METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
DİRİLİŞ |
3- Ölümden Sonra Tekrar Dirilişin Şekli |
4611. Abdullah b. Mes'ud
Hz. Ömer'e şöyle bir hadis anlattı: "İnsanlar kıyamet günü diriltilince kırk
yıl güneş başları üzerinde ve gözleri semaya dikili olarak hesabı beklerler.
İyi ve kötü herkes bu şekildedir, hiç kimse konuşmaz. Sonra bir münadi şöyle
seslenir: "Sizi yaratan ve size şekil veren, sonra da sizi rızıklandıran
rabhinize tapmayıp da ondan başkasına tapmanızdan dolayı rabbinizin bunu
yapması adalet değil midir?" Sonra her kavim birbirinden ayrılır ve:
"Evet adalettir" derler. Münadi bunu üç defa tekrarlar. Sonra her
kavmin Allah'tan başka taptığı ve itaat ettiği ilahları temessül eder ve onları
alıp cehenneme götürür. Münafıklarla mu’minler kalırlar. Mü'minler secdeye
kapanırlar. Münafıkların da kemikleri birbirine girer. Öyle ki vücutları sığır
kemiği gibi tek kemik haline gelir ve onlar da kafaları üzerine dikilirler.
Allah, müminlere: "Başınızı kaldırıp amelleriniz miktarınca sahip
olduğunuz nura bakın!" der. Kimisinin önünde duran nuru dağ gibidir. Adam
başını kaldırır. Kimisinin önünde duran nuru saray gibidir. O da başını
kaldırır. Kimisinin önünde duran nuru evi gibidir. Öyle ki önünde duran nuru
ağaç kadar olanlar bile vardır. Sonra sıratın üzerinden geçerler. Kimisi
çarpıcı bir şimşek gibi geçer, kimisi esen bir rüzgar gibi geçer, kimisi bir
atlı gibi geçer, kimisi koşan bir adam gibi geçer. Nihayet nuru, ayak parmağı
yanında yanan bir lamba gibi olan kimse bile geçer. Bu kimsenin önü bazen
aydınlanır, bazen de aydınlığı gider. Bazen ona ateş dokunur. Orayı geçinceye
kadar bu halde gider ve kurtulduktan sonra şöyle der: "Herhalde benden
başka bu şekilde kurtulan yoktur. Cehennem ateşi bana dokundu ve ben ondan
kurtuldum." Sonra Allah ona cennetin kapısını açınca, o: "Ey Allahım!
Beni bu kapıdan içeri sok" der. Allah: "Ey kulum! Seni oradan içeri
sokunca belki benden başka şey de istersin" der ve Allah onu içeri alır.
O, bu durumdan hoşnutken oradan başka bir kapı açılır. İçinde bulunduğu durum
kendi gözüne hakir gelir ve: "Ya Rab! izzet ve celalinle eğer beni buraya
da dahil edersen artık bundan başkasını senden istemem" der. Allah Teala
onu oraya da sokar. Bu hal dört kapıdan girinceye kadar devam eder. Her
defasında da bunu Rabbinden diler. Sonra nur suretinde bir adam onun yanına
gelir. Adam o nuru görünce ona secde etmek için eğilir. Nur: "Ne
yapıyorsun?" der. Adam: "Sen rabbim değil misin?" der. Nur:
"Hayır ben bir kahramanım. Senin için cennette bin sarayın başında bin
kahraman vardır. Her sarayın arası bir senelik mesafedir. En ucu en başından
görünür. Sonra ona yeşil zümrütten bir kapı açılır. Onda yetmiş tane kapı
vardır. Her bir kapıda huriler, yataklar ve koltuklar vardır. Kişi hurilerle
oturur. Huriler ona bardaklarla meşrubatlar ikram eder ve şöyle der: "Sana
bu kaselerden meşrubatlar ikram ettiğimden beri, sen bana yetmiş kat daha
sevdirildin." Hurilerin üzerinde yetmiş çeşit elbise, süs ve zinet vardır.
Her birisi değişik renktedir."
Tahric bilgisi: (İshak)
İsnadı sahih ve muttasıldır. Ricali güvenilir kimselerdir.
4612. Abdullah (b.
Mes'ud) şöyle dedi: "Sur, boynuz şeklindedir ve ona üfürülür."
Tahric bilgisi:
(Müsedded) Sahih ve mevkuf bir hadistir.
4613. el-Ala b. Ziyad
der ki: "Enes'e: "İnsanlar kıyamet günü nasıl diriltilir?"
dedim. Enes: "Gökyüzü hafif bir şekilde yağmur yağdırınca onlar da
diriltilirler" dedi.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4614. Ebu Umame
el-Bahili der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Ben, ümmetimden sırat köprüsünü en son geçecek olanları
biliyorum. Bir adam sıratta düşe kalka gider. Aynı babanın çocuğunu
yaklaştırdığı şekilde, o da yürür. Bazen eli kayar, kendisine ateş dokunur.
Bazen ayağı kayar, kendisine ateş dokunur. Melekler ona: "Eğer Allah Teala
seni bu halinden çıkarıp, düzgün bir şekilde bu sırat köprüsünün üzerinden
yürüyerek geçersen bize yaptığın amellerin hepsini söyler misin?" derler.
O da: "Evet Allah'ın izzetine yemin olsun ki işlediğim amellerden hiç bir
şey gizlemeyeceğim" der. Melekler ona: "O halde kalk ve doğru
yürü" derler. O da kalkar ve sırat köprüsünü geçinceye kadar doğru olarak
yürür. Melekler ona: ''Bize işlediğin amelleri söyle" derler. Adam kendi
kendine: "Eğer ben onlara işlediğim amelleri söylersem beni eski halime ve
yerime döndürürler" der. Bunun İçin işlediklerini söylemeyip: "Hayır!
Vallahi ben hiçbir günah işlemedim" der. Bunun üzerine melekler ona:
"Ama bizim delillerimiz var" derler. Adam sağına ve soluna bakar.
Kendisinin aleyhinde şahitlik yapacak İnsanların olup olmadığına bakar. Kimseyi
göremeyince: "Delilinizi getirin" der. Bunun üzerine Allah o kişinin
ağzını mühürler. Elleri, ayakları ve baldırları yaptıklarını söyler. Adam:
"Allah'ın izzetine yemin olsun kİ bu söylenenleri yaptım. Gerçekten ben
helak edici büyük günahlar işledim" der. Allah Teala da: "Git!
işlediğin o büyük günahlarını affettim" buyurur.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe}
4615. Avf b. Malik'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben cennete
son girecek olan kimseyi biliyorum. O kişi Allah'tan kendisini ateşten uzak
tutmasını dilerdi. Kıyamet günü olunca cennetlikler cennete, cehennemlikler de
cehenneme girdikten sonra o kişi o arada olur ve: "Yarabbi beni cennetin
kapısına yaklaştır" der. Ona: "Ey Ademoğlu! Sen cehennemden
uzaklaştırılmayı istemedin mi?" denilir. O: "Ya Rab! Kim senin gibi
ki! Senin gibisi var mı? Beni cennetin kapısına yaklaştır!" der. Allah onu
cennetin kapısına yaklaştırır. Adam cennetin kapısının yanındaki ağaca bakar
ve: "Ya Rab! Beni bu ağaca yaklaştır, onun gölgesi ile gölgeleneyim ve
meyvelerinden yiyeyim" der Allah: "Ey Ademoğlu! Sen şöyle şöyle
söylemedin mi?" der. Adam: "Ya Rab! Kim senin gibi olabilir!"
der. Allah onu oraya yaklaştırınca adam ondan daha iyisini ve güzelini görür ve
şöyle der: "Ya Rab! Beni oraya yaklaştır" der. Allah: "Ey
Ademoğlu! Sen şöyle şöyle söylemedin mi?" der. Adam: "Ya Rab! Kim
senin gibi olabilir! Beni oraya yaklaştır" der. O zaman ona: "Haydi
koş, ayağının yetiştiği yer ve gözünün gördüğü yer senindir." denir. Adam
da yoruluncaya kadar koşar. Sonra da: "Ya Rab! Bu benim midir?" der.
Allah: "Sana onun kat kat daha fazlası vardır!" der. Adam:
"Rabbim benden razı oldu. Eğer rabbim cennet ehlini giydirmeme ve onlara
yemek vermeme izin verseydi, sahip olduklarım onlara yeterdi" der."
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe}
4616. Said b. Umeyr
el-Ensari anlatıyor: İbn Ömer'le Ebu Said'in arasına oturdum. Onlardan biri,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle işittim, dedi: "Kıyamet
günü insanlar ter içinde kalırlar." Diğeri de: "Kulak
yumuşaklıklarına kadar tere batarlar" dedi. Öteki: "Kıyamet günü
insanlar ağızlarına kadar terin içinde kalırlar" ibaresini kullandı.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la) İbn Ömer de: "O şekilde" diyerek diğerini tasdik etti. Ebu
Asim bunu ifade için parmağını kulak memesinden ağzına doğru götürdü. Yani iki
ifadenin de aynı şey demek olduğunu belirtti. el-Hakim bunu Ebu Asim kanalıyla
tahric etti ve şu ibareyi verdi: "İbn Ömer bunu söylerken kulak memesinin
altına parmağı ile işaret etti." Sonra el-Hakim, hadise "isnadı
sahihtir" hükmü verdi.
4617. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sırat köprüsü, kılıç gibi keskin, kancalı, dikenli ve kaygandır."
Tahric bilgisi: (Ahmed
b. Meni')
4618. Abdullah b.
Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Allah Teala kıyamet günü kulunu çağırır; ona verdiği nimetleri
ve faziletleri hatırlatır. Öyle ki Allah kuluna: <Sen benden filan filan gün
falanla evlendirmemi istedin, onun ismini söyledin; ben de seni onunla
evlendirdim> der."
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4619. Abdullah b. Mes'ud'un
naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
"Kıyamet günü Allah, kafiri öyle bir hesaba çeker ki kafir: Ateşle bile
olsa beni bundan rahatlat! der. "
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4620. Abdullah (b. Mes
ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kafir kıyamet günü hesaba çekilir; öyle ki ağzına kadar tere
batar ve şöyle der; Ateşe bile gitsem beni bundan kurtar ve rahatlat'"
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4621. Cabir b. Abdullah,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu bildirdi:
"Kıyamet günü insanoğlunun Allah Teala'nın huzurundaki utançlığı ve
rezilliği öyle bir dereceye varır ki, o anda kul ateşe bile atılmayı temenni
eder. "
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4622. Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü insanoğlu Allah'ın huzurunda öyle bir ter içinde kalır ki
şöyle der: ''Ya Rab! Senin beni ateşe göndermen şu anda içinde bulunduğum
halden daha iyidir.'' O bu sözü söylerken ateşteki azabın ne derece şiddetli
olduğunu bile bile söyler."
Tahric bilgisi: (Bezzar)
Der ki: Bu isnaddan başka isnadla rivayet edildiğini bilmiyoruz.
4623. Ebu'ş-Şa'sa, İbn
Abbas'dan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
nakletti: "Ruhu'l-emin (Cebrail) bana şöyle anlattı: "Allah Teala,
kıyamet günü kulun işlediği iyilik ve kötülüklerle gelmesine karar verdi.
Nihayet iyilikler ve kötülükler birbirini yok ederler. Eğer bir iyiliği bile kalsa,
Allah o iyilikle o kişiye cennetten dilediği kadar yer verir." Ebu
Seleme'ye: "Eğer bütün iyilikleri gitse ve hiçbir şeyi kalmasa?"
dedim. O şu ayeti okudu: "Biz onların işledikleri güzel amelleri kabul
ederiz. İşledikleri kötülükleri de affederiz." (Ahkaf 16)
Tahric bilgisi: (Abd b.
Humeyd)
4624. Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü ümmetimden olanlar bir sel gibi akıp gelirler. Melekler: Muhammed'in
ümmetinden gelenler, diğer bütün peygamberlerle gelenlerin hepsinden daha
çoktur derler."
Tahric bilgisi: (Abd b.
Humeyd) Musa b. Ubeyde zayıftır.
4625. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Güneş ve Ay, ateşte (cehennemde) ayakları kesik iki öküz
gibidirler."
Tahric bilgisi: (Ebu
Davud et-Tayalisi, Müsedded ve Ebu Ya'la)
4626. İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamette insanlar çıplak olarak diriltilirler." Aişe: "Anam
babam sana feda olsun ya Resulallah, kadınlar da mı çıplak olarak
diriltilecek?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet" dedi. Aişe: "Peki edep yerleri?" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen neden hayret ediyorsun ey Ebu Bekir'in
kızı!" dedi. Aişe: "Senin sözüne hayret ediyorum. O zaman insanlar
birbirlerine bakar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omuzuna
vurarak şöyle buyurdu: "Ey Ebu Bekir'in kızı! O gün insanlar hesabın
dehşetinden birbirlerine bakamazlar. Kırk yıl boyunca gözleri semaya dikilir.
Hiçbir şey yiyip içmezler. Gözleriyle semadan güven beklerler. Ter kimisinin
ayaklarına kadar ulaşır, kiminin dizine kadar ulaşır, kimisinin göbeğine kadar
ulaşır, kimisinin ağzına kadar ulaşır. Bekleyişin uzun sürmesinden dolayı bu
hale gelirler. Bundan sonra Allah kullarına merhamet eder ve mukarreb
meleklerine Arş'ını gökten taşıyıp yere indirmelerini emreder. Allah'ın Arş'ı,
üzerinde hiç kan akıtılmayan, tertemiz bir yere konur. Orada hiçbir hata
İşlenmemiştir, gümüş gibi beyaz ve parlaktır. Sonra melekler Arş'in etrafında
dolaşmaya başlarlar. İşte o gün, gözler ilk kez Allah'a bakar. Sonra Allah bir
münadiye emreder, insan ve cinlerin İşiteceği kadar yüksek sesle: "Filan
oğlu filan nerededir?" diye seslenmesini emreder. O kimse bu sesin
heybetinden yerinden Çıkar. Allah Teala onu bütün insanlara tanıtır, sonra da
onunla birlikte iyilikleri çıkar. Allah Teala onun işledikleri iyilikleri de
bütün insanlara tanıtır ve bildirir. O kimse alemlerin rabbi olan Allah'ın
huzurunda durunca: "Hak sahipleri nerededir?" denilir, Hak sahipleri
tek tek gelir. Onlara: "Sen filanla filanın hakkını yedin, ona
zulmettin!" denilir. O da: "Evet ya Rab" der. işte bugün insanın
dili, ayakları ve elleri kişinin aleyhine şahitlik yapar. İşledikleri amelleri
söylerler. Adamın iyilikleri alınıp dinar ve dirhemin olmadığı günde zulmettiği
kimseye verilir. İşte bu şekilde iyilikler verilip kötülükler alınır. Hak
sahipleri o kişinin hiç bir iyiliği kalmayıncaya kadar tek tek gelip onun
iyiliklerinden hakkını alırlar. Hakkını alamayanlar olunca şöyle derler:
"Bize ne oluyor ki kimimiz hakkını alıyor, kimimiz alamıyor?" Onlara:
"Acele etmeyiniz!" denilir ve onların kötülüklerinden alınıp adama verilir.
Nihayet herkes hakkını o kişiden almış olur. Sonra Allah Teala orada bulunan
herkesi tek tek bu şekilde hesaba çeker. Kişilerin iyilikleri bitince ona:
"Hadi bakalım cehennemden varacağın yere git!" denilir. "Bugün
kimseye zulmedilmez. Allah, hesabı çabuk görendir." O günün şiddetli
hesabından dolayı herkes, melekler, peygamberler, sıddıklar, şehitler ve
insanlar, Allah'ın korumasından başka kimsenin kurtulamayacağını zannederler.
"
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4627. Esma binti Yezid
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah Teala kıyamet günü öncekilerle sonrakileri toplayıp bir araya
getirince bütün mahlukatın işiteceği bir nida ile bir münadi şöyle der:
"İşte bugün herkes kimin daha değerli olduğunu bilecek. Sonra da döner ve
şöyle seslenir. "Yanlarını yataklarından uzak tutanlar."(Secde 16)
"Nerededir kalksınlar?" Onlar da kalkarlar, sayıları pek azdır. Sonra
münadi tekrar döner ve: "Ticaret ve alışverişin kendilerini Allah'ı
anmaktan ve zekatı vermekten alıkoymayan kimseler."(Nur 37)
"Nerededir kalksınlar?" der. Onlar da kalkarlar. Sayıları pek azdır.
Sonra münadi tekrar döner ve şöyle seslenir: "Sıkıntıda ve darlıkta,
mutlulukta ve üzüntüde rablerine hamd edenler kimlerdir, kalksınlar!. "
Onlar da kalkarlar. Sayıları da pek azdır. Sonra da diğer insanlar hesaba
çekilirler. "
Tahric bilgisi: (İshak
ve Ebu Ya'la)
4628. Ebu Said'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yer, ucbu'z-zeneb (kuyruk sokumu) hariç insanın her şeyini yiyip çürütür."
O'na: "Ya Resulallah! Ucbu'z-zeneb nedir?" diye sordular. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hardal tanesi gibidir. Ondan
dirilirsiniz" buyurdu.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4629. İbn Abbas der ki:
"Kıyamet günü olunca yeryüzü dümdüz bir arazi haline getirilir. Bütün
yaratıklar, insanlar ve cinler tek bir yerde toplanırlar. Bu halde iken dünya
seması kendi halkına dar gelir ve yeryüzüne serpiştirilirler. Yalnız
gökyüzündekiler; cinleri ve insanlarıyla birlikte bütün yeryüzündekilerden kat
kat daha çoktur. Onlar yeryüzüne gelince yeryüzündekiler onlardan korkarlar ve
şöyle derler: "Rabbimiz aranızda mı?" Gökten gelenler
yeryüzündekilerin bu sözlerinden korkarlar ve: "Rabbimizi noksan sıfatlardan
tenzih ederiz. O, aramızda değildir. O, gelecektir" derler. Sonra ikinci
göğün halkı, yeryüzüne inerler. İkinci göğün halkı, yalnız başlarına dünya
semasının halkından ve bütün yeryüzündekilerden kat kat daha fazladırlar. Onlar
da yeryüzüne dağılırlar. Yeryüzündekilerden korkarlar ve: "Rabbimiz
aranızda mı?" derler. Onlar yeryüzündekilerin bu sözlerinden korkarlar ve:
"Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzih ederiz. O aramızda değildir. Fakat
gelecektir" derler. Sonra aynı durum yedi gök halkının başına gelir. Her
bir gök, kendisinin altındaki gök halkından ve diğerlerinden kat kat daha
fazladır. Hepsi de yeryüzüne dağılırlar. Yeryüzündekiler gökten gelenlerden
korktuklarından, aynı sözleri onlara söylerler. Ancak gökten gelenler, onlara
aynı cevabı verirler. En son yedinci göktekiler gelirler. Onlar da yeryüzüne
inen altı gök halkından ve yeryüzündekilerden kat kat daha fazladırlar. İşte
Allah onlarla birlikte gelir. O zaman bütün ümmetler dizleri üzerine çöküp, saf
oluşturmuşlardır. Bir münadi: "İşte bugün kimlerin değerli olduğunu herkes
bilecektir. Her hal üzere Allah'a hamd edenler ayağa kalksınlar!" denilir
ve her halükarda rablerine hamd edenler ayağa kalkıp cennete giderler. Sonra
ikinci defa münadi seslenir: "Bugün herkes kimin değerli olduğunu bilecektir.
Yanlarını yataklarından uzaklaştıranlar kalksınlar." Onlar da kalkarlar ve
cennete giderler. Sonra münadi üçüncü kez seslenir: "Alışveriş ve
ticaretin kendilerini Allah'ın zikrinden, namaz kılmaktan ve zekat vermekten
alıkoymayan kimseler kalksınlar." Onlar da kalkarlar ve cennete giderler.
Bu üç gruptan sonra ateşten bazı boyunlar çıkar ve mahlukata bakarlar. Onların
iki gözü ve güzel konuşan bir lisanları vardır. Şöyle derler: "Ben üç
kişiye vekil kılındım. İnatçı her zorbaya vekil kılındım." Kuşların susam
tanelerini aldıkları gibi onlar da safların arasından inatçı zorbaları çekip
alırlar ve onları cehenneme hapsederler. Sonra ikinci defa çıkar ve: "Ben,
Allah ve Resulüne eziyet edenlere vekil kılındım" der. Onlar da aynı
şekilde kuşun susam tanesini alıp götürdüğü gibi Allah ve Resulüne eziyet eden
kimseleri safların arasından alıp götürürler ve cehenneme hapsederler. Sonra
üçüncü defa çıkar ve: "Ben, heykel ve suret yapanlara vekil kılındım"
der. Aynı şekilde bu işle meşgul olanları safların arasından alıp götürür ve
cehenneme hapseder. İşte bu üç grup da cehenneme hapsedildikten sonra
mahrukatın amel defteri kendilerine dağıtılır ve mizanlar kurulur. İşte o zaman
bütün yaratıklar hesaba çağırılır."
Tahric bilgisi:
(el-Haris) Mevkuftur, isnadı hasendir.
4630. Temim ed-Dari'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah Teala ölüm meleğine şöyle emreder: "Falan dostumun yanına git
ve onu bana getir. Çünkü ben onu darlıkla ve bollukla imtihan ettim ve denedim.
Sevdiğim yerlerde onu gördüm. Onu bana getir ki rahat etsin."
Ölüm meleği de
beraberinde beş yüz melek olduğu halde yanlarına cennetten kefenler ve güzel
kokular alırlar. Reyhan demetlerinin kokusu gibi onlardan koku gelir. Her
birinin yirmi çeşit kokusu vardır ve kokular asla birbirine benzemez.
Beraberlerinde beyaz ipek getirilir, içinde misk kokusu vardır. Ölüm meleği
gelip o salih kulunun başında oturur. Diğer melekler de o salih kulun etrafını
kuşatırlar. Her birisi elini adamın uzuvlarından birinin üzerine koyar.
Getirdikleri beyaz ipekten kefeni ve miski, çenesinin altından sererler ve ona
cennet kapılarından bir kapı açılır. Artık bir hanımlarına bakar, bir
elbiselerine bakar, bir de cennetin meyvelerine bakar ve ağladığı zaman küçük
çocuğun ailesi tarafından susturulduğu gİb'ı o da aynı şekilde karısıyla,
elbiselerle ve cennet meyveleriyle oyalanır. O sırada eşleri de onu
arzulamaktadır." Anlatmaya devam ediyor: ''Ruh sevdiği şeyleri görünce
hemen çabucak bedenden çıkmak ister. Ölüm meleği: "Ey güzel ruh! Buradan
çıkıp dikensiz sedir ağaçlarının, dalları meyvelerle dolu muz ağaçlarının ve
uzamış gölgelerin, akıp duran suların, arkası kesilmeyen ve yasaklanmayan pek
çok meyvenin bulunduğu cennete gir!" der. Ölüm meleği o anda annenin
çocuğuna olan merhametinden kat kat daha merhametlidir. Çünkü ölüm meleği bu
ruhun Rabbi tarafından sevildiğini bilir. İşte o da Rabbinin sevgisini ve
rızasını elde etmek için böyle bir ruha o şekilde davranır. Sonra da salih
kulun ruhu hamurdan kılın çekilip alındığı gibi bedeninden çıkar. Allah Teala
şöyle buyuruyor: "Melekler iyi kimselerin canlarını aldıklarında onlara:
Allah'ın selamı üzerinize olsun. Yaptıklarınıza karşılık cennete girin>
derler.''(Nahl, 32) Yine Allah Teala şöyle
buyurur: "Eğer canı çıkan kimse Allah'a yakın olanlardan biri ise ona
rahatlık, bol rızık ve nimet cenneti vardır. Eğer kitabı sağ tarafından
verilenlerden ise o kimselere de selam olsun."(Vakıa 89) "Ayette
geçen "ravh" kelimesi, ölümün zorluğundan rahata kavuşur, demektir.
Reyhan kelimesi ise, karşılaşacağı nimetler ve rızıklardır. Ölüm meleği, salih
kulun ruhunu alınca, ruh cesede: "Allah seni hayrı ile mükafatlandırsın.
Çünkü sen, beni Allah'a itaate koşturur ve çabuk davranırdın. Allah'a isyanda
ise oldukça yavaş davranırdın. İşte bu nedenle hem kendin kurtuldun, hem de
beni kurtardın" der. Cesedde aynı anlamda sözleri ruh'a söyler. Salih
kulun ruhunun cesetten çıkmasıyla Allah'a itaat ettiği yerler ona ağlarlar.
Nihayet işlediği amelin göğe yükseldiği gök kapıları ağlar. Kırk yıl kadar onun
rızkının gökyüzünden indiği kapılar da ağlar." Anlatmaya devam ediyor:
"Ölüm meleği iyi kimsenin ruhunu alınca, beraberinde gelen beş yüz melek
onun cesedini kaldırırlar. İnsanoğlu o cesedi daha yan çevirmeden melekler onu
çevirirler. İnsanlar o cesedi kefenlemeden melekler o cesedi kefenlerler.
İnsanlar o cesede kokular sürmeden melekler beraberinde getirdikleri kokuları
ona sürerler. O kişinin evinden kabrine kadar melekler iki saf olarak dururlar.
Onun hatalarının bağışlanması için İstiğfarda bulunurlar. İşte o zaman şeytan
öyle bir feryad eder ki, o feryadın şiddetinden cesedindeki bazı kemikler
çatlar. Askerlerine şöyle der: "Yazıklar olsun size! Bu kul nasıl sizden
kurtuldu?!" Askerleri: "Bu kul, korunan biriydi ve masumdu"
derler. Melekler o ruhu gökyüzüne çıkarınca Cebrail yetmiş bin melekle birlikte
o ruhu karşılar ve her biri Allah'tan o ruha müjdeler getirir. Ölüm meleği, o
kişinin ruhunu Arş'a getirince ruh rabbine secdeye kapanır. Allah Teala ölüm
meleğine: "Bu kulumun ruhunu götür ve onu dikensiz sedir ağaçlarının,
dalları meyvelerle dolu muz ağaçlarının, uzamış gölgelerin, akıp duran suların,
ardı arkası kesilmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyvenin bulunduğu cennetlere
koy. " O kulun cesedi kabre konunca, namazı ona sağ tarafından gelir.
Orucu ise sol tarafından gelir. Okuduğu Kur'an ve yaptığı zikirler de başının
ucunda durur. Namaz için yürürken aldığı sevaplar da ayaklarının yanına gelip
dururlar. Sıkıntılara karşı sabrı kabrin ucuna gelir. Allah Teala ona azap
meleklerinden birini gönderir. Azap meleği ona sağ tarafından gelince namaz
buna mani olur ve: "Geri dön! Allah'a yemin olsun ki o bütün ömrü boyunca
asla rahat etmeyip hep namazını kıldı. O şimdi kabrine konunca istirahata
çekildi" der. Sonra azap meleği onun bütün yönlerinden gelir; ancak işlediği
ameller o kişiyi namazın söylediği şekilde azab meleğine mani olurlar. Azap
meleği hiçbir yandan ona ulaşamayınca gizliden onun yanına girebileceği bir yer
arar. Ancak yine bulamayınca azap meleği oradan çıkar. Sabır diğer amellere
şöyle söyler: "Ben görevimi yapamadım. Çünkü siz hepsini eksiksiz
yaptınız, Ben ise size bakakaldım. Eğer sizler cevap vermede aciz kalsaydınız,
işte o zaman ben de görevimi yapardım. Şimdi ben sırat köprüsünde ve amellerin
tartılması zamanına saklandım. O zaman onun azığı olurum. " Anlatmaya
devam ediyor: "Nihayet Allah Teala kabirdekİne iki melek gönderir. Gözleri
çarpıcı şimşekler gibi, sesleri de gök gürültüsü gibidir. Pençeleri yırtıcı
kuşların pençeleri gibidir. Nefesleri iki omuzları arasındaki kıllardan
şiddetle çıkar. Onların kalplerinden rahmet ve yumuşaklık alınmıştır. Onlara
münker ve nekir denilir. Her birinin elinde demirden tokmaklar vardır. Rabia ve
Mudar kabileleri ona karşı koysalar, güç yetiremezler. O melekler gelirler ve
ona: "Otur!" derler. O da kalkıp oturur. Kefeni böğürlerine düşer.
Melekler ona: "Rabbin kimdir? Dİnİn nedir? Peygamberin kimdir?" diye
sorarlar. " Sahabiler: "Ya Resulallah! O zaman kim konuşabilir ki!
Çünkü sen, melekleri öyle bir vasıfla tanıttın ki insan korkudan
konuşamaz" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu ayeti
okudu. "Allah iman edenleri dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz
üzerinde tutar. Zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar."(İbrahim
27) "Mü'min kişi, münker ve nekir meleklerine şöyle cevap verir:
"Rabbim Allah'tır. O tek olup, ortağı yoktur. Dinim, meleklerin de dini
olan İslam'dır. Peygamberim de peygamberlerin sonuncusu olan
Muhammed'dir." Melekler: "Doğru söyledin" derler ve kabri iterek
önünden, arkasından, sağından, solundan, başucundan ve ayakları tarafından
kırkar arşın kabri genişletirler. Diğer bir rivayette de iki yüz arşın
genişletirler. "Sonra münker ve nekir melekleri o kişiye: "Yukarıya
bak!" derler. O kişi yukarı bakınca cennete açık olan bir kapı görür.
Melekler ona: "Ey Allah'ın veli kulu! Allah'a itaat ettiğinden dolayı
varacağın yer burasıdır" derler." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) buyurdu ki: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki o kişinin
kalbine öyle bir sevgi girer ki bir daha o sevgi kalbinden çıkmaz. " Sonra
melekler o kişiye: "Altına bak!" derler. O kişi alt tarafına bakınca
ateşe açık olan bir kapı görür. Melekler ona: "Ey Allah'ın dostu! Eğer
Allah'a isyan etseydin, varacağın yer burasıydı" derler. "
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde
olan Allah 'a yemin olsun ki onun kalbine tekrar öyle bir sevgi girer ki bir
daha o sevgi kalbinden çıkmaz.
Hadisin sonunda Aişe
şöyle der: "O kişiye cennetten yetmiş yedi kapı açılır. Oralardan cennetin
kokusu ve serinliği gelir. Allah Teala o kişiyi diriltinceye kadar bu hal devam
eder."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4631. Temim ed-Dari'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah Teala, ölüm meleğine: "Şu düşmanıma git, ona bol rızik
verdiğim ve bol nimetler ona bahşettiğim halde o bana itaat etmeyip isyan etti.
Onu bana alıp getir ki ondan intikamımı alayım" der. Bunun üzerine ölüm
meleği bir insanın görebileceği en çirkin bir surette o kişinin yanına gelir.
On iki gözü vardır ve beraberinde çok dikenli demirden yapılı şişler bulunur.
Ölüm meleğinin yanında beş yüz melek vardır. Her birinin yanında da cehennemde
kızdırılmış bakırlar ve korlar vardır. Ellerinde ateşten yapılı kamçılar
mevcuttur. Kamçı gibi yumuşaktır; ancak o, parlayan ve yanan bir ateştir.
Ölüm meleği o çok
dikenli şişlerle isyankar kişiye bir tane vurur. Şişteki bütün dikenler o
kişinin cesedine batar. Vücudundaki her tüy, her damak ve her tırnağın sızdığı
yere etki eder. Sonra da onu şiddetli bir şekilde çeker. Ruhu ayak tırnaklarının
arasından çıkar, sonra da onu arkasına atar. İşte o zaman Allah düşmanı
bilincini kaybeder ve ölüm meleği de ondan kurtulur. Sonra diğer melekler
yanlarında getirdikleri kamçılarla yüzüne ve sırtına vururlar. Sonra bir melek
onu bir defa saçmakla ruhunu çeker, alıp arkasına ve dizine atar. Sonra Allah
düşmanı tekrar bilincini kaybeder ölüm meleği tekrar ondan kurtulur; sonra
melekler onun yüzüne ve arkasına kamçılarla vururlar. Daha sonra onu boğaz
altlarına ve göğsüne vururlar. Melekler beraberinde getirdikleri cehennemde
kızdırılmış bakırları onun çenesinin altına dayarlar ve ölüm meleği ona:
"Ey melun ruh! Bu cesetten çıkıp insanın içine işleyen sıcaklığın ve
kaynar suyun içine gir; öyle ki onlar, soğukluğu ve hoşluğu olmayan kapkara bir
dumanın gölgesindedirler. Öyle bir yere gir!" der. Ölüm meleği, Allah
düşmanının ruhunu teslim alınca ruh, cesede: "Allah senin belanı versin!
Sen Allah'a itaatte çok yavaş davranıyor, ona itaatte de acele ediyordun.
Allah'a yemin olsun ki hem kendini helak ettin, hem de beni helak ettin. Ceset
te aynı şekilde ruha bazı şeyler söyler. Sonra Allah'a isyan ettiği yerler
onlara lanet ederler." Sonra şöyle buyurdu: "İşte şeytan ve ordusu
böyle bir kişinin ruhu çıkınca birbirlerini müjdelerler. Ademoğullarından
birini cehenneme sürdüklerinden dolayı sevinirler. Sonra o kişi kabrine
konulur. Kabir ona öyle bir dar gelir ki kaburgaları birbirine; sağı soluna,
solu sağına girer. Allah, ona boyunları deve boynu gibi olan yılanlar gönderir.
O yılanlar onun ayak parmakları ile el parmaklarından tutup sallarlar. Sonra
Allah Teala, onlara gözleri çarpıcı bir şimşek, sesleri ise gök gürültüsü gibi
olan ve yırtıcı kuşlarınkine benzer pençeleri olan iki melek gönderir.
Nefesleri iki omuzlarından güçlü olarak çıkar. Onların kalplerinden merhamet ve
yumuşaklık çekip alınmıştır. Onlara münker ve nekir melekleri denir. Her
birinin elinde Rabia ve Mudar gibi kabilelerin taşıyamayacağı tokmaklar vardır.
Onun yanına gelip "Otur!" derler. O da kalkıp oturur. Kefeni
böğürlerine ve yanlarına düşer. Ona: "Rabbin kimdir? Dinin nedir?
Peygamberin kimdir?" diye sorarlar. O da: "Bilmiyorum" der.
Melekler de: "Bilmez ve görmez olaydın!" derler ve ona Öyle bir darbe
vururlar ki o darbenin kıvılcımları kabirde parlar. Melekler tekrar ona:
"Yukarıya bak!" derler. O da yukarıya baktığında cennete açılan bir
kapı görür. Melekler ona: "Ey Allah'ın düşmanı! Eğer Allah'a itaat
etseydin varacağın yer burası olurdu" derler. " Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin
olsun kİ o kişinin kalbine öyle bir hasret girer ki bir daha o hasret çıkmaz.
" Aişe der ki: "O kişiye cehennemden yetmiş yedi kapı açılır. Allah
onu diriltinceye kadar oradan kendisine cehennemin sıcaklığı ve dumanı
gelir."
Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)
Bu hadisin metni oldukça
acayiptir. Fakat bu konudaki meşhur uzun Bera hadisine şahit olacak ifadeler
yer almaktadır. Ancak yukarıdaki ravi zinciri oldukça garibdir. Enes kanalıyla
Temim'den gelmiş başka rivayet olduğunu bilmiyoruz. Ravilerinden Yezid
er-Rakkaşi'nin ezberi kötü olup, pek çok ta münker rivayetleri bulunmaktadır,.
Öyle görünüyor ki isnadı iyi zaptedememiş; ayrıca başkalarından duyduğu pek çok
şeyi Enes'in ağzmdanmış gibi sevketmiştir. Talebesi konumunda olan alt ravisi
Dırar ise ondan daha beterdir. Kıyamet Alametleri bölümünde konuyla ilgili Ebu
Said hadisi geçmiştir.
4632. Huzeyfe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cehennemden bazı kötü kimseler çıkacaktır. Ama cehennem onları yaktıktan
sonra çıkarlar ve şefaat eden kimselerin şefaatiyle cennete girerler. Cennette
onlara cehennemlikler diye isim verilir. "
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe)
4633. Zeyd b Erkam'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü benim şefaatim haktır; kim şefaatime inanmazsa şefaatim ona
erişmez ve o kişi şefaat edilenlerden olmaz."
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4634. Abdullah b. Selam
şöyle dedi: "Allah katında insanlar arasında en değerli kimse Muhammed'dir
(Sallallahu aleyhi ve Sellem). Cennet, göktedir; cehennem ise yeryüzündedir.
Kıyamet günü olunca Allah, bütün mahlukatı ümmet ümmet peygamberiyle birlikte
diriltir. Nihayet en son Muhammed ümmetiyle birlikte diriltilir ve ümmet-i
Muhammed'in yeri bir merkez olarak alınır; sonra da cehennemin üzerinden bir
köprü kurulur. Ardından bir münadi: "Muhammed ve ümmeti nerededir?"
diye seslenir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkar; ümmeti de
iyi-kötü hepsi kalkıp onu izler ve sıratın üzerinden geçerler."
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4635. Ubey b. Kab'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah Teala kıyamet günü kendini bana tanıtır. Ona öyle bir secde ederim
ki benden razı oluncaya kadar başımı kaldırmam. Sonra onu öyle bir methederim
ki benden razı oluncaya kadar onu övmeye devam ederim. Sonra bana konuşma izni
verir. Sonra ümmetim sırat üzerinden geçer. Sırat, cehennemin ortasına
kurulmuştur. Oradan kimisi göz açıp kapayıncaya kadar bir sürede geçer. Kimisi
bir ok gibi hızlı geçer. Kimisi bir atlı gibi geçer, öyle ki herkes ameline
göre sırattan geçer. Hatta sürünerek bile sırattan geçenler olacaktır. Cehennem
ise hep fazlasını ister. Allah Teala bir ayağını cehenneme koyar ve onu
birbirine bastırır. Cehennem: tamam tamam der. Sonra ben havuzumun başına
gelirim." Ona: "Havuz nedir ya Resulallah?" diye soruldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde
olan Allah'a yemin olsun ki onun suyu sütten daha beyaz ve baldan daha
tatlıdır. Kardan da daha soğuktur. Kokusu misk kokusundan daha güzeldir.
Kapları yıldızların sayısından daha çoktur. İnsan orada bir su içti mi artık
bir daha asla susamaz."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4636. İbn Mes'ud'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Müslümanlardan bazı kimseler cehennemde boğulurlar. Ancak sonra Allah'ın
rahmeti ve şefaat eden bazı kimselerin şefaati ile oradan çıkıp cennete
girerler."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la}
4637. Ümmü Seleme'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ümmetimin
benden sonra karşılaşacağı şeyleri gördüm. Bunun için şefaatimi kıyamet gününe
sakladım."
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe, el-Haris ve Ebu Ya'la}
4638. Ubeyd b. Umeyr'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bazı kimseler cehenneme girip de cehennem onları yaktıktan sonra Allah
onları oradan çıkartır. Cehennemde onlar kömür gibi olurlar. Allah onları
çıkarıp cennetin kapısı önünden geçen bir nehre atar. O nehir <hayat
nehri> diye isimlendirilir. Onlar selin sürüklediği yerde tanelerin yerden
çıktığı gibi o nehirden çıkarlar. Sonra da cennete girerler. Onlara <Bunlar
Allah'ın kendilerini cehennemden azat ettiği kimselerdir> denilir." Haricilerin
görüşünü savunduğu sanılan İbn Harun veya Ebu Musa isimli bir şahıs: "Ey
Ebu Asim! Bu anlattığın hadis nedir?" dedi. O da: "Benden uzak dur!
Ben, bu hadisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından otuzdan
fazla kişiden işitmeseydİm Onu anlatmazdım" dedi.
Tahric bilgisi: (Ibn Ebi
Ömer) İsnadı sahih olup bunu Buhari, İbn Uyeyne an Amr an Cabir kanalıyla
tahric etmiştir.
4639. Ebu Said der ki:
Resulullah'dan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle işittim: "Allah,
kıyamet günü insanları tek bir düzlükte toplayınca ateş birbiri üzerine binip
gelir. Ancak zebaniler onun ilerlemesine mani olurlar. O ise: "Rabbimin
izzetine yemin olsun ki ya benimle eşlerimin arasını serbest bırakırsınız ya da
bütün insanları içime alırım" der. Zebaniler de: "Eşlerin
kimlerdir?" diye sorarlar. Cehennem: "Kibirli her zorbadır" der.
Sonra da dilini çıkarır ve İnsanların arasından onları alıp içine atar. Aradan
bir süre geçtikten sonra bir kısmı diğerinin üzerine binmiş halde cehennem, tekrar
gelir. Melekler tekrar onun ilerlemesine mani olurlar. Cehennem: "Rabbimin
izzetine yemin olsun ki ya benimle eşlerimin arasını serbest bırakırsınız, ya
da insanların hepsini içime alırım" der. Onlar: "Eşlerin
kimlerdir?" diye sorarlar. Cehennem: "İnkarcı her zorbadır" der.
Cehennem insanların arasından onları da alır ve içine atar. Sonra aradan bir
süre geçer. Cehennem tekrar ilerleyip gelir. Zebaniler tekrar onun ilerlemesine
mani olurlar. Cehennem: "Rabbimin izzetine yemin olsun ki ya benimle
eşlerimin arasını serbest bırakırsınız, ya da bütün insanları içime
alırım" der. Zebaniler: "Eşlerin kimlerdir?" diye sorarlar.
Cehennem: "Övünen ve kibirlenerek yürüyenlerdir" der. Sonra da
diliyle onları insanların arasından alıp içine atar. Aradan bir süre geçtikten
sonra Allah kulları arasında hüküm verir."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4640. Salim b. Abdullah
b. Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Ben, kıyamet günü Ebu Bekir'le Ömer'in arasında diriltilirim.
Sonra Bakiu'l-Garkad mezarlığına giderim. Onlar da benim yanımda diriltilirler.
Sonra ben yanıma gelinceye kadar Mekke halkını beklerim. Böylece ben iki harem
halkı arasında diriltilirim. "
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4641. İbnü'l-Münkedir
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben
sayhayı işitirim. Baki vadisine çıkar ve onlarla birlikte haşredilirim. "
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4642. Mücahid şöyle
dedi: "Yer yarılıp ölüler yerin arasından çıkıncaya dek yağmur
yağar."
Tahric bilgisi: (el-Haris)
4643. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü insanoğlu getirilir ve mizanın İki terazisi arasında
durdurulur. Mizanın başında bir melek vardır. O kişinin mizanı (terazisi) ağır
basınca melek, bütün insanların işiteceği şekilde şöyle seslenir: "Filan
oğlu filan mutluluğa erdi. Öyle bir mutluluk ki ondan sonra asla şekavet
yoktur" der. Eğer mizanı hafif gelirse yine melek, bütün mahlukatın
duyacağı şekilde şöyle seslenir: "Filan oğlu filan şekavete erdi; öyle ki
o şekavetten sonra asla mutluluk yoktur."
Tahric bilgisi:
(el-Haris ve Bezzar)
4644. Bureyde'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sizden her biriniz Rabbiyle arada hiçbir tercüman ve perde olmadan
karşılaşacak ve Allah onu sorguya çekecektir."
Tahric bilgisi:
(el-Haris ve Bezzar)
4645. Huzeyfe şöyle
dedi: "İnsanlar kıyamette tek bir düzlükte toplanırlar. Çağırılan kimseyi
herkes işitir. Bütün gözler o kişiyi görür. İlk çağırılacak kimse Muhammed'dir.
Şöyle der: "Buyrun ey Allahım! Mutluluk sana itaattedir. İyilik senin
elindedir. Senden gelen hiçbir kötülük yoktur. Senin hidayet ettiğin kimse
hidayete ermiştir. Önünde duran bir kulundur. Ben senden geldim ve tekrar sana
döndüm. Senden başka sığınacak kimse yoktur. Ve senden kurtuluş da yoktur.
Senden sana sığınırız. Senin şanın ne yücedir. Ey Kabe'nin sahibi! Sen bütün
noksanlıklardan münezzehsin, bütün kemal sıfatların sahibisin. İşte Allah
Teala'nın şu ayetindeki anlam budur. "Rabbinin seni Övülecek bir makama
yükseltmesi için geceleyin kalkıp namaz kıl."(İsra 79)
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
4646. Huzeyfe şöyle
dedi: "Allah Teala, nasıl ki anaları ilk yarattığında çıplak olarak
yarattıysa aynı şekilde kıyamet günü de onları tek bir yerde çıplak olarak bir
araya toplayacaktır. O zaman münadinin sesini herkes işitir ve bütün gözler
çağrılan kimseyi görür. Sonra Muhammed kalkar ve şöyle der: ... -Devamını
yukarıdaki hadis gibi zikretti-
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Ömer, el-Haris, Ebu Ya'la ve Bezzar) el-Hakim, sahih hükmü verdi.
4647. Abdurrahman b. Ebi
Akil es-Sakafi der ki: Sakiften bir grupla birlikte yola çıktım. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardık, kapının yanında durduk. O sırada insanlar
arasında ondan daha çok nefret ettiğimiz kimse yoktu. Öyle birinin yanına
giriyorduk. Yanından çıktığımızda da insanlar arasında ondan daha çok
sevdiğimiz bir kimse olmadı. Bizden birisi şöyle dedi: "Ya Resulallah! Sen
Rabbinden Davud'un oğlu Süleyman'ın mülkü gibi mülk ve hükümdarlık istemiyor
musun?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna güldü, sonra şöyle
buyurdu: "Belki de Allah katında bu arkadaşınız için Süleyman'ın mülkünden
daha güzel ve daha üstün şeyler vardır. Allah Teala gönderdiği her peygambere
icabet edeceği bir dua vermiştir. Kimisi o duasını bu dünya için kullandı ve
ona istediği verildi. Kimisi o duasını kendisine isyan eden bir kavmin helaki
için kullandı. Allah Teala elbette bana da öyle bir dua vermiştir; ama ben o
duamı rabbimin katında kıyamet günü ümmetime şefaat için sakladım."
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe, el-Haris, Ebu Ya'la ve Bezzar)
4648. Selman şöyle dedi:
Kıyamet günü ümmetler Hz. Muhammed'in yanına gelip şöyle derler: "Ey
Allah'ın peygamberi! Allah Teala, seninle başladı ve seninle nübüvveti sona
erdirdi. Senin gelmiş ve geçmiş günahlarını affetti ve sen bugüne güvenli
olarak geldin. İçinde olduğumuz durumu görüyorsun. Kalk ve bizim için Rabbinden
şefaat iste. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de sizinle
beraberim" deyip çıkar, insanlar da onun peşine takılırlar. Cennetin
kapısına gelince; cennet kapısının altın halkasını tutar ve kapıyı çalar. Ona:
"Kim o?" denilir. O da: "Muhammed" der. Kapı ona açılır ve
Allah'ın huzuruna gidip durur. Ona secde etmek için izin ister. Kendisine izin
verilince secdeye kapanır. Ona: "Ey Muhammed! Başını kaldır, istediğin
sana verilecektir. Şefaat et; şefaatin kabul edilecektir. Dua et; duana icabet
edilecektir" denir. Sonra Allah Teala ona övücü sözler söyler. Onu
yüceltir, yarattıklarından hiç kimseye açmadığı şeyleri ona açar; fakat o yine
başını kaldırmaz. Ona: "Ey Muhammed! Başını kaldır, ne dilersen sana
verilir. Şefaat et; şefaatin kabul edilir. Dua et; duana icabet edilir"
diye seslenir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) başını kaldırır ve: "Ya Rabbi, ümmetim!" der. Bunu
iki veya üç defa tekrarlar. Böylece Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kalbinde buğday tanesi veya bir arpa ağırlığınca veya hardal tanesi
kadar iman olan her kimseye şefaat eder. İşte Makam-ı Mahmud budur.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe) Sahih ve mevkuf bir hadistir.
4649. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ben ümmetime şefaat etmeye devam ederim.; öyle ki bana: Ey Muhammed!
Kalbinde arpa tanesi kadar iman olan kimseyi cehennemden çıkar denilir. Hatta
bana: Ey Muhammed! Kalbinde bir sineğin kanadı kadar iman olan kimseyi
cehennemden çıkar denilir."
Tahric bilgisi: (Ahmed
b. Meni')
4650. Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sonra ben cennetin kapısını çalarım; altından bir kapı açılır. Üzerinde
gümüşten bir halka vardır. Beni en büyük nur karşılar ve ona secdeye kapanırım.
Benden önce hiç kimsenin karşılaşmadığı Övgülerle karşılaşırım. Bana: Ey
Muhammed! Başını kaldır. Dile! İstediğin verilir. Söyle! Sözün dinlenilir.
Şefaat et! Şefaatin kabul edilir denilir. Ben: Ümmetim derim. Bana: Kalbinde
arpa tanesi veya hardal tanesi kadar iman olan kimseye de şefaat et denilir."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
4651. Ali b.
Hüseyin'den: İlim ehlinden bir adam Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurduğunu bana anlattı: "Yeryüzü bir sergi gibi Allah'ın
azametinden dolayı serilir. İnsanoğlundan bir kişiye ayakta duracak kadar ancak
yer olur. Sonra insanlardan ilk olarak bana çağrı yapılır. Ben secdeye
kapanırım. Sonra bana izin verilir ve ben: Ya Rab! Bana bunu haber vermiştin
-Cebrail Arş'ın sağında durur Allah'a yemin olsun ki onu bu halde hiç kimse
görmemiştir. Sen Cebrail'i bana gönderdin derim. Cebrail de orada konuşmadan
susar. Allah azze ve celle: Doğru söyledin der. Sonra şefaat etmek için bana
izin verilir. Ben: Ya Rab! Kulların sana yeryüzünün her tarafında İbadet
ettiler derim. İşte bu, Makam-ı Mahmud'dur."
Tahric bilgisi:
(el-Haris) el-Hakim bu hadisi sahih addetmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4- Kıyamet Günü
İlk Giydirilecek Olan Kimse