ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

YASİN

37

/

38

 

وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ {37}

 

 وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ {38}

 

37. Onlar için bir diğer delil de gecedir. Ondan gündüzü soyup çıkarırız da onlar hemen karanlığa giriverirler.

38. Güneş kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar akıp gider. İşte bu, Aziz ve Alim'in takdiridir.

 

"Onlar için bir diğer delil de gecedir. Ondan gündüzü soyup çıkarırız." Yani Yüce Allah'ın birliğine, kudretine, uluhiyetinin kabul edilmesine delil teşkil eden alametlerden birisi de gecedir.

 

(...): Soyup çıkarmak; sıyırmak, çekip almak" demektir. Mesela; "Allah onu dininden soyup çıkardı" denilir. Bu lafız "çıkartmak" anlamında da kullanılır. Burada ışığın gidip karanlığın gelmesi bir şeyden sıyrılmaya ve kendisinden sıyrılıp soyulanın da açıkça ortaya çıkmasına benzetilmiştir. O halde bu bir istiaredir.

 

"Hemen karanlığa giriverirler." Karanlık içinde kalırlar.

 

"Gecenin karanlığına girdik" denilir. "Öğle vaktine girdik" (...): Sabahladık, kuşluk vaktine girdik, akşamladık" da bu kabildendir.

 

"Ondan" lafzının: "üzerinden" anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani Biz, onun üzerinden gündüzün aydınlığını soyup çıkartırız.

 

" ... da onlar hemen karanlığa giriverirler." Karanlık içinde kalıverirler, demektir. Çünkü gündüzün aydınlığı havaya karışır ve ortalığı aydınlatır. Havadan çıkıp ayrıldı mı karanlık olur.

 

"Güneş de kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar akıp gider" buyruğunun: "Onlar için bir diğer delil de ... güneştir" takdirinde olması mümkün olduğu gibi "güneş" anlamındaki lafzın daha sonra gelen fiilin açıkladığı mukadder bir fiil ile merfu olması da mümkündür. 

 

Mübteda olarak merfu olması da mümkündür (mealde olduğu gibi).

 

"Akıp gider" fiili de haber konumunda yani akıp gidicidir, demek olur.

 

Müslim'in Sahih'inde Ebu Zerr'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Resulullah (s.a.v.)'a Yüce Allah'ın: "Güneş kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar akıp gider" buyruğu hakkında soru sordum da şöyle buyurdu: "Onun için belirlenmiş olan karar yeri Arş'ın altındadır. ''

 

Yine Müslim'de Ebu Zerr'den rivayete göre Peygamber (s.a.v.) bir gün şöyle buyurmuştur: "Şu güneşin nereye gittiğini biliyor musunuz?" Onlar: Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler. Şöyle buyurdu: "Bu güneş arşın altında kendisi için belirlenmiş karar yerine ulaşıncaya kadar akıp gider. Oraya vardı mı secdeye kapanır. Kendisine kalk ve geldiğin yere geri dön denilinceye kadar bu halde devam eder. O vakit oraya geri döner ve doğduğu yerden yine sabah vakti doğar. Sonra tekrar arşın altında kendisi için belirlenmiş karar yerine ulaşıncaya kadar akıp gider ve secdeye kapanır. Yine kalk ve geldiğin yere geri dön denilinceye kadar bu halde kalır. Tekrar yerine geri döner ve doğduğu yerden sabah vakti yine doğar. Sonra da yine akıp gider, insanlar onda alışkın olmadıkları bir hal görmezler. Nihayet arşın altındaki o karar yerine tekrar ulaşır, ona kalk ve battığın yerden sabah vakti doğ, denilir. O da sabah olunca battığı yerden doğar." (Devamla) Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bu işin ne zaman olacağını biliyor musunuz? Bu: "O gün daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye imanı fayda vermez. "(el-En'am, 158) (buyruğunun işaret ettiği) zamanıdır." 

 

Buhari'deki lafız da şöyledir: Ebu Zerr'den dedi ki: Peygamber (s.a.v.) güneş battığı sırada Ebu Zerr'e: "Nereye gittiğini biliyor musun?" dedi. Ben: Allah ve Resulü daha iyi bilir, deyince, şöyle buyurdu: "Arşın altında secde edeceği yere kadar gider. İzin ister, ona izin verilir. Secde edibte isteği kabul edilmeyip izin isteyib de ona izin verilmeyerek: Geldiğin yere geri dön, denileceği zaman pek uzak olmasa gerek. Bunun üzerine o da battığı yerden doğacak. İşte Yüce Allah'ın: "Güneş kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar akıp gider. İşte bu Aziz ve Alim olanın takdiridir." buyruğunda anlatılan budur. ''

 

Tirmizı'deki lafzı ile de bu rivayet şöyledir: Ebu Zerr'den dedi ki: Güneşin battığı sırada mescide girdim. Peygamber (s.a.v.) da oturuyordu. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Bunun nereye gittiğini biliyor musun?" Ben: Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Şöyle buyurdu: "Bu gider ve secde etmek için izin ister. Ona izin verilir. Sanki ona: Geldiğin yerden git doğ, denilir. O da battığı yerden doğar. Sonra da: "İşte bu, onun için belirlenmiş karar yeridir" diye okudu. (Tirmizi) dedi ki: Bu da Abdullah (b. Mes'ud)'ın kıraatidir. Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir. 

 

İkrime dedi ki: Güneş battığı vakit arşın altındaki bir mihraba girer ve sabah oluncaya kadar Allah'ı tesbih eder. Sabah olunca Rabbinden doğmaktan affedilmesini ister. Rabb ona: O da neden? diye sorunca, şöyle der: Ben doğduğum vakit seni bırakıp bana ibadet ediliyor. Şanı Yüce ve mübarek olan Allah şöyle der: Sen çık, bundan dolayı senin için bir sorumluluk yoktur. Ben onlara cehennemi çekip sürükleyecek yetmiş bin melek ile göndereceğim ve onlar da o cehenneme gireceklerdir.

 

el-Kelbi ve başkaları da: Bu buyruğun anlamı batım yerinde en uzak konakladığı yere kadar akıp gider. Sonra en yakın konak yerine tekrar döner demektir, der. Buna göre onun karar yeri daha ötesine gidemediği ve oradan geriye doğru geldiği yere ulaşmasıdır. Tıpkı kastettiği en uzak noktaya ulaşıncaya kadar belli bir mesafeyi katedip orada maksadını gerçekleştirdikten sonra yolculuğuna ilk olarak başladığı yere dönmesi gibidir. Buna göre güneşin en uzak konak yerine ulaştırılması -ki bu el-Hen'a diye bilinen ve ikizler burcundaki ayın altıncı konak noktasını teşkil eden iki yıldızdır, doğduğu vakit olur. Bu da yılın en uzun günüdür, gece de en kısa gecedir. Bu sırada gündüz onbeş saat, gece de dokuz saattir. Sonra gündüz eksilmeye başlar ve güneş geri döner. Süreyya yıldızı doğunca gece ve gündüz eşit olur, herbirisi oniki saat olur. Daha sonra da en yakın konak yerine ulaşır ve bu sırada en-Neaim -denilen ve devekuşunu andırandört ya da sekiz parlak yıldızdan oluşan ayın konaklarından bir konak- yıldızı doğar. Bu da en kısa gündür. Gece de onbeş saat çeker. Nihayet kovanın su dolum yerinin arkadaki yıldızı çıkınca gece ile gündüz eşit olur. Sonra da gece her gün gündüzden bir saatin üçte birinin onda biri (yani iki dakika) alır. Her on günde saatin üçte biri (yirmi dakika) alır. Her ayda tam bir saat alır. Birbirine eşitleninceye kadar böyle sürer. Gece de onbeş saati buluncaya kadar (gündüzden) almaya devam eder, gündüz de geceden aynı şekilde alır.

 

el-Hasen der ki: Güneşin bir yılda üçyüzaltmış doğuş yeri vardır. Hergün bir doğuş yerinde konaklar ve bir dahaki yıla kadar aynı yerden doğmaz. İşte güneş bu konaklar arasında akıp gider. Onun karar yeri de bunlardır.

 

Bu görüş, bir önceki görüş ile aynı anlamı ifade eder.

 

İbn Abbas da şöyle demektedir: Güneş batıp daha ilerisine gitmediği noktaya ulaşınca, doğuncaya kadar arşın altında karar kılar.

 

Derim ki: İbn Abbas'ın bu açıklamaları bütün bu açıklamaları özetlemektedir. Onu dikkatle düşünelim.

 

Bir başka açıklamaya göre güneş dünyanın sonunun geleceği son vaktine kadar akıp gider.

İbn Mes'ud ve İbn Abbas "Güneş akıp gider, onun kararı yoktur (dur durak bilmez)" diye okumuşlardır. Yani güneş, gece ve gündüz akıp gider, onun durması da, bir yerde karar kılması da yoktur ve bu Yüce Allah kıyamet gününde onu tortop edip ışığını söndüreceği vakte kadar devam edecektir. (Bu hususta) mushafa muhalif okuyan kimseler: Ben İbn Mes'ud ve İbn Abbas'ın kıraatine göre okuyorum, diye delil gösterirler. Ebu Bekr el-Enbarı ise der ki: Bu (kıraat) batıldır ve bu kıraat onu nakledenlerin yüzüne geri çarpılır. Çünkü Ebu Amr'ın, Mücahid'den onun İbn Abbas'dan ayrıca İbn Kesir'in Mücahid'den onun İbn Abbas'dan rivayet ettiğine göre; "Güneş kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar akıp gider" diye okuduğunu rivayet etmişlerdir. İşte İbn Abbas'dan gelen ve icmaın da sahih olduklarına tanıklık ettiği bu iki senet, cemaatin ve ümmetin ittifakla kabul ettiği kıraate muhalefet eden bu zayıf senetle gelen rivayeti çürütmektedirler.

 

Derim ki: Diğer taraftan kaydettiğimiz sabit hadisler de (bu muhalif görüşü) ileri sürenin görüşünü reddetmektedir. Bu kişi Allah'ın Kitabına karşı ne kadar da cüretkardır! Allah kahretsin.

 

Yüce Allah'ın: "Kendisi için belirlenmiş bir karar yerine kadar" buyruğu demektir. "Müstekar" da karar kılınan yer demektir.

 

"İşte bu" yani gece, gündüz ve güneşin durumu ile ilgili anılan bu hususlar "Aziz ve Alim olanın takdiridir."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Yasin 39

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR