ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜLK

13

/

14

 

وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ {13}

 أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ {14}

 

13. Sözünüzü ister gizli, ister açık söyleyin. Çünkü O, göğüslerin özünü en iyi bilendir.

14. Yaratan bilmez mi hiç? O Latifdir, herşeyden haberdardır.

 

"Sözünüzü ister gizli, ister açık söyleyin." Lafız emir olmakla birlikte maksat haberdir. Yani siz Muhammed (s.a.v.)'in durumu hakkında söylediklerinizi açık söyleseniz de, gizleseniz de (aynı şeydir) "çünkü O, göğüslerin 'özünü" kalplerde bulunan hayır ve şerri "en iyi bilendir."

 

İbn Abbas dedi ki: Ayet-i kerime müşrikler hakkında inmiştir. Onlar Peygamber (s.a.v.) hakkında kötü şeyler söylüyor, Cebrail de ona bunu haber veriyordu, Biri diğerine: ''Muhammed'in Rabbi duymasın diye söyleyeceğinizi gizli söyleyin, deyince "sözünüzü ister gizli, ister açık söyleyin" ayeti indi,

 

Bu da Muhammed (s.a.v.)'in durumu hakkında sözlerinizi gizleyin, -Diğer sözler hakkında olduğu da söylenmiştir.- Yahut o sözlerinizi açıkça söyleyin, ilan edin (fark etmez), demektir, "Çünkü O, göğüslerin özünü en iyi bilendir." Göğüslerin özünden kasıt, onlarda bulunanlardır. Nitekim kadının karnındaki cenine: (...): Karnında bulunan" denilmesi de buna benzer.

 

Daha sonra Yüce Allah: "Yaratan bilmez mi hiç?" diye buyurmaktadır. Yani gizli olanı yaratan, gizliyi bilmez mi? Şöyle buyurmaktadır: Gizli olan şeyi kalpte yaratan Benim, Kulların kalbinde bulunanı Ben bilmez miyim?

 

Meani alimleri şöyle demişlerdir: Arzu edildiği takdirde: "Kimse ("yaratan" lafzındaki an) lafzı yaratıcının adı olarak da kabul edilebilir. Bu durumda anlam: Yaratan, yarattığını bilmez mi, demek olur. Yaratılmışın adı olarak ta kabul edilir. O vakit anlam: Allah yarattığı varlıkları, kimseleri bilmez mi, demek olur. Yaratıcının yarattığını da, yaratmakta olduğunu da bilmesi kaçınılmaz bir şeydir.

 

İbnu'I-Müseyyeb dedi ki: Çokça ağaç arasında gece vaktinde, hızlıca rüzgarın estiği bir sırada bir adamın içinden şunlar geçti: Acaba düşen bu yaprakları Allah bilir mi? Oldukça azametli bir ses ile orman'ın bir tarafından ona şöyle seslenildi: "Yaratan bilmez mi hiç? O Latiftir, herşeyden haberdardır."

 

Üstaz Ebu İshak el-İsferayıni dedi ki: İlim ile ilgili olan isimler de zatı sıfatların isimleridir. "el-Alim: Herşeyi bilen" bunlardan birisidir. Anlamı ise ilminin bütün malumatı kuşatmasıdır. "el-Habir: Herşeyden haberdar olan" de bunlardandır. Olacak herşeyin olmadan önce bilinmesi gibi özel bir anlamı vardır. "el-Hakim: Hükmü sağlam, hikmeti sonsuz" de bunlardandır. Bu da niteliklerin inceliklerinin bilinmesi gibi özel bir anlamı ihtiva eder. "eş-Şehid" de bunlardandır. Gayb olanın da, hazır olanın da bilinmesi hakkında kullanılır. Hiçbir şey O'nun için gayb değildir, demektir. "el-Hafiz" de bunlardan olup, O'nun hiçbir şeyi unutmaması anlamına gelir. "el-Muhsi" de bunlardandır, çokluğun onu bilmekten alıkoymayacağı anlamınadır. Işığın çokluğu, rüzgarın şiddeti, yaprakların ardı arkasına düşmesi gibi. O bu hallerde bile herbir yaprağın hareket parçacıklarını dahi bilir. Yaratan O olduğu halde nasıl olur da bilmez? Zaten: "Yaratan bilmez mi hiç? O Latiftir, herşeyden haberdardır" diye buyurmuştur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Mülk 15

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR