KALEM 14 / 15 |
أَن
كَانَ ذَا
مَالٍ
وَبَنِينَ {14} إِذَا
تُتْلَى
عَلَيْهِ
آيَاتُنَا قَالَ
أَسَاطِيرُ
الْأَوَّلِينَ
{15} |
14. O,
mal ve oğullar sahibi oldu diye;
15.
Karşısında ayetlerimiz okunduğunda: "Öncekilerin masallarıdır" der.
"O, mal ve oğullar
sahibi oldu diye" buyruğundaki: " ... oldu diye" ibaresini Ebu Cafer,
İbn Amir, Ebu Hayve, el-Muğıra ve el-A'rec istifham (soru) olmak üzere medli
tek bir hemze ile: (...) diye okumuşlardır.
el-Mufaddal, Ebu Bekr ve
Hamza ise tahkik ile iki hemzeli olarak: (...) diye okumuşlardır. Diğerleri ise
haber olmak üzere tek bir hemze ile okumuşlardır.
Medli bir hemze ya da
tahkikli iki hemze ile okuyanların kıraatine göre bu bir istifham (soru) olup,
maksat azardır. Bu şekilde okuyanların: ''Kulağı kesik olan" 03. ayet)
üzerinde vakıf yaparak "Oldu diye" ile okumaya başlaması uygundur. Bu
da; "o mal ve evlat sahibi olsa, ona itaat edecek misin?" anlamında
olur. İfade: O mal ve evlat sahibidir diye mi karşısında ayetlerimiz
okunduğunda: (Bunlar) Öncekilerin masallarıdır der; takdirinde olabilir.
Takdirin şöyle olması da mümkündür: O mal ve evlat sahibidir diye mi inkar
ediyor ve büyüklük taslıyor? Buna da daha önce geçen ifadeler delil teşkil
etmektedir; dolayısıyla sorudan sonra da, bunlar zikredilmiş gibidirler.
İstifhamsız olarak
"Oldu diye" şeklinde okuyanların kıraatine göre bu, mefulü'n-leh olup
bundaki amil gizli bir fiildir. ifade: O mal ve evlad sahibi oldu diye
nankörlük edip, kafir oluyor, takdirinde olur. Bu fiile de Yüce Allah'ın:
"Karşısında ayetlerimiz okunduğunda: (Bunlar) öncekilerin masallarıdır der"
buyruğu delil teşkil etmektedir.
Buradaki;
"Diye" lafzında ne "okunduğunda" ne de "der"
anlamındaki fiiller amel eder. Çünkü: ''.... duğunda" edatından sonra
gelenler ondan önce gelenlerde amel etmez. Zira bu edat kendisinden sonraki
cümlelere izafe edilir. Muzafu'n-ileyh (kendisine izafe olunan) ise muzaftan
öncekilerde amel edemez.
"Der" cezanın
(" .. duğunda" anlamı verilen şart edatının) cevabı olup, cezadan
önceki ibarelerde amel etmez. Çünkü amilin, kendisinde amel ettiği şeyden önce
gelmesi gerekir. Cevabın da şarttan sonra olması gerekir. (Amel ettiği kabul
edilecek olursa) aynı halde hem mukaddem, hem de muahhar olmuş olur, (Bundan
dolayı amel ettiği söylenemez.)
Anlamın şöyle olması da mümkündür:
O bolluk içindedir ve sayıca kalabalıktır, diye ona itaat etme!
İbnu'l-Enbari dedi ki:
Bu ayeti istifhamsız olarak okuyanların: "Kulağı kesik olan" 03.
ayet) lafzı üzerinde vakıf yapması güzel olmaz, Çünkü mana: (...) ile "
... oldu diye" şeklindedir. Buna göre: (...) kendisinden önceki lafızIara
taalluk etmektedir.
Başkaları ise şöyle
demektedir. Bunun Yüce Allah'ın: "O'nun bunun sözünü taşıyana" (11.
ayet) anlamındaki buyruğa taalluk etmesi mümkündür. İfadenin takdiri de şöyle
olur: O kimse mal ve evlad sahibi oldu diye, onun bunun sözünü taşıyıp durur.
Ebu Ali ise bunun
"cahil ve kaba" (13. ayet) anlamındaki lafza taalluk etmesini caiz
kabul etmektedir.
"Öncekilerin
masalları" onların batılları, sapmaları ve hurafeleri demektir. Daha önceden
(el-En'am, 25. ayet-i kerimenin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN