METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
İLİM |
36- İlim Tahsili İçin Yolculuk Yapmak |
3059. Ata b. Ebi Rabah
bildiriyor: Ebu Eyyub (el-Ensari), Mısır'da bulunan Ukbe b. Amir'in yanına gidip
onun Allah Resulü'nden (sallallahu aleyhi vesellem) işittiği bir hadisi
kendisine sormak üzere yola çıktı. H' -devamında bir kıssa anlattı-
Tahric bilgisi:
(el-Humeydl)
3060. Abdülmelik b.
Fari'in bildirdiğine göre Ebu Sayyad şöyle anlatmış: Kendisi bir gün, gün
ortasında Mesleme'nin yanında bulunurken, yanına binek üzerinde bir adam girmiş
ve Mesleme'nin yanına girmek için izin istemiş. "Mesleme!" diye
seslenmiş. Mesleme cariyesine: "Bak bakalım bu kimdir?" diye emir
vermiş. O da: "Kendisine ait bir binek üzerinde gelmiş bir şeyh / ihtiyar.
Bana Mesleme'yi çağırın dedi" diye yanıt vermiş. Cariye: "Sana emiri
mi çağırayım?!" diye adama çıkışmış. Sonra içeri
girip durumu Mesleme'ye iletmiş. Mesleme: "Git kendisine Sen kimsin? diye
sor!" demiş. Adam: "Ben falan kimseyim" diye cevap verince
Mesleme hızla ona koşmuş. Adam sahabedenmiş. "Ben, Hz. Peygamber'den
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis işittim. O zaman insanların en yakında
bulunanı Ukbe b. Amir'di. Emin olmak için hadisi ona sormak istedim. Sen de
benimle gel" demiş. Mesleme "Hayır. Ona birini göndereyim. O bana
gelsin" diye karşılık verince "Sen iktidarına kanıp, kendini
beğenmişsin. Ebu Sayyad'a söyle de benimle Ukbe'nin yanına kadar gelsin"
demiş. Sonra Ukbe onu görünce kendisine "Hoş geldin" diyerek elinden
tutmuş. Adam ben Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis
işittim. Hadiste şöyle buyuruyordu. demiş, -ve hadis devam ediyor-
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
3061. Yahya b. Hişam
ed-Dimaşki demiştir ki: Medine halkından bir adam Mısır'a geldi. Emirin
korumasına: "Emire söyle yanıma çıksın" dedi. Koruma: "Biz bu
ülkeye yerleştikten beri bize senden başka bu şekilde hitap eden çıkmadı.
Yalnız Bizim için emirden müsaade iste denirdi" diye itiraz edince:
"Ona git ve kendisine Falan kimse kapıda seni beklemektedir de!"
dedi. Bunun üzerine emir yanına çıktı. Ona "Sana sadece Müslümanın avret
yerini gizlemekle ilgili hadisi sormak için geldim" dedi.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
3062. Cündeb
anlatmaktadır: İlim tahsili için Medine'ye gittim. Baktım insanlar
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'inde halka halka olmuş hadis
rivayet ediyorlar. Halkalar arasında ilerlemeye başladım ve bir halkanın yanına
vardım. Halkada beti benzi atmış, iki elbise giyinmiş bir zat vardı.
Yolculuktan gelmiş gibiydi. Onu şöyle söylerken işittim: "Kabe'nin Rabbine
yemin olsun ki, idareciler {ashabüi-akd) helak olmuştur. Onlara üzülmem."
Bu sözünü üç kere tekrarladı. Hemen meclisine oturdum. Kendisine takdir
edildiği kadar konuştu. Sonra kalktı. Kalkınca: "Bu kimdir!" diye
onun kim olduğunu sordum. "Bu Müslümanların efendisi Ubey b.
Ka'b'dır" dediler. Evine kadar onu takip ettim. Baktım pejmürde / perişan
bir haldeydi. Elbiseleri eskimişti! Hepsi birbirine benziyordu. Kendisine selam
verdim. Selamımı aldı. Sonra: "Kimlerdensin?" diye sordu. "Irak
halkmdanım" dedim. "En çok soru soranlardan" dedi. O böyle
deyince öfkelendim, diz çöküp kıbleye döndüm. Ellerimi kaldırarak:
"Allahım! Şikayetim sanadır. Biz ilim öğrenmek için o kadar masraf yapıyoruz,
vücutlarımızı bitkin düşürüyoruz, bineklerimizi yoruyoruz. Alimlere
ulaştığımızda ise onlar bizi asık suratla karşılıyorlar, bize
söyleniyorlar" diye niyaz ettim. Bunu duyan Ubey ağladı ve: "Yazıklar
olsun sana. Ben buradayım, henüz gitmedim" diyerek benim gönlümü almaya
çalıştı. Sonra: "Allahım! Sana söz veriyorum. Beni Cuma gününe kadar
yaşatırsan mutlaka Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
işittiklerimi konuşacağım. Hiçbir kınayanın kınamasından korkmayacağım"
diye yakardı. Sonra kalktığını gördüm. O böyle söyleyince ben yanından
ayrıldım. Söyleyeceklerini dinlemek için Cuma gününü beklemeye başladım. Cuma
günü gelince bazı işlerim için dışarı çıktım. Baktım bütün sokaklar insan
kaynıyordu. Hangi sokağa girsem, insanlarla karşılaşıyordum. "Nedir bu
insanların derdi?" diye sordum. "Galiba yabancısın" dediler. Ben
de "Evet" dedim. "Müslümanların efendisi Ubey b. Ka'b öldü"
dediler. Sonra Irak'ta Ebu Musa'yı gördüm. Kendisine onun sözünü söyledim. "Eyvah!
Keşke yaşasaydı da Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü bize
nakletseydi" diye üzüntüsünü belirtti.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: