ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

KIYAME

36

/

40

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى {36} أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى {37} ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّى {38} فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى {39} أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى {40}

 

 

36. Yoksa insan, başıboş bırakılacağını mı sanır?

37. O dökülen meniden bir damla değil miydi?

38. Sonra o bir sülük gibi yapışan bir kan pıhtısı olmuş, sonra (Allah onu) yaratmış, düzenlemiştir.

39. Ondan erkek ve dişi iki sınıf yaratmıştır.

40. Bunları yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

 

"Yoksa insan" Adem oğlu "başıboş bırakılacağını mı sanır?" Ona hiç ilişilmeksizin öylece terkedilip, ona emir ve yasak verilmeyeceğini mi zanneder? Bu açıklamayı İbn Zeyd ve Mücahid yapmıştır. Çobansız otlayan develere: "Başıboş develer" denilmesi de buradan gelmektedir.

 

Anlamın: İnsanın kabrinde bu şekilde ebediyyen bırakılıp, terkedileceğini ve asla diriltilmeyeceğini mi sanır? şeklinde olduğu da söylenmiştir. Şair de şöyle demiştir: "Ben olanca yemin ile Allah adına yemin ediyorum ki; Allah hiçbir şeyi başıboş bırakmamıştır."

 

"O dökülen meniden bir damla değil miydi?" Yani o, rahime dökülen bir damla su değil miydi? (Kurbanlıkların) kanlarının akıtılması dolayısıyla "Mina"ya bu ismin veriliş sebebi de budur. Bu açıklama daha önceden (Necm, 46. ayetin ve el-Vakıa, 58 ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Nutfe: Bir damla": Çok az suya denilir. Suyun damlamasını anlatmak üzere: "Su damladı" denilir. Buyruk şu demektir: Yani o, erkeğin sulbünde ve kadının göğüs kemiklerinde azıcık bir sudan ibaret değil miydi?

 

"Dökülen meniden" anlamındaki buyruğu Hafs; (...) şeklinde "ye" ile okumuştur. Aynı zamanda bu İbn Muhaysın, Mücahid, Yakub, Ayyaş yoluyla Ebu Amr'ın da kıraatidir. "Meni" lafzı dolayısıyla Ebu Ubeyd de bu okuyuşu tercih etmiştir. Diğerleri ise "nutfe"den ötürü "te" ile okumuşlardır. Ebu Hatim de bu okuyuşu tercih etmiştir.

 

"Sonra o bir sülük gibi" yani nutfeden sonra bir kan demektir. Yüce Allah, değerinin önemsizliğine rağmen bütün bunlarla onu mertebe mertebe var etmiş, yaratmıştır.

 

Daha sonra Yüce Allah: "Sonra yaratmış" yani takdir etmiş; ona ruh vermek suretiyle mükemmel bir şekilde "düzenlemiştir" diye buyurmaktadır.

 

"Ondan erkek ve dişi iki sınıfyaratmıştır." O, insandan -bir görüşe göre meniden- erkeği ve kadını yaratmıştır. Hunsa (erkeklik ve dişilik organı bulunmayan kimse)nin (mirastan) payının düşürüleceği görüşünü benimseyenler bunu delil göstermişlerdir. Fakat bundan önce Şüra Süresi'nde (51. ayetin tefsirinde) bu ayetin ve benzerinin çoğunlukla görülen ile ilgili olduğu belirtilmiş bulunmaktadır. en-Nisa Süresi'nin baş taraflarında da (1. ayet, 1. başlıkta) buna dair açıklamalar geçmiş ve miras ayetinde de hunsanın hükmünü zikretmiş bulunduğumuzdan, bunu ayrıca tekrarlamanın anlamı yoktur.

 

"Bunları yapanın" yani bu canlı varlığı bir damla sudan yaratmaya kadir olanın "ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?" Bu cisimleri çürümelerinden sonra, öldükten sonra, önceki halleriyle tekrar yaratmaya gücü yetmez mi? Rasulullah (s.a.v.)'dan rivayet edildiğine göre o bu buyruğu okudumu: ''Allah'ım, Seni tenzih ederim, elbette kadirsin" dermiş.

İbn Abbas dedi ki: Her kim: "O en Yüce Rabbinin ismini tesbih et" (A'la, 1) buyruğunu okursa, ister imam olsun, isterse de başka bir durumda olsun "subhane rabbiyel ala (en Yüce Rabbimi tenzih ederim)" desin. Kim de:

 

"Hayır.... kıyamet gününe yemin ederim"buyruğunu sonuna kadar okursa, ister imam olsun, ister başka bir durumda olsun; "seni tenzih ederim, evet (kadirsin)" desin. Bunu es-Sa'lebi, Ebu İshak es-Sebii'nin Said b. Cübeyr'den, onun İbn Abbas'dan rivayeti olarak zikretmektedir.

 

el-Kıyame Suresi burada sona ermektedir. Hamd Allah'a mahsustur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

76-İNSAN سورة الإنسان

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR