LUKMAN 6 |
وَمِنَ
النَّاسِ
مَن
يَشْتَرِي
لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ
عَن سَبِيلِ
اللَّهِ
بِغَيْرِ عِلْمٍ
وَيَتَّخِذَهَا
هُزُواً
أُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ
مُّهِينٌ |
6. İnsanlardan kimisi
(insanları) bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onları bir eğlence
edinmek için boş sözleri satın alırlar. İşte onlar için horlayıcı bir azab
vardır.
Bu buyruğa dair açıklamalarımızı
beş başlık halinde sunacağız:
1- Boş Sözleri Satın Alanlar:
2- Şarkının Hükmü:
3- Şarkı ile Uğraşmak Sebebiyle
Şahitliğin Reddolunacağı ve Olmayacağı Haller:
4- Şarkıcı Cariyelerin Şarkılarını
Dinlemenin Hükmü:
5- Boş işleri Satın Alanların Gayeleri:
1- Boş Sözleri Satın
Alanlar:
"İnsanlardan
kimisi... boş sözleri satın alırlar" buyruğundaki; "Kimisi"
mübteda olarak ref' mahallindedir. "Boş sözler"den kasıt ise, İbn
Mes'ud, İbn Abbas ve diğerlerinin görüşlerine göre şarkı demektir. en-Nehhas
dedi ki: O kitab ve sünnet ile yasaklanmıştır. İfadenin takdiri:
"Oyalayıcı olanı kim satın alır?" şeklindedir. Yüce Allah'ın:
"(O) Kasabaya sor" (Yusuf, 82) gibi. Ya da ifadenin takdiri şöyle
olabilir: Böyle bir kimse boş sözleri ancak satın alıp da bunlara çokça bedel
verdiğinden dolayı sanki bunları lehv için (boşu boşuna oyalanmak için) satın
almış gibidir.
Derim ki: İlim
adamlarının şarkının mekruh oluşuna ve yasaklandığına dair delil gösterdikleri
üç ayet-i kerimeden birisi budur.
İkinci ayet-i kerime
Yüce Allah'ın: "(üstelik) oynayıp, eğlenirsiniz. "(en-Necm, 61)
buyruğudur. İbn Abbas dedi ki: Burada Himyerlilerin lehçesinde şarkı demektir.
Mesela; ''Bize şarkı söyle" demektir. (Ki ayetikerimedeki lafız ile aynı
köktendir).
Üçüncü ayet-i kerime ise
Yüce Allah'ın: "Onlardan gücünün yettiği kim seleri sesinle yerinden
oynat"(el-İsra, 64) buyruğudur. Mücahid dedi ki:
Bunlar şarkı ve çalgı
aletleridir. Buna dair açıklamalar daha önceden el-İsra Süresi'nde (64. ayet,
2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Tirmizi'nin rivayetine
göre Ebu Umame, Resulullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
"Şarkıcı cariyeleri satmayınız, satın almayınız. Onlara (bu işi)
öğretmeyiniz. Böylelerinin ticaretinde de hayır yoktur, onların karşılığında
alınacak olan para da haramdır. İşte şu: "İnsanlardan kimisi bilgisizce
Allah'ın yolundan saptırmak için boş sözleri satın alırlar" ayeti benzeri
hususlar için nazil olmuştur." Ebu İsa (et-TirmizI) dedi ki: Bu hadis
garibtir. Sadece el-Kasım, Ebu Umame yoluyla rivayet edilmiştir. el-Kasım, sika
(güvenilir) bir ravidir. Ali b. Yezid ise hadis noktasında zayıf kabul
edilmektedir. Bu açıklamayı da Muhammed b. İsmail (el-Buhari) yapmıştır
İbn Atiyye dedi ki: İbn
Mes'ud, İbn Abbas ve Cabir b. Abdullah da böylece (bu ayeti) tefsir
etmişlerdir. Bu açıklamayı ayrıca Ebu'l-ferec el-Cevzi, el-Hasen 'den, Said b.
Cübeyr'den, Katade ve en-Nehai'den de nakletmiştir.
Derim ki: Bu, bu ayet-i
kerime hakkında yapılmış en üstün açıklamalardır. Hatta bu hususta İbn Mes'ud
üç defa kendisinden başka ilah olmayan Allah adına yemin ederek bunun şarkı
hakkında olduğunu söylemiştir.
Said b. Cübeyr,
Ebu's-Sahba el-Bekri'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Abdullah b. Mes'ud
Yüce Allah'ın; "İnsanlardan kimisi... boş sözleri satın alırlar"
ayeti hakkında soru sorulunca şöyle demiş: Bu boş sözler, kendisinden başka
hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin ederim ki şarkıdır deyip, bu sözlerini üç
defa tekrarlamıştır.
Yine İbn Ömer'den bunun
şarkı olduğunu söylediği rivayet edilmiştir. İkrime, Meymun b. Mihran ve Mekhul
de böyle demişlerdir.
Şu'be ve Süfyan'ın,
el-Hakem ile Hammad'dan bu ikisi İbrahim'den şöyle dediğini rivayet
etmişlerdir; Abdullah b. Mes'ud dedi ki; Şarkı kalbte münafıklığın yeşermesine
sebebtir, Mücahid de böyle demiş ve şunları eklemiştir: Ayet-i kerimede geçen
boş söz şarkı ve buna benzer batıl şeyleri dinlemektir.
el-Hasen dedi ki; Boş
söz çalgı ve şarkıdır. el-Kasım b. Muhammed de dedi ki: Şarkı batıldır, batıl
da ateştedir.
İbnu'l-Kasım dedi ki;
Ben Malik'e şarkı hakkında soru sordum da şöyle dedi; Yüce Allah; ''Artık
haktan sonra sapıkbktan başka ne var?" (Yunus, 32) diye buyurmaktadır.
Peki, o bir hak mıdır?
Buhari şöyle bir bab
başlığı açmıştır: "Herbir lehvin (boş işin) Yüce Allah'a itaatten
alıkoyduğu takdirde batıl olduğu ve: Arkadaşına gel seninle kumar oynayayım,
diyen kimse ile Yüce Allah'ın: "İnsanlardan kimisi bilgisizce Allah'ın
yolundan saptırmak ve onu bir eğlence edinmek için boş sözleri satın
alırlar" buyruğuna dair bir bab.
Buhari'nin (Allah'a
itaatten alıkoyduğu takdirde) kaydı Yüce Allah'ın; "Allah'ın yolundan
saptırmak için" buyruğundan ilham alınarak belirtilmiştir.
Yine el-Hasen'den
nakledildiğine göre "boş söz (lehvu'l-hadis)" küfür ve şirk demektir.
Bazıları ise, batıl ehli ve oyun peşinde olanların kendisiyle oyalanıp, vakit
geçirdiği sözler diye yorumlamışlardır.
Denildiğine göre; ayet-i
kerime en-Nadr b. el-Haris hakkında nazil olmuştur. Çünkü o Rüstem ve
İsfendiyar gibi kimselere ait Acem (İranlı)ların kitablarını satın almıştı.
en-Na dr, Mekke'de oturur, Kureyşliler; Muhammed böyle dedi, dediler mi, o da
buna güler ve kendilerine Pers hükümdarlarının başından geçen olayları anlatır
ve şöyle dermiş: Benim bu anlattıklarım Muhammed'in sözlerinden daha güzeldir.
Bunları el-Ferra, el-Kelbi ve başkaları nakletmiştir.
Bir diğer açıklamaya
göre; en-Nadr şarkıcı cariyeler satın alır ve müslüman olmak isteyen bir kişiyi
buldu mu mutlaka bu şarkıcı cariye ile birlikte o kimsenin yanına gider ve ona:
Yedir, içir ve şarkı söyle derdi. Sonra da şunları söylerdi: İşte bu
Muhammed'in seni kendisine davet ettiği namazdan, oruçtan ve onun önünde
fedakarlık edip çarpışmandan daha iyidir. Bu ve birinci görüşe göre satın
almanın mahiyeti açıkça anlaşılmaktadır.
Bir başka kesim de şöyle
demektedir: Bu ayet-i kerimede satın almak bir istiaredir. Kureyşlilerin
sohbetlerindeki konuşmaları İslam ile oyalanmaları, söze dalmaları ve
kendilerini batıla kaptırıp, gitmeleridir.
İbn Atiyye dedi ki: Buna
göre yapılması gereken işi terkedip, bu münkerleri işlemek, onları satın almak
demek olur. Yüce Allah'ın: ''işte onlar hida yet karşılığında sapıklığı satın
almış olanlardır" (el-Bakara, 16) buyruğunda olduğu gibi. Yani onlar imanı
verip, karşılığında küfrü satın almışlar. Bu da onların imanı küfre
değiştirmelerini ve küfre tercih etmelerini ifade eder. Mutarrif dedi ki: Boş
sözün satın alınması, onun çağrısının kabul edilmesi demektir. Katade: Belki de
bu hususta herhangi bir mal harcamaz; fakat onu dinlemek, onu satın almak
demektir, diye açıklamıştır.
Derim ki: Birinci görüş
bu hususta yapılmış açıklamaların en uygun olanıdır. Çünkü bu hususta hem merfu
bir hadis vardır, hem de aynı konuda ashab ile tabiinden gelmiş görüşler
bulunmaktadır.
es-Salebi ile el- Vahidi
az önce zikrettiğimiz Ebu Umame hadisinde şunları da kaydetmektedirler: "
... Bir adam yüksek sesle şarkı söyleyecek oldu mu, mutlaka Allah onun üzerine
iki şeytan gönderir. Bunlardan birisi bu omuzu üzerinde, diğeri de öteki omuzu
üzerinde (oturur) ve kendisi susuncaya kadar bu iki şeytan ayaklarını vurmaya
devam eder dururlar."
Tirmizi ve başkaları da
Enes ve başkalarının rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İki ses vardır ki, lanete uğramıştır ve günahkardırlar. Ben o iki sesi de
yasaklıyorum: Biri zurna ile nağme ve sevinç esnasında şeytanın sesi ve musibet
esnasındaki bir sarsıntı ile yanaklara vurup yakaları yırtmak halinde (feryad,
ağıt) sesi. ''
Cafer b. Muhammed
babasından, o dedesinden, o Ali (selam ona)'dan şöyle dediğini rivayet
etmektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben zurnaları (çalgı
aletlerini) kırmakla gönderildim." Bu hadisi Ebu Talib el-Gaylani rivayet
etmiştir.
İbn Buşra'nın,
İkrime'den, onun İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: "Ben zurna ve davulları kırıp dökmek ile gönderildim.''
Tirmizı'nin de rivayet
ettiğine göre Ali (r.a) şöyle demiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"ümmetim onbeş hasleti işleyecek oldu mu artık bela gelip, onları bulur
... ümmetim şarkıcı cariyeler ve çalgı aletleri edindiği vakit. .. "
Ebu Hureyre yoluyla
gelen hadiste de: "Çalgıcı cariyeler ile çalgı aletleri ortaya çıktığı
vakit" denilmektedir.
İbnu'I-Mübarek, Malik b.
Enes'ten, o Muhammed b. el-Münkedir'den, o Enes b. Malik'ten şöyle dediğini
rivayet etmektedir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim bir şarkıcı
kadını dinlemek için oturacak olursa, kıyamet gününde kulaklarına kurşun
dökülecektir."
Esed b. Musa,
Abdu'l-Aziz b. Ebi Seleme'den, o Muhammed b. el-Münkedir'den şöyle dediğini
rivayet etmektedir: Bize ulaştığına göre Yüce Allah kıyamet gününde şöyle
buyuracaktır: " Nerede kendilerini ve kulaklarını boş sözlerden ve
şeytanların zurnalarından uzak tutan kullarım? Onları misk bahçelerine
yerleştirin ve kendilerine Benim rızamı onların üzerine yağdırdığım, haber
verin."
İbn Vehb, Malik'ten, o
Muhammed b. el-Münkedir'den bunun bir benzerini rivayet etmektedir. Ayrıca
"miskten bahçeler" ifadesinden sonra şöyle demektedir: Sonra da
meleklere şöyle der: "Onlara Bana hamdi, şükrü ve senayı işittiriniz.
Kendilerine, kendileri için herhangi bir korku bulunmadığını ve onların
üzülmeyeceklerini haber veriniz."
Bu mana Ebu Musa
el-Eş'ari'den merfu olarak da rivayet edilmiş ve buna göre Rasülullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: "Kim bir şarkı sesine kulak verip dinleyecek olursa,
ona ruhanilerin sesini işitmeye izin verilmez." Ruhaniler kimlerdir, ey
Allah'ın Rasülü? denilince, şöyle buyurdu: "Bunlar cennet ehlinin
okuyucularıdır." Bu hadisi Tirmizi el-Hakim Ebu Abdillah, Nevadirul-Usul
adlı eserinde rivayet etmiştir. Biz "et-Tezkire" adlı eserimizde
bunun benzerleri ile birlikte şunu da zikrettik: "Kim dünyada şarab içecek
olursa, ahirette onu içmeyecektir. Kim
dünyada ipek giyerse, ahirette onu giymeyecektir" ve buna benzer daha
başka rivayetler. Bütün bunlar orada açıkladığımız üzere mana itibariyle sahih
rivayetlerdir.
Mekhul'ün rivayetine
göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her
kim öldüğünde yanında şarkıcı bir cariye bulunuyor ise, onun cenaze namazını kılmayınız.
İşte bu ve daha başka
rivayetler sebebiyle ilim adamları, şarkının haram olduğunu söylemişlerdir ki;
bu da bir sonraki başlığımızın konusunu teşkil etmektedir.
2- Şarkının Hükmü:
ilim adamlarının haram
olduğunu söyledikleri şarkı bu hususta meşhur olanların alışageldikleri,
nefisleri harekete getiren, heva ve kadınlara şevk arzularını uyandıran,
yerinde duranı harekete getirip, saklı olanı ortaya çıkartan hayasızca
ifadelerdir. Bu tür ifadeler eğer kadınları sözkonusu eden, güzelliklerini
anlatan şiirler halinde olup şarabtan söz ediyor, haramları sözkonusu ediyorsa,
bunun haram olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Çünkü boş söz ve yerilmiş olan
şarkıcılığın bu olduğu hususunda ittifak vardır.
Sözü geçen bu
sakıncalardan uzak ifadelerin yer aldığı nağmelere gelince, sevinç zamanlarında
bunun az miktarda olanı caizdir. Düğün, bayram, zor işlere karşı gayrete
getirmek gibi haller böyledir. Hendeğin kazılması esnasında söylenen ezgilerle,
Enceşe ile Seleme b. el-Ekva'ın ezgileri bu kabildendir. Günümüzde sufilerin
bid'at olarak ortaya çıkardıkları kaval, tef, vurmalı sazlar ve telli sazlardan
oluşan çeşitli şarkı ve çalgı aletlerini dinleme tiryakiliğine gelince; bu
haram bir şeydir.
ibnu'l-Arabi der ki:
Savaş davulu çalmakta bir mahzur yoktur. Çünkü bu nefislere sebat, düşmanlara
korku verir. Çoban kavalları (yaraa) hususunda ise görüş ayrılığı vardır.
Zilsiz tef ise mübahtır. el-Cevheri dedi ki: Çobanın çaldığı kamıştan kavala
Araplar heyraa da derler, yaraa da derler. el-Kuşeyri dedi ki: Peygamber
(s.a.v.)'ın Medine'ye girdiği gün önünde tef vurulmuş. Ebu Bekir bunu önlemek
isteyince, Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Onları bırak ey Ebu
Bekir! Ta ki yahudiler bizim dinimizin geniş olduğunu bilsinler." Bu
kızlar teflere vuruyor ve bu arada: "Biz kızlarıyız Neccaroğullarının,
Muhammed en güzelidir komşuların" diyorlardı.
Nikah (düğün) de davulun
def gibi olduğu söylenmiştir. Nikahın ilanını yaygınlaştıran sair aletlerin de
güzel sözlerle ve çirkin ifadeler taşımayan güftelerle birlikte kullanılması da
caizdir.
3- Şarkı ile Uğraşmak
Sebebiyle Şahitliğin Reddolunacağı ve Olmayacağı Haller:
Sürekli olarak şarkı ile
uğraşmak, şahitliğin reddolunmasına sebep teşkil eden bir sefihliktir. Eğer bu
devamlı surette değil ise, şahitliğin reddolunmasına sebep değildir. İshak b.
İsa et-Tabba' dedi ki: Ben Malik b. Enes'e Medinelilerin şarkıcılığa ne kadar
ruhsat verdiklerine dair soru sordum. O da: Bizim bulunduğumuz yerde bu işi
ancak fasıklar yapar, diye cevap verdi.
Ebu't-Tayyib Tahir b.
Abdullah et-Taberi de şöyle demektedir: Malik b. Enes'e gelince, o şarkı
söylemeyi ve onu dinlemeyi yasaklamış ve şöyle demiştir: Bir kimse bir cariye
satın alır da onun şarkıcı olduğunu görürse, ayb (kusur) dolayısıyla onu geri
çevirmek hakkına sahiptir. Diğer Medineli ilim adamlarının görüşü de budur.
Ancak Zekeriya es-Saci'nin İbrahim b. Sa'd'dan, naklettiğine göre o, bu hususta
bir sakınca görmüyormuş.
İbn Huveyzimendad dedi
ki: İmam Malik'e gelince, ondan nakledildiğine göre o bu işi bilen birisi idi
ve onun kabul ettiği görüş, bu işin haram olduğu doğrultusundaydı. Ondan şöyle
dediği rivayet edilmiştir: Ben genç bir delikanlı iken bu sanatı öğrendim.
Annem bana: Oğulcağızım dedi. Bu sanata yüzü güzel olanlar uygun düşer, sen ise
böyle değilsin. Bunun yerine git, dini ilimleri tahsil etmeye bak. Ben de
Rabia'nın sohbetinde bulundum ve Yüce Allah bunda büyük bir hayır takdir etti.
Ebu't-Tayyib et-Taberi
dedi ki: Ebu Hanife'nin mezhebinde ise o, nebiz içmeyi mübah kılmakla birlikte,
şarkıcılığı mekruh görür ve şarkı dinlemeyi günahlardan sayardı. Diğer
Kufelilerin görüşü de böyledir. İbrahim, eş-Şa'bi, Hammad, es-Sevri ve
diğerleri gibi. Bu hususta onlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.
Aynı şekilde bu işin mekruh olup bunun men olunacağı hususunda Basralı ilim
adamları arasında da görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Ancak Ubeydullah b. Hasen
el-Anberi'den rivayet edildiğine göre o, bunda bir sakınca görmezmiş.
(Ebu't-Tayyib devamla)
dedi ki: Şafii'nin bu husustaki görüşüne gelince, o şöyle demiştir: Şarkı
batıla benzer bir mekruhtur. Kim bu işi çokça yaparsa, o kimse sefihtir ve
bundan dolayı şahitliği reddedilir.
Ebu'l-Ferac el-Cevz!
mezhebinin imamı Ahmed b. Hambel'den üç rivayet zikretmektedir: Mezhebimize
mensub ilim adamları Ebu Bekir el-Hallal ile arkadaşı Abdü'l-Aziz'den şarkının
mübah olduğunu zikretmişler ve onlar bununla kendi dönemlerinde bulunan
kasideler ve zühde teşvik edici şiirlere işaret etmişlerdir. İmam Ahmed'in
mekruh görmediğine dair rivayetler bu şekilde yorumlanır. Kendisine ölen bir
adamın geriye bir çocuk ve şarkı söyleyen bir cariye bırakarak bu çocuğun
şarkıcı cariyenin satılmasına ihtiyaç duyması halinde durumun ne olacağına dair
sorulan soruya verdiği şu cevap delil teşkil etmektedir: Böyle bir cariye
şarkıcı diye değil, vasıfsız diye satılır. Ona: Ama o (bu haliyle) otuzbin eder
fakat vasıfsız diye satılacak olursa ancak yirmibin eder denilince o da: Ancak
vasıfsız diye satılabilir demiştir. Ebu'l-Ferac dedi ki: Ahmed'in bunu
söylemesinin sebebi şudur: Çünkü böyle bir şarkıcı cariye zühd kasidelerini
nağmeli söylemiyordu. Aksine o aşk duygularını harekete getiren, neşelendirici
güfteleri şarkı olarak söylüyordu.
İşte bu, şarkının
sakıncalı olduğuna bir delildir. Zira sakıncalı olmasaydı, yetimin aleyhine bir
mali zararın kabulü caiz olamazdı. İşte bu da Ebu Talha'nın Peygamber
(s.a.v.)'e: Benim yanımda yetimlere ait bir şarap vardır, demesine;
Peygamber'in de ona: "O şarabı dök" diye cevab vermesine
benzemektedir. Şayet bu şarabın yetimlerin menfaatine kullanılması caiz
olsaydı, elbetteki yetimlerin mallarının boşa dökülmesi emrini vermezdi.
et-Taberi dedi ki:
Çeşitli bölgelerdeki ilim adamlarının icmaı ile şarkı mekruhtur ve ondan
alıkonulur. Bu hususta İbrahim b. Sa'd ve Ubeydullah el-Anberı cemaate muhalefet
etmişlerdir. Resulullah (s.a.v.) ise şöyle buyurmuştur: "Sizler en büyük
kalabalığa uymaya bakınız." "Her kim cemaatten ayrılacak olursa bir
cahiliye ölümüyle ölür. ''
Ebu'l-Ferac dedi ki:
Bizim mezhebimize mensub el-Kaffal: Şarkıcı ve rakkasın şahitliği kabul
olunmaz, demiştir.
Derim ki: Bu hususun
caiz olmadığı böylelikle sabit olduğuna göre; bunun için ücret almak da caiz
değildir. Ebu Ömer b. Abdi'l-Berr ise şarkıcılık karşılığında ücret almanın
haram olduğu hususunda icma bulunduğunu iddia etmektedir. Buna dair açıklamalar
daha önce el-En'am Süresi'nde: "Gaybın anahtarları Onun yanındadır"
buyruğu açıklanırken (el-En'am, (59. ayet, 3. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Bu kadar açıklama da yeterlidir.
4- Şarkıcı Cariyelerin
Şarkılarını Dinlemenin Hükmü:
Kadı Ebu Bekr b.
el-Arabı dedi ki: Şarkıcı cariyeleri dinlemeye gelince, kişinin kendi öz
cariyesinin şarkılarını dinlemesi caizdir. Çünkü böyle bir cariyenin ne
zahirinden, ne batınından ona haram olan bir tarafı yoktur. Onun sesinden lezzet
alması nasıl yasaklanabilir? Ancak kadınların erkeklerin önünde açılması,
mahremiyet perdelerinin kaldırılması ve kötü sözlerin işitilmesi ise caiz
değildir. Şayet bu sınırlar çiğnenip helal olmayacak işler yapılırsa, caiz
olmayan şeyler işlenirse, o takdirde böyle bir iş başından beri yasaklanır ve
kökünden sökülüp atılır.
Ebu't-Tayyib et-Taberı
der ki: Mahrem olmayan bir kadından şarkı dinlemeye gelince; Şafii mezhebine
mensub ilim adamları caiz değildir, demişlerdir. Bu kadın ister hür olsun, isterse
köle farketmez. Şafii de şöyle demektedir: Cariyesi bulunan bir kimse şarkı
dinletmek için başkalarını toplayacak olursa, bu kimse bir sefihtir, onun
şahitliği reddedilir. Daha sonra böyle birisi hakkındaki sözlerini daha da
ağırlaştırarak: Böyle bir iş deyyusluktur, demiştir. Böyle bir cariyeye sahip
olan kimseyi sefih kabul etmesi, insanları batıla davet etmiş olmasından
ötürüdür. İnsanları batıla davet eden bir kimse ise sefih demektir.
5- Boş işleri Satın
Alanların Gayeleri:
"Allah'ın yolundan
saptırmak. .. için" buyruğunda yer alan: "Saptırmak için" lafzı
genellikle "ye" ötreli olarak okunmuştur. Başkalarını hidayete giden
yoldan saptırmak için, demektir. Bir kimse başkasını da saptıracak olursa,
kendisi de sapmış olur.
İbn Kesir, İbn Muhaysin,
Humeyd, Ebu Amr, Ruveys ve İbn Ebi İshak ise lazım fiil olarak "ye"
harfini üstün okumuşlardır ki, "bizzat kendisi sapsın diye" anlamına
gelir.
"Ve onları bir
eğlence edinmek için" anlamındaki buyruğun; "Onları edinmek
için" lafzını Medineliler, Ebu Amr ve Asım "... kimisi... satın
alır" buyruğuna atfederek ref' ile okumuşlardır. Bununla birlikte böyle
bir okuyuşa göre bu fiil, müste'nef (yeni bir cümle) de olabilir.
el-A'meş, Hamza ve
el-Kisai ise bunu: "Saptırmak. .. için" lafzına atfederek nasb ile
okumuştur. Her iki şekle göre de: "Bilgisizce" buyruğu üzerinde vakıf
güzel olmaz. Vakıf: "eğlence edinmek" lafzı üzerinde yapılır.
"Onları edinmek
için" buyruğunda zamir ayetlere aittir. Bu zamirin "Allah'ın
yolu"na ait olması da mümkündür. Çünkü "yol (anlamındaki;
sebil)" kelimesi müennes de, müzekker de kullanılabilir.
"İşte onlar için
horlayıcı" yani onları küçültücü, son derece çetin"bir azab
vardır." Şair şöyle demektedir: "Sen gidip hristiyanlara korku ile
sığındın, Salib (haç) son derece hor kılıcı azab ile karşılaştıktan
sonra."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN