FATIR 25 / 26 |
وَإِن
يُكَذِّبُوكَ
فَقَدْ
كَذَّبَ
الَّذِينَ مِن
قَبْلِهِمْ
جَاءتْهُمْ
رُسُلُهُم
بِالْبَيِّنَاتِ
وَبِالزُّبُرِ
وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
{25} ثُمَّ
أَخَذْتُ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
فَكَيْفَ
كَانَ
نَكِيرِ {26} |
25. Eğer
seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri
onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve nur saçan kitaplarla geldilerdi.
26.
Sonra kafir olanları yakaladım. Şimdi onlara azabım nasılmış?
"Eğer" Kureyş
kafirleri "seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de"
peygamberlerini "yalanlamışlardı" buyruğu ile Yüce Allah, Resulünü
(salat ve selam ona) teselli etmektedir.
"Peygamberleri
onlara apaçık delillerle" apaçık mucizelerle, net ve anlaşılır şeriatlerle
"sahifelerle" yazılı kitaplarla "ve nur saçan" açık seçik
"kitaplarla geldilerdi" buyruğunda Yüce Allah'ın, aynı şeyolmakla
birlikte "sahifeler (ez-zubur)" ile kitabı tekrarlamasının sebebi,
iki lafzın farklı oluşu ndan dolayıdır.
Bir görüşe göre apaçık
deliller, sahifeler ve kitaplar aynı hususlardır. Bu da peygamberlere indirilen
kitaplar demektir.
"Sonra kafir
olanları yakaladım. Şimdi onlara azabım nasılmış?" Onları cezalandırışım
nasılmış?
"Azabım"
buyruğunun sonunda Verş'in rivayetine göre Nafi' ile Şeybe -bu buyruğun geçtiği
yerlerde- vakıf halinde değil de, vasl halinde; (...) diye "ye"yi
isbat ile okumuşlardır. Yakub her iki halde "ye"yi isbat ederken,
diğerleri her iki halde de hazfetmişlerdir. Bütün bunlara dair açıklamalar daha
önceden geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamdolsun.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN