ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜNAFİKUN

10

/

11

وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ {10}

 

 وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْساً إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ {11}

 

10. Herhangi birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirseydin de sadaka verseydim ve salihlerden olsaydım" diyeceği bir zamanın gelmesinden önce size verdiğimiz rızıktan infak edin ...

11. Halbuki eceli geldiğinde Allah hiçbir kimseyi asla geri bırakmaz.

Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:

 

1- Ölüm Gelmeden Önce İnfak Etmeli:

2- Dünyada İken İtaat Etmeyenler, Ahirette Dünyaya Dönüşü Faydasız Yere Temenni Ederler:

3- İbn Abbas'ın Bu Buyrukları Farz Olan Hac ve Zekatın Hemen Eda Edilmesine Dair Delil Göstermesi:

4- Tevhid Ehli -Şehidler Dışında- Dünyaya Geri Döndürülmeyi Temenni Etmezler:

 

1- Ölüm Gelmeden Önce İnfak Etmeli:

 

"Herhangi birinize ölüm gelip de ... diyeceği bir zamanın gelmesinden önce size verdiğimiz rızıktan infak edin" buyruğu, zekatı eda etmekte eli çabuk tutmanın vacib olduğuna ve onu geciktirmenin asla caiz olmadığına delildir. Muayyen olarak vakti geldiği takdirde diğer bütün ibadetler de böyledir.

 

2- Dünyada İken İtaat Etmeyenler, Ahirette Dünyaya Dönüşü Faydasız Yere Temenni Ederler:

 

"Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirseydin de sadaka verseydim ve salihlerden olsaydım ... " buyruğu, böyle bir kimsenin salih amel işlemek üzere dünyaya geri döndürülmeyi isteyeceğini göstermektedir.

 

Tirmizı'nin rivayetine göre ed-Dahhak b. Müzahim, İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletmektedir: Her kimin kendisini Rabbinin Beytini hacca ulaştıracak kadar yahutta onda zekatın verilmesi farz olacak kadar bir malı bulunur da bunu yapmayacak olursa, Ölüm halinde geri döndürülmeyi isteyecektir. Bir adam: Ey İbn Abbas Allah'tan kork, dedi. Çünkü geri döndürüImeyi ancak kafirler isteyecektir. Bunun üzerine İbn Abbas ona şöyle dedi:

 

Ben bu hususa dair sana Kur'an-ı Kerim'den bazı buyruklar okuyacağım: "Ey iman edenler! Mallarınız da, evlatlarınız da sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de: 'Rabbim beni yakın bir zamana kadar geciktirseydin de sadaka verseydim ve salihlerden olsaydım' diyeceği bir zamanın gelmesinden önce size verdiğimiz rızıktan infak edin ... Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır" buyruklarını okudu. Adam:

 

Zekatı farz kılan nedir? diye sordu. İbn Abbas: Mal ikiyüz (dirhem)'i bulup aşarsa dedi. Adam: Peki haccı farz kılan nedir!? diye sorunca: Azık ve binek. diye cevap verdi.

 

Derim ki: Bu hadisi el-Halimi Ebu Abdillah el-Huseyn b. el-Hasen "Minhacu'd-Din" adlı eserinde merfu bir hadis olarak rivayet etti ve: İbn Abbas dedi ki: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her kimde kendisini hacca ulaştıracak kadar bir mal bulunur da .. ," diyerek hadisi zikretmiş bulunmaktadır. Bu hadis, lafzıyla daha önce Al-i İmran Süresi'nde (97. ayet, 9, başlıkta) geçmiş bulunmaktadır,

 

3- İbn Abbas'ın Bu Buyrukları Farz Olan Hac ve Zekatın Hemen Eda Edilmesine Dair Delil Göstermesi:

 

İbnu'l-Arabi dedi ki: İbn Abbas nafileyi dışarda tutarak özel olarak farzın infakı hususunda ayetin umumi ifadesini delil almıştır. Onun bu infakı, zekat diye tefsir etmesi, genel olarak ve ikiyüz dirhem ile takdir etmesi sahihtir. Ancak buna dayanarak hac ile ilgili görüşünü belirtmesinde açıklanması zor bir taraf vardır. Çünkü eğer: Haccın edasında terahi (yani haccetme imkanı bulur bulmaz değil de daha sonraya ertelemek) caizdir, diyecek olursak. o vakit haccetmeden önce ölen kimsenin masiyet işlemiş olacağı hususunda ilim adamları arasında görüş ayrılığı vardır. demek olur. Bu bakımdan ayet-i kerime buna delil olamaz,

 

Eğer hac derhal (fevren) eda edilmelidir diyecek olursak, ayetin buna genel manasıyla delil olması doğru bir delillendirmedir. Çünkü kendisine hac vacib olmakla birlikte, haccı eda etmeyen bir kimse Yüce Allah'tan öyle bir muamele ile karşılaşacaktır ki; bundan dolayı terketmiş olduğu ibadetleri yerine getirmek için geri döndürülmeyi arzu edecektir.

 

Hac emrinin yerine getirilmesi için azık ve bineğin gerekli miktar olarak tesbit edilmesine gelince, bu hususta ilim adamları arasında bilinen meşhur bir görüş ayrılığı vardır. İbn Abbas'ın sözünün ise bununla bir ilgisi yoktur. Çünkü geri dönüşü istemek ve tehdidin kapsamına hakkında ictihad edilen meseleler de, ihtilaf edilmiş meseleler de girmez, Bunun kapsamına ancak üzerinde ittifaka varılmış meseleler girer. Doğrusu bu tehdidin icma ile ya da Kur'an nassı ile farz olan infakın nasıl harcanması gerektiğini kapsadığıdır. Çünkü bunun dışında kalan hususlar hakkında tehdidin muhakkak olarak sözkonusu olduğunu söylemeye imkan yoktur,

 

4- Tevhid Ehli -Şehidler Dışında- Dünyaya Geri Döndürülmeyi Temenni Etmezler:

 

''se... ya, meli değil mi ..... demektir. Bu durumda bu bir istifham olur. Buradaki: (...) olumsuz edatının sıla olduğu (fazladan geldiği) da söylenmiştir. O vakit ifade temenni anlamına gelir. (Mealde de buna göredir.)

 

''Sadaka verseydim" buyruğu temenniye başa "fe" harfi getirilmek suretiyle cevab olarak nasbedilmiştir.

 

"Olsaydım" buyruğu "sadaka verseydim" buyruğuna atfedilmiştir. Bu (şekilde nasb ile okuyuş) Ebu Amr, İbn Muhaysın ve Mücahid'in okuyuşudur. Diğerleri ise "fe"nin konumuna atf ile: "Olsaydım" diye cezm ile okumuşlardır. Çünkü; "Sadaka verseydim" buyruğunda eğer "fe" bulunmamış olsaydı, cezm ile yani; (...) şeklinde gelecekti.

 

"Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek olmaz ve o bunları ... bırakıverir" buyruğundaki "bunları ... bırakıverir" anlamındaki (...) şeklinde "re" harfini cezm ile okuyanların okuyuşu da (bu yönüyle) buna benzemektedir.

 

İbn Abbas dedi ki: Bu ayet-i kerime tevhid ehli için çok ağırdır. Çünkü Allah nezdinde ahirette herhangi bir hayrı bulunan hiçbir kimse, dünyada geri dönüşü ya da süresinin ertelenmesini temenni etmez.

 

Derim ki: Şehid müstesnadır. Çünkü o tekrar Öldürü!sün diye geri dönüşü temenni edecektir. Buna sebeb ise göreceği lütuf ve ihsanlardır.

 

"Allah yaptıklarınızdan" hayır ya da şer olsun "hakkıyla haberdardır."

''Yaptıklarınızdan" buyruğu genel olarak muhatab kipi şeklinde "te" ile okunmuştur. Ancak Asım'dan, Ebu Bekir ve es-Sülemi Ölüp de bu sözü söyleyecek kimsenin söylediği sözü haber vermek üzere "ye" ile ("Allah yaptıklarından hakkıyla haberdardır" anlamında) diye okumuşlardır.

 

Yüce Allah'a hamd ile ve O'nun yardımı ile Münafikun Suresi burada sona ermektedir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

64-TEĞABUN سورة التغابن

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR