METALİBU’L-ALİYE

İBN HACER el-Askalani

REKAİK VE ZÜHD

 

48- Tövbe ve İstiğfar

 

3234. Ebu Hureyre ve İbn Abbas anlatmaktadırlar: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bir hutbe irat etti... Uzun olarak zikredilen hadiste şu ifadeler geçmiştir: Sonra aşağı indi. Daha minberden inmeden Ensar'dan bir grup erken davranarak: "Canımız sana feda olsun ya Resulallah! Bu zorluklara kim göğüs gerebilir? Bu günden sonra yaşam nasıl olur?" dediler. Şöyle buyurdu: "Anam babam size feda olsun. Ümmetim hakkında Rabbimle görüştüm. Bana Tövbe kapısı sura üfürülünceye kadar açıktır buyurdu." Sonra şöyle devam etti: "Kim ölmeden bir sene önce tövbe ederse Allah tövbesini kabul eder." Sonra: "Bir yıl çok. Kim ölmeden bir ay önce tövbe ederse Allah tövbesini kabul eder" buyurdu. Sonra: "Bir ay çok. Kim ölmeden bir hafta önce tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder" buyurdu. Sonra: "Bir hafta çok. Kim ölmeden bir gün önce tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder" buyurdu. Sonra: "Bir gün çoktur. Kim ölmeden bir saat önce tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder" buyurdu. Sonra da: "Kim can çıkmadan önce tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder" buyurdu. Sonra minberden indi. Bu, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okuduğu son hutbe idi.

 

Tahric bilgisi: (el-Haris). Davud ve hocası hadis uydurmakla meşhurdur.

 

 

 

3235. Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'nin naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbİnize tövbe ediniz. Zira ben ona her gün yetmiş ya da daha fazla kere tövbe etmekteyim" buyurmuştur.

 

Tahric bilgisi: (Müsedded)

 

 

 

3236. Enes, Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözünü nakletmiştir: "Ben, günde yetmiş kez tövbe ediyorum."

 

Bezzar da aynısını tahric etmiş ancak onda "yetmiş kere" yerine "yüz kere" ifadesi geçmiştir.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la ve Bezzar)

 

 

 

3237. Ebu Bürde'nin Ebu Musa'dan naklen bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah kendine karşı haddi aşan kulunun tövbesine devesini kaybeden, onu sağda solda arayan, sonunda yorgun düşen, devesinin tam öldüğünü düşünerek onu bulmaktan umudunu kestiği bir anda bakıp onu hiç bulmayı ummadığı bir yerde bulan adamdan daha çok sevinir. Evet, Allah kendisi hakkında haddi aşan kulunun tövbesine, bu adamın devesini bulduğu andaki sevincinden daha çok sevinir. "

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

3238. Muaviye b. Ebi Süfyan şöyle demiştir: Ben, Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Sizden önceki milletlerden bir adam alim veya abid bir zatla karşılaştı ve ona: Son olarak 99 cana kıydım. Hepsi de haksız yere idi. Benim için tövbe imkanı var mıdır? diye sordu. Abid zat: Hayır deyince onu da öldürdü. Sonra bir başkasıyla karşılaştı ve: Son olarak haksız yere 100 cana kıydım. Benim için tövbe imkanı var mıdır? diye sordu. O da: Eğer sana, Allah tövbe edenin tövbesini kabul etmez, dersem, yalan söylemiş olurum.. Şurada bir tapınak var ve orada bir topluluk ibadet etmektedir. Onların yanına git ve onlarla birlikte Allah'a ibadet et. Umulur ki Allah tövbeni kabul eder dedi. Sonra topluluğun yanına gitmek üzere yola çıktı. Ama onların yanına ulaşamadan yolda öldü. Azap melekleri İle rahmet melekleri (onun hakkında) tartıştılar. Bunun üzerine Allah bir melek göndererek Iki yerin arasını Ölçün. Kişi hangisine yakınsa o oraya aittir buyurdu. Onlar da ölçtüler ve tövbekarların ibadethanesine bir parmak ucu daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine Allah onu bağışladı. "

 

Tahric bilgisi: {Ebu Ya'la)

 

 

 

3239. Abdullah b. Amr bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), biz beraberinde olduğumuz bir günde oturarak şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah bağışladığı bir günahı büyültmez. Sizden önceki milletlerden bir adam vardı. Bu adam 98 kişiyi öldürdü. Sonra bir rahibin yanına vardı ve ona Ben 98 kişiyi öldürdüm. Benim İçin bir tövbe kapısı bulur musun? diye sordu. Rahip: Hayır dedi ve bunun üzerine onu da öldürdü. Sonra bir başkasının yanına vardı ve 99 kişiyi öldürdüğünü söyleyerek: Benim İçin tövbe imkanı bulabilir misin? diye sordu. O kişi de şöyle cevap verdi: Sen hakikaten haddi aşmışsın. Senin için bir yol bilmiyorum, ama şurada iki köy var. Birine "Nadar (Ak yüzlüler yurdu denir. Ora halkı cennetliklerin ameli gibi amel ederler. Aralarında onlardan başkası tutunamaz. Diğerine ise "Kefere (Kafirler yurdu)" denir. Ora halkı da cehennemliklerin ameli gibi amel ederler. Onların arasında da kendilerinden başkası tutunamaz. Sen Nadara halkının yanına git. Eğer onlarla birlikte amel eder, buna devam edersen, tövbenin kabulünden kuşku duyulmaz. Bunun üzerine adam o köye gitmek üzere yola çıktı. İki köyün arasına gelince eceli onu yakaladı. Bunun üzerine melekler Rablerine onun durumunu sordular. Rab: ''Hangi köye daha yakın olduğuna bakınız. Ona göre oranın halkından yazınız'' buyurdu. Melekler, Nadara köyüne bir parmak ucu kadar daha yakın olduğunu gördüler ve onu, ora halkında yazdılar."

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

3240. Abdullah (b. Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennetin sekiz kapısı vardır. Bunların yedisi kapalıdır. Bir kapı ise Güneş battığı yerden doğuncaya kadar tövbe için açıktır" buyurmuştur.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ve Ebu Ya'la)

 

 

 

3241. Ali b. Rabi'a anlatmaktadır: Hz. Ali beni (bineğinin) arkasına aldı. Sonra benimle birlikte bir mezarlığa gitti. Sonra başını semaya kaldırarak "Allahım! Günahlarımı bağışla. Zira günahları senden başka bağışlayacak yoktur" diye dua etti. Sonra bana dönerek güldü. Dedi ki: "Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni arkasına alıp benimle birlikte Hare tarafına gitmişti. Sonra başını semaya kaldırarak Allahım! Günahlarımı bağışla. Zira günahları senden başka bağışlayacak yoktur diye dua etmiş, sonra da bana dönerek gülmüştü. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Rabbinden bağışlanmak diliyorsun. Sonra bana dönüp gülüyorsun. (Bu ne iştir) diye sordum. Rabbimin, kulunun günahları kendisinden başkasının bağışlayamayacağını bilmesine şaşıp gülmesine güldüm buyurdu."

 

Tahric bilgisi: (Ebu Bekir b. Ebi Şeybe)

 

 

 

3242. Said b. Ebi Bürde, babasından, o da dedesinden (Ebu Musa'l-Eş'ari'den) şöyle dediğini nakletmiştir: Bir gün biz otururken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Çıktığım hiç bir sabah yoktur ki, o günde yüz kere istiğfarda bulunmuş olmayayım" buyurdu.

 

Tahric bilgisi: (Abd b. Humeyd)

 

 

 

3243. Ebu Bekir'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "La İlahe illallah. ("Allah'tan başka tanrı yoktur") sözünü (Kelime-i tevhidi) ve istiğfarı bırakmayın. Bu ikisini sıkça tekrarlayın. Zira İblis Ben kulları günahlarla helak ettim. Onlar da beni La ilahe illallah sözü ve istiğfarla helak ettiler. Bunu anlayınca ben de onları nefsi arzularla helak etmeye başladım. Halbuki onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanmaktalar demiştir. "

 

Tahric bilgisi: {Ebu Ya'la)

 

 

 

3244. Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hangi topluluk bir yerde otururlar, sohbete dalarlar, sonra kalkıp dağılmadan önce istiğfar ederlerse mutlaka Allah, sohbetlerinde işledikleri kusurları bağışlar" buyurmuştur.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

 

 

3245. Ebu Hureyre ve İbn Abbas nakletmektedirler: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bir hutbe irat eti... Uzun hadiste şu ifadeler geçmiştir: "Asıl alim ilmiyle amel edendir, isterse ilmi az olsun. Hiçbir günahı hafife almayın. İsterse gözünüzde küçük olsun. Zira ısrarla birlikte küçük günah olmaz. İstiğfarla birlikte de büyük günah kalmaz. Dikkat edin. Muhakkak ki Allah size yaptıklarınızın hesabını soracaktır. Hatta sizden birinizin kardeşinin elbisesine dokunmasını bile soracaktır. Biliniz ki, kıyamet günü kul öldüğü hal üzere diriltilir ve ona göre Allah onu cennete ve cehenneme koyar. Kim cehennemi seçerse, Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırsın. Dikkat edin. Muhakkak ki aziz ve celil olan Allah her neyi yasaklamışsa, ben onu size açıkladım ki, yaşayan açık burhan ile yaşasın; helak olan da açık burhan ile helak olsun. "

 

Tahric bilgisi: (el-Haris)

-- Bu meşhur uydurma hadisin bir kısmıdır.

 

 

 

3246. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her mü'minin mutlaka zaman zaman işlediği bir günahı ya da ölene kadar veya kıyamet kopana kadar bırakmadığı bir günahı vardır. Muhakkak ki mü'min günahkar, fitneye açık, hatalı ve unutkan olarak yaratılmıştır. Fakat hatırlatıldığında hatırlar"

 

Tahric bilgisi: (Abd b. Humeyd)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

49- Kabristan Yakınında İkamet Etmenin Fazileti-