ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İNŞİRAH

2

/

3

 

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ {2}

 الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ {3}

 

2, 3. Ve sırtına çok ağır gelen yükünü üzerinden indirmedik mi?

 

" ... yükünü üzerinden indirmedik mi?" Yani üzerinden günahını kaldırmadık mı?

 

Enes (ikinci ayetin ilk kelimesini): "Çözmedik mi ve kaldırmadık mı?" diye okumuştur. İbn Mesud (ikinci ayeti): "üzerinden ağır yükünü çözmedik mi?" diye okumuştur.

 

Bu ayet-i kerime Yüce Allah'ın: "Allah geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın ... " (el-Feth, 2) buyruğunu andırmaktadır.

 

Bütün bunlar peygamberlikten önce olmuştur, diye açıklanmıştır.

 

Vizr (yük): Günah demektir. Yani Biz, senin üzerinden daha önce içinde bulunduğun cahil! halleri kaldırdık. Çünkü Peygamber (s.a.v.) her ne kadar bir puta ve heykele ibadet etmedi ise de kavminin yaptıkları pek çok işi yapardı. Katade, el-Hasen ve ed-Dahhak şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.v.)'in kendisine ağır gelen birtakım günahları vardı. Allah, bütün bu günahları ona bağışladı.

 

"Sırtına çok ağır gelen ... " Yani bu ağır yükün sesi işitilinceye kadar ona ağır gelmişti. Dilciler eğer ağır yükün etkisi ile sesi işitilecek olursa: "Yük dişi devenin sırtına ağır geldi" derler. "Yükün sesini işittim" ifadesi de böyledir. Şair Cemil şöyle demiştir: "Ve nihayet onun ipleri gıcırdamaya başladığında, Göğsünün kemikleri parçalanıyor zannetti."

 

O halde "vizr" ağır yük demektir. el-Muhasibi dedi ki: Şayet Allah onu affetmemiş olsaydı, o yükün (günahın) ağırlığı(nın üzerinde kalacağı) kast edilmektedir.

 

"Sırtına çok ağır gelen" ona ağır gelip, onda güç, takat bırakmayan demektir. (el-Muhasibi) dedi ki: Peygamberlerin günahları bağışlanmış olmakla birlikte, bu şekilde ağırlık ile nitelendirilmesinin sebebi, onların bu günahlarından ötürü çokça üzülmeleri, pişmanlık duymaları ve hasret çekmeleridir (hayıflanmalarıdır).

 

es-Süddi dedi ki: "Yükünü üzerinden indirmedik mi?" Onun ağırlığını üzerinden kaldırmadık mı? demektir. Bu buyruk, Abdullah b. Mesud'un kıraatinde: "Senin üzerinden ağır yükünü indirmedik mi?" şeklindedir.

 

Biz, cahiliye döneminin günahlarının ağırlığını üzerinden kaldırdık, diye de açıklanmıştır.

el-Huseyn b. el-Padl dedi ki: Bununla hata ve yanılmaları kastetmektedir.

ümmetinin günahları diye de açıklanmıştır. Kalbi onlarla meşgul olduğundan ötürü günahları kendisine izafe etmiştir.

 

Abdu'I-Aziz b. Yahya ve Ebu Ubeyde dedi ki: Peygamberliğin ağır yükünü ve bu yükün gereklerini yerine getirmeyi sana hafiflettik ki, bunlar sana ağır gelmesin. Önceleri vahiy ona o kadar ağır geliyordu ki, neredeyse kendisini dağın tepesinden aşağıya atacaktı. Bu hali; Cebrail ona gelip, kendisini ona gösterinceye kadar devam etti. Delirmiş olabileceği korkusu giderildi, diye de açıklanmıştır.

 

Bir başka açıklama da şöyledir: Biz seni günah yükünü taşımaktan koruduğumuz gibi, peygamberlikten önceki kırk yıllık süre içerisinde pisliklerden muhafaza ettik; ta ki sana vahiy; pisliklerden arınmış olduğun bir halde ininceye kadar.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İnşirah 4

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR