METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
CİHAD |
1- Şehitler |
Ebu Zer'in "cihad
ve şehadetle" ilgili hadisi peygamberlerle ilgili hadislerin yer aldığı
bölümün başında gelecektir.
1865. Sa'd naklediyor: Hasta
ve baygın surette kendinden geçmiş bir halde yatan bir sahabenin yanındaydık.
Derken Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de o kişiyi ziyarete geldi.
Bize: "Biraz önce hangi şeyden bahsediyordunuz?" diye sordu. Biz de:
"Bu ümmetin şehitlerini kendi aramızda müzakere ediyorduk ve sadece
malıyla cihada çıkıp öldürülen kişinin şehit olacağını konuşuyorduk"
dedik. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"O zaman ümmetimin şehitleri çok azdır demektir; oysa cinayete kurban gitmek,
vebaya yakalanmak, boğulmak, bir hastalığa yakalanarak ölenler şehittir. Aynı
şekilde doğumu takip eden lohusa günlerinde ölen kadın da şehittir.
Tahric bilgisi: (İshak)
1866. Ebu Bekir b. Hafs
b. Ömer b. Sa'd der ki: Sa'd b. Ebi Vakkas, Talha, b. Ubeydullah ile bir malı
dolayısıyla çekişti. Bir gün Sa'd kılıcını kuşanmış ve baldırına koymuş
vaziyette otururken Talha geldi. Ona: "Ey Sa'd, bu kılıcı kimin için
hazırladın?" diye sordu. Sa'd: "Senin için hazırladım" dedi. Bunun
üzerine Talha: "Gerçekten vurmaya yeltenecek misin?" deyince şu
cevabı verdi: "Muhammed'i hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: Kim malı
uğruna savaşır da öldürülürse şehittir."
Tahric bilgisi: (İshak
ve Ahmed b. Meni')
1867. Yahya b.
Abdulhamid b. Rafı' b. Hadic, büyük annesinden naklediyor: Rafi' b. Hadic Uhud
savaşında göğsünden bir ok yarası almıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gelip: "Oku göğsümden çekip çıkarayım mı?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurmuştu: "Dilersen
oku ve kabzasını çekip çıkarırsın, dilersen de oku çekip kabzasını bırakırsın
da kıyamet günü şehit olduğuna şehadet edeyim." Rafi': "Oku çekip
kabzasını bırakayım da sen kıyamet günü benim şehit olduğuma şehadet et"
dedi, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: "Olur" dedi.
Bunun üzerine Rafi' oku çekip kabzasını göğsünde bıraktı ve Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir, Ömer ve Osman dönemine kadar yaşadı.
Muaviye veya daha sonraki dönemde bir ikindiden sonra vefat etti. Kabristana
götürmek üzere yola çıkarmak istediklerinde İbn Ömer şöyle dedi: "Rafi' b.
Hadic gibi bir insan ancak etraftaki bütün insanlara haber verildikten sonra
kabristana uğurlanır." Bunun üzerine ertesi güne bekletildi. Ertesi gün
olup naşı kabristana yola çıkarıldığında bir yakını mezarı başında ağlamaya
başladı. Bunun üzerine İbn Ömer: "Merhumun (ağlama^ve sızlanmadan dolayı)
ilahi azaba katlanma takati yoktur, kim bu beyinsiz!" diye çıkıştı.
Tahric bilgisi: (İshakve
Ebu Davud et-Tayalisi)
1868. İbn Abbas,
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ailesi uğrunda öldürülen şehittir, komşusu uğrunda öldürülen şehittir ve
Allah yolunda öldürülen şehittir."
Tahric bilgisi: (Ahmed
b, Meni')
1869. el-Haris der ki:
Bize Abdülvehhab b. Ata', Cuveybir'den yukarıdaki hadisi şu lafızlarla rivayet
etmiştir: "Malı uğruna mazlum, bir şekilde öldürülen şehittir, canı uğruna
öldürülen şehittir, ailesi uğruna öldürülen şehittir, komşusu uğruna öldürülen
şehittir, Allah uğruna öldürülen şehittir. " Hadiste kopukluk mevcuttur.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1870. Cafer b. Abdullah
b. el-Hakem naklediyor: Ukbe b. Amir'in şöyle dediğini işittim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i işittim şöyle buyurdu: "Allah yolunda
bineğinden düşürülüp ölen kimse şehittir.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
1871. Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında şehitler anıldığında
şöyle buyurdu: "Onlar o kimselerdir ki, düşmanla yüz yüze geldiklerinde
öldürülünceye kadar çarpışır ve arkalarına bakmazlar. İşte cennetin en üst
odalarında keyif sürecek olan bunlardır. Rableri de onlara tebessüm edecektir,
Rabbİm herhangi bir konumdan bir kuluna tebessüm ederse o, hesaba
çekilmeyecektir.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1872. Selman el-Farisi,
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu nakleder:
"Allah Teala denizde şehid olanların ruhlarını bizzat kendisi kabzeder /
alır ve onları ölüm meleğine havale etmez. Bu kimselerin ruhu göğüslerinden /
bedenlerinden tıpkı içildiğinde sütün vücutlarına süzülüşü gibi rahat çıkar,
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1873. Sehl b. Ebi Umame
b. Huneyf, babasından, o da dedesinden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
şöyle buyurduğunu nakleder: "Şehitlerin kanının aktığı ilk anda, borçları
hariç bütün günahları affolunur. "
Tahric bilgisi: (Ebü
Ya'la)
1874. Enes b. Malik,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu nakleder:
"Şehitler üç kısımdır: Birincisi: Canı ve malı ile yola çıkıp sabreden ve
sadece Allah'ın rızasını bekleyen, ne ölmeyi, ne de Öldürülmeyi arzulayan
kişidir ki, bu kişi şayet Ölür veya öldürülürse bütün günahları affedilir,
kabir azabından kurtulur, kıyametin o korkunç sahnesinden emin olur, hurilerle
evlendirilir, keramet elbisesi giydirilir ve ebedilik tacı takılır. İkincisi
ise: Canı ve malı ile yola çıkıp sadece Allah rızasını uman, öldürülmeyi değil
sadece öldürmeyi arzulayan kişidir ki, bu kişi ölür veya öldürülürse, doğruluk
meclisinde Allah Teala huzurunda Halilu'r-Rahman ile diz dize oturacaktır.
Üçüncüsü ise: Malı ve canı ile sırf Allah rızası için yola çıkıp hem öldürmeyi,
hem de öldürülmeyi arzulayan kişidir ki, bu kişi ölür veya öldürülürse, kıyamet
günü bütün insanların diz üstü çömeldiği sahnede kılıcını çekmiş ve onu omuzuna
atmış halde diriltilecektir. Bu kişi etrafındakilere: Yol verin, açılın, zira
biz kanlarımızı Allah'a Allah için akıttık diyecek."
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) buyurdu ki: "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki bu şehit
zat, anılan sözü Hz. İbrahim'e veya peygamberlerden herhangi birine söyleyecek
olsa, hak etmesine binaen ona yol verir ve yolunu açar. İşte bu kimseler
Allah'tan ne dilerse kendilerine verilecek, şefaat ettikleri herkes şefaate
nail olacak, cennette her istedikleri olacak, ne bir peygamber ne de başkası
cennette ondan yüksek bir konumda olmayacak, Firdevs cennetinde gümüşten bin
şehrin sahibi, altından bin şehrin sahibi, inciden bin şehrin, yakuttan bin
şehrin, luluden bin şehrin, zebercedden bin şehrin, nurdan bin şehrin sahibi
olacak ve her bir şehirde bir milyon saray, her sarayda bir milyon ev, her evde
bir milyon taht, her tahtın uzunluğu bin yıl mesafe uzunluğunda olacak, eni bin
yıl mesafede olacak, uzunluğu göğe doğru beş yüz yıllık mesafede olacak,
üzerinde uyluk kemikleri görünen bir eş olacak, her köşesi yirmi mil olacak ve
dört köşe uzunluğu bu kadar olacak. Kadının göz kenarları akbaba kanadı veya
akbabanın ayakları gibi, kaşları hilal gibi olacak. Elbiseleri Adn
cennetlerinde biten elbiselerden olacak, suyu cennetteki tesnim pınarından
olacak. Cemali gözleri kamaştıracak, dünyada yaşayanlara görünecek olsa ve onu
bir peygamber yahut bir melek görse cemaline meftun olacak. Eşinin
hizmetçilerinden hariç, her bir kadının hizmetinde yüz bin genç cariye olacak.
Her yatağın yanında başka bir madenden mamul İkinci bir yatak olacak, her
sandalyenin uzunluğu yüz bin zira, her birinin üzerinde yüz bin yatak, her bir
yatağın kalınlığı yerle gök arasındaki kalınlık gibi olacak. Her bir hizmetçi
cariye arası beş yüz yıllık mesafe olacak. Bunlar cennete sıddik ve müminlerden
beş yüz yıl önce girecekler. Bekar eşlerle beraber olacaklar. Karyolasına
yaklaştığında yatak alçalacak ve etrafı seyredecek şekilde dilediği gibi
oturacak. Her oturuşta hurilerle beraber yetmiş yıl beraber olacak, en güzeli
ve en alımlısı ona şöyle diyecek: Ey Allah'ın kulu! Bizimle beraber olmayacak
mısın? O da ona dönüp bakacak ve: Sen kimsin? diyecek, huri şu karşılığı
verecek: Ben. Allahu Teala'nın "Ve katımızda dahası da var" buyurduğu
sınıftanım. Daha sonra ondan daha güzeli ve daha alımlısı seslenecek: Ey
Allah'ın kulu! Bize karşı bir arzun yok mu? diye soracak. O da: Yerini ve
konumunu bilemedim diyecek. Bunun üzerine o huri: Allah Teala'nın: "Hiç
bir nefis mutlulukları için kendilerine ne saklandığını bilemez" dediğini
bilmiyor musun? karşılığını verecek. O da: Evet biliyorum cevabını
verecek."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bu kişi, içinde bulunduğu nimet ve lezzetten
bu huri ile kırk yıl meşgul olamayacak. Cennet ehli cennete girdiğinde deniz
şehitleri inciden gemilere binecekler, nurdan bir nehir içerisinde, kürekleri
inci, mercan ve yakuttan olacak, ez-Zehra diye isimlendirilen rüzgar onları dağ
gibi dalgalara sürükleyecek, o rüzgar dalgalar gibi parıldayan nurdan ibaret
olacak. Bu ikram, yaz günü şeffaf bir cam içerisinde dünya ehline sunulan soğuk
içecekten daha tatlı olacak, önlerinde canlarını feda etmeye hazır okçuları
için bir milyon beş yüz elli bin yıl, dünyada sağ cenahlarında görev yapan
kimseler de arkalarında olacak ve sayıları diğerlerinin yarısı olacak, sol
cenahlarında bulunan kimseler de aynı şekilde yer alacak, onlara su ikram eden
kimseler de arkalarında inciden sürahilerle orada bulunacaklar. Onlar bu halde
anılan nehirde seyre dalmışlarken dalgalar onları Allah Teala'nın arşının önüne
getirecek. Onlar bu konumdayken karşılarına melekler çıkacak. Cennet ehli
hizmetçilerini güzellik ve sahip oldukları nura göre sınıflandırdıkları gibi
kendileri de Allah katındaki derecelerine göre sınıflara ayrılacaklar,
içlerinden biri, melek olan hizmetçisine secde etmeye yeltenecek de melek ona
şöyle diyecek: Ey Allah'ın dostu! Senin hizmetçinim, biz celal cennetlerinde
yüz bin hizmetçiyiz, yüz bin hizmetçi de selam cennetlerinde yer alacak.> Bu
hizmetçilerden her biri yüz şehirden sorumlu olacak; her şehirde yüz bin saray
olacak, her sarayda altın, gümüş, inci, yakut, zeberced, lü'lü' ve nurdan yüz
bin ev olacak, içerisinde eşleri, tahtları ve hizmetçileri bulunacak. En küçük
sarayına insan ve cinlerin tümü ve onların bir milyon katı gelip oraya
konaklayacak olurlarsa, o en küçük saray onları rahatlıkla alacak, içerisinde
diledikleri kadar ev, hizmetçi, meyve, yemek, içecek bulunacak. Her saray
içerisinde anılan şeyler, diğer bir saraya ihtiyaç duymayacak kadar yeterli
bulunacak. Orada bulunanların en düşük mertebede olanı Allah Teala'nın cemali
ile sabah ve akşam müşerref olacak. Allah Teala bütün kerametin kendisine
verilmesini emredecek ve mübarek yüzüne nazar kılmasına müsade edecek."
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
Bu hadis uydurmadır,
bunu iftira eden, ne kadar cüretkar, ne kadar da cahil cesareti sahibiymiş!
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2- Şehit İsminin
Sadece Savaş Meydanında Öldürülen Kimseye Verilmesinin Yasaklanması