ALAK 4 |
الَّذِي
عَلَّمَ
بِالْقَلَمِ |
4. O, kalemle
öğretendir.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:
1- Kalem ve Yazının Önemi:
2- Rabbani Kalemler:
3- Arapların ve Peygamber Efendimizin
ümmiliği:
1- Kalem ve Yazının
Önemi:
"O kalemle" yazmayı
"öğretendir." Yani insana kalemle yazı yazmayı öğretmiştir. Said'in
rivayetine göre, Katade şöyle demiştir: Kalem Yüce Allah'tan gelmiş pek büyük
bir nimettir. Eğer o olmasaydı ne bir din dimdik ayakta dururdu, ne de hayat
düzene girerdi. Yüce Allah, kullarına bilmediklerini öğretmiş olmayı, onları
cahilliğin karanlığından ilmin aydınlığına çıkarmayı lütuf ve kereminin
kemaline delil göstermiş, kendisinden başka hiç kimsenin bilemeyeceği kadar pek
büyük faydalar ihtiva eden yazma ilminin üstünlüğüne dikkat çekmiş olmaktadır.
İlimlerin kaydedilmesi, hikmetlerin yazılması, öncekilerin haber ve
görüşlerinin tesbiti, Allah'ın indirilmiş kitaplarının yazılması, hep yazı ile
gerçekleşmiştir. Eğer yazı olmasaydı din ve dünya işleri doğru bir şekilde
ayakta duramazdı. "Kalem"e bu ismin veriliş sebebi kesilmesi dolayısı
iledir. "Tırnak kesmek" tabiri de aynı kökten gelmektedir. Muhdes
şairlerden birisi kalemi nitelendirirken şöyle demektedir:
"Mürekkeb kafasını
boyarken onun, sanki o Delinmemiş inciye kavuşmak için süslenen yaşlı gibidir.
Hem niçin ben ona bir tazim gözüyle bakmıyayım ki; Onun ile (amellerin
yazıldığı) sahifeler Yüce Allah'a yükseltilmektedir."
Abdullah b. Ömer'den
gelen rivayete göre o şöyle demiştir: Ey Allah'ın Rasulü! Senden işittiğim hadisleri
(sözleri) yazayım mı? Peygamber: "Evet, yaz. Çünkü şüphesiz Allah kalemle
(yazı yazmayı) öğretmiştir" dedi.
Mücahid, Ebu Ömer'den
şöyle dediğini rivayet etmektedir: Yüce Allah, dört şeyi kendi eliyle
yaratmıştır. Sonra diğer canlılara: "ol" demiştir, onlar da olmuştur.
(Bu dört şey): Kalem, Arş, Adn cenneti ve Adem (a.s)'dır.
Yüce Allah'ın kime kalem
ile yazı yazmayı öğrettiği hususunda üç görüş vardır. Birinci görüşe göre bu,
Adem (a.s)'dır. Çünkü ilk yazı yazan odur. Bu görüş Ka'b el-Ahbar'ın görüşüdür.
İkincisine göre o
İdris'tir. Çünkü ilk yazı yazan odur. Bu da Dahhak'ın görüşüdür.
Üçüncüsü ise bu buyruk,
kalemle yazı yazan herkesi kapsar. Çünkü onu kim öğrenmişse Yüce Allah'ın
öğretmesi sayesinde öğrenmiştir. Böylelikle Yüce Allah'ın kendisini yaratması
ve ona yazı yazmayı öğretmek nimetini -üzerindeki nimetini tamamlamak
suretiyle- birarada toplamış olmaktadır.
2- Rabbani Kalemler:
Peygamber (s.a.v.)'dan
sahih olarak gelen rivayete göre, Ebu Hureyre şöyle demiştir: Yüce Allah,
mahlukatı yarattıktan sonra -kendi nezdinde Arşın üstünde bulunan- kitabında:
"Şüphesiz Benim rahmetim gazabımı geçer" diye yazmıştır.
Peygamber (s.a.v.)'den
şöyle buyurduğu sabittir: "Allah'ın ilk yarattığı şey, kalemdir. Ona: Yaz
dedi, o da kıyamet gününe kadar olacak herşeyi yazdı. O (kitab) onun nezdinde
zikirde Arşı'nın üstündedir. ''
Sahih-i Müslim'de İbn
Mesud'un rivayet ettiği hadiste geçtiğine göre o Peygamber (s.a.v.)'ı şöyle
buyururken dinlemiş: "Nutfenin üzerinden kırkiki gün geçtiği vakit Allah
ona bir melek gönderir. Bu melek o nutfeye suret verir. Onun kulağını, gözünü,
derisini, etini, kemiğini yaratır. Sonra: Rabbim erkek mi, dişi mi (olacak)?
diye sorar. Rabbin, dilediği hükmü verir, melek de yazar. Sonra şöyle der:
Rabbim eceli, Rabbin dilediğini söyler. Melek de onu yazar. Sonra: Rabbim rızkı
diye sorar. Rabbin dilediği hükmü verir. Melek de onu yazar. Sonra melek elinde
sahife ile çıkar. Emrolunduğu şeye ne bir şey arttırır, ne bir şey eksiltir.
Yüce Allah da: "Halbuki şüphe yok ki üzerinizde bekçiler, çok şerefli
yazıcılar vardır" (el-İnfitar, 10-11) diye buyurmaktadır. ''
İlim adamlarımız der ki:
Kalemler aslında üç tanedir. Birinci kalem Yüce Allah'ın kendi eliyle yaratıp,
yazmasını emrettiği kalemdir. İkincisi meleklerin kalemleridir. Allah, bu
kalemleri onların ellerine vermiştir. Onlar da bu kalemlerle takdirleri, olacak
şeyleri ve amelleri yazarlar. üçüncü kalem insanların kalemleridir. Allah bu
kalemleri insanların eline vermiştir, onlar da bu kalemlerle kendi sözlerini yazarlar
ve onlarla maksatlarına erişirler.
Yazı yazmada çok büyük
üstünlükler, faziletler vardır. Yazı yazmak da beyanın kapsamı içerisindedir.
Beyan (meramını açıklamak) ise Adem oğlunun özelliklerindendir.
3- Arapların ve
Peygamber Efendimizin ümmiliği:
ilim adamlarımız dedi
ki: Araplar, insanlar arasında yazı yazmayı en az bilenler idi. Araplar
arasında bu işi en az bilen de Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi. O yazı yazmayı
öğrenmekten alıkonmuştur. Böylesi onun mucizesini daha bir isbatlasın, delilini
daha bir güçlendirsin diye. Bu husus daha önceden el-Ankebut Süresi'nde (48.
ayetin tefsirinde) gereği kadarıyla açıklanmış bulunmaktadır.
Hammad b. Seleme,
ez-Zübeyr b. Abdi's-Selam'dan, o Eyyub b. Abdullah el-fihri'den, o Abdullah b.
Mesud'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Hanımlarınızı yüksek köşklere yerleştirmeyiniz, onlara yazma
öğretmeyiniz. ''
ilim adamlarımız dedi
ki: Peygamber (s.a.v.)'ın bu işten sakındırmasının sebebi, hanımların yüksekçe
köşklere yerleştirilmelerinin erkeklere bakmalarına sebeb teşkil etmesidir.
Çünkü bu hususta onlar gereği gibi korunmamış ve tesettür altına alınmamış
olurlar. Diğer taraftan onlar erkeklere bakmaktan kendilerini
alıkoyamayabilirler. O vakit fitne ve bela başgösterir. Peygamber onları,
yüksek köşklerin ve odaların fitneye götüren bir yol olmaması noktasında
sakındırmış olmaktadır. Bu da Rasülullah (s.a.v.)'ın şu buyruğu gibidir:
"Kadınlar için erkeklerin kendilerini görmemesi, onların da erkekleri
görmemesinden daha hayırlı hiçbir şey yoktur ''
Çünkü kadın erkekten
yaratılmıştır. Onun bütün şevki erkeğe yöneliktir.
Erkekte de arzu
yaratılmıştır ve kadın onun için bir sükun kılınmıştır. Dolayısıyla onlardan
birisi için, diğeri hakkında güven duyulamaz. Kadına yazı yazmayı öğretmek de
fitneye sebeb teşkil edebilir. Çünkü ona yazı yazmak öğretildiği vakit, bu
sefer sevdiği kimselere yazar. Yazmak da gözlerden bir gözdür. Onun vasıtası
ile hazırda olan bir kimse gaib olanı görebilir. Hat, kişinin elinin bir
izidir, eseridir. Yazı yazmak, ayrıca dilin hareket edemediği yerlerde vicdanın
içindekileri ifade eder. O bakımdan yazı dilden daha beliğdir. Rasulullah
(s.a.v.) kadınları daha iyi korumak ve kalplerinin tertemiz kalmasını sağlamak
maksadıyla, onlar aleyhine olacak fitneye götüren sebeblerin, yolların ortadan
kalkmasını istemiştir. (Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır).
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN