METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
FİTNELER / DEVAM |
8- Haricilerle Savaşmanın Fazileti |
4502. Asim b. Kuleyb
diyor ki: Babam bana şu hadiseyi anlattı: Önceleri insanlar mescidde otururlardı.
Bu durum Sıffin'den dönünceye kadar böyle devam etti. Sonra insanlar mescidde
oturmaktan uzaklaştılar. Yollarda oturup haberler bekliyorlardı. İşte bizler
Hz. Ali'nin yanında otururken bir adam ayağa kalkıp şöyle dedi: "Bana izin
ver, konuşayım" Ancak Ali başka şeylerle meşgul olduğundan biz ona:
"Emirü'l-mü'minin'e soracağın şey nedir?" dedik: Adam: "Ben
umrede iken Aişe'in yanına gittim, bana: Sizin taraflarınızda çıkan ve
kendilerine Haruri (Hariciler) denilen o kimseler nedir? diye sordu. Ben: Onlar
bizim yakınımızdaki Harura denilen yakın bir köyden çıktılar dedim. Aişe: Sen
onların helaklarına şahit oldun mu? Eğer Ali b. Ebi Talib size onlardan
anlatmak istese anlatır dedi. İşte ben ona bundan soracağım" dedim. Hz.
Ali meşgul olduğu işi bitirince "Adam nerededir?" diye sordu ve olayı
ona nakletti. Sonra da tekbir getirerek şöyle anlattı:
Ben, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiğimde Aişe'den başkası yanında yoktu.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Ebu
Talib'in oğlu Ali! Sen filan filan kavimle karşılaşınca halin nice olur?"
Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "O kimseler doğu tarafından çıkarlar ve Kur'an okurlar.
Ancak okudukları Kur'an boğazlarından aşağıya inmez. Okun yaydan çıktığı gibi
dinden çıkarlar Aralarında eli kopuk birisi vardır. Eli, Habeşli bir kadının
göğsü gibidir" buyurdu. Sonra Hz. Ali şöyle dedi: "Allah için
söyleyiniz. O savaştığım kimseler arasında böyle bir adamın bulunduğunu size
söylemedim mi? Siz: Hayır dediniz. Ama sonra onu çekerek yanıma
getirdiniz." Oradakiler: "Allah şahittir ki doğru söyledin"
dediler. Bunun üzerine Ali tehlil ve tekbir getirdi.
Tahric bilgisi: (İshak)
4503. Asim b. Kuleyb
anlatıyor. Hz. Ali'nin yanında oturuyordum. O, insanların bazı sorunları ile
ilgileniyordu. Üzerinde yolculuk belirtisi olan bir adam geldi ve: "Ey
Emirü'l-mü'minin!" dedi; fakat Ali adama kulak asmayıp insanların
işleriyle uğraştı. Ben: "Ne soracaksın?" diye sordum. O da şöyle
anlattı: "Ben hac veya umre için Mekke'ye gittim. Bu arada Aişe'ye
uğradım. Aişe bana bizim yanımızda çıkan ve Haruri denilen kimselerden sordu.
Ben de ona: "Onlar Harura denilen yerden çıktıkları için onlara o isim
verilmiştir." dedim Aişe: Onların yok oluşlarına şahit olan kimselere ne
mutlu! Allah'a yemin olsun ki eğer Ali size onlardan anlatmak isterse
anlatır> dedi. Bu nedenle ben de Ali'nin yanına gelip bunu sormak
istedim," Hz. Ali işini bitirince: "Az önce izin isteyen kimdi?"
diye sordu. Adam kalktı. Ali'ye olayı anlattı. Bunun üzerine iki veya üç defa
tekbir getirdi. Hadisin devamı yukarıdaki gibidir.- Sonunda şöyle dedi:
"Onu size tanıttığım gibi siz onu çekip yanıma getirdiniz." Sonra da
üç defa "Allah ve Resulü doğru söyledi" dedi.
Tahric bilgisi: (Ebü
Ya'la ve Bezzar) Muhdac (özürlü) olan şahsın hikayesinin aslı Sahih ve diğer
kitaplarda yer almıştır. Ancak bundan farklı bir metinle ve Aişe rivayeti
dışında tahric ettiler.
4504. Habib b. Ebi Sabit
anlatıyor: Ebu Vail mahalle mescidinde iken onun yanına gittim. Onunla birlikte
mescidin bir köşesine çekildik. Ona: "Hz. Ali'nin öldürdüğü kimselerden
bana bahset" dedim. "Neden Ali'den ayrıldılar, neyi kabul ettiler ve
ondan ayrılırken neyi iddia ettiler? Hz. Ali neden onlarla savaşmayı helal
sayıp gerekli gördü?" diye sordum. Ebu Vail şöyle anlattı:
Bizler Sıffin'de iken
Şam'dan gelenlerle yaptığımız savaş şiddetlendi. Sonra Hz. Ali Kufe'ye döndü.
Bu nedenle Hariciler Ali hakkındaki sözlerini söylediler ve Harura denilen yere
yerleştiler. Sayıları on bin küsur kadardı. Ali onları halifelerine tekrar
dönmeleri için çağırdı. Neden biatlarını bozduklarını onlara sordu. Ganimet
paylaşımından dolayı mı, yoksa hakem olayından dolayı mı ayrıldıklarını sordu.
Onlar: "Biz fitneye girmekten korkuyoruz" dediler. Hz. Ali:
"Bugünün sapıklığını gelecek yılın fitne korkusu yapmayın" dedi.
Onlar ise şöyle deyip geri döndüler: "Biz geldiğimiz şeyler üzerinde
bulunuruz. Eğer hakem olayını kabul ederse ona karşı Sıffin'de Şamlılarla savaştığımız
gibi savaşırız. Eğer hakem olayını reddederse o zaman onunla birlikte olur,
karşısmdakilerle savaşırız." Nehravan'a geçinceye kadar bu şekilde devam
ettiler. Ancak onlardan bir grup ayrılıp insanları öldürmeye başladı. Diğer
arkadaşları: "Biz bunun için Ali'den ayrılmadık" dediler. Onların
yaptığı Ali'ye ulaşınca şöyle dedi: "Sizler düşmanlarınıza karşı mı
çıkacaksınız; yoksa arkanızdan sizi vuran bu kimselerin üzerine mi
yürüyeceksiniz?" Oradakiler: "Bizi arkadan vuran kimselerin üzerine
yürürüz" dediler. Bunun üzerine Hz. Ali Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şu hadisini rivayet etti: "İnsanların ihtilaf ettiği zamanda
doğudan bir grup insan çıkacak. Kendi cihadınızı onların cihadı yanında hiçbir
şey saymayacak, kendi namazınızı onların namazlarının yanında hiçbir şey
saymayacak, kendi orucunuzu onların orucunun yanında hiçbir şey saymayacaksınız;
ama onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Alametleri, pazusu kadın
memesi gibi olan bir adamın aralarında bulunmasıdır.
Hakka en yakın olan
taraf onu öldürecektir." Daha sonra Hz. Ali üzerlerine yürüdü ve onlarla
şiddetli bir savaşa tutuştu. Öyle ki Ali'nin atlıları onların karşısında
duramıyordu. Hz. Ali şöyle dedi: "Ey insanlar! Eğer benim için
savaşıyorsanız Allah'a yemin olsun ki size vereceğim bir şey yoktur. Eğer Allah
için savaşıyorsanız bu şekilde savaşmayın!" Ali'nin bu sözleri ordusunun
tekrar toplanmasına vesile oldu ve onların hepsini öldürdüler. Hz. Ali:
"Savaşın başında size söylediğim vasıftaki kişiyi arayın!" dedi. Onu
aradılar; fakat bulamadılar. Sonra Ali hayvanına bindi ve çukur olan bir yere
geldi. Orada çoğu kimselerin cesedini buldu. Cesetler üst üste atılmıştı. Hz.
Ali en alttan o kimseyi çıkardı. Sonra ayaklarından tutup insanların görmesi
için onu çekti. Daha sonra: "Bu yıl artık savaşmayacağım" dedi ve
Kufe'ye döndü. Ancak orada şehit edildi. Yerine oğlu Hasan halife seçildi.
Hasan, Muaviye'nin kendisine biat etmesi için haber gönderdi. Aynı şeyi Hasan,
Kays b. Sa'd'a da gönderdi. Ancak Kays b. Sa'd arkadaşlarının arasından kalkıp
şöyle dedi: "Ey insanlar! İki durumla karşı karşiyasınız ve ikisinden
birini seçmek zorundasınız. Biri fitneye düşmek, diğeri de imamsız olarak
öldürülmektir." İnsanlar: "Durum nedir?" diye sordular. Kays:
"Hasan b. Ali, Muaviye ile anlaşıp ona biat etti" dedi. Bunun üzerine
insanlar da Muaviye'ye biat ettiler. Ancak Muaviye, Nehrevanlılardan başka
kimseden çekinmiyordu. Onlar da tek tek Muaviye'ye biat ediyorlardı. Ta ki
onlardan üç yüz küsur kaldı.
Tahric bilgisi: (İshak ve
İbn Ebi Şeybe) Onlar Nahile ashabıdır.
Derim ki: Bunun isnadı
sahihtir. Merfu. olan sözün aslı Sahih-i Müslim'de geçmektedir. Fakat diğer
kaynaklarda geçmeyen ibareler içerdiği için bu hadisi zikrettim.
4505. Kays b. Ubad
anlatıyor: Hz. Ali, Nehravan'lılar dinden çıkmadıkça onlarla savaşmadı. Sonra
onlar çekildiler. Abdullah b. Habbab'ın yanına vardılar. O, köyünde bulunuyordu
ve fitnelerden kaçmak için köyüne yerleşmişti. Onu yanlarına aldılar. Yolda
yürürken hurma ağacının birinden bir hurma düştü. Aralarından bir adam alıp onu
ağzına attı. Oradakiler ona: "Zimmet ehlinden birinin hurmasını parasız
olarak alıp yedin" deyince adam onu ağzından attı, sonra zimmet ehlinden
birine ait olan bir domuzun yanından geçtiler. Birisi kılıcını çekip domuzu öldürdü.
Ona: "Zimmet ehlinden birinin domuzunu mu öldürdün?" dediler. Bunun
üzerine Abdullah b. Habbab onlara: "Size bu hurmadan ve bu domuzdan daha
büyük hak sahibi olan bir şey söyleyeyim mi?" dedi. Onlar:
"Kimdir" dediler. Abdullah: "Ben buluğa erdiğimden beri hiç bir
namazı bırakmadım ve hiç bir Ramazan orucunu kaçırmadım" dedi ve daha bir
çok şeyler saydı. Ancak onlar Abdullah'ı öldürdüler. Bu durum Hz. Ali'ye
ulaşınca arkadaşlarından, onların üzerine yürümelerini emretti ve:
"Abdullah b. Habbab'ın katilini bize verin, ondan kısas alalım" dedi.
Ancak onlar: "Biz hepimiz birden onu öldürdük, nasıl onun kısasını
verelim" dediler. Ali: "Allah en büyüktür" dedi ve
arkadaşlarına: "Onlara saldırınız. Allah'a yemin olsun ki sizden kimse
kaçamayacak ve hepsi öldürülecektir" dedi. Hz. Ali: "Şöyle şöyle olan
bir adamı arayın!'' dedi. Onu aradılar; fakat bulamadılar. Sonra tekrar
aradılar ve buldular. Hz. Ali: "Bunu kim tanıyor?" dedi. Bir adam
hariç kimse onu tanımadı. Adam: "Bu adamı ben gördüm. Ancak onun nesebini
ve kim olduğunu bilmiyorum" dedi. Ali: "Doğru söyledin. O, cinlerden
biriydi" dedi.
Tahric bilgisi:
(Müsedded) [Raviy] Ayrıca konuyla ilgili olarak Kader bölümünde
"Haricilerin itikadından Sakınmak" babında Cabir hadisi geçmişti.
4506. Enes anlatıyor:
Aramızda ibadetle meşgul olan zühd ve gayret sahibi bir genç vardı. Biz onu
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattık; ancak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu tanımadı. Onun sıfatlarını söyledik; Hz.
Peygamber yine onu tanımadı. Biz bu durumda iken o genç yanımıza geldi. Biz:
"Ya Resulallah! Bahsettiğimiz o genç budur" dedik. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhakkak ben onun yüzünde şeytanın bir
alametini görüyorum" dedi. Sonra genç geldi ve Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) selam verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o
gence: "Sen kendi kendine bu kimseler arasında senden daha hayırlı
birisinin olmadığını mı sanıyorsun?" dedi. Genç: "Evet" dedi ve
dönüp Mescid'e girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bunu
öldürecek?" dedi. Ebu Bekir: "Ben, ya Resulallah!" dedi.
Ebu Bekir Mescid'e
girince onun namaz kıldığını gördü ve: "Sübhanallah! Namaz kılan birini mi
öldüreyim? Halbuki Resuhıllah namaz kılanların öldürülmesini yasakladı"
dedi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına döndü. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ne yaptın?" diye sordu. Ebu
Bekir: "Ya Resulallah! Onu namaz kılarken Öldürmeyi hoş görmedim. Çünkü
sen namaz kılanların öldürülmesinden yasakladın" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar: "Kim adamı Öldürecek?" dedi.
Ömer: "Ben ya Resulallah" dedi ve Mescid'e girdi. Ancak adamın
secdede olduğunu gördü. Ebu Bekir'in söylediği gibi söyledi. "Benden daha
hayırlı olan (onu öldürmeden) geri döndü" dedi ve geri döndü. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Boşver ey Ömer! Kim adamı
öldürecek?" buyurdu. Hz. Ali: "Ben ya Resulallah" dedi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer onu bulursan sen onu öldürürsün"
dedi. Bunun üzerine Hz. Ali Mescid'e girdi; ancak onu Mescid'de bulamadı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a yemin olsun ki eğer onu
öldürseydi bu, onların ilki ve sonu olurdu ve ümmetimden iki kişi bile ihtilaf
etmezdi" dedi.
Tahric bilgisi: (İbn Ebi
Şeybe ve Ebu Ya'la)
4507. Enes anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında onun yanında savaşan bir
adam vardı. Geri döndüğünde atından inip hemen Mescid'e gider ve namaz kılmaya
başlardı. Namazını öyle uzatırdı ki sahabelerden bazıları onu kendilerinden
üstün görmeye başladılar. Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabıyla beraber otururken o genç yanlarından geçti. Bazı sahabeler:
"İşte bahsettiğimiz genç budur, ya Resulallah" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ya ona birini gönderdi; ya da kendiliğinden
geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun geldiğini görünce:
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki onun iki gözünün arasında
şeytanın bir alameti vardır" buyurdu. Genç gelip onların yanında durdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Sen bize yöneldiğinde kendi
kendine, bu kimseler arasında benden daha hayırlısı yoktur, dedin değil
mi?" dedi. Genç; "Evet" dedi ve gitti. Sonra da Mescid'de bir
köşeye gelip ayaklarıyla bir çizgi çizdi. Sonra da topuklarını birbirine
yaklaştırıp namaz kılmaya başladı... -Bir önceki hadisin devamını anlattı.-
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Zeyd b. Eslem'in
Enes'ten rivayet ettiği hadiste de bu konu geçmişti.
4508. Enes b. Malik
şöyle dedi: "Bizler, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
otururken gidişatı güzel birisi yanımıza geldi... Aynı manada bir hadis.
Tahric bilgisi: (Bezzar)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: