennetin yüz derecesi vardır. Her iki derecenin arası da gök ile yer arası
kadardır. Firdevs en üst ve en ortadaki derecedir. Onun Üstünde Rahman'ın Arş'ı
vardır. Cennetin nehirleri oradan fışkırır. O halde Allah'tan bir şey
dilerseniz, O'ndan Firdevs'i dileyiniz" buyurdu.
*Hadisi Bezzar, Ata b. Yesar'ın Muaz'dan rivayeti olarak
nakletmiştir. Ama Ata, Muaz'dan hadis işitmemiştir.
Ben derim ki: ileride
konuyla ilgili başka hadisler de gelecektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Islam'ın Üzerine
Kurulduğu Esaslar