ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İNŞİKAK

22

/

25

{س} بَلِ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ {22} وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ {23} فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ {24} إِلَّا الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ {25}

 

22. Aksine o inkar edenler yalanlarlar.

23. Halbuki Allah, içlerinde neyi gizlemekte olduklarını en iyi bilendir.

24. Artık sen, onlara çok acıklı bir azabı müjdele!

25. Ancak iman edip, salih ameller işleyenler müstesnadır.

Onlar için eksilmez ve kesilmez bir mükafat vardır.

 

"Aksine o inkar edenler" Muhammed (s.a.v.) ve onun getirdiklerini "yalanlarlar. "

 

Mukatil dedi ki: Ayet Amr b. Umeyroğulları hakkında inmiştir. Bunlar dört kişi idi. Onların ikisi müslüman oldu.

 

Bütün kafirler hakkında olduğu da söylenmiştir.

"Halbuki Allah, içlerinde neyi gizlemekte olduklarını en iyi bilendir."

İçlerinde gizledikleri yalanlamayı en iyi bilendir, ed-Dahhak da İbn Abbas'tan böylece rivayet etmiştir.

 

Mücahid dedi ki: Gizledikleri davranışlarını (en iyi bilendir). İbn Zeyd: Hem salih, hem de kötü amelleri bir arada işlediklerini (en iyi bilendir).

 

(Buradaki "gizlemekte oldukları" anlamı Verilen fiil) içinde bir şeylerin toplandığı kab demek olan; (...)'den alınmıştır. Azığı ve eşyayı bir kaba koyduğumuz zaman: (...) deriz. Şair de şöyle demiştir: "Aradan uzun zaman geçse dahi, hayır daha bir kalıcıdır Kötülük ise senin kaba doldurduğun en kötü azıktır."

 

''Onu belledi" demektir. ''Sözü belledim, bellerim" denilir. ''İyice belleyen, kulak" demektir. Buna dair açıklamalar daha önceden (el-Hakka, 12. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Artık sen onlara" yalanlamalarına karşılık cehennemde "çok acıklı" can yakıcı, acıtıcı "bir azabı müjdele!" Yani bunu onlara müjde yerine bildir.

 

"Ancak iman edip, salih ameller işleyenler müstesnadır." Bu istisna munkati' bir istisnadır. Şöyle buyurmuş gibidir: Ama Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasülü olduğuna dair şehadeti doğru kabul edip, tasdik edenler ve salih amel işleyenler, yani onlara farz olan emirleri eksiksiz yerine getirenler, "onlar için eksilmez ve kesilmez bir mükafat," bir sevab "vardır."

 

''Halatı kestim" denilir. Daha önceden (Fussilet, 8. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

Nafi' b. el-Ezrak, İbn Abbas'a Yüce Allah'ın: "Onlar için eksilmez ve kesilmez bir mükafat vardır" buyruğu hakkında sormuş, o da: Kesintisiz demektir, diye açıklamıştır. Peki Araplar bu anlamı biliyorlar mı, diye sormuş,

 

İbn Abbas, şöyle demiş: Evet, Yeşkurlulardan olan şair şu beyiti ile bu anlamda olduğunu bilmiş ve zikretmiş bulunmaktadır: "Sen arkalarında süratle yürüyüşünden ötürü Adeta etrafa yayılmış ince bir toz gibi görürsün."

 

el-Müberred dedi ki: "Toz" demektir. Çünkü (atlar) o tozu arkalarından kesmektedir (arkalarında bırakmaktadır). Zayıf olan herbir şeye de: (...) ile (...) denilir.

 

"Kesilmez ve eksilmez"in, kendisi sebebiyle onlara minnet olunmaz, anlamına geldiği de söylenmiştir.

 

İlim ehlinden birtakım kimselerin zikrettiklerine göre, Yüce Allah'ın: "Ancak iman edip, salih ameller işleyenler müstesnadır" buyruğu bir istisna değildir. Burada (istisna) "vav: ve" anlamındadır. Sanki; ''İman edip ... gelince" diye buyurmuş gibidir. el-Bakara Suresi'nde (150. ayetin tefsirinde) bu hususta açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun.

 

el-İnşikak Suresi'nin tefsiri burada sona ermektedir. Allah'a hamdolsun.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

BURUC SURESİ

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR