CİN 28 |
لِيَعْلَمَ
أَن قَدْ
أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ
رَبِّهِمْ
وَأَحَاطَ
بِمَا لَدَيْهِمْ
وَأَحْصَى
كُلَّ
شَيْءٍ
عَدَداً |
28. Ta ki o
(peygamberlerin) Rabblerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini
ortaya çıkarsın. O, onların yanında olan herşeyi kuşatmıştır. Herşeyi de sayısı
ile saymıştır.
'' .... ortaya
çıkarsın" buyruğu hakkında, Katade ve Mukatil şöyle demişlerdir: Ta ki
Muhammed, kendisinden önceki rasullerin bizzat kendisi risaletini tebliğ ettiği
gibi, risaletlerini tebliğ ettiklerini bilsin, demektir. Burada ''lam"ın
kendisine taalluk ettiği, hazfedilmiş bir lafız vardır. Yani biz O'na vahyi
koruduğumuzu haber verdik ki, kendisinden Önceki rasullerin de hakkı ve doğruyu
tebliğ etmek hali gibi bir hal üzere bulunduklarını bilsin diye.
Bir diğer açıklama da
şöyledir: Ta ki Muhammed, Cebrail'in ve onunla birlikte bulunanların kendisine
Rabbinin risaletini tebliğ ettiklerini bilsin. Bu açıklamayı İbn Cübeyr
yapmıştır. O dedi ki: Vahiy ile birlikte, mutlaka meleklerden dört koruyucu
inerdi.
Şöyle de açıklanmıştır:
Ta ki rasuller meleklerin Rabblerinin mesajlarını tebliğ ettiğini, bilsinler
diye. Bir diğer açıklama da şöyledir: Hangi peygamber olursa olsun, kendisinin
dışındaki diğer bütün peygamberlerin tebliğ ettiklerini bilsin diye,
anlamındadır.
Bir diğer açıklamaya
göre: Ta ki İblis, rasullerin Rabblerinin risaletini onun karıştırmalarından ve
adamlarının bir şeyler çalmalarına karşı korunmuş olarak tebliğ ettiklerini
bilsin diye, demektir.
İbn Kuteybe dedi ki:
Yani, ta ki cinler, resullerin kendilerine indirilenleri tebliğ ettiklerini,
cinlerin kendilerinin ise, vahiyden bir şeyler çalarak kendilerinin tebliğ
ediciler olmadıklarını bilsinler diye.
Mücahid dedi ki: Ta ki,
rasulleri yalanlayan kimseler, rasüllerin Rabblerinin risaletini tebliğ
ettiklerini bilsinler diye.
"Ta ki o ... ortaya
çıkarsın" buyruğun cemaat, "ye'' harfi üstün olarak okumuşlardIr.
Açıklaması da zikrettiğimiz şekildedir. İbn Abbas, Mücahid, Humeyd ve Yakub ise
"ye" harfini ötreli, okumuşlardır. Resullerin tebliğ ettiklerini
insanlara bildirsinler diye, anlamındadır.
ez-Zeccac dedi ki: Ta ki
Allah, rasullerinin risaletlerini (onlara gönderdiklerini) hakkıyla tebliğ
ettiklerini bilsin (ortaya çıkarsın) diye, demektir. Bu da "ye"
harfinin üstün okunuşuna göre yapılmış bir açıklamadır. Yüce Allah'ın şu
buyruğuna benzemektedir: "Allah, içinizden cihad edenlerle, sabredenleri
belli etmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?" (Al-i İmran, 142)
Anlam: Ta ki Allah, bunu
gayb iken bildiği gibi, müşahade ilmi ile de bilsin diye, demektir.
"O. onların yanında
olan herşeyi kuşatmıştır." O'nun ilmi yanlarında bulunan herşeyi
kuşatmıştır. Bu da gerek rasullerin, gerek meleklerin yanında bulunan herşeyi
... demektir.
İbn Cübeyr dedi ki: Yani
ta ki rasuller Rabblerinin ilminin kendilerinde bulunanı kuşatmış olduğunu
bilsinler ve böylelikle O'nun kendilerine bildirdiklerini tebliğ etsinler diye
... anlamındadır.
"Herşeyi de sayısı
ile saymıştır." Herşeyi sayısıyla bilip kuşatmış, onlardan hiçbir şey O'na
gizli kalmamıştır.
''Sayısı ile"
lafzı, hal olarak nasbedilmiştir. Yani O, herşeyi sayılması halinde sayısı ile
bilmiştir. Mastar (meful-i mutlak) olarak nasbedildiğini de kabul edebiliriz.
Bu da O, herşeyi sayısıyla tam olarak sayıp bilmiştir, demek olur. Bu durumda
hazfedilmiş fiilin mastarı (meful-i mutlakı) olur. Şanı Yüce Allah, herşeyi
sayısıyla bilen (el-Muhsi), herşeyi bilgisiyle kuşatan (el-Muhit), herşeyi
bilen (el-Alim) ve herşeyi tek tek tesbit eden, koruyan (el-Hafiz)dır. Bütün
bunlara dair açıklamaları "el-Kitabu'l-Esna fi Şerhi
Esmaillahi'l-Hüsna" adlı eserimizde açıklamış bulunuyoruz.
Cin Suresi burada sona
ermektedir. Hamd, yalnızca bir ve tek olan Allah'adır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN