ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ŞURA

11

فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجاً يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

 

11. Gökleri ve yeri yaratandır, size kendi nefislerinizden eşler ve davarlardan da çiftler yaratmıştır. O sizi bu yolla üretip çoğaltıyor. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur ve O, herşeyi işitendir, görendir.

 

"Gökleri ve yeri yaratandır." buyruğundaki: ''Yaratandır" buyruğu Yüce Allah'ın isminin sıfatı olarak merfü'dur yahutta: "o yaratandır' takdirindedir. Nida olmak üzere nasb ile okunması da caizdir "Ona" lafzındaki "he" (o) zamirinden bedel olarak cer ile okunması da caizdir.

 

Fatır (yaratan) yoktan var eden ve yaratan demektir. Buna dair açıklamalar daha önceden (el-En'am. 14: 'Yusuf, 101; İbrahim, 10; er-Rum. 30; Fatır, 1) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Size kendi nefislerinizden eşler yaratmıştır." Bunun dişiler yaratmıştır, anlamında olduğu söylenmiştir. "Kendi nefislerinizden" diye buyurması ise Havva'yı Adem (a.s)'ın kaburga kemiğinden yaratmış olmasındandır. Mücahid de: Ardı arkasına gelen nesiller diye açıklamıştır.

 

"Ve davarlardan da çiftler yaratmıştır." Bundan kasıt daha önce el-En'am Suresi'nde (113, 114, ayetlerde) sözkonusu ettiği deve, inek, koyun ve keçi türlerinin erkek ve dişilerinden ibaret sekiz (tekin oluşturduğu) çiftlerdir.

 

"O sizi bu yolla üretip çoğaltıyor." Yani O sizi "bu yolla" yani rahimde yaratıyor ve çoğaltıyor. Karında diye de açıklanmıştır. el-Ferra ve İbn Keysan ise buradaki: "Orada" lafzının; "(...): (mealde olduğu gibi) Bu yolla" anlamında olduğunu söylemişlerdir.

ez-Zeccac da aynı şekilde "O sizi bu yolla üretip çoğaltıyor" buyruğunu, bununla sizi çoğaltıyor diye açıklamıştır. Yani sizi çoğaltmakta ve sizi eşler yani birbirine helal olan eşler kılmaktadır. Çünkü eşler neslin devamına sebeptir.

 

''Bu yolla" lafzındaki "he" zamirinin yaratmaya ait olduğu da söylenmiştir. Buna da: "Yaratmıştır'' buyruğu delil teşkil etmektedir. O bu şekilde yaratmakla sizi çoğaltmaktadır, diye buyurmuş gibidir.

 

İbn Kuteybe ise şöyle açıklamıştır: "O sizi bu yolla üretip, çoğaltıyor" buyruğu eşiniz bünyesinde üretip çoğaltıyor demektir. Yani O sizleri dişilerin karınlarında yaratır, demek istemektedir. buna göre: ''Orada" rahimde demek olur. Ancak bu uzak bir ihtimaldir, çünkü "rahim" kelimesi müennestir ve daha önceden de kendisinden söz edilmiş değildir (ki ona ait bir zamirin varlığı sözkonusu olsun),

 

"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur ve O herşeyi işitendir, görendir" buyruğunda denildiğine göre; "O'nun benzeri" lafzındaki "kef (benzetme edatı)" te'kid için fazladan gelmiştir.

Yani: ''O'nun benzeri hiçbir şey yoktur" demektir. Şair de şöyle demiştir: "Ve o ocak taşları ki sizin iki taşınız gibi, Tencere koymak için kurulurlar,"

 

Görüldüğü gibi şair burada "kef"in başına benzetmeyi te'kid etmek için bir (benzetme edatı) "kef'' daha getirmiş bulunmaktadır. Bir diğer görüşe göre buradaki: "Benzer" kelimesi fazladan tekid için getirilmiştir. Bu da Sa'leb'in görüşü olup; ''O'nun gibi hiçbir şey yoktur" takdirindedir.

 

Yüce Allah'ın: ''Artık eğer onlar da sizin buna iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak hidayet bulurlar" (Bakara, 137) buyruğuna benzemektedir. İbn Mesud'un kıraatinde ise bu (...): Artık onlar sizin kendisine iman ettiğiniz şeylere inanırlarsa hidayet bulmuş olurlar" şeklindedir. Evs b, Hacer de şöyle demektedir: "Ve öyle maktuller ki, hurma ağaçları gibidirler, Onları sağanak yağan yağmur örtmektedir,"

 

Burada ("gibi" anlamı verilen kelime fazladan getirildiği için) ''Hurma ağaçları gibi" demektir.

 

Bu hususta inanılması gereken şu ki; Şanı Yüce Allah azametinde, kihriya ve melekutunda güzel isimleri ve yüce sıfatları ile mahlukatında hiçbir şeye benzemez ve hiçbir şey O'na benzetilemez, şeriatın gerek yaratıcı, gerek yaratılmış hakkında kullandığı ifadelere gelince, bu noktada gerçek anlamı itibariyle yaratan ile yaratıcı arasında hiçbir benzerlik sözkonusu değildir. Çünkü Aziz ve Celil olan O, kadim zatın sıfatları, yaratılmışların sıfatlarından farklıdır. Zira yaratılmışların sıfatları garez ve arazlardan ayrı değildir. Şanı Yüce Allah ise bundan münezzehtir. Hatta O, "el-Kitabu'l-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna" adlı eserimizele açıkladığımız gibi: her zaman isim ve sıfatlarına sahiptir. Bu hususta O'nun hak sözü "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur" buyruğu, delil olarak yeterlidir.

 

Kimi muhakkik ilim adamı şöyle demiştir: Tevhid, diğer zatlara benzetilmeyen ve sıfatlardan da muattal (sıfatsız) kabul edilmeyen bir zatı kabul etmektir. el-Vasıti -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- bunu daha da açıklayarak şöyle demektedir: Onun zatı gibi bir zat, O'nun ismi gibi bir isim, O'nun fiili gibi bir fiil, O'nun sıfatı gibi bir sıfat olamaz, Sadece lafız bakımından bir uyum sözkonusu olabilir. Kadim olan zat hadis (sonradan yaratılmış) bir sıfata sahib olmaktan Yüce ve münezzehtir. Tıpkı hadis (sonradan yaratılmış) zatın kadim bir sıfatının olmasının imkansız oluşu gibi Bütün bunlar hak ehli sünnet ve cemaatin kabul ettiği görüşlerdir. Allah onlardan razı olsun,

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Şura 12

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR