ŞURA 25 |
وَهُوَ
الَّذِي
يَقْبَلُ
التَّوْبَةَ عَنْ
عِبَادِهِ
وَيَعْفُو
عَنِ السَّيِّئَاتِ
وَيَعْلَمُ
مَا
تَفْعَلُونَ |
25. O, kullarından
tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve de işlemekte olduğunuzu bilendir.
"O, kullarından
tevbeyi kabul eden ... dir" buyruğu ile ilgili olarak İbn Abbas şöyle
demektedir: Yüce Allah'ın: "De ki: Ben sizden buna karşılık -akrabalıkta
sevgiden başka- ücret istemem" (Şura, 23) buyruğu nazil olunca, birtakım
kimseler kendi kendilerine: Olsa olsa bununla kendisinden sonra akrabalarına
dikkat edelim diye bizi teşvik etmek istiyor, diye düşündüler. Cebrail,
Peygamber (s.a.v.)'a durumu haber verdi ve onların Peygamber (s.a.v.)'ı böyle
bir itham altında tuttuklarını bildirdi. Bunun üzerine Yüce Allah: "Yoksa
onlar: Allah'a yalan iftira etti mi diyorlar?" (Şura, 24) ayetini indirdi.
Bazıları: Ey Allah'ın Resulü! Bizler senin doğru sözlü olduğuna şahitlik
ediyoruz ve tevbe ediyoruz, dediler. Bu sefer de: "O kullarından tevbeyi
kabul eden ... dir." buyruğu nazil oldu,
İbn Abbas dedi ki:
Gerçek dostlarından ve kendisine itaat eden kimselerden (tevbeyi kabul eder)
demektir. Bununla birlikte ayet-i kerime umumidir. Tevbenin anlamı ve hükümleri
ile ilgili açıklamalar daha önceden (enNisa, 17-18. ayetlerin tefsirinde)
geçmiş bulunmaktadır. Bu lafız da bundan önce et-Tevbe Suresi'nde (104. ayet-i
kerimede) geçmiş bulunmaktadır.
"Kötülükleri"
İslam'dan önceki şirki "affeden ve" hayır ve şer türünden "ne
işlemekte olduğunuzu bilendir." "Ne işlemekte olduğunuzu"
buyruğunu Hamza, el-Kisai, Hafs ve Halef muhatab kipi olarak "te" ile
okumuşlardır. İbn Mesud ve arkadaşlarının kıraati de budur. Diğerleri ise
"ye" ile haber kipi şeklinde ("ne yaptıklarını" anlamında)
okumuşlardır. Ebu Ubeyd ve Ebu Hatim de bu okuyuşu tercih etmişlerdir. Çünkü bu
buyruk birincisi: "O kullarından tevbeyi kabul eden ... dir" buyruğu,
diğeri ise "iman edip salih amel işleyenlere icabet eder." (eş-Şura,
26) buyruğu olan iki ayrı haber arasında yer almaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN