CUMA 5 |
مَثَلُ
الَّذِينَ
حُمِّلُوا
التَّوْرَاةَ
ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا
كَمَثَلِ
الْحِمَارِ
يَحْمِلُ
أَسْفَاراً
بِئْسَ
مَثَلُ
الْقَوْمِ الَّذِينَ
كَذَّبُوا
بِآيَاتِ
اللَّهِ وَاللَّهُ
لَا يَهْدِي
الْقَوْمَ
الظَّالِمِينَ |
5. Kendilerine Tevrat
yükletilip sonra onu yüklenmeyenlerin hali, kocaman kitaplar taşıyan eşeğin
hali gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun misali ne kötüdür!
Allah, zalimler topluluğunu hidayete iletmez.
Yüce Allah, Tevrat
gereğince amel etmeyi terketmeleri ve Muhammed (s.a.v.)'e iman etmemeleri
üzerine yahudilerin benzediği örneği zikretmektedir.
"Kendilerine Tevrat
Yükletilip ... " İbn AbBas'tan rivayete göre Tevrat'ın gereğince amel
etmekle mükellef tutulup ... demektir.
el-Cürcani dedi ki: Bu
("yükletilme" anlamı verilen) lafız kefalet" anlamına gelen
"hamalet"den gelmektedir. Tevrat'ın hükümlerine (uymayı) tekeffül
edenler, demek olur.
"Kocaman kitaplar
taşıyan eşeğin hali gibidir" buyruğundaki: ''Kocaman kitap" demek
olan: (...)'ın çoğuludur. (Ona bu ismin veriliş) sebebi ise okunması halinde
manayı açığa çıkarmasıdır.
Meymun b. Mihran dedi
ki: Eşek ise sırtında bulunan kocaman bir kitap mıdır, yoksa çöp müdür bilmez.
İşte yahudiler de böyledir.
Bu buyruk, bir kitabı
taşıyan (öğrenen) kimsenin, onun anlamlarını öğrenmesi ve içinde bulunanı
bilmesi gerektiğine dair Allah'ın bir uyarısıdır.
Böylelikle bunların
hakkında sözkonusu olan yergi bu kimse hakkında da sözkonusu olmasın. şair de
şöyle demiştir: "Bunlar koca kitapları taşırlar ama hiç bilmezler Bunun
iyisi hangisi diye, ancak develerin bildiği kadar. Ömrüm hakkı için deve
yüklerini alıp gittiğinde bilemez, Yahut geri geldiğinde heybelerde ne var,
diye."
Bir kimse hadisi yazar
fakat hadisin ne demek olduğunu anlamaz, üzerinde de düşünmez. Onlardan
herhangi birisi de bir mesele hakkında soru sırulacak olursa, adeta ilmı
yazışmalarda bulunan bir kimseymişçesine oturur. şair de şöyle demiştir:
"Şüphesiz ki taşıdıklarını bilmeyen raviler, Tıpkı üzerinde beyaz boncuk
taşıyan develer gibidir, Ne boncuk develerin kendisini taşımasından faydalanır,
Ne de faydalanır develer taşıdıkları boncuklardan."
Münzir b. Said
el-BelIuti de -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- bu beyitleri ne kadar güzel söylemiştir:
"İstediğin gibi seslen, bulursun yardım edecek, Ve birtakım yükler bağla,
bulursun bir eşek üzerine koyduğun koca kitabları taşıyacak, onu taşıyan sanki
yük taşıyan bir eşek. O koca kitapları taşır fakat bilemez, İçindekiler doğru
mudur, yanlış mıdır anlayamaz. Sorulsa onlara, biz böyle rivayet ettik, derler,
Ne yalan söyledik, ne de haddi aştık, diye iddia ederler. Kalabalık esnasında
küçülür büyükleri, Çünkü o taklid etmiştir, cahil kimseleri."
"Sonra onu
yüklenmeyenler" gereğince amel etmeyenler, demektir. Ellerinde Tevrat
bulunduğu halde gereğince amel etmeyen o kimseleri, Yüce Allah, birtakım
kitaplar taşıyan eşeğe benzetmektedir. Bu eşeğin eline, yükün ağırlığının
dışında hiçbir fayda geçmez.
"Taşıyan"
lafzı hal olarak nasb konumundadır. Sıfat olarak cer konumunda olması da
mümkündür. Çünkü eşek bayağı, adi bir varlık gibidir. Şair şöyle demiştir:
"Ben bana söven, dil uzatan bayağı ve adi kimsenin yanından geçer giderim
... "
"Yalanlayan
topluluğun misali ne kötüdür!" Onlara dair verdiğimiz misal ne kötüdür
demektir. Muzaf hazfedilmiştir.
"Allah zalimlerin
topluluğunu" kafir olacağını bildiği kimseleri "hidayete
iletmez."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN