FATIR 45 |
وَلَوْ
يُؤَاخِذُ
اللَّهُ
النَّاسَ
بِمَا كَسَبُوا
مَا تَرَكَ
عَلَى ظَهْرِهَا
مِن
دَابَّةٍ
وَلَكِن
يُؤَخِّرُهُمْ
إِلَى
أَجَلٍ
مُّسَمًّى فَإِذَا
جَاء
أَجَلُهُمْ
فَإِنَّ
اللَّهَ كَانَ
بِعِبَادِهِ
بَصِيراً |
45. Eğer Allah,
kazandıkları sebebi ile insanları sorgulayacak olsaydı, onun sırtında
dolaşanların hiçbirini bırakmazdı. Fakat O, bunları belirlenmiş bir vakte kadar
geri bırakıyor. Belirlenmiş olan o vakitleri gelince, muhakkak Allah, kullarını
en iyi görendir.
"Eğer Allah,
kazandıkları" yani işledikleri günahları "sebebi ile insanları
sorgulayacak olsaydı, onun sırtında dolaşanların hiçbirini bırakmazdı. "
İbn Mes'ud dedi ki: Bununla Yüce Allah, hareket eden ve yürüyen bütün canlıları
kastetmektedir. Katade dedi ki: Bu Nuh (a.s)'ın döneminde yapıldı.
el-Kelbi dedi ki:
"Dolaşanlar" buyruğunyla, sadece cinleri ve insanları kastetmektedir.
Çünkü akılları dolayısıyla mükellef tutulanlar bunlardır. İbn Cerir, el-Ahfeş
ve el-Huseyn b. el-Fadl da şöyle demişlerdir: Burada canlı (dabbe) ile sadece
insanları kastetmiştir.
Derim ki: Birinci görüş
daha kuvvetlidir, çünkü o görüş büyük bir sahabiden nakledilmiştir. İbn Mes'ud
dedi ki: Ademoğlunun günahları dolayısıyla nerdeyse pislik böceği dahi
yuvasında azaba mahkum edilecek.
Yahya b. Ebi Kesir dedi
ki: Bir adam iyiliği emredip münkerden sakındırdı. Bir başka adam ona: Sen
kendine bak, çünkü zalim bir kimse ancak kendisine zarar verir, dedi. Bunun
üzerine Ebu Hureyre şu cevabı verdi: Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah
adına yemin ederim ki, yalan söyledin. Sonra (devamla) dedi ki: Nefsim elinde
olana yemin olsun ki, tay kuşu dahi, kendi yuvasında açlıktan zalimin zulmü
sebebiyle ölür.
es-Sumali ile Yahya b.
Sellam bu ayet-i kerime hakkında şöyle demişlerdir: Allah yağmur
yağdırmayıverir ve herşey helak olur gider. el-Bakara Suresi'nde buna benzer
bir rivayet İkrime'den ve Mücahid'den Yüce Allah'ın: (...) .. Hem de lanet
edenler, lanet eder." (el-Bakara, 159) ayetinin tefsirinde (7. başlıkta)
geçmiş bulunmaktadır. Buna göre bunlar haşerat ve hayvanlardır. Hakkı gizleyen
kötü alimlerin günahları sebebiyle bunlar da kıtlık ve kuraklık musibetine
düçar edilirler, bunun üzerine onlara lanet okurlar. Yine orada el-Bera b.
Azib'in rivayet ettiği şu hadisi de zikretmiştik: Rasulullah (s.a.v.) Yüce
Allah'ın: "Ve onlara lanet edenler, lanet eder" buyruğu hakkında:
"(Bunlar) yeryüzündeki canlı varlıklardır" demiştir.
"Fakat O bunları
belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakıyor" buyruğu hakkında Mücahid şöyle
demektedir: Belirlenmiş vakit (ecel-i müsemma) Yüce Allah'ın Levh-i Mahfuz'da
kendilerine vaadettiği süredir. Yahya da o, kıyamet günüdür, diye açıklamıştır.
"Muhakkak Allah,
kullarını" aralarından cezayı kimin hakettiğini "en iyi
görendir."
Burada: " ...
ce" lafzındaki amilin: "Görendir" olması caiz değildir. Nitekim:
"Bugün muhakkak Zeyd çıkacaktır" ifadesinde de caiz olmadığı gibi.
Onda amil: "Geldi" fiilidir. Çünkü bu edat şart harflerine
(edatlarına) benzemektedir. Ceza anlamı taşıyan isimlerde sonradan gelen
lafızlar amel edebilir. Sibeveyh ise ancak şiirde (...)'in ceza edatı olarak
kullanılabileceği görüşündedir. Şairin şu beyitinde olduğu gibi:
"Kılıçlarımız kısa
gelecek olursa, onları ulaştıran, Düşmanlarımıza bizim adımlarımız olur, o
vakit de çarpışırız."
FATIR SURESİNİN SONU
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN