CUMA 3 |
وَآخَرِينَ
مِنْهُمْ
لَمَّا
يَلْحَقُوا
بِهِمْ وَهُوَ
الْعَزِيزُ
الْحَكِيمُ |
3. Ve onlardan henüz
kendilerine kavuşmamış olanlara da. O, Azizdir, Hakimdir.
"Ve onlardan ...
olanlara da" buyruğu da "ümmiler" buyruğuna atfedilmiştir. Yani
O, hem ümmiler arasında, hem de onlara katılmamış olanlar arasında bir peygamber
göndermiştir, demektir. Bununla birlikte; "onları arındıran, onlara ...
öğreten" buyruğunda yer alan "he" ve "mim"den ibaret
zamire ("onlara" lafzına) atf ile mansub olması da mümkündür. Yani
hem onlara, hem de diğer mü'minlere öğretir. Çünkü öğretme işi ahir zamana
kadar uyumlu bir şekilde devam edecek olursa, tümüyle onu ilk öğretene isnad
edilmiş olur.
Sanki kendisi sebebiyle
ortaya çıkan herbir şeyi bizzat kendisi gerçekleştirmiş gibidir.
" ... Henüz
kendilerine kavuşmamış olanlar" onların dönemlerinde bulunmayıp onlardan
sonra gelecekler, demektir.
İbn Ömer ve Said b.
Cübeyr: Bunlar Arap olmayanlardır, demişlerdir. Buhari ve Müslim'in
Sahih'lerinde Ebu Hureyre'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Biz Peygamber
(s.a.v.)'ın yanında oturuyor iken el-Cumua Süresi nazil oldu. "Ve onlardan
henüz kendilerine kavuşmamış olanlara da" buyruğunu okuyunca bir adam:
Bunlar kimlerdir, ey Allah'ın Rasulü? dedi. Peygamber (s.a.v.), o şahsa bir ya
da iki yahut üç defa soru soruncaya kadar cevab vermedi. (Ebu Hureyre) dedi ki:
Aramızda Selman-ı Farisi de vardı. Peygamber (s.a.v.) elini Selman'ın üzerine
koyduktan sonra şöyle buyurdu: "Eğer iman Süreyya yıldızı yanında
bulunsaydı, bunlardan birtakım yiğitler onu ele geçirirlerdi." Bir başka
rivayette de şöyle denilmektedir: "Eğer din Süreyya yıldızı yanında
bulunsaydı, Farisilerden bir adam onu alıp götürürdü. -Ya da şöyle buyurdu:-
Faris oğullarından (bir adam) onu kapıp götürürdü" şeklindedir. Müslim'in
lafzı ile rivayet böyledir.
İkrime: Bunlar tabiündur
demiştir. Mücahid: Bunlar bütün insanlardır, demiştir. Yani Muhammed
(s.a.v.)'ın aralarında Peygamber olarak gönderildiği Araplardan sonra müslüman
olacaklardır. İbn Zeyd ve Mukatil b. Hayyan da böyle demişlerdir: Bunlar
Peygamber (s.a.v.)'dan sonra kıyamet gününe kadar İslam'a gireceklerdir.
Sehl b. Sa'd
es-Saidı'nin rivayetine göre de Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz benim ümmetimin sulblerinde cennete hesabsız olarak girecek
birçok erkek ve kadınlar vardır. Daha sonra: "Ve onlardan henüz
kendilerine kavuşmamış olanlara da" buyruğunu okudu.
Ancak birinci görüş daha
sağlamdır. Peygamber (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu da rivayet edilmiştir:
"(Rüyamda) siyah koyunlara su verdiğimi gördüm.
Sonra bunların
arkasından beyaz koyunları suladım. Bunu tevil et, ey Ebu Bekir." Ebu
Bekir dedi ki: Ey Allah'ın Rasülü! Siyah koyunlar Araplardır, beyaz koyunlar
ise Araplardan sonra senin peşinden gelecek olan Arap olmayanlardır. Bunun
üzerine Peygamber (s.a.v.): "Melek de bu rüyayı böylece tevil etti"
diye buyurdu. Kastettiği melek, Cebrail (a.s.)'dır. Bu hadisi İbn Ebi Leyla;
Peygamber (s.a.v.)'ın ashabından bir adamdan, diye rivayet etmiştir ki, bu da
Ali b. Ebi Talib (r.a)'dır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN