METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
TEFSİR |
9- En'am Suresi |
3611. Şehr b. Havşeb
demiştir ki: En'am suresi nazil olduğu zaman, onunla birlikte bir grup melek,
dünya seması ile yerin arasını (tespih ve tenzih) sesleriyle inletmişlerdi. Şu iki
ayet müstesna.''(En'am 151)
Tahric bilgisi: (İshak)
--- Metin, sorunlu
gözükmektedir. Muhtemelen En'am suresini 151 ve 152. ayetleri hariç, toptan
indirildiği söylenmek istenmektedir.
3612. Ebu Bekir
es-Sıddik arkadaşlarına: "Rabbimiz Allah'tır" deyip, sonra da
doğrulukta devam edenlere gelince.''(Fussilet 30; Ahkaf 13) ve "İman
edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar...''(En'am 82) ayetleri
hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Arkadaşları: "Maksat Rabbimiz
Allah'tır deyip, onunla amel edenler ve sonra da doğrulukta devam edenlerdir.
İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar yani günah işlemeyenler,
demektir" diye cevap vermeleri üzerine Ebu Bekir şu karşılığı verdi:
"Ayetleri zor bir işe yordunuz. İman edenler ve imanlarını zulüm ile
karıştırmayanlar... yani, şirke bulaştırmayanlar demektir. "Rabbimiz
Allah'tır" deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince yani, bu iki
hasletlerini şirk ya da başka bir davranışla değiştirmeyenler, demektir.
Tahric bilgisi: (İshak)
3613. Mücahid:
"Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın''(En'am 153) ayetinde
geçen yolları: "Bidatler ve şüpheler" olarak tefsir etmiştir.
Tahric bilgisi: (İshak)
3614. Mahan'ın
bildirdiğine göre bir kavim Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelerek "Bizler büyük günahlar işledik" dediler. (Ravi der ki)
Sanırım Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara cevap vermedi.
Sonra arkalarını dönüp gittiklerinde "Ayetlerimize inananlar sana
geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi
üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra
arkasından tövbe eder, kendini düzeltirse, bilsin ki O, bağışlayandır,
esirgeyendir''(En'am 54) ayeti nazil oldu. Hemen kendilerini çağırdı ve bunu
onlara okudu.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
3615. İbn Abbas:
"ve bir yaprak düşmez ki," (En'am 59) ayeti hakkında: "Karada ve
denizde bulunan hiç bir ağaç yoktur ki, yanında ondan düşen yaprakları yazan görevli
bir melek bulunmasın" açıklamasını yapmıştır.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
3616. Ümmü Seleme:
"Kişi, Allah Resulü ile (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir ortak yönü
bulunmamasından sakınsın" demiş ve şu ayeti okumuştur: "Dinlerini
parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin
yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber
verecektir''(En'am 159)
Tahric bilgisi: (Ahmed
b. Meni'}
3617. Nafi' b. Halid
el-Huza'i, Şecere-i Rıdvan (Hudeybiye'de altında biat edilen ağaç) ashabından
olan babasından şöyle dediğini nakletmiştir Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), etrafına insanlar oturduğu zaman, rüku ve secdesi tam, kısa bir namaz
kılardı. Bir gün secdeye gitti ve secdeyi uzattı Öyle ki birbirimize işaretle:
"Susun. Vahiy alıyor" dedik. Namazını bitirince topluluktan biri
kendisine: "Ya Resulallah! Secdeyi uzun tuttun. Öyle ki birbirimize Vahiy
alıyor diye işaret ettik" dedi. O da: "Hayır. Vahiy inmedi. Ama bu bir
mut ve korku namazı idi. Bu yüzden Allah'tan üç şey istedim. Bana ikisini
verdi, birini vermedi. Ondan, sizi sizden önceki kavimlerin uğradığı bir azaba
duçar etmemesini istedim. Kabul etti. Ondan, sizin toplumunuza top yekun
hepinizin kökünü kesecek bir düşman musallat etmemesini istedim, kabul etti.
Ondan size, gruplara bölünerek parçalanmışlık elbisesini giydirmemesini ve size
birbirinizin şiddetini tattırmamasını istedim, ancak reddetti." (Ravi der
ki:) "Baban bunu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işitti
mi?" diye sordum. "Evet. Hem de onu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şu on parmağının sayısınca işittiğini söyledi" dedi.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la ve Bezzar)
3618. Habbab b. el-Eret,
yüce Allah'ın: "Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine
dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar
da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde
zalimlerden olursun''(En'am 52) ayeti hakkında şunları söylemiştir: el-Akra' b.
Habis et-Temimi ve Uyeyne b. Hısn el-Fezari geldi. Hz. Peygamberi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Bilal, Suhayb, Habbab ve mü'minlerden durumu zayıf olan bazı
insanlarla birlikte otururken gördüler. Bunları onun etrafında görünce, onları
hor gördüler ve sonra gelerek onunla baş başa görüştüler. O zaman dediler ki:
"Bizim için ayrı bir görüşme ayarlamanı istiyoruz ki, böylece Araplar
bizim üstünlüğümüzü anlasınlar. Zira senin yanına Arapların eşrafı geliyor.
Onların bizi bu bedeviler ve kölelerle birlikte görmelerinden utanç duyuyoruz.
Biz geldiğimiz zaman, onları bizim yanımızdan uzaklaştır. Biz işimizi
bitirince, istersen onlarla tekrar otur." Resulullah da (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Olur" dedi. "Bunun için bize, seni bağlayıcı bir
mektup yazıver" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
sahife istedi ve yazması için Hz. Ali'yi çağırdı. Biz de bir köşede
oturuyorduk. Derken Cebrail (aleyhisselam): "Sırf Allah'ın rızasını
dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onları yanından
kovduğun takdirde zalimlerden olursun" ayetini indirdi. Sonra şöyle devam
etti-"Ayetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle:
Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı" ayeti indi.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakın durduk. Dizimizi dizine
koyduk. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle beraber otururdu.
Kalkmak istediği zaman kalkar ve biz kendisinden ayrılırdık. Bunun üzerine Aziz
ve Celil olan Allah: "Sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla
beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü (yani eşraf meclislerini)
isteyerek onlardan gözlerini ayırma Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız
(yani, Uyeyne ve Akra'), nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işinin sonu helak olan
kimseye uyma''(Kehf 28) ayetini indirdi Sonra (Allah) iki adamı dünya hayatına
misal gösterdi. Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle
otururdu. Kalkacağı vakit geldiğinde biz kalkar, ondan ayrılırdık. Değilse, biz
kalkmadıkça sonsuza dek sabırla bizimle oturacaktı.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la ve Ebu Bekir b. Ebi Şeybe)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: