MEARİC 43 |
يَوْمَ
يَخْرُجُونَ
مِنَ
الْأَجْدَاثِ
سِرَاعاً
كَأَنَّهُمْ
إِلَى
نُصُبٍ
يُوفِضُونَ |
43. O gün, onlar sanki
dikilmiş putlara süratle gidiyorlarmış gibi kabirlerinden hızlıca çıkarlar.
''O gün" buyruğu
bundan önce geçen "günleri" (42, ayet) lafzından bedeldir.
"Çıkarlar" anlamındaki buyruk genellikle "ye" harfi üstün,
"re" harfi ötreli olarak ve malum bir fiil diye okunmuştur. Ancak
es-Sülemi, el-Muğire ve Asım'dan el-A'şa "ye" harfini ötreli,
"re" harfini üstün meçhul bir fiil olarak; "Çıkarılıdar"
diye okumuşlardır.
"Kabirler" demektir.
Bunun tekili (...)'dir. Daha önce Yasin Süresi'nde (51. ayetin tefsirinde)
geçmiş bulunmaktadır.
"Hızlıca" yani
onlar son Sayha'yı işitecekleri vakit, davetçiye icabet etmek üzere
"hızlıca" koşarlar, Buyruk hal olarak nasbedilmiştir.
"Sanki dikilmiş
putlara süratle gidiyorlarmış gibi" buyruğundaki; "Dikilmiş
putlar" lafzı genel olarak "nun" harfi üstün ve "sad"
harfi cezm (sükOn) ile okunmuştur. Ancak İbn Amir ve Hafs "nun" ve
"sad" harflerini ötreli okumuşlardır,
Amr b, Meymun, Ebu Reca
ve başkaları ise "nun" harfini ötreli, "sad" harfini sakin
okumuşlardır; (...) ile (...) şekilleri, tıpkı -zayıflık anlamındaki lafzın-
(...) şeklinde kullanıldığı gibi; (...) diye de kullanılmasına benzemektedir.
el-Cevheri dedi ki:
"Dikilmiş put, dikilip de Allah'tan başka kendisine ibadet olunan"
demektir. "Nun" harfi ötreli olarak söylenişi de böyledir, Bazen (sad
harfi) harekelenebilir de, el-A'şa da şöyle demektedir: "Ve sen bitkin
düşmüş musibet sahibi kimseden de uzak dur, sakın afiyet sebebiyle ibadet
etmeyesin ona, Yalnızca Rabbin olan Allah'a ibadet etmelisin."
Şair burada:
"ibadet etmelisin" demek istemiş (şiir dolayısı ile) "elif"
ile vakıf yapmıştır. Tıpkı "Zeyd'i gördüm" derken: (...) diyerek
(tenvini okumayarak elifi med ile okumak) gibi, "Dikili putlar"
anlamındaki lafzın çoğulu (...) diye gelir.
Şairin: (...) sözü,
"sakın, bela ve musibet sahibi kimseden" anlamındadır. Çünkü
"Kötülük ve bela" demektir. Nitekim Yüce Allah'ın: "Şeytan bana
yorgunluk ve azabla dokundu" (Sad, 41) buyruğunda da bu anlamdadır.
el-Ahfeş ve el-ferra
şöyle demişlerdir: "Dikili putlar" (...)'in çoğuludur.
"Rehin" kelimesinin çoğulunun; (...) şeklinde gelmesi gibi.
"Dikili putlar'' ise (...)'in çoğuludur. O halde bu, çoğul un çoğulu
(cemu'l-cem)dır.
(...) ile (...)'in aynı
şey (sadece çoğul ve dikili putlar anlamında) olduğu söylendiği gibi; bunun
(...)'in çoğulu olduğu da söylenmiştir. Bu ise üzerinde hayvanın boğazlandığı
taş ya da put demektir. Yüce Allah'ın: "Dikili taşlar üzerinde
boğazlananlar. .. " (el-Maide, 3) buyruğunda da bu anlamda kullanılmıştır.
(...) ile (...)
şekillerinin aynı anlamda olduğu da söylenmiştir. Tıpkı (...) ile (...)
denildiği gibi. Bunu da en-Nehhas zikretmektedir.
İbn Abbas dedi ki: ''Bir
gayeye doğru" demektir. Bu da senin gözünü kendisine doğru diktiğin
şeydir. el-Kelbi: Bayrak yahutta sancak gibi dikilmiş bir şeye ... diye
açıklamıştır.
el-Hasen dedi ki: Güneş
doğduğu vakit Allah'tan başka tapındıkları dikili putlarına önlerindeki,
arkalarındakine dönüp bakmaksızın alelacele gidıyorlardı.
''Hızlıca çıkarlar"
hızlıca giderler, demektir. "Hızlıca gitmeleri anlamındadır. Şair şöyle
demiştir: "Zübyanlıların atlıları demirin (zırhın) altında Abkar'dan
hızlıca gelen cinler gibidir."
Abkar: Arapların iddia
ettiklerine göre cinlere ait bir yerin adıdır. Şair Lebid de şöyle demiştir:
"Abkar cinleri gibi genç ve olgun yaşlılar."
el-Leys dedi ki:
"Develer hızlıca gitti, gider" denilir. Mastarı (...) şeklindedir.
"Develeri sahipleri hızlıca sürdü" anlamındadır. Buna göre: ''Hızlıca
sürmek" şekli geçişlidir" ancak ayet-i kerimedeki şekli geçişsizdir.
"Hızlıca koştu, gitti" anlamındadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN