ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SEBE

11

 

أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحاً إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

 

11. "Uzun, geniş zırhlar yap! Dokumada işini sağlam tut. Salih amel işleyin. Çünkü Ben yaptıklarınızı çok iyi görenim." diye emrettik.

 

"Uzun, geniş zırhlar yap ... diye emrettik." Yani geniş, tam ve eksiksiz zırhlar yap. Yapılan zırh, elbise ya da başka şeyler üzerindeki herşeyi örtüp de ondan bir parça artacak olursa (buradaki ayet-i kerimede olduğu gibi): (6-"): üstündeki herşeyi örttü" fiili kullanılır.

"Dokumada işini sağlam tut" buyruğu hakkında Katade şöyle demektedir: Ondan önce zırhlar plakalar halinde olduğundan ağır idi. Bundan dolayı o, hem hafif, hem de sağlam olacak şekilde dokumasını sağlam yapmakla emrolunmuştur. Yani bu iki hususu gereği gibi gözönünde bulundur ve değerlendir. Sağlamlığı gözeterek zırhlar ağır olmasın, hafif olmasını gözönünde bulundurarak koruyucu özelliklerini ortadan kaldırmasın.

 

İbn Zeyd dedi ki: Burada gözönünde bulundurmakla emrolunduğu "takdir (işini sağlam tutmak)" halkanın miktarıdır. Yani sen zırh halkasını küçük yapma, o takdirde zayıf olur ve zırhlar koruyucu olamaz. Halkayı büyük de yapma, o takdirde o zırhı giyen ondan rahatsız olur. İbn Abbas da şöyle demektedir: Onun gözönünde bulundurmakla emrolunduğu ölçü, kullandığı çiviler ile ilgilidir. Yani zırhın çivisini ince tutma, o takdirde sağlam tutmaz. Kalın da olmasın, o vakit halkaları kırar.

 

"Dokumada" buyruğundaki: "Dokuma" zırhın halkalarını dokumaktır. O bakımdan zırh halkalarını yapan kimseye: (...) ile, "sin" yerine "ze" ile: (...) denilir. Nitekim: "Kolaylıkla çokça yutan" denildiği gibi, "sin" yerine "ze" harfiyle (...) da denilir. (...): "Deri parçalarını birbirine dikmek" demektir. Fiil olarak; (...) diye gelir. (...); "biz" demektir, (...) da denilir. eş-Şemmah dedi ki: "Evleriniz (arasında)atlarımız ardı arkasına gitti, Tıpkı halkaların, yularların dokumasında arka arkaya geçtiği gibi."

 

"Kendisi ile dikişin yapıldığı ince deri parçası" demektir. Lebid de şöyle demektedir: 

"Parçalarını boynuz ile yanlamasına geçiriyor, Tıpkı dikiş ipliğinin eskimiş ayakkabıdan çıkması gibi."

 

"Peşi peşine konuştu ve kesintisiz oruç tuttu" denilir. Bir kimsenin ardı arkasına ve aynı minval üzere konuşması ve oruç tutması hakkında kullanılır. "Kesintisiz aynı şekilde konuştu" ifadesi de buradan gelmektedir.

 

Aişe (r.anha)'ın rivayet ettiği hadiste de şöyle denilmektedir: Peygamber (s.a.v.) sizin kesintisiz, peşi peşine konuşmanız gibi çabucak konuşmuyordu, O öyle bir konuşuyordu ki saymak isteyen kişi onun sözlerini saymak isteseydi, hiç şüphesiz sayabilirdi. ''

 

Sibeveyh, dedi ki: ''Cesur adam" tabiri de buradan gelmektedir. Çünkü böyle bir kimse çekinmeden ileri doğru atılır. Bunun aslı ise: ''Zırhı dokudu" tabirinden gelmektedir ki; bu da zırhı sağlam bir şekilde yapmak ve onun halkalarını muntazam ve aynı sırada dokumak demektir.

 

Şair Lebid de şöyle demektedir: ''Halkalarını kat kat birbirine geçirerek demir (zırh)ı yaptı, Böylelikle {ölüm onu) takib etmeksizin uzunca yaşasın diye.''

 

Ebu Züeyb de şöyle demektedir: ''Üzerlerinde iki tane dokunmuş zırh vardır ki onları yapıp bitirmiştir. Davud yahut ta Tubba'ın yaptığı uzun ve geniş zırhlar (var.)''

 

''Salih amel işleyin'' buyruğu Davud'a ve onun aile halkına bir hitaptır. Nitekim biraz sonra gelecek olan buyrukta da: ''Ey Davud hanedanı, siz de şükrederek çalışın'' (Sebe, 13) diye buyurulmaktadır". '''Çünkü Ben yaptıklarınızı çok iyi görenim.''

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Sebe 12

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR