ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MUTAFFİFİN

29

/

36

إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ {29} وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ {30} وَإِذَا انقَلَبُواْ إِلَى أَهْلِهِمُ انقَلَبُواْ فَكِهِينَ {31}

وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ {32} وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ

حَافِظِينَ {33} فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُواْ مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ {34}

عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ {35} هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ {36}

 

 

29. Şüphe yok ki o günahkarlar iman edenlerden bir kısmına gülerlerdi.

30. Yanlarından geçtiklerinde de birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.

31. Ailelerine döndükleri vakit zevk duyarak dönerlerdi.

32. Onlar, bunları gördüklerinde de: "Şüphe yok ki bunlar sapmışlardır" derlerdi.

33. Halbuki onlar, bunların üzerine gözetleyiciler olarak gönderilmemişlerdi.

34. İşte bugün ise iman edenler, o kafirlere gülerler.

35. Tahtlar üzerinde bakarlar.

36. O kafirlere işleyegeldiklerinin cezası verildi mi?

 

"Şüphe yok ki o günahkarlar ... " buyruğu ile Yüce Allah, dünyada kafirlerin ruhlarının mü'minler ile birlikteki hallerini nitelendirmekte ve onların mü'minlerle alayettiklerini belirtmektedir.

 

Kastedilenler, şirk ehlinden olan Kureyş'in elebaşılarıdır. Birtakım kimseler İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: Burada sözü edilenler elVelid b. el-Muğıre, Ukbe b. Ebi Muayt, el-Aas b. Vail, el-Esved b. Abdi Yağus, el-A.s b. Hişam, Ebu Cehil ve en-Nadr b. el-Haris'tir. İşte bunlar:

 

"iman edenlerden" Muhammed (s.a.v.)'ın ashabından Ammar, Habbab, Suheyb ve Bilal gibi olan "bir kısmına" onlarla alayetmek üzere "gülerlerdi."

 

Rasülullah (s.a.v.)'ın yanına gittiklerinde "yanlarından geçtiklerinde de birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı." Biri diğerine kaş-göz işareti yapıyor, gözleriyle işarette bulunuyordu. Müslüman oldukları için onları ayıplıyor ve onları tenkid ediyorlardı, anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

''O şeyi elimle yokladım" denilir. şair şöyle demiştir: "Ben bir kavmin mızrağını elimle yokladım mı? Onun boğumlarını kırar ya da düzelirlerdi."

 

Aişe (r.anha) dedi ki: Peygamber (s.a.v.) secde etti mi: ''Beni eliyle dürter, ben de ayaklarımı kendime doğru çekerdim" demiştir. Bu hadis daha önce en-Nisa Suresi'nde (43. ayetin tefsiri 26. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. ''Ona gözümle işaret ettim" demektir.

 

''Kusur" anlamında olduğu da söylenmiştir. ''Onu ayıpladı'' denilir. "Filanın hiçbir ayıbı yoktur" demektir.

 

Mukatil dedi ki: Ayet-i kerime Ali b. Ebi Talib ile Peygamber (s.a.v.)'ın huzuruna gelen bir grub müslüman hakkında inmiştir. Münafıklar onu ayıplamış, onlara gülmüş ve birbirlerine kaş-göz işareti yapmışlardı.

 

"Ailelerine" yani ailelerine, arkadaşlarına ve kendileri gibi olanların yanına "döndükleri vakit zevk duyarak" yani onların bu hallerinin şaşırtıcı olduğunu belirterek "dönerlerdi." Bir diğer açıklamaya göre, gittikleri küfür yolunu beğenerek ve mü'minleri alıp eğlenerek (dönerlerdi), demektir.

 

İbnu'I-Ka'ka, Hafs, el-A'rec ve es-Sülemi "elif'siz olarak: "Zevk duyarak" diye okumuşlardır. Diğerleri ise ("fe" harfinden sonra) "elif" ile okumuşlardır. el-Ferra dedi ki: Bunlar iki ayrı söyleyiştir. "Tamahkar ve ihtiyatlı" kelimelerinde olduğu gibi, Daha önce ed-Duhan Süresi'nde (27 buyruğu açıklanırken) geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamdolsun,

 

(...) lafzının "Şımarık ve azgın" (...)'in ise "nimet ve rahat içerisinde olan kimse" anlamında olduğu da söylenmiştir,

 

"Onlar, bunları gördüklerinde" yani bu kafirler Muhammed (s.a.v.)'ın ashabını gördüklerinde "şüphe yok ki bunlar" Muhammed (s.a.v.)'a uymakla "sapmışlardır, derlerdi."

 

"Halbuki onlar, bunların" amelleri "üzerine gözetleyiciler" hallerini gözetlemekle görevli kimseler "olarak gönderilmemişlerdi."

 

"İşte bugün ise" yani işte kıyamet günü olan bugün, Muhammed (s.a.v.)'a "iman edenler, o kafirlere" kafirler dünya hayatında iken kendilerine güIdükleri gibi "gülerler."

Bunun bir benzeri de Mü'minun Süresi'nin sonlarında (109-111. ayetlerde) geçmiş bul unmaktadır.

 

İbnu'l-Mübarek şunu zikretmektedir: Bize Muhammed B. Beşşar, Yüce Allah'ın: "İşte bugün ise iman edenler, o kafirlere gülerler" buyruğu hakkında Katade'den şöyle dediğini haber vermiştir: Ka'b şöyle derdi: Cennet ile cehennem arasında birtakım pencereler vardır. Mü'min dünya hayatında kendisine düşman olan bir kimseyi görmek İstediğinde bu pencerelerden birisinden bakar. Yüce Allah bir başka ayet-i kerimede: "Baktı ve onu cehennemin ortasında gördü," (es-Saffat, 55) diye buyurmaktadır. (İbnu'I-Mübarek) dedi ki: Bize nakledildiğine göre o cehenneme bakacak ve bir takım kimselerin kafalarının kaynamakta olduğunu görecektir. Yine İbnu'I-Mübarek şöyle demiştir: Bize el-Kelbi, Ebu Salih'ten Yüce Allah'ın: "Allah onlarla alay eder." (el-Bakara, 15) buyruğu hakkında şöyle demiştir: Cehennemliklere onlar cehennemde iken: Çıkın denilecek, onlara ateşin kapıları açılacak. Cehennemin kapılarının açıldığını göreceklerinde dışarı çıkmak isteyerek oraya doğru gelecekler. Mü'minler ise koltukları üzerinde onlara bakacaklar. Nihayet cehennemin kapılarına varacaklarında kapıları yüzlerine kapanacak, Yüce Allah'ın: "Allah onlarla alay eder" buyruğu işte bunu anlatmaktadır.

 

Kapılar yüzlerine kapanacağı vakit mü'minler de onlara gülecektir. İşte Yüce Allah'ın: "İşte bugün ise iman edenler, o kafirlere gülerler" buyruğu da bunu anlatmaktadır.

 

"Tahtlar üzerinde bakarlar, o kafirlere işleyegeldiklerinin cezası verildi mi?" Bu husus el-Bakara Süresi'nin baş taraflarında (15. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Cezası verildi mi?" buyruğunun anlamı şudur: Bu kafirlere böyle bir uygulama yapılmakla dünyada iken mü'minlere alayetmelerinin cezası verilmiş oldu mu?

 

Bir görüşe göre bu, "bakarlar" buyruğu ile alakalıdır. Yani onlar, kafirlere yapageldiklerinin cezası verildi mi, diye bakarlar. Bu durumda; ''... mi" takrir anlamında olur ve; "bakarlar" anlamındaki fiil ile nasb konumunda olur.

 

Bir diğer görüşe göre, buyruk i'rabtan mahalli olmayan bir istinafdır (sorudur). Bunun başına "demek" fiilinin takdir edildiği de söylenmiştir. Yani, müminlerin bazıları diğer bazısına: "O kafirlere ... cezası verildi mi?" diyecek.

 

"Cezası verildi" fiili; ''Döndü, döner" fiilinden gelmektedir. Buna göre "sevab" kula işlediği amelin karşılığında dönen şey denilmektedir. Hem hayır hem şer hakkında kullanılır.

 

Mutaffifin Suresi (ve tefsiri) burada sona ermektedir. En iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

84-İNŞİKAK سورة الانشقاق

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR