ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ŞEMS

1

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا

 

1. Andolsun güneşe ve aydınlığına;

 

"Ve aydınlığına" buyruğunu Mücahid; ışığına ve parlayıp aydınlatmasına demektir, demiştir. Bu ikinci bir yemindir. Şanı Yüce Allah, burada aydınlığı güneşin kendisine izafe etmiştir. Çünkü aydınlık, ancak güneşin yükselmesiyle gerçekleşir.

 

Katade: parlaklığı diye açıklamıştır. es-Süddi sıcağı demiştir. ed-Dahhak'ın, İbn Abbas'tan rivayetine göre o; "Ve aydınlığına" buyruğu hakkında şöyle demiştir: Yüce Allah, güneşte aydınlığı yaratmış ve onu sıcak olarak var etmiştir. el-Yezidi dedi ki: Bundan maksat (aydınlığının) etrafa yayılmasıdır.

 

Onun sayesinde görünen ve açığa çıkan herbir yaratık, diye de açıklamıştır. Bu durumda hem güneşe hem de yeryüzündeki bütün yaratılmışlara yemin edilmiş olmaktadır. Bu açıklamayı el-Maverdı nakletmiştir.

 

"Aydınlık" lafzı müennestir. Nitekim: "Güneşin aydınlığı (etrafı aydınlatmak vakti) yükseldi" denilir ki bu da; (...) ile anlatılandan daha ileri bir vakitte gerçekleşir. Bazan müzekker olarak da kullanılabilir. Bu lafzı, müennes olarak kabul edenler, bunun; (...)'in çoğulu olduğu kanaatindedir. Müzekker olarak kabul edenler de "fual" vezninde "surad: kuş, serçe" ve "nuğar: kuş yavrusu" türünde isim olduğu kanaatindedir.

 

Bu lafız "seher" gibi mütemekkin olmayan  bir zarftır. O bakımdan: "Onunla kuşluk vakti karşılaştım" denilir. Eğer içinde bulunduğumuz günün kuşluk vaktini kastedecek olursak; (...) diye tenvinsiz olarak kullanılır.

 

el-Ferra dedi ki: "Gündüz" demektir. Katade de böyle demiştir. Ancak Araplarca bilinen, güneş doğup da bunun üzerinden kısa bir süre geçen vakti anlatmak için kullanıldığıdır. Eğer bu daha ileriye gidecek olursa med ile; (...) denilir. Medsiz olarak bunun günün tamamı olduğunu söyleyenlerin bu görüşü, güneşin ışığının devamından ötürü böyle demişlerdir. Bu, güneşin ıŞığı yahut sıcağıdır, diyenlerin görüşüne gelince, güneşin aydınlığı ancak güneşin ışığı ile birlikte bulunduğundan dolayıdır. "Duha" güneşin sıcağı anlamındadır diyen kimseler, Yüce Allah'ın: "Güneş sıcağını da çekmezsin" (Ta-Ha, 119) buyruğunu delil gösterirler ki, sıcaklık seni rahatsız etmeyecektir, anlamındadır.

 

el-Müberred dedi ki: Bu kelimenin aslı güneşin ıŞığı demek olan: (...)'den gelmektedir. Sonundaki "elif" ise ikinci "ha"dan kalbedilmiştir. (...)'in çoğulu; (...) diye gelir. Tekilindeki "vav" harfi ikinci "ha "dan kalbedilmiştir. Buna karşılık; (...) şeklindeki "elif" ise "vav"dan kalbedilmiştir.

 

Ebu'l-Heysem dedi ki: "Gölge"nin zıddı olup yer üzerindeki güneşin ışığına denir. Bunun da aslı; (...)'dır. "Ha" sakin olmakla birlikte "ye" harfini kullanmayı ağır bulduklarından onu "elif"e kalbetmişlerdir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Şems 2

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR