AHKAF 12 |
وَمِن
قَبْلِهِ
كِتَابُ
مُوسَى إِمَاماً
وَرَحْمَةً
وَهَذَا
كِتَابٌ مُّصَدِّقٌ
لِّسَاناً
عَرَبِيّاً
لِّيُنذِرَ الَّذِينَ
ظَلَمُوا
وَبُشْرَى
لِلْمُحْسِنِينَ |
12. Halbuki bundan
önce de Musa'nın kitabı bir önder ve bir rahmetti. Bu ise zulmedenleri korkutup
ihsan edenlere bir müjde olmak üzere: Arap dili ile indirilmiş doğrulayıcı bir
kitaptır.
"Halbuki
bundan" Kur'an-ı Kerim'den "önce de Musa'nın kitabı" Tevrat
kendisine uyulan "bir önder ve" Allah'tan "bir rahmetti."
ifadede hazfedilmiş sözler vardır. Yani bununla birlikte siz, onunla hidayeti
bulmadınız. Çünkü Tevrat'ta Peygamber (s.a.v.)'ın nitelikleri ve ona iman
edilmesi gerektiği belirtilmiş idi. Onlar ise bunu terkettiler.
"Bir önder"
lafzı hal olarak nasbedilmiştir. Çünkü buyruk: Ondan önce de önder olarak
Musa'nın kitabı gelmişti, anlamındadır.
"Ve bir
rahmet" lafzı da ona atfedilmiştir. Bir fiil takdiri ile nasbedildiği de
söylenmiştir. Yani Biz onu bir önder ve bir rahmet ile indirdik, demektir.
el-Ahfeş dedi ki: Kat'
dolayısıyla nasb üzere gelmiştir. Çünkü "Musa'nın kitabı" izafet
olduğundan dolayı marifedir. Zira nekre tekrarlanacak yahut izafe yapılacak ya
da başına elif-lam getirilecek olursa, marife olur.
"Bu" Kur'an
"ise ... Arap dili ile indirilmiş doğrulayıcı bir kitaptır."
Yani bu kitap hem
Tevratı, hem kendisinden önceki kitapları doğrulayıcıdır. Peygamber (s.a.v.)'ı
doğrulayıcı olduğu da söylenmiştir.
"Arap dili
ile" lafzı hal üzere nasbedilmiştir. Yani o kendisinden öncekileri Arapça
olarak tasdik eden bir kitabtır. "Dili" ise hale bir tevtıe
(hazırlık) yani tekiddir. Arapların: "Salih bir adam olarak Zeyd bana
geldi" demelerine benzer. Burada "bir adam" lafzı tekid olarak
zikredilmiştir. Şu takdirde bir fiilin mahzuf olduğu kabul edilmek suretiyle
nasbedildiği de söylenmiştir: "Bu tasdik edici bir kitaptır yani ben
dilinin Arapça olduğunu kastediyorum" demektir. Cer harfinin düşürülmesiyle
nasbedildiği de söylenmiştir ki, buna göre takdiri "Arab dili ile"
şeklindedir.
"Dil"
anlamındaki lafzın mef'ul olduğu ve Peygamber (s.a.v.)'ın kast edildiği de
söylenmiştir. Yani bu öyle bir kitaptır ki, Peygamber (s.a.v.)'ı tasdik
etmektedir. Çünkü onun mucizesidir. ifade: "Dili Arapça olanı tasdik
edicidir" takdirindedir. Burada o halde "dil" anlamındaki kelime
"musaddık: tasdik edici" lafzı ile nasbedilmiştir. Bu da Peygamber
(s.a.v.)'dır. "Lisan" ile Kur'an'ın kastedilme ihtimali uzaktır.
Çünkü o vakit anlamı kendi kendisini tasdik eder, şeklinde olur.
"Zulmedenleri
korkutup ... " buyruğundaki: "Korkutması için (mealde:
korkutup)" buyruğu genel olarak kitabın durumunu haber vermek üzere
"ye" ile okunmuştur. Yani küfür ve masiyet ile kendilerine zulmeden
kimseleri korkutmak için (indirilmiştir). Rasülullah (s.a.v.) hakkında haber
olduğu da söylenmiştir.
Nafi', İbn Amir ve
el-Bezzı ise Peygamber (s.a.v.)'a hitab olmak üzere "te" ile
(korkutasın diye, anlamına gelir) okumuşlardır. Ebu Ubeyde, ile Ebu Hatim de bu
okuyuşu tercih etmişlerdir. Yüce Allah da: ''Ancak sen bir uyarıcısın"
(Ra'd, 7) diye buyurmuştur.
"İhsan edenlere bir
müjde olmak üzere" buyruğundaki: "Müjde" ref' konumundadır ki
"o bir müjde(dir)" demek olur. "Kitab"a atf olduğu da söylenmiştir.
Yani bu doğrulayıcı ve müjde olan bir kitaptır, demek olur. Cer harfinin
düşürülmesiyle mansub olması da mümkündür. Zulmedenleri korkutup uyarması ve
... müjde olması için ... demek olur. Cer harfi düşürülünce nasbedildi. Mastar
olarak mansub olduğu da söylenmiştir ki; bu da: ''İhsan edenlere bir müjde
vermen için ... " demek olur. Burada; "Müjdelemen" fiili yerine
"müjde" anlamındaki kelime yerleştirilince nasbedilmiş oldu. Nitekim:
"Seni ziyaret etmek için, sana ikram olsun ve hakkını yerine getirmek
maksadıyla sana geldim" demeye benzer ki bu da: (...) demek gibidir.
Burada: "Sana ikram olmak üzere" anlamındaki kelime, hazfedilmiş bir
fiil ile nasbedilmiştir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN