METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
DİRİLİŞ |
9- Cennetin ve Cennetliklerin Vasfı |
4674. Hz. Ali:
"Rablerinden korkanlar bölük bölük cennete sevk olunurlar. Oraya
geldikleri ve kapıları açıldığı zaman bekçileri onlara der ki: Selam size hoş geldiniz
ebedi kalmak üzere cennete girin" (Zümer sur. 73) ayeti hakkında:
"Onlar cennetin kapısının yanında bir ağaç bulurlar" dedi. -Ma'mer
rivayetinde bu, cennetin kapısından dışarı çıkan bir ağaçtır"; Sevri
rivayetinde ise: "O ağaç, cennetin içindedir" şeklinde-; Ma'mer
rivayetinde: "Cennettekiler oraya girmeden önce cennetin dışındaki
nehirden yıkanırlar"; Sevri rivayetinde ise: "Bundan abdest alırlar
ve ondan sonra başları asla dağılmaz.- Derilerine asla toprak bulaşmaz. Sanki
onlar hep vücutlarına yağ sürmektedirler. Yüzlerinde nimetlerin parlaklığı
vardır. Sonra bir diğerine yönelirler ve oradan da su içerler. O suyu içmekle
beraber içindekilerin hepsi temizlenir. Karınlarında hiçbir pislik, onları
rahatsız edecek bir eziyet kalmaz; hepsi dışarı çıkar. Melekler onları cennetin
kapılarında beklerler ve onlara: "Size selam olsun, hoş geldiniz. Ebedi
olarak içeri giriniz"(Zümer 73) derler. Cennetin kapısından içeri girince
dizilmiş ve saçılmış inciler gibi olan çocuklar onları karşılarlar. Allah'ın
onlara hazırladığı şeyleri onlara haber verirler. Dostların dünyada iken
etrafında döndüğü gibi çocuklar da onun etrafında dönerler ve: "Allah'ın
sana hazırladıklarından sana müjdeler olsun. Allah sana şunu şunu
hazırladı" derler. Sonra çocuklardan biri onun eşlerinden birinin yanına
gider ve ona dünyada iken anıldığı ismiyle hitab ederek filanın geldiği
müjdesini verir. Der ki: "Sen onu gördün mü?" Eşi öyle sevinir ki
kapısının eşiğinde durup kocasının gelmesini beklemeye başlar. Kocası yeşil,
sarı ve kırmızı gibi her çeşit incilerle bezeli yapının üzerinde yanına gelir
ve eşinin yanına oturur. Orada akan kaynaklar, yüksek sedirler önlerine
konulmuş kaplar, sıra sıra serilmiş yastıklar ve halılar vardır. Sonra adam
başını yukarıya kaldırıp binanın çatısına bakar. Allah'ın kendisine neleri
hazırladığını -ya da musahhar eylediğini- görünce şöyle der: "Bizi buraya
ulaştıran ve bize bu yolu gösteren Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun.''(A'raf
43)
Tahric bilgisi: (İshak)
4675. Asim b. Damra'dan:
Hz. Ali cehennemi anlattı. Onun hakkında Muazzam şeyler tasvir etti ve sonra
şöyle dedi: "Takva sahipleri bölük bölük cennete girerler devamını
yukarıdaki hadis gibi sevketti-. Ayrıca şu ibareler geçer: "İnciden büyük
bir kayanın üzerinde kırmızı, yeşil ve sarı bir köşk vardır. Sonra bu nimetlere
bakarak üzerlerine yaslanırlar ve derler ki:' "Bizi buraya ulaştıran ve
bize bu yolu gösteren Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun.''(A'raf 43)
Tahric bilgisi: (İshak)
4676. Ebu İshak'ın
kanalıyla gelen rivayette ise şu ilave vardır: "Kişi koltuklarından birine
yaslanır ve: "Bana bunu bahşeden Allah'a hamdolsun" der." Bir
diğer rivayette ise İmam Ali, Allah'ın dilediği miktarda cehennemi anlattıktan
sonra: "Uzatılmış sütunlara bağlanmışlar"(Hümeze 9) ayeti ile:
"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk
edilir''(Zümer, 73) ayetini okudu.
Tahric bilgisi: (İshak)
Züheyr'in hadisi gibi
sevketti. Bu mevkuf hadis, ınerfu hükmündedir. Çünkü bu gibi gaybi konularda
görüşle beyanda bulunulmayacağı açıktır. el-Beğavi bunu el-Ca'diyyat'ta Ali b.
el-Ca'd kanalıyla Züheyr'den metnin tamamını tahric etti.
Ayrıca Ebu Nuaym,
Sıfatu'l-Cenne'de ibn Faris an Muh. b. Asım an Ebi Yahya el-Himmam an Hamza
ez-Zeyyat senediyle metnin tamamını tahric etti.
Tahric bilgisi: (İshak)
4677. Ömer b. el-Hattab
şöyle dedi: "Yahudilerden bir grup Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına geldi ve ona: "Ey Muhammed! Cennette meyve var mıdır?"
dedi. O da: "Evet orada meyveler, hurmalar ve narlar vardır" buyurdu.
Gelen grup: "Dünyada yediğiniz gibi ondan yerler mi?" dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Daha fazlasını yerler"
buyurdu. Yahudiler: "Peki yediklerini dünyadaki gibi atarlar mı?"
dediler. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, fakat
onlar artıklarını terleyerek dışarı atarlar. Allah da (yiyeceklerin)
karınlarına vereceği eziyeti giderir. "
Tahric bilgisi: (Abd b.
Humeyd ve el-Haris)
4678. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet
ehli eşleriyle cinsel ilişkiye girerler mi?" diye soruldu. Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, asla bıkmayan bir zeker, zayıf
olmayan bir ferç ve kesilmeyen bir şehvetle" buyurdu.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Ömer ve Bezzar)
4679. el-Heysem et-Tai
ile Süleyman b. Amir derler ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
cennetteki cinsel ilişkiden soruldu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Evet orada cinsel ilişki vardır. Hem de istekli bir ferç ve
dinmeyen bir zekerle... Adam. kırk yıl boyunca koltuğuna yaslanır; hiç bir
zaman şehvetinde bir eksiklik olmaz, nefsi istedikçe ilişkide bulunur. Ondan
vazgeçmez ve ondan bıkmaz" dedi.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4680. Ebu Umame der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ehli cinsel ilişkide
bulunur mu?" diye soruldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet sık sık yaparlar; ancak kadın da, erkek de meni görmez"
buyurdu.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4681. İbn Abbas anlatıyor:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ya Resulallah! Bizler dünyada
eşlerimizle ilişkide bulunduğumuz gibi cennette de onlarla ilişkide
bulunacakmıyız?" denildi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki kişi, bir günde yüz
bekar kızla ilişki kurma gücüne sahip olacaktır!" dedi.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4682. Cabir anlatıyor:
Bir bedevi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve:
"Ya Resulallah! Cennetteki elbiselerimizi kendi ellerimizle mi
dokuyacağız?" dedi. Allah'ın Resulü ve ashabı buna güldüler. Bedevi:
"Neden gülüyorsunuz? Cahilin biri alimin birine soruyor!" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey bedevi! Doğru söyledin.
Ancak elbiseler, meyvelerdir" buyurdu.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4683. Said b. Amir b.
Huzeym der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Hurilerden biri elini dışarı çıkarsa ruh sahibi herkes onun kokusunu
hissederdi. İşte seni onlara, onu da sizlere bırakıyorum."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4684. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Huriler cennette şarkılar söylerler ve şöyle derler; "Güzel ve
hayırlı biz kadınlar değerli eşler içiniz."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4685. Enes şöyle dedi:
"Cennet ehli haydi çarşı ve pazara çıkalım derler. Miskten bir dağ veya
tepenin üzerine çıkarlar. Eşlerinin yanlarına döndüklerinde eşleri onlara:
Buradan çıkarken sizde olmayan kokuları buluyoruz derler. Onlar da bunlara: Biz
de buradan çıkarken yanınızda koklamadığımız kokuları siz de buluyoruz
derler."
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4686. İbn Ömer der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cennetin nasıl olduğu soruldu. Allah'ın
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennete giren kimse için artık ölüm
yoktur, orada ebedi olarak yaşayacaktır. Devamlı olan bir nimetin içerisinde
olup ona asla fakirlik ve sıkıntı dokunmaz. Elbisesi asla eskimez, gençliği
gitmez" buyurdu. Ona: "Ya Resulallah! Binaları nasıldır?" diye
soruldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir taşı gümüşten,
diğeri de altındandır. Harcı ise misktendir. Çakılları yakut ve incilerden,
toprağı da safrandandır" buyurdu,
Tahric bilgisi: (ibn Ebi
Şeybe)
4687. Mesruk şöyle dedi:
"Adn cennetleri diğer cennetlerin ortasındadır.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4688. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennette yakuttan yapılı direkler vardır. Bu direklerin üzerinde
zebercetten odalar vardır. Odaların kapıları açıktır. Parlak yıldızlar gibi
etrafı aydınlatır ve parlarlar." Ona: "Ya Resulallah! Orada kimler
oturacak?" denildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Birbirlerini Allah için sevenler, Allah için yan yana oturanlar ve Allah
için gayret sarf edenler oraya otururlar" buyurdu.
Tahric bilgisi: (Ahmed
b. Meni' ve Abd. b. Humeyd)
4689. Ka'b şöyle dedi:
"Nil nehri cennetteki bal nehridir. Dicle nehri cennetteki süt nehridir.
Fırat ise cennetteki içki nehridir. Seyhan nehri de cennetteki su nehridir.
Allah cennette oluşabilmeleri için onların nurunu söndürmüştür."
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4690. Ebu Said'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennet bana arz edilince size göstermek için ondan bir parça almak
istedim; ancak aramıza mani girdi alamadım." Bir adam: "Ya
Resulallah! Cennetteki üzümler neye benziyor?" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Annenin yaptığı en büyük kova gibidir"
buyurdu.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4691. İbn Mes'ud'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennette bir kuşa bakıp ona iştahlandığın vakit o, önüne kızarmış olarak
düşer."
Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la
ve Bezzar) Daha sonra Bezzar: "Bunu ancak bu yolla biliyoruz; Humeyd b.
Ata Kufe'li olup zayıftır" der. Ben derim ki: el-Hasan b. Arafe'nin
Cüz'ünden bu rivayeti ali olarak dinledik.
4692. İbn Abbas şöyle
dedi: "Cennette olan şeylerden hiçbir şey dünyada yoktur. Sadece isimleri
birbirine benzer."
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4693. Cabir şöyle dedi:
"Cennet ehli cennete girince Allah onlara: "Size ondan daha
hayırlısını vereyim mi" diyecek. Onlar da: "Ey Rabbimiz! Bundan daha
hayırlı olan nedir?" diye soracak. Allah: "Rızamdır" diyecek.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4694. İbn Ömer şöyle
dedi: "Size cennetin en altında bulunan şeyi haber vereyim mi?"
Onlar: "Evet" dediler. İbn Ömer: "Bir adam cennetin kapısından
içeri girince cennet çocukları (gılmanlar) onu karşılarlar. Ona: "Hoş
geldin ey efendimiz, buraya dönme vaktin geldi" derler ve ona süslü
sergiler serilir. Kırk yıl boyunca bu böyle devam eder. Sonra sağına bakar,
soluna bakar; orada cennet bahçelerini görür. "Buradaki bahçeler
kimindir?" diye sorar. Ona: "Bütün bunlar senindir" denilir.
Yanlarına varınca kırmızı yakuttan, yeşil zümrütten süslenmiş, içinde yetmiş
çeşit oda bulunur. Her odanın içinde de yetmiş kapı vardır. Ona: "Oku ve
yüksel!" denilir. O da okudukça yükselir; ta ki kendisi için hazırlanmış
yatağa varıncaya kadar. Oraya yaslanıp dinlenir. Kendisine altın sürahilerden
yetmiş kap içecek ikram edilir. Birinden içtiği lezzeti diğerinden asla bulmaz.
Her birinin lezzeti ayrı ayrıdır. Sonra muhtelif içecekler kendisine getirilir.
O dilediği içecekten içer. Sonra çocuklara: "Onu zevceleriyle baş başa
bırakınız" denilir. Çocuklar yanından çıkarlar. Adam yatağının yanında
oturan bir huri ile baş başa kalır. Kan ve etin ötesinde onun bacağının iliğini
görür. Ona: "Sen kimsin?" diye sorar. Huru'l İyn: "Ben senin
için saklanmış hurilerdenim" der. Adam kırk yıl boyunca ona bakar ve
doyamaz. Gözünü ondan asla ayırmaz. Sonra gözünü üstündeki odalara diker. Bir
de bakar ki ondan daha güzel bir diğeri... Huruliyn ona: "Senden nasibimizi
alma vakti daha gelmedi mi?" der ve adam onunla uzanır. Kırk sene daha ona
bakar ve yüzünü ondan çevirmez. Cennet ehli Allah'ın kendilerine verdiği her
nimete kavuştuktan sonra artık bu nimetlerden daha üstün bir şeyin
olmadıklarını zannettikleri sırada Allah onlara tecelli eder. Allah'ın mübarek
yüzüne bakarlar. Allah Teala şöyle buyurur: "Ey cennet ehli! Beni tehlil
ediniz (La ilahe illallah deyiniz)." Onlar da Rablerini tehlil ederler.
Allah: "Ey Davud! Kalk dünyada beni yüceltip kitabımı okuduğun gibi burada
da beni yücelt ve kitabımı oku" buyurur. Hz. Davud da Rabbini yüceltip
kitabım okur."
Tahric bilgisi: (Abd b.
Humeyd)
Ahmed b. Yunus der ki:
Ebu Şihab'a: "Halid b. Dinar'ın rivayet ettiği cenneti tasvir eden hadis
(yani yukarıdaki hadis) merfu mudur?" diye sordum, "Evet" dedi.
4695. Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cuma günü olunca Allah, cennetliklerle cehennemliklerin arasını ayırır.
Pazartesi ve perşembe günleri olunca nurdan, zebercet ve yakuttan yapılı
minberler Arş'ın etrafına konulur ve süslenir. O işle görevli melekler:
"Ey Rabbimiz! Bu minberler kimin için buraya konuldu?" derler.
Ağızlarından şu cevap dökülür: "Garipler için." Melekler: "Ya
Rab! Garipler kimlerdir?" derler. Ağızlarından şu cevap dökülür:
"Beni görmeden benim için birbirini seven kimselerdir." Onlar bu
halde iken bir adam onlara doğru gelir. O kimse dünya evinde karısının yanında,
evinde oturuyormuş gibi o meclisi daha iyi tanır ve bilir. Rablerine
yakınlıkları, cennetteki derecelerine göredir. İnsanların gelmesi tamamlanınca
Allah Teala şöyle buyurur: "Ey kullarım! Ey mahlukatım! Ey ziyaretçilerim!
Ey beni görmedikleri halde benim için birbirini sevenler! Onlara
yediriniz!" Melekler onları yedirirler. Sonra Allah Teala: "Onlara
meyveler veriniz" der. Melekler her türlü meyveyi getirirler. O meyvelerde
her türlü lezzet ve güzel koku vardır. Sonra Allah Teala: "Onlara en güzel
sulardan ikram ediniz" buyurur. Yeri yararak bir ağaç getirilir. Bu ağaç,
bekar kızların göğsü gibidir. Her meyvesinde 70 elbise vardır. Bembeyaz kaplar
içerisinde kendilerine meşrubatlar getirilir. Sonra: "Onlara en güzel
elbiseleri giydiriniz" buyurur. Hiçbirisi diğerine benzemez. Allah Teala
sonra: "Onlara en güzel kokuları sürünüz" diye emreder. İşte o zaman
hafif bir rüzgar eser ve insanların asla koklamadığı miski etrafa doldurur.
Allah Teala: "Hicap perdesini kaldırınız" der ve mahlukat Allah
Teala'yı görür. Onunla aralarında nurdan yapılı yetmiş hicap vardır. Ona en
yakın mukarreb melek bile kendisine en yakın olan hicaba başını, kaldırıp
bakamaz. İşte perdeler kaldırılınca oradakiler secdeye kapanırlar. Allah'ın
azametini gördüklerinden dolayı böyle yaparlar. Allah Teala: "Başlarınızı
kaldırınız. Sizler amel yurdunda değilsiniz; aksine sizler nimetler
yurdundasınız. Size içinde bulunduğunuz şeylerden daha fazlası vardır. Buna
razı oldunuz mu?" der. Onlar da: "Ya Rab! Biz razı olduk. Sen bizden
razı oldun mu?" derler. Ondan sonra oradakiler evlerine dönerler.
Kendilerine kat kat güzellikler, eşler, yemekler ve meşrubatlar verilmiştir.
Onların her işi bu şekildedir. Onlar bu halde iken güzellik eseri bir şey onun
yanından parlar. Ona: "Sen kimsin?" diye sorar. O da: "Ben Allah
Tealanın Kur'an'da belirttiği ve katımızda daha fazlası vardır dediği kimseyim"
der. Böylelikle her kul yetmiş bin melekle birlikte her biri yanlarında değişik
kaplar taşıdıkları halde o kişiyle birlikte dönerler ve o kabı almak için:
"Bunu Rabbim sana gönderdi" diye yarışırlar. Allah için birbirini
seven kimseler cennette karşılıklı otururlar. Biri diğer kardeşinin en uçtaki
evine bakar. Ancak birisi hanımıyla şehvetini gidermek isteyince aralarına bir
perde girer."
Tahric bilgisi: (Abd b.
Humeyd)
4696. Abdurrahman b. Ebi
Bekir anlatıyor: Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ziyaret etmek için
yanına vardım. Beraberinde Aişe vardı. Ancak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) vahiy iniyordu. Vahiy bitince Aişe'ye: "Hırkamı bana ver!"
buyurdu ve dışarı çıktı. Mescid'e girdiğinde bazı kimselerin orada oturduğunu
gördü. Onlardan başka kimse yoktu. Mescid'in bir köşesine oturdu. Hatırlatıcı,
hatırlatmasını yaptı ve Secde suresini bitirinceye kadar okudu. İnsanlar
Mescid'e sığmaz oldular. Aişe ailesine birisini gönderip: "Resulullah'ın
sohbetinde bulunun. Çünkü şu ana kadar ondan görmediğim bir şey görüyorum"
dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını kaldırdı. Ebu Bekir:
"Ya Resulallah! Secdeyi uzattın!" dedi. Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Rabbimin ümmetimden yetmiş bin kişiyi cennete
(hesapsız) koymasından dolayı ona şükür secdesinde bulundum" buyurdu. Ebu
Bekir: "Ya Resulallah! Senin ümmetin daha çoktur; Rabbinden daha fazlasını
iste" dedi. Ebu Bekir bu sözünü iki üç kez tekrarladı. Sonra Ömer:
"Ya Resulallah! Anam babam sana feda olsun; bütün ümmetini kapsamasını
Rabbinden iste" dedi.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe)
4697. Ebu Said
bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetimden yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete girecektir."
Orada bulunan sahabelerden Ukkaşe adında biri: "Ya Resulallah! Allah'a dua
et beni o kimselerden eylesin" dedi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allahım! Bunu da o kimselerden eyle!" dedi. Sonra başka
bir adam: "Ya Resulallah! Benim de onlardan olmam için Allah'a dua
et" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun için de dua etti.
Sonra bir süre topluluk sustu; sonra yine konuşmaya başladı. Kimisi: "Ya
Resulallah! Allah'a dua et, bizleri de o kimselerden eylesin" dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ukkaşe ve arkadaşı sizden önce
davrandılar. Eğer o zaman siz de söyleseydiniz,, size de dua ederdim ve eğer
dua etseydim size de cennet vacip olurdu" buyurdu.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe)
4698. Ebu Said'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Dünya ehlinden büyük ve küçük ölüp de cennetlik veya cehennemlik olan
kimse yaşça altmışından fazlasına döndürülmez. "
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4699. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetimden yetmiş bin kişi cennete girecektir." Sahabeler:
"Sayılarını daha da çoğalt ya Resulallah" dediler. Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her bir kişi için yetmiş bin kişi daha
cennete girecektir" buyurdu. Sahabiler tekrar: "Ya Resulallah!
Sayılarını daha da çoğalt" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir kum yığınının üstünde oturuyordu. Eliyle bir avuç aldı ve onu
saçtı: "İşte bu kadarı da cennete girecektir" buyurdu. Sahabiler
tekrar: "Sayılarını daha da çoğalt ya Resulallah" dediler. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar eliyle bir avuç kum aldı ve onu
saçarak: "Bu kadarı da cennete girecektir" buyurdu. Sahabiler: "Ya
Resulallah! İşte bundan sonra hala cehenneme giren kimseyi Allah rahmetinden
uzaklaştırsın" dediler.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4700. Uneyse binti Zeyd
b. Erkam babasından naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd hasta
olduğu zaman onu ziyarete geldi. Ona: "Bu hastalığında sana bir şey olmaz-
Fakat benden sonra yaşayıp da gözün görmez olduğu, zaman halin nice olur?"
buyurdu. Zeyd: "O zaman sabredip mükafatımı Allah'tan beklerim" dedi.
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde hesapsız olarak
cennete girersin" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat
ettikten sonra Zeyd yaşadı ve gözleri görmez oldu; ancak daha sonra Allah,
tekrar gözlerini ona sıkıntılı ve hüzünlü iken bağışladı. Bir müddet yaşadıktan
sonra vefat etti.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4701. Ebu Yahya ei-Kelai
bildiriyor: Mikdam b. Ma'di Kerib'in mescide yanına vardım ve ona: "Ey Ebu
Yezid! insanlar senin Resulullah'ı görmediğini iddia ediyorlar" dedim. O:
"Sübhanallah, Allah'a yemin olsun ki amcamla birlikte yürürken onu gördüm.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim kulaklarımdan tutup amcama:
"Acaba bu, annesini ve babasını hatırlıyor mu?" dedi. Biz de ona:
"O halde Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğin bir şeyi
bize anlat" dedik. O da şöyle cevapladı: "Ben, Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle işittim: "insanlar çocuğundan yaşlısına cennette genç olarak
otuz üç yaşında dirilirler. Adem'in suretinde, Yusuf'un güzelliğinde, Eyyub'un
kalbi ile ve gözleri sürmeli olarak dirilirler." Ben: "Peki kafir
nasıl olur?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ateş için onların vücudu büyültülür; öyle ki derileri kırk arşın olur.
Dişlerinden birisi Uhud dağı kadar büyük olur. "
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: