ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

RUM

31

/

32

 

مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ {31}

 

 مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعاً كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ {32}

 

31. O'na dönenler olun, O'ndan korkun. Namazı da dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın.

32. Dinlerini parça parça eden ve fırkalara ayrılanlardan (olmayın). Bununla beraber herbir fırka sahip olduğundan memnundur.

 

"O'na dönenler olun" buyruğunun anlamı hakkında farklı görüşler vardır. Tevbe ve ihlas ile O'na dönenler olun, diye açıklanmıştır. Yahya b. Sellam ve el-Ferra: O'na yönelenler olun, diye açıklamışlardır. Abdurrahman b. Zeyd: O'na itaat edenler, diye açıkladığı gibi, günahlardan tevbe edenler olarak dönün, diye de açıklanmıştır. Ebu Kays b. el-Eslet'in şu beyiti de bu kabildendir: "Tevbe ederlerse eğer Süleymoğulları, Ve onların kavimleri olan Hevazinliler, dönmüş olurlar."

 

Mana (yani = dönüş anlamına gelen- tevbe ve inabe) anlam itibariyle birdir. Çünkü; (...) fiillerinin hepsi dönmek anlamını verir.

 

el-Maverdi dedi ki: İnabe (dönüş)'nin asıl anlamı hususunda iki görüş vardır. Birincisine göre bunun asıl anlamı kesmektir. İşte: "Azı dişi" adı kesici olduğundan dolayı buradan gelmektedir. Sanki inabe itaat etmek suretiyle Yüce Allah'a doğru herşeyle ilişkiyi kesip yönelmek gibi kabul edilmiştir. İkinci görüşe göre asıl anlamı, dönüştür. Bu da ardlarkasına dönmeyi ifade eden; (...) fiilinden alınmış demektir. Nevbet de buradan gelmektedir. Çünkü o belli bir adete, alışkanlığa dönüşü ifade eder. el-Cevheri dedi ki: "Allah'a yöneldi ve tevbe etti" anlamındadır. "Nevbet" de çoğulu olan (...)'in tekilidir. Mesela: "Nevbetin geldi" denilir. "Su ve başka hususlarda kendi aralarında nevbetleşirler" demektir.

 

"O'na dönenler olun" buyruğu hal olarak nasbedilmiştir. Muhammed b. Yezid dedi ki: Çünkü anlam şöyledir: "Senyüzünü ... dosdoğru çevir. "(er-Rum, 30) O halde sizler de O'na dönenler olarak yüzünüzü dosdoğru çevirin.

 

el-Ferra da dedi ki: Anlam şudur: Sen yüzünü dosdoğru çevir, seninle birlikte olanlar da dönenler olarak (çevirsinler).

 

Denildiğine göre; bunun nasb ile gelmesi, önceki ifadeden munkati' oluşundan dolayıdır. Yani sen yüzünü dosdoğru çevir, senin ümmetin de ona dönenler olsunlar. Çünkü ona verilen emir ümmetine verilen emirdir. O halde; "O'na dönenler olarak" diye buyurulması gayet güzeldir. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman .. " (et-Talak, 1)

 

"O'ndan korkun" yani Allah'tan korkun ve O'nun size vermiş olduğu emirleri yerine getirin.

"Namazı da dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın" buyruğu ile ibadetin ancak ihlas ile birlikte fayda vereceğini beyan etmektedir. Bundan dolayı Yüce Allah: "Ve müşriklerden olmayın" diye buyurmaktadır. Bu husus etraflı açıklamalarıyla daha önceden en-Nisa Süresi (36. ayetin tefsirinde) ile el-Kehf Süresi'nde (110. ayetin tefsirinde) ve başkalarında geçmiş bulunmaktadır.

 

"O dinlerini parça parça edenlerden ... " buyruğunu Ebu Hureyre, Aişe ve Ebu Umame, kıble ehline mensup çeşitli heva ve bid'at sahibi kimseler hakkında yorumlamışlardır. Buna dair açıklamalar da daha önceden elEn'am Süresi'nde (159. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

er-Rabi' b. Enes de dedi ki: Dinlerini parça parça edenler, kitab ehli olan yahudilerle hristiyanlardır. Katade ve Ma'mer de böyle demiştir.

 

Hamza ve el-Kisai, "dinlerini parça parça edenler" anlamındaki buyruğu: "Dinlerinden ayrılanlar" diye okumuşlardır. Ali b. Ebi Talib de böyle okumuştur. Uyulması gereken -ki o da tevhiddir- dinlerinden ayrılanlar, anlamındadır.

 

"Ve fırkalara ayrılanlardan" çeşitli fırkalara bölünenlerden demek olup, bu açıklamayı el-Kelbi yapmıştır. Çeşitli dinlere ayrılanlar diye de açıklanmıştır ki, bu açıklama da Mukatil'indir.

 

"Bununla beraber herbir fırka sahip olduğundan memnundur." Sevinçlidir ve onu beğenmektedir. Çünkü onlar hakkı apaçık görmemişlerdir. Halbuki onu açık seçik görmekle yükümlü idiler. Denildiğine göre bu husus, farz hükümlerin nazil oluşundan önce idi.

 

Bir görüşe göre; Yüce Allah'a isyan eden bir kimse işlediği masiyetten ötürü sevinç duyabilir. İşte şeytan, yol kesiciler ve başkaları böyledir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

el-Ferra'nın iddia ettiğine göre: "Ve müşriklerden olmayın" buyruğunda anlamın tamam olması mümkündür. Bu durumda: Dinlerinden ayrılıp, kendileri fırkalara ayrılanlardan (olmayın), demek olup, bu da yeni bir cümle başlangıcı olur. Bununla birlikte bu buyruğun kendisinden önceki buyruklarla muttasıl olması da mümkündür. en-Nehhas dedi ki: İfade kendisinden önceki buyruklarla muttasıl ise o takdirde Basralılara göre harfin (min edatının) tekrar edilmesi ile bedeldir.

 

Yüce Allah'ın: "Kavminden müstekbir olanların ileri gelenleri, kendilerince zayıf kabul ettiklerine yani aralarından iman edenlere şöyle dediler ... "(el-A'raf, 75) buyruğunda olduğu gibi. Eğer edatsız bedel yapılacak olsa, yine caiz olur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Rum 33

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR