ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SEBE

52

 

وَقَالُوا آمَنَّا بِهِ وَأَنَّى لَهُمُ التَّنَاوُشُ مِن مَكَانٍ بَعِيدٍ

 

52. "Ona iman ettik" diyecekler, ama onlar için uzak bir yerden ona el atmaları ne mümkün!

 

"Ona" Kur'an'a inandık. Mücahid'e göre Allah'a, el-Hasen'e göre öldükten sonra dirilişe, Katade'ye göre Resulullah (s.a.v.)'a "iman ettik, diyecekler."

 

"Ama onlar için uzak bir yerden ona el atmaları ne mümkün!" buyruğu ile ilgili olarak İbn Abbas ve ed-Dahhak şöyle demiştir: "El atmak"dan kasıt, geri dönmektir. Yani iman etmek için dünyaya geri dönmeyi isteyeceklerdir, fakat böyle bir isteğin yerine getirilmesine imkan bulunmayacaktır. Şairin şu beyitinde de bu anlamda kullanılmıştır: "Meyye'nin bana tekrar dönmesini temenni etti, Ama onun dönüşüne imkan yok."

 

es-Süddı, kasıt tevbedir demiştir. Yani bu tevbe imkanı onlardan uzaklaşmış iken böyle bir istekte bulunacaklardır. Çünkü tevbe ancak dünya hayatında kabul olunur.

 

Bu lafzın el atmak, el ile yakalamak anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

İbnu's-Sikkit dedi ki: Bir adam, bir diğerinin başından ve sakalından yakaladığı takdirde: "Onu yakaladı, yakalar, yakalamak" denilir. Daha sonra da şu beyiti zikreder: "O develer havuzdan suyu içiyorlar, Öyle bir içiş ki, hem bunlar büyük çöllerin ortasını katederler."

 

Bu beyit ile sözünü ettiği develerin yukarıdan (boyları uzun olduğu için) çok büyük miktarda su içtiklerini böylelikle de başka bir suya ihtiyaçları olmadan uzun mesafeleri, çölleri aştıklarını anlatmak istemektedir.

 

Yine (İbnu's-Sikkit) şöyle demektedir: Savaş esnasında "münaveşe" tabiri de buradan gelmektedir. Bu ise iki tarafın birbirine yaklaşması halinde sözkonusudur. "Şiddetlice yakalayan adam" demektir. "El atmak, elle yakalamak" demek olup (...) da bu anlamdadır. Recez vezninde şair şöyle demektedir: "Boyunları iyiden iyiye yakalıyorlardı."

 

"Ama onlar için uzak bir yerden ona el atmaları ne mümkün!" buyruğu ile Yüce Allah şunu anlatmaktadır: Onların dünya hayatında iken kafir olduklarından ötürü, ahirette tekrar imanı ele geçirmeleri mümkün değildir.

 

"Onlar için .... ona el atmaları ne mümkün" buyruğunu: "(...) şeklinde Ebu Amr, el-Kisai, el-A'meş ve Hamza hemze ile okumuşlardır. en-Nehhas şöyle demektedir: Ebu Ubeyde böyle bir okuyuşun (doğru olmaktan) uzak olduğunu görmektedir. Çünkü hemzeli okuyuş (uzaklık) anlamındadır. O halde: "Uzak bir yerden onlar için uzaklık nasıl olur" gibi bir mana ortaya çıkar.

 

Ebu Cafer şöyle demektedir: Bu okuyuş caizdir ve güzeldir. Arap dilinde bunun iki türlü açıklaması vardır ve bunlar doğruluktan uzak te'viller de değildir. Bu iki açıklamadan birisi şöyledir: Kelimenin aslı hemzeli olmayıp sonradan "vav" harfi üzerindeki harekenin hafif (gizli) oluşu dolayısıyla hemzeli okunmuş olabilir. Bu Arapçada çokça görülen bir husustur. Büyük toplulukların, büyük topluluklardan naklettiği mushafta da: "Peygamberlerin belirli vakitleri, geldiği zaman" (el-Murselat, 11) Burada -"belirli vakitleri geldiği" anlamındaki kelime- aslında; (...) şeklindedir. Çünkü bu "'vakit" den türetilmiştir. Diğer taraftan: "Ev" kelimesi (...) diye çoğul yapılabilmektedir.

 

Diğer bir açıklamayı da Ebu İshak zikretmektedir ve şöyledir: Bu durumda kelime ağırca hareket demek olan: v'den türetilmiş olur. Uzak kalmış olan bir husus hakkında onların hareket edebilmeleri mümkün değil, demektir,"O şeyi uzak bir yerden aldım" denilir. (...) ise ağır olan şey demektir, el-Cevheri şöyle demektedir: Hemzeli olarak; "Gecikmek ve uzaklaşmak" anlamındadır. "Ben bu işi geciktirdim, geciktiriyorum" denilir. "O da gecikti" demektir. Mesela: "Son olarak onu yaptı" denilir. Şair de şöyle demektedir: "Somunda bana itaat etseydi diye temenni ettiğim, Halbuki o işlerden sonra çok işler meydana geldi,"

 

Bir başka şair de şöyle demektedir: "Uzun bir süre yükseklere ulaşma isteğini bırakıp oturdun, 'Ve sonunda payın olanı da elden kaçırdıktan sonra gecikmiş olarak geldin,"

 

el-Ferra da şöyle demektedir: (...) lafzında hemzeli ve hemzesiz okuyuş anlam itibariyle birbirine yakındır. Tıpkı; "Ben o adama sitem ettim, ederim" fiiline benzemektedir.

 

"Uzak bir yer"den kasıt ahirettir. Ebu İshak et-Temimi'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Onlar için ... ne mümkün" yani geri dönüş mümkün olamaz. Çünkü onlar geri döndürülme zamanı olmayan bir sırada böyle bir istekte bulunmuş olacaklardır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Sebe 53

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR