SECDE 5 |
يُدَبِّرُ
الْأَمْرَ
مِنَ
السَّمَاءِ
إِلَى
الْأَرْضِ
ثُمَّ
يَعْرُجُ إِلَيْهِ
فِي يَوْمٍ
كَانَ
مِقْدَارُهُ
أَلْفَ
سَنَةٍ مِّمَّا
تَعُدُّونَ |
5. O, herşeyi gökten
yere tedbir eder. Sonra miktarı sizin saymanıza göre bin yıl olan bir günde
O'na yükselir.
"O, herşeyi gökten
yere tedbir eder" buyruğu ile ilgili olarak İbn Abbas şöyle demiştir: Yani
kaza ve kaderi indirir. Vahyi Cebrail ile indirir diye de açıklanmıştır.
Amr b, Murre'nin
rivayetine göre Abdurrahman b. Sabat şöyle demiştir:
Dünya işlerini dört kişi
idare eder: Cibril, Mikail, ölüm meleği ve İsrafil. Hepsine Allah'ın salat ve
selamları olsun. Cibril rüzgarlarla ve (Allah'ın) orduları ile görevlidir.
Mikail ise yağmur ve su ile görevlidir. Ölüm meleği ruhları almakla görevlidir.
İsrafil ise bunlara emirleri indirir.
Arş'ın işlerin tedbir
yeri olduğu da söylenmiştir. Nitekim Arşın altındaki yerlerde tafsilatın
yeridir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Sonra Arş üze rinde istiva
etmiştir. Güneşe de, aya da emrine boyun eğdirmiştir. Herbiri belirli bir
süreye kadar akıp gider. Her işiyerliyerince düzenler. Ayetleri uzun uzadıya açıklar.
"(er-Ra'd, 2) Semavatın altındaki yerler ise tasrif (işlerin yerine
getirilmesi)nin yeridir. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır:
"Andolsun ki Biz
onu onların arasında öğüt alsınlar diye evirip çevirdik. " (el-Furkan, 50)
"Sonra ... ona
yükselir" buyruğu ile ilgili olarak Yahya b. Sellam şöyle demektedir:
Kastedilen kişi Cebrail'dir. O vahyi indirdikten sonra semaya çıkar. en-Nekkaş
da şöyle demiştir: Kastedilen kişi işleri semadan yere doğru tedbir eden
melektir.
Bunların yeryüzünde
bulunanlara dair haberler olduğu da söylenmiştir.
Bu haberler onları
taşıyan meleklerle birlikte O'na yükselirler. Bu açıklamayı da İbn Şecere
yapmıştır.
"Miktarı sizin
saymanıza göre bin yıl olan bir günde" buyruğuna gelince, denildiğine göre
"sonra ... ona yükselir" yani bu emir ve tedbir dünyanın sona
erişinden sonra ona; "miktarı sizin saymanıza göre bin yıl olan bir
günde" yükselir ki, bu gün Kıyamet günüdür.
Az önce geçen bu
görüşlere göre "yükselir" lafzındaki zamir daha önce kendisinden
sözedilmemiş olmakla birlikte melek hakkındadır. Çünkü manadan o zaten
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Yüce Allah'ın: "isteyen biri ...
istedi" diye başlayan surede yer alan: "melekler de, ruh da oraya
miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselir" (el-Mearic, 4) buyruğunda
açıkça ondan sözedilmiş bulunmaktadır.
"Ona"
buyruğundaki zamir, "sema"yı müzekker kabul edenlere göre göğe yahut
meleğin döndüğü yere ya da Yüce Allah'ın ism-i celaline aittir. Maksat, Yüce
Allah'ın onun için tesbit ettiği yerdir. Emirler Yüce Allah'a döndüğü takdirde
semaya dönmüş demektir. Yani Sidre-i Münteha'ya ulaşır. Çünkü yerden göğe
yükselenler oraya kadar yükselir, yere indirilenler de oradan iner. Bu
anlamdaki ifadeler Müslim'in Sahih'inde sabit olmuştur.
"Miktarı"
anlamındaki buyrukta yer alan zamir ise tedbire racidir. Yani: Bu tedbirin
miktarı dünya yıllarından bin yıldır. Bu da şu demektir: Herbir işin bin yıllık
işleri, tek bir günde hükme bağlanır. Sonra bunu meleklerine ulaştırır. Bu bin
yıl geçti mi bin yıllık süre için bir daha hüküm verilir ve bu böylece
ebediyyen devam eder. Bu açıklamayı da Mücahid yapmıştır.
Buradaki zamirin, urüc'a
(yükselişe) ait olduğu da söylenmiştir. Bir diğer görüşe göre anlam şöyledir: O
dünya işlerini kıyametin kopacağı vakte kadar tedbir ve idare eder. Sonra bu
emir ona yükselir ve süresi bin yıl olan bir günde onun hakkında hüküm verir.
Bir diğer görüşe göre
anlam şöyledir: O güneşin doğuşu, batışı, doğuş yerine tekrar geri dönüşü ile
ilgili işleri, mesafe itibariyle miktarı bin yıl olan bir günde idare eder.
İbn Abbas şöyle
demiştir: Yani melekten başkası o mesafeyi katedecek olsa bin yıl yol alır.
Çünkü iniş beşyüz, yükseliş beşyüz yıldır. Bu açıklama müfessirlerden bir
topluluktan da rivayet edilmiş olup, Taberi'nin tercih ettiği açıklama da budur
ve bunu el-Mehdevi zikretmiştir. Birinci görüşün ifade ettiği anlamın
aynısıdır. Yani Cibril hızlı bir şekilde yol alışı dolayısıyla bin yıllık bir
süreyi sizin bir gününüzde alır. Bunu da ez-Zemahşeri zikretmiştir.
el-Maverdi'nin, İbn
Abbas ve ed-Dahhak'tan naklettiğine göre melek, bin yıllık bir süreye denk olan
bir günde yükselir. Katade'den gelen rivayete göre de melek miktarı bin yıl
olan bir günde iner ve yükselir. Buna göre onun inişinin miktarı beşyüz,
yükselişinin miktarı da beşyüz yıl olur. Katade ile es-Süddi'nin görüşüne göre
bu böyledir. İbn Abbas'ın ve ed-Dahhak'ın görüşüne göre ise iniş bin yıl,
yükseliş de bin yıldır.
"Sizin saymanıza
göre" buyruğu, sizin dünya günlerinden hesab edip saymanıza göre demektir.
Bu gün ise dünya yıllarından bin yıl ile takdir edilen bir zaman süresinden
ibarettir. Yoksa iki gece arası bir gündüzü de bulunan bir gün değildir. Çünkü
Allah nezdinde böyle bir şey yoktur. Araplar kimi zaman ikindi vakti hakkında
da "yevm (gün)" tabirini kullanırlar. Şairin şu beyitinde olduğu
gibi:
"Birisi
arkadaşlarla beraber kalınan ve meclislerde bulunulan bir gün, Diğeri ise gün
boyunca düşmanların üzerine yürüyüşten ibaret olan bir gün olmak üzere iki
gün(den ibarettir, hayat):"
Şair burada özel iki
günü kastetmiyor. O, zamanlarının iki kısma ayrıldığını anlatmak istemekte ve
bunların herbir kısmından "gün" diye sözetmektedir. İbn Ebi Able
"yükselir" anlamındaki fiili: "Yükselinilir" şeklinde
meçhul kip olarak okumuştur. Ayrıca "sizin saymanıza" anlamındaki
buyruk da "ye" harfiyle; "Onların saymalarına göre" diye
okunmuştur,
Yüce Allah'ın (miktarı
ellibin yıl olan bir günde yükselirler" (el-Mearic, 4) buyruğu ile bu
ayet-i kerimenin birlikte anlaşılması müşkil (içinden çıkılması zor) bir anlam
ifade etmektedir.
Abdullah b, Feyruz
ed-Deylemı bu ayet-i kerime ile Yüce Allah'ın: "Miktarı elli bin yıl olan
birgünde"ayeti hakkında sormuş, Abdullah b, Abbas ta şu cevabı vermiştir:
Bu Yüce Allah'ın "günler" diye adlandırdığı bir süredir, mahiyetinin
ne olduğunu da bilmiyorum, Bundan dolayı hakkında bilmediğim bir şey
söylemekten de hoşlanmıyorum, Daha sonra Said b. el-Müseyyeb'e de bu ayet
hakkında soruldu, o da: Bilmiyorum diye cevap verdi. Ben ona İbn Abbas'ın
söylediğini bildirince, bu sefer İbnu'l-Müseyyeb soru sorana şöyle dedi: İşte
İbn Abbas bunun hakkında bir şey söylemekten çekindi. Halbuki o benden daha
bilgilidir.
Ancak daha sonra ilim
adamları bu hususta konuşmuşlardır. "Seele sailun" (Mearic)
Süresi'ndeki ayet, -bu ayetten farklı olarak- kıyamet gününe işaret etmektedir.
Yani Yüce Allah bu günü kafirler için öyle bir zorlaştırmış olacaktır ki;
onlara elli bin yıl gibi gelecektir. İbn Abbas'tan da bu görüş nakledilmiştir.
Araplar hoşlanılmayan günleri uzun olmakla, sevinç günlerini de kısalıkla
nitelendirirler. Şair şöyle demiştir: "Ve mızrak gölgesi gibi bir gün ki,
kısalttı uzunluğunu, Bizim için tulumun kanı (şarap) ile udların
çalınması."
Bir diğer açıklamaya
göre kıyamet günü bünyesinde bir çok günler bulunan bir gündür. Bu günlerin
kimisi bin yıl, kimisinin miktarı ellibin yıldır. Bir diğer açıklama da
şöyledir: Kıyamet vakitleri farklı farklıdır. Kafirler bin yıl kadar uzun süren
bir azab türü ile azablandırılırlar. Sonra süresi ellibin yıl olan bir başka
tür azaba geçirilirler.
Bir başka açıklama da şöyledir:
Kıyametin ellibin konumu vardır ve herbir konum bin yıldır. İşte (melekler
süresi ellibin yıl olan bir günde ona yük selirler" (el-Mearic, 4)
buyruğunun anlamı budur ki, günden kasıt vakittir. Yani kıyamet günündeki
konumlardan bir konumun vakti, bu kadar olacaktır.
en-Nehhas dedi ki: Gün
(yevm) sözlükte vakit anlamındadır. Buna göre:
Melekler ve ruh ona
miktarı bin yıl olan bir sürede yükselirler. Bir başka vakitte ise miktarı
ellibin yıl olan bir sürede yükselirler. Vehb b. Münebbih'ten nakledildiğine
göre o: "Miktarı ellibin yıl olan bir günde" buyruğu hakkında şöyle
demiştir: Yerin en aşağısı ile Arş arasındaki mesafe bu kadardır.
es-Sa'lebi'nin, Mücahid,
Katade ve ed-Dahhak'tan naklettiğine göre Yüce Allah'ın: ''Melekler de, ruh da
oraya miktarı ellibin yıl olan bir günde yük selir"(el-Mearic, 4)
buyruğunda yerden, Cebrail'in bulunduğu Sidre-i Münteha'ya kadar olan mesafeyi
kastetmiştir. Yani Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Cebrail ile onunla beraber
aynı makamda bulunan diğer melekler dünya günlerinden ellibin yıllık bir
sürelik bir mesafeyi bir günde alırlar. "Ona" buyruğundan kasıt da,
Yüce Allah'ın kendisine yükselmelerini emretmiş olduğu mekandır. Bu da İbrahim
(a.s)'ın: "Ben Rabbime gidiciyim, pek yakında beni doğru yola
iletecektir" (es-Saffat, 99) buyruğuna benzemekte dir ki, o bununla Şam
topraklarını kastetmiştir. Yine Yüce Allah'ın "Kim Allah'a ve Resulüne
hicret maksadıyla evinden çıkarsa ... " (en-Nisa, 100) buyruğunda
kastedilen Medine'dir. Ebu Hureyre dedi ki: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Aziz ve celil olan Rabbimden melek bana bir risalet getirdi. Sonra bir
ayağını kaldırıp semanın üzerine koydu, diğerini ise yere koydu ve bir daha da
kaldırmadı."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN