ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜRSELAT

48

/

50

 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ {48}

 وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ {49} فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ {50}

 

48. Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman rüku etmezler.

49. Yalanlayanların o gün vay haline!

50. Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar?

 

"Onlara: 'Rüku edin' denildiği zaman rüku etmezler." Bu müşriklere: "Rüku edin" yani namaz kılın denilecek olursa, onlar "rüku etmezler" namaz kılmazlar. Bu açıklamayı Mücahid yapmıştır.

 

Mukatil de şöyle demiştir: Bu buyruk Sakifliler hakkında inmiştir. Onlar namaz kılmak istemeyince bu buyruk da haklarında nazil oldu. Mukatil dedi ki: Peygamber (s.a.v.) onlara "İslam'a girin" deyip onlara namaz kılmalarını emredince onlar: Bizler eğilmeyiz. Çünkü bu bizim aleyhimize bir tenkit sebebi olur, dediler. Peygamber (s.a.v.) da şöyle buyurdu: "Rükü ve sücudu bulunmayan bir dinde hayır yoktur."

 

Nakledildiğine göre Malik -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- ikindi namazından sonra mescide girdi. Onun görüşüne göre ikindiden sonra rüku (namaz) kılınmaz. O bakımdan namaz kılmadan oturdu. Bir çocuk ona: Ey yaşlı adam kalk ve namaz kıl, dedi. Malik kalkıp namaz kıldı ve kendisinin benimsediği görüşü ileri sürerek onunla tartışmadı. Bu husus ona sorulunca şöyle dedi: Ben "Onlara: Rüku edin, denildiği zaman rüku etmezler" diye kendilerinden sözedilen kimselerden olurum diye korktum.

 

İbn Abbas dedi ki: Ahirette secde etmeye çağırılıp da secde edemeyecekleri vakit, onlara bu söz söylenecektir.

 

Katade dedi ki: Bu husus dünyada olan bir şeydir.

 

İbnu'l-Arabı dedi ki: Bu ayet-i kerime, rüku'un vucubuna ve onun namazda bir rükün olduğuna dair bir delildir. Zaten bu hususta icma da gerçekleşmiştir. Bazıları bu işin kıyamet gününde olacağını sanmıştır. Oysa kıyamet günü bir mükellefiyet yurdu değildir. Bu sebeple orada yerine getirilmediği takdirde, veyl ve cezanın sözkonusu olacağı bir emir verilmesi de sözkonusu olmaz. Onlar (kıyamette) sadece dünyada insanların halinin açığa Çıkarılması için secde etmeye davet edilecekler. Dünyada Allah'a secde eden kimse, secde etmek imkanını bulacaktır. Riyakarlık yaparak ondan başkasına secde eden kimsenin ise sırtı dümdüz, tek bir parça haline getirilecektir.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Yani onlara, hakka boyun eğin, denildiğinde onlar boyun eğmezlerdi. O vakit bu buyruk hem namaz hakkında, hem de başka hususlar hakkında umumi olur. Namazın sözkonusu edilmesi ise tevhidden sonra bütün şer'i hükümlerinin esası oluşundan dolayıdır.

 

Bununla, imanın emredildiği de söylenmiştir. Çünkü namaz imansız sahih olmaz.

"Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar?" Yani mucize olan, Allah Resulünün doğruluğunun kesin delili olan Kur'an'ı tasdik etmezlerse neyi tasdik edecekler, neyi doğrulayacaklardır?

 

Surede "yalanlayanların o gün vay haline!" buyruğunun tekrarlanması, korkutmanın ve tehdidin tekrarlanması içindir, Bunun tekrar olmadığı da söylenmiştir. Çünkü bu buyruğun zikredildiği her seferinde diğerlerinde kastedilen manadan başkası kastedilmiştir. Sanki bir hususu zikredip: "Bunu yalanlayanın vay haline!" demiş, sonra bir başka husus zikrederek: "Bunu yalanlayanın vay haline!" diye buyurmuş, sonra bir başka hususu sözkonusu ederek: "Bunu yalanlayanın vay haline!" diye buyurmuş ve bu böylece sona kadar devam edip gitmiştir.

 

el-Mürselat Suresi'(nin tefsiri) -Yüce Allah'a hamd olsun ki- (burada) sona ermektedir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

NEBE SURESİ

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR