KADR 5 |
سَلَامٌ
هِيَ حَتَّى
مَطْلَعِ
الْفَجْرِ |
5. O, tan yeri
ağarıncaya kadar, selamdır.
Denildiğine göre ifade;
"Herbir iş için" (4. ayet) buyruğunda tamam olmakta olup, daha sonra;
" ... selamdır" diye buyurmuştur. (Mealde olduğu gibi) Bu Nafi ve
başkalarından rivayet edilmiş olup, Kadir gecesi bütünüyle bir selam
(kötülüklerden uzak), bir esenlik ve bir hayırdır, onda şer diye bir şey
yoktur, demektir.
"Tan yeri
ağarıncaya kadar": Fecrin doğuşuna kadar, demektir. ed-Dahhak dedi ki:
Yüce Allah o gecede selamet (esenlik)den başka bir şey takdir buyurmaz. Sair
gecelerde ise çeşitli belalarla da, selametle de hükümler verir.
O bir selamdır. Şeytanın
mümin bir erkek ya da mümin bir kadına etki etmesinden yana esenlikli olan bir
gecedir, diye de açıklanmıştır. Mücahid de böyle demiştir: O bir selamet
(esenlik) gecesidir. Şeytan o gecede herhangi bir kötülük ya da eziyet
işleyemez. Hatta bu açıklama, (Peygamber efendimize kadar ulaşan) merfu bir
rivayet olarak da nakledilmiştir. eş-Şa'bı dedi ki: O güneşin batışından, tan
yeri ağarıncaya kadar meleklerin mescidlerde bulunan kimselere selam vermeleri
demektir. Onlar yanlarından geçtikleri herbir mü'mine: Selam sana ey mümin,
derler.
Bunun, meleklerin bu
gecede biribirlerine selam vermeleri anlamında olduğu da söylenmiştir,
Katade dedi ki: "O
... bir selamdır." O bir hayırdır. "Tan yeri ağarıncaya" tan
yerinin doğuşuna "kadar" demektir.
el-Kisai ve İbn Muhaysın
"ağarınca" anlamındaki lafzı "lam" harfi kes reli olarak;
(...) diye; diğerleri ise üstün olarak okumuşlardır. üstün ve esreli okuyuş
mastarın iki ayrı söyleyişidir, "Fe'ale, yef'ulu" kalıbında gelen
fiillerde (bu harfin) üstün okunuşu esastır, "Maktel ve mahrec"
kelimelerinde olduğu gibi. Kesreli okunuşu ise kıyastan istisna kabul edilen
kelimeler için sözkonusudur. "Meşrik, mağrib, menbit, meskin, mensik,
mahşir, maskit ve meczir" kelimelerinde olduğu gibi. Bütün bunların
hepsinde hem üstün, hem de kesreli okuyuş nakledilmiştir ki; bu halde bundan
kasıt isim değil, mastar olur. Burada üç husustan söz etmek gerekmektedir:
1- Kadir Gecesinin
Tayini:
Kadir gecesinin muayyen
olarak hangisi olduğu hususunda ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Büyük
çoğunluğunun kabul ettiği görüşe göre, Kadir gecesi yirmiyedinci gecedir. Çünkü
Zirr b. Hubeyş'in rivayet ettiği hadise göre, o şöyle demiştir: Ben Ubeyy b.
Ka'b'a dedim ki Kardeşin Abdullah b. Mesud şöyle der: Kim bir sene boyunca
(geceleri) namaz kılarsa, Kadir gecesine rastlar. Ubeyy b. Ka'b dedi ki: Allah
Ebu Abdurrahman'a mağfiret buyursun. O bu gecenin ramazanın son on gününde
olduğunu ve bunun yirmiyedinci gece olduğunu biliyor. Fakat o, insanların buna
bel bağlamamasını istemiştir. Daha sonra da kat'i bir şekilde yemin ederek: O
gecenin yirmiyedinci gece olduğunu ifade etmiştir. Ben ona: Ey Ebu'I-Münzir
(Dbeyy b. Ka'b'ın künyesidir) neye dayanarak bunu söylüyorsun? dedim. Şöyle dedi:
Bunu Resulullah (s.a.v.)'ın bize haber verdiği delile dayanarak -yahutta
bildirdiği alamete göre- haber veriyorum ki; o gün güneş (gözleri kamaştıracak
kadar) bir parıltısı olmaksızın doğar. Tirmizı dedi ki: Bu, hasen, sahih bir
hadistir. Bu hadisi Müslim de rivayet etmiştir.
Bu gecenin senenin diğer
ayları bir tarafa yalnızca Ramazan ayında olduğu da söylenmiştir. Bu Ebu
Hureyre ve başkalarının görüşüdür.
Bir diğer görüşe göre,
Kadir gecesi, bütün senededir. Buna göre bir kimse hanımını boşamayı ya da
kölesini azad etmeyi Kadir gecesine bağlı olarak, verecek olursa yemin ettiği
günden itibaren tam bir sene geçmedikçe hanımı ondan boş olmaz, kölesi de
hürriyetine kavuşmuş olmaz. Çünkü şüphe ile boşamanın gerçekleştirilmesi caiz
olmaz. Kadir gecesinin belli bir vakte tahsisi de sabit olmamıştır. O halde tam
bir sene geçmedikçe boşamanın gerçekleşmemesi gerekir. Kölenin azad edilmesi de
öyledir. Buna benzer yemin ve başka hususlar da aynı hükümdedir. Zaten İbn
Mesud da: Kim bütün sene (gecelerin)i ihya ederse, kadir gecesini isabet
ettirir, demiştir. Bu husus İbn Ömer'e ulaşınca şöyle demiştir Allah
Abdu'r-Rahman'ın babasına (Abdullah b. Mesud'un künyesi) rahmet buyursun. O
kadir gecesinin ramazan ayının son on gününde olduğunu bilmeyen birisi değildir.
Fakat o insanların buna bel bağlamalarını istememiştir.
Ebu Hanife de Kadir
gecesinin senenin tümünde gizli olduğu görüşünü benimsemiştir. Ondan şöyle
dediği de nakledilmiştir: Bu gece kaldırılmış bulunmaktadır. Bu gece sadece bir
defa olmuş ve bitmiştir. Ancak doğrusu bu gecenin kalmaya devam ettiğidir.
Yine İbn Mesud'dan
rivayet edildiğine göre, Kadir gecesi eğer bu sene herhangi bir günde ise,
gelecek sene bir başka gündedir. Ancak cumhurun kanaatine göre Kadir gecesi her
senenin Ramazan ayındadır.
Diğer taraftan Kadir
gecesinin Ramazan ayının ilk gecesi olduğu da söylenmiştir. Bu, Ebu Rezın
el-Ukaylı'nin görüşüdür.
el-Hasen, İbn İshak ve
Abdullah b. ez-Zübeyr: O Ramazanın onyedinci gecesidir. Sabahında Bedir
gazvesinin gerçekleştiği gece de odur, demişlerdir. Onlar bu kanaate Yüce
Allah'ın: "Eğer Allah'a, Furkan günü olan o iki ordunun birbirleriyle
karşılaştıkları günde kulumuza indirdiğimize inanmışsanız ... "(el-Enfal,
41) buyruğundan hareketle varmış gibi görünüyorlar. Bu da onyedinci gece(nin
gündüzü) olmuştu.
Kadir gecesinin
ondokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir.
Ancak sahih ve meşhur
olan Kadir gecesinin Ramazanın son on gecesinde olduğudur. Malik, Şafii, Evzai,
Ebu Sevr ve Ahmed'in görüşü budur.
Bir başka kesimin
kanaatine göre Kadir gecesi yirmibirinci gecedir. Şafii (r.a) da bu görüşe
meyletmiş bulunmaktadır. Buna sebeb ise Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği
Malik ve başkalarının da kitabIarında kaydettiği su ve çamurdan sözeden hadis-i
şeriftir.
(Ramazanın) yirmiüçüncü
gecesi olduğu da söylenmiştir. Çünkü İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre, bir
adam şöyle demiş: Ey Allah'ın Resulü! Ben Kadir gecesini Ramazanın bitimine
yedi gece kalmış olan gecede gördüm. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bu
(Kadir gecesinin) yirmiüçüncü geceye rastlayan bir rüya görmüş bulunmaktadır.
Her kim bu ayda belli bir geceyi namazla geçirmek isterse yİrmiüçüncü geceyi
ihya etsin."
Ma'mer dedi ki: Eyyub
yirmiüçüncü gece gusleder ve hoş kokular sürlinürdü.
Müslim'in Sahih'inde
Peygamber (s.a.v.)'dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: "Ben rüyada
kendimi Kadir gecesinin sabahında su ve çamur içinde secde ederken
gördüm." Abdullah b. Uneys dedi ki: Ben onu yirmiüçüncü gecenin sabahında
su ve çamur arasında Rasülullah (s.a.v.)'ı haber verdiği şekilde gördüm,
demiştir.
Kadir gecesinin
Ramazanın yirmibeşinci gecesi olduğu da söylenmiştir.
Çünkü Ebu Said
el-Hudri'nin rivayet ettiği hadise göre Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Siz o geceyi son on gecede, dokuz gecede, yedi gecede, beşinci gecede arayınız."
Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.
Malik dedi ki: Dokuzuncu
gece ile kastettiği (ayın) yirmibirinci gecesi, yedincisi ile kastettiği (ayın)
yirmiüçüncü gecesi, beşinci gece ile kastettiği (ayın) yirmibeşinci gecesidir.
Yirmiyedinci gece olduğu
da söylenmiştir ki, bunun delili daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Bu Ali
(r.a), Aişe, Muaviye ve Ubeyy b. Ka'b'ın görüşüdür.
İbn Ömer'in rivayetine
göre Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Kadir gecesini
araştıracak olursa, onu yirmiyedinci gecede araştırsın. ''
Ubeyy b. Ka'b dedi ki:
Ben Rasülullah (s.a.v.)'ı şöyle buyururken dinledim:
"Kadir gecesi
yirmiyedinci gecedir. ''
Ebu Bekr el-Verrak dedi
ki: Yüce Allah bu ayın -yani Ramazan ayının- gecelerini bu sürenin kelimelerine
taksim etmiştir. Yirmiyedinci kelimeye ulaşınca ona işaret ederek "o"
diye buyurmuştur. Aynı şekilde Kadir gecesi üç defa zikredilmiştir ve dokuz
harftir. Bunların toplamı da yirmiyedi etmektedir.
Kadir gecesinin
yirmidokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)'ın şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kadir gecesi yirmidokuzuncu -yahut
yirmiyedinci- gecedir. Meleklerin bu gece sayısı çakıl taneleri kadardır. ''
Kadir gecesinin çift
sayılı gecelerde olduğu da söylenmiştir. el-Hasen dedi ki: Ben yirmidördüncü
gece(nin sabahı) güneşi yirmi yıl süreyle gözetledim. Gördüm ki güneş
(kamaştırıcı) ışığı bulunmayan beyaz bir şekilde doğuyordu.
Bununla o gecedeki
nurların çokluğundan dolayı güneşin böyle olduğunu kastetmektedir.
Kadir gecesinin bütün
sene içinde gizli olduğu da söylenmiştir. Böylelikle kişi bütün geceleri ihya
etmek için gayret göstersin.
Allah'ın, bu geceyi
Ramazan ayının tümünde gizlediği de söylenmiştir. Böylelikle Ramazan ayı
boyunca onu idrak etmek ümidiyle bütün geceler çokça amel ve ibadete
yönelsinler. Tıpkı diğer namazlar arasında orta namazı, Esma-i Hüsna'sı
arasında İsm-i Azam'ını, duanın kabul edildiği anı, cuma anları ile gecenin
anlarında, gazabını masiyetlerde, rızasını itaatlerde, belli bir anı sair
zamanlar arasında, salih kulunu diğer kullar arasında -O'nun rahmetinin bir
gereği ve bir hikmeti olarak- saklaması gibi.
2- Kadir Gecesinin
Alametleri:
Gecenin sabahında
güneşin, göz kamaştırıcı bir parıltısı olmaksızın beyaz olarak doğmasıdır.
el-Hasen dedi ki: Peygamber (s.a.v.) Kadir gecesi hakkında şöyle buyurmuştur:
"Kadir gecesinin alametleri arasında şunlar da vardır:
O gece aydınlık ve hoş
bir gecedir. O gece ne sıcak, ne de soğuktur. O gecenin sabahında güneş
(gözleri kamaştıran) ışıkları bulunmaksızın doğar."
Ubeyd b. Umeyr dedi ki:
(Ramazanın) yirmiyedinci gecesinde denizde bulunuyordum. Deniz suyundan bir
miktar aldım, onu tatlı ve rahat içilir buldum.
3- Kadir Gecesinin
Faziletleri:
Yüce Allah'ın:
"Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" (3. ayet) buyurması ile
"onda melekler ve ruh ... iner de iner" (4. ayet) buyurması
(faziletini anlatmak için) yeterlidir. Buharı ile Müslim'de de şöyle
buyurulmuştur: "Her kim Kadir gecesini (mükafatına) inanarak, (ecrini)
umarak namaz kılmakla (vesair ibadetlerle) ihya ederse, onun geçmiş (küçük)
günahları affolunur." Bu hadisi Ebu Hureyre rivayet etmiştir.
İbn Abbas dedi ki:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kadir gecesi oldu mu aralarında
Cebrail'in de bulunduğu Sidretu'I-Münteha'da sakin olan melekler ardı arkasına
inerler. Beraberlerinde birtakım sancaklar bulunur. Bu sancaklardan biri benim
kabrimin üzerine, biri Beytu'l-Makdis'in üzerine, biri Mescid-i Haram'ın
üzerine, biri Turu Sina'nın üzerine dikilir. Kendisine selam vermedik mü'min
erkek ve mü'min bir kadın bırakmazlar. İçki içen, domuz eti yiyen ve zaferana
bulanan kimseler müstesna."
Hadis-i şerifte de şöyle
buyurulmuştur: "Bu gecenin tan vakti ortalığı aydınlatıncaya kadar, şeytan
bu gecede dışarıya çıkmaz. Bu gece herhangi bir kimsenin aklına zarar
veremediği gibi, herhangi bir fesad da işleyemez, bu gecede hiçbir büyücünün
büyüsü etki gösteremez."
eş-Şa'bi dedi ki: Bu
gecenin gecesi gündüzü, gündüzü de gecesi gibidir. el-Ferra dedi ki: Yüce
Allah, Kadir gecesinde ancak mutluluk ve nimetler takdir buyurur. Diğer
gecelerde ise belalar ve türlü musibetleri takdir eder. Bu açıklama daha önce
ed-Dahhak'tan da nakledilmiş idi. Böyle bir kanaat, şahsi görüşe dayanılarak
ileri sürülemez. O halde bu (peygambere kadar ulaşan) merfu bir rivayettir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
el-Muvatta'da Said b.
el-Müseyyeb'in şöyle dediği nakledilmektedir: Kadir gecesinde yatsı namazında
(cemaatle birlikte) hazır bulunan kimse o geceden kendi payına düşeni almış
olur.'' Böyle bir görüş mücerred (kişisel) görüşle anlaşılamaz.
Ubeydullah b. Amir b.
Rabia'nın rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim Kadir gecesi akşam ve yatsı namazlarını cemaat ile birlikte
kılarsa, artık o kimse Kadir gecesinden payına düşeni almış olur.'' Bu hadisi
es-Sa'lebi Tefsirinde zikretmiş bulunmaktadır.
Aişe (r.anha) dedi ki:
Ey Allah'ın Rasülü! Eğer Kadir gecesine denk gelirsem ne diyeyim? diye sordum.
Şöyle buyurdu:
"Allah'ım, şüphesiz ki Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de
affet, de" diye buyurdu. (Kadr Süresi burada sona ermektedir. Allah'a hamd
olsun).
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN