TUR 25 / 28 |
وَأَقْبَلَ
بَعْضُهُمْ
عَلَى
بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ {25}
قَالُوا
إِنَّا
كُنَّا
قَبْلُ فِي
أَهْلِنَا
مُشْفِقِينَ
{26} فَمَنَّ
اللَّهُ عَلَيْنَا
وَوَقَانَا
عَذَابَ
السَّمُومِ {27} إِنَّا
كُنَّا مِن
قَبْلُ نَدْعُوهُ
إِنَّهُ
هُوَ
الْبَرُّ
الرَّحِيمُ {28} |
25.
Birbirlerine dönerek karşılıklı soru sorarlar:
26.
"Gerçekten biz daha önce ailelerimiz arasında korku içinde idik"
derler.
27.
"Allah bize lutfetti de bizi semum azabından korudu.
28.
"Şüphesiz ki biz önceden O'na ibadet ediyorduk. Gerçekten O, evet O çok
ihsan edendir, çok merhamet edendir."
"Birbirlerine
dönerek karşılıklı soru sorarlar" buyruğu hakkında İbn Abbas dedi ki:
Kabirlerinden diriltilerek kaldırılacaklarında birbirlerine soru soracaklardır.
Cennette "birbirlerine soru soracakları" da söylenmiştir. Yani onlar
dünya hayatındaki yorgunluktan, akıbetlerinin ne olacağı ile ilgili
korkularından sözederek bunları birbirlerine hatırlatacaklar ve bu korkularının
gitmesi dolayısıyla Yüce Allah'a hamdedeceklerdir.
Birinin diğerine: Siz bu
üstün mevkiye hangi sebeble eriştiniz? diye soru soracakları da söylenmiştir.
"Gerçekten biz daha
önce ailelerimiz arasında korku içinde idik, derler." Yani aralarından
kendilerine soru sorulan herbir kişi, soru sorana:
"Gerçekten biz daha
önce" yani dünyada iken Allah'ın azabından korkuyor ve çekiniyor idik
diyecektir. "Allah bize" cenneti vermekle ve günahlarımızı
bağışlamakla, bir başka açıklamaya göre imana muvaffakiyet ile ve hidayete iletmek
suretiyle "lutfetti de bizi semum azabından korudu."
el-Hasen dedi ki:
"Semum" ateşin isimlerinden birisi olup aynı zamanda cehennem
tabakalarından bir tabakadır. Bunun cehennem dediğimiz gibi, ateş ile aynı
şeyolduğu da söylenmiştir. Semum azabının ateşi diye de açıklanmıştır.
Çok sıcakbir rüzgar
anlamında "semum" münnes olarak da kullanılabilir. Burdan hareketle:
"Günümüz semuma uğradı" denilir. Semuma uğramış güne: (...) denilir,
çoğulu: (...) diye gelir.
Ebu Ubeyde dedi ki:
Semum gündüzün olmakla birlikte geceleyin de olabilir. Harur ise geceleyin
olmakla birlikte gündüzün de görülebilir. Semum bazan soğuğun insanı etkilemesi
hakkında kullanılabildiği gibi, çoğunlukla sıcağın ve güneşin etkilemesi
hakkında kullanılır. Recez vezninde şair şöyle demiştir: "Bugün semumu
çok, soğuk bir gündür, Bugüne tahammül edemeyeni ben kınamam."
"Şüphesiz ki biz
önceden ona ibadet ediyorduk." Yani dünya hayatında iken kusurlarımızı
bağışlamak suretiyle bize lütuf ta bulunması için dua ediyorduk. Buradaki:
"O'na dua ediyorduk (mealde: ibadet ediyorduk)" buyruğunun, O'na
ibadet ediyorduk, anlamında olduğu da söylenmiştir.
"Gerçekten O, evet
O çok ihsan edendir, çok merhamet edendir." buyruğundaki "Gerçekten
O" lafzını Nafi ve el-Kisai "Çünkü O" anlamında olmak üzere
hemze harfi üstün olarak (...) diye okumuşlardır. Diğerleri ise mübteda olarak
esreli okumuşlardır.
"Çok ihsan
eden" çok lütfeden demektir. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır. Yine ondan
gelen rivayete göre: O vaadini gerçekleştirendir, demektir. İbn Cüreyc de böyle
açıklamıştır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN