ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NUH

23

/

24

وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ آلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدّاً وَلَا سُوَاعاً وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْراً {23}

 

 وَقَدْ أَضَلُّوا كَثِيراً وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالاً {24}

 

23. "Ve: Tanrılarınızı sakın bırakmayın! Sakın Ved, Suva', Yeğus, Ye'uk ve Nesr'i terketmeyin, dediler.

24. "Şüphesiz ki onlar birçok kimseyi saptırdılar. Zalimlerin sapıklığından başka şeylerini arttırma!"

 

İbn Abbas ve başkaları şöyle demişlerdir: Bunlar (sözü edilen varlıklar) birtakım heykeller ve suretler idi, Nuh kavmi bunlara ibadet ediyorlardı. Daha sonra Araplar da bunlara ibadet ettiler. Çoğunluğun (cumhurun) görüşü budur.

 

Bu putların Araplara ait olduğu ve onlardan başkalarının bunlara ibadet etmedikleri de söylenmiştir. Bu putların en büyükleri onlara göre bunlardı. Bundan dolayı Yüce Allah'ın: "Ve tanrılarınızı sakın bırakmayın" buyruğundan sonra, Özellikle onları da zikretmiş bulunuyor. Buna göre buyruğun anlamı şöyle olur: Nuh kavminin ileri gelenleri kendilerine uyanlara: "Tanrılarınızı sakın bırakmayın" dedikleri gibi, Araplar da kendi çocuklarına ve kavimlerine: Sakın Ved'i, Suva'ı, Yeğus, Yeuk ve Nesr'i terketmeyin dediler. Daha sonra tekrar Nuh (a.s)'ın kavmi sözkonusu edilmiştir,

 

Birinci görüşe göre buyruğun tamamı Nuh kavmi hakkındadır.

 

Urve b. ez-Zübeyr ve başkaları şöyle demişlerdir: Adem (a.s) yanında Ved, Suva', Yeğüs, Yeük ve Nesr adındaki oğulları da bulunduğu bir sırada rahatsızlandı. Ved onların en büyükleri ve Adem'e en çok itaat edenleri idi.

 

Muhammed b. Ka'b dedi ki: Adem (a.s)'ın beş oğlu vardı; Ved, Suva', Yeğus, Ye'uk ve Nesr. Bunlar çokça ibadet eden kimseler idi. Onlardan birisi öldü ve ona çokça üzüldüler. Şeytan: Ben size onun gibi bir suret yapacağım, Ona baktığınız takdirde onu hatırlayacaksınız, dedi. Onlar da: Yap dediler. O da onlardan ölen o kişinin suretini mescid içinde bakır ve kurşundan yaptı. Sonra bir diğeri öldü, onun da suretini yaptı. Nihayet hepsi öldü, hepsinin suretlerini yaptı. Günümüzde olduğu gibi eşyada gittikçe eksilmeler görüldü, Nihayet bir süre sonra Yüce Allah'a ibadeti terkettiler. Şeytan onlara: Size ne oluyor da hiçbir şeye ibadet etmiyorsunuz, dedi. Onlar: Neye ibadet edelim deyince, o da kendilerine: Hem sizin, hem de atalarınızın ilahlarına. Hiç namaz kıldığınız yeri görmüyor musunuz? Bunun üzerine onlara Allah'tan başka ilahlar olarak bunlara ibadet ettiler. Nihayet Allah Nuh (a.s)'ı peygamber gönderince bu sefer: "Tanrılarınızı sakın bırakmayın. Sakın Ved, suva'ı ... terketmeyin" dediler.

 

Yine Muhammed b, Ka'b ile Muhammed b. Kays şöyle demişlerdir: Bunlar Adem ile Nuh arasında salih kimseler idiler. Bunların kendilerine uyan kimseleri de vardı. Bunlar ölünce İblis onlara, gayretlerini anımsasınlar, onların suretlerini görerek teselli bulsunlar diye onların suretlerini yapma işini güzel gösterdi. Onlar da bu kişilerin suretlerini yaptılar. Bu suretleri yapanlar Ölüp başkaları gelince, bu sefer: Keşke atalarımızın bu suretlere neler yaptıklarını bir bilseydik. Şeytan onlara gelip: Atalarınız bunlara ibadet ediyorlar, bunlar da onlara merhamet ediyor, onlara yağmur yağdırıyorlardı, dedi. Bu sefer sonra gelenler bunlara ibadet ettiler. İşte o vakitten bu yana putlara ibadet edilmeye başlanmış oldu.

 

Derim ki: Müslim'in Sahih'inde yer alan Aişe (r.anha)'nın rivayet ettiği hadis de bu anlamda açıklanmıştır: Buna göre Um Habibe ile Um Seleme Habeşistan'da gördükleri "Mariye" adındaki ve içinde birtakım suretler bulunan bir kiliseden Rasülullah (s.a.v.)'e sözettiler. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Onlar öyle kimselerdi ki, aralarında salih bir adam öldümü kabri üzerine bir mescid yapar ve (gördüğünüz) o suretleri yaparlardı. Onlar kıyamet gününde Allah nezdinde yaratılmışların en kötüleridir,"

 

es-Sa'lebi'nin de zikrettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Bu putlar Nuh kavminden salih birtakım kimselerin adını taşıyorlardı. Bu salih kişiler öldükten sonra şeytan onların kavimlerine: Bunların oturup kalktıkları yerlere taşlar dikiniz ve bu taşlara kendilerini anacağınız şekilde onların isimlerini veriniz, diye telkinde bulundu. Onlar da bunu yaptılar. O taşları dikenler helak olup bu husustaki bilgi silinip gidinceye kadar o taşlara ibadet edilmedi, Daha sonra Allah'tan başka onlara da ibadet edilir oldu,

 

Yine İbn Abbas'tan şöyle dediği zikredilmiştir: Nuh (a.s), Adem (a.s)'ın cesedini Hindistan'daki bir dağın üzerinde koruyordu. Kafirlerin onun kabri etrafında tavaf etmelerine engel oluyordu, şeytan onlara şu telkinde bulundu:

 

Bunlar size karşı övünüyorlar ve sizi dışlayarak kendilerinin Adem'in oğulları olduklarını iddia ediyorlar, O ise şu anda bir cesettir. Ben size onun gibi etrafında tavaf edeceğiniz bir suret yapacağım. Onlara işte bu beş putu yaptı ve bu putlara ibadet etmeye itti. Tufan olunca çamur, toprak ve su bu putların üzerini örttü. Şeytan Arap müşriklerine bunları ortaya çıkartıncaya kadar bu şekilde gömülü kalmaya devam ettiler.

 

el-Maverdı dedi ki: Ved, kendisine tapınılan ilk puttur, Ona Ved (sevgi) adının veriliş sebebi ona duydukları sevgidir. Nuh kavminden sonra Devmetü'l-Cendel denilen yerde Kelb kabilesine ait idi. İbn Abbas, Ata ve Mukatil'in görüşü budur. İşte şairleri onun hakkında şöyle demektedir: "Merhaba sana ey Ved, bizim için helal değildir, Kadınlarla oyalanmak; çünkü din, azmi (üstün işleri) emretmiş (bulunmakta)dır,"

 

Suva' -onların görüşlerine göre- deniz kıyısında Huzeyllilere ait bir put idi, Yeğus: Katade'nin görüşüne göre Sebe diyarının el-Cevf denilen yerinde Muratlıların Gutayf koluna ait idi,

 

el-Mehdevi: Önce Muradlıların idi, sonra da Gatafanlıların oldu. es-Salebi dedi ki: Taylılardan olan Ala ve En'um ile Mezhiclilerden olan Curaşliler Yeğus'u alıp onu Muradlılara götürdüler ve orada bir süre ona ibadet ettiler. Daha sonra Nadiye oğulları o putu Ala ve En'umlulardan almak istediler, Bu sefer onu Huzaalılardan el-Haris b. Ka'b oğullarına mensub el-Husayn'a götürdüler,

 

Ebu Osman en-Nehdi dedi ki: Ben Yeğus'u gördüm, kurşundandı. Bu putu bacaklarında hastalık bulunan bir devenin üzerinde taşıyorlardı. Onunla birlikte yol alıyor fakat kendisi çökmedikçe onu çöktürmüyorlardı. Deve çöktü mü onlar da inerler ve: Size burayı beğenmiş bulunuyor, diyerek onun üzerinde bir bina inşa ediyor ve etrafında konaklıyorlardı.

 

Ye'uk, İkrime, Katade ve Ata'nın görüşüne göre (Yemen'deki bir yer olan) Belha denilen yerde Hemdanlılara ait idi. Bunu el-Maverdi zikretmektedir.

 

es-Sa'lebi dedi ki: Yeük, Sebelilerden Kehlan adındaki birisine ait idi. Sonra oğulları biri diğerinden miras aldı. Büyüklük sırasına göre miras alına alına sonunda Hemdanlıların eline geçti. İşte Malik b. Nemat el-Hemedani şu beyiti onun hakkında söylemiştir: "Dünyada tüylendiren (palazlandıran) da Allah'tır, zayıflatan da O'dur. Fakat Ye'uk ne zayıflatabiliyor, ne de palazlandırabiliyor."

 

Nesr: -Katade'nin görüşüne göre- Himyerlilerden Zülkela'a ait idi. Mukatil'den de benzeri bir görüş nakledilmiştir.

 

el-Vakidi dedi ki: Ved bir adam suretinde idi. Suva' kadın suretinde, Yeğus arslan, Ye'uk at, Nesr ise uçan kuşlardan kartal suretinde idi. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Sakın Ved'i... terketmeyin" buyruğunda geçen "Yed" lafzını Nafi "vav" harfi ötreli olarak "vud" diye okumuştur. Diğerleri ise üstün (ved şeklinde) okumuşlardır.

 

el-Leys dedi ki: "Vav" harfi üstün olarak "ved" Nuh kavmine ait bir putun adıdır. "Yav" harfi ötreli olarak "vud" ise Kureyşlilerin bir putunun adıdır. Amr b. Vud'a bu isim oradan verilmiştir.

 

es-Sıhah'ta da şöyle denilmektedir: üstün ile "ved" Necidlilerin kullanışında: (...): Kazık" demektir. Onlar önce "te" harfini sakin okuyup, sonradan "dal" harfine idgam etmiş gibidirler. İmruu'l-Kays'ın şu beyitinde "Ved" kullanılmış bulunmaktadır: "O (yağmur) kesildi mi (meskenlerin) kazıklarını dahi ortaya çıkartır (görülmelerini sağlar.) Fakat şiddetle de yağdı mı bu sefer, onların görülmesini önler."

 

İbn Dureyd dedi ki: Bu bir dağın adıdır. "Ved" ise Nuh (a.s.)'ın kavmine ait bir put idi. Sonra bu Kelblilerin eline geçti, Dumetu'I-Cendel'de idi. "Abd-i Vud" adı da buradan gelmektedir. Yüce Allah: "Tanrılarınızı sakın bırakmayın" diye buyurduktan sonra: "Sakın Ved, Suva' ... ı terketmeyin" diye buyurmaktadır ve Özellikle bunların adını vermektedir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Hani Biz peygamberlerden, senden, Nuh'tan ... ahidlerini almıştık" (el-Ahzab, 7) diye buyurmaktadır.

 

"Şüphesiz ki onlar bir çok kimseyi saptırdılar" sözleri Nuh (a.s)"ın söyledikleri sözler arasındadır. Yani onların ileri gelenleri kendilerine uyan birçok kimseyi saptırdılar. O halde bu, Yüce Allah'ın: "Ve onlar büyük büyük hileler yaptılar, tuzaklar kurdular" buyruğuna atfedilmiştir,

 

"Birçok kimseyi saptırdılar" buyruğu ile kastedilenlerin putlar olduğu da söylenmiştir. Yani bunlardan ötürü pekçok kimse sapıtmıştır. İbrahim (a.s)'ın söylediği belirtilen bu buyruk da buna benzemektedir: "Rabbim, çünkü onlar (putlar) insanlardan birçoğunu saptırdılar." (İbrahim, 36) Burada putlardan akıl sahibi varlıkların niteliklerine sahiplermiş gibi sözedilmektedir. Çünkü kafirler, putlar hakkında böyle bir inanca sahiptirler.

 

"Zalimlerin sapıklığından başka şeylerini arttırma" buyruğundaki sapıklığı İbn Bahr "azablarını" diye açıklamış ve Yüce Allah'ın: "Muhakkak ki günahkarlar sapıklıkta ve çılgın ateş içindedirler," (el-Kamer, 47) buyruğunu delil göstermektedir. Bunun "hüsrandan başka şeylerin" anlamında olduğu söylendiği gibi; mal ve evlat fitnesine maruz kalmasından başka ... diye de açıklanmıştır. Böyle bir anlama gelme ihtimelli de vardır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nuh 25

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR