ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

RUM

17

/

18

 

فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ {17}

 

 وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيّاً وَحِينَ تُظْهِرُونَ {18}

 

17. Akşamladığınız zaman ve sabahladığınızda Allah'ı tesbih edin.

18. Göklerde ve yerde hamd, yalnız O'nundur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine vardığınızda da (tesbih edin).

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- "Allah'ı Tesbih Edin"

2- Hamd Allah'ındır:

3- Akşam ve Gündüzün Sonu:

 

1- "Allah'ı Tesbih Edin"

 

Yüce Allah'ın: "Allah'ı tesbih edin" ayeti ile ilgili üç görüş vardır:

 

1. Bu, mü'minlere ibadet emrini ve bu vakitlerde namaz kılmayı teşviki ihtiva eden bir hitaptır. İbn Abbas dedi ki: Beş vakit namaz Kur'an-ı Kerim'de geçmektedir. Ona: Nerede? diye sorulunca şu cevabı vermiştir: "Yüce Allah: "Akşamladığınız zaman" diye buyurmaktadır. Burada maksat akşam ve yatsı namazlarıdır. "Ve sabahladığınızda" buyruğunda kasıt, sabah namazıdır. "Gündüzün sonunda" buyruğu ile kastedilen ikindi, "öğle vaktine vardığınızda" buyruğunda da kastedilen öğle namazıdır. ed-Dahhak ile Said b. Cübeyr de böyle demişlerdir. Yine İbn Abbas ve Katade'den şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: Ayet-i kerimede akşam, sabah, ikindi ve öğle namazlarına dikkat çekilmektedir. Derler ki: Yatsı namazı ise; bir başka ayet-i kerimede yani "gecenin de birbirine yakın saatlerinde ... "(Hüd, 114) buyruğunda ve bir de izin istemenin zorunlu olduğu vakitlerin söz konusu edildiği buyrukta dile getirilmektedir.

 

2. en-Nehhas dedi ki: Tefsir alimleri bu: "Akşamladığınız zaman ve sabahladığınızda Allah'ı tesbih edin" ayetinin, namazlar hakkında olduğu kanaatindedirler. Ben Ali b. Süleyman'ı da şöyle derken dinledim: Bunun bana göre gerçek maksadı, namazlarınızda Allah'ı tesbih edin şeklindedir, çünkü tesbih namazda olur. İşte bu da ikinci görüştür.

 

3- Üçüncü görüş ise; akşamladığınızda ve sabahladığınızda Allah'ı tesbih edin, şeklindeki görüş olup bunu da el-Maverdi: zikretmektedir. O birinci görüşü de sözkonusu etmekte ve bunu şu sözlerle ifade etmektedir: Akşamı ettiğinizde ve sabahladığınızda Allah için namaz kılınız.

 

Namaza "tesbih" adının verilmesi ile ilgili iki türlü açıklama vardır:

 

1. Birincisine göre namaz hem rüku hem sücudda tesbih zikirlerini ihtiva etmektedir.

2. Tesbih subha'den alınmıştır, subha de namaz demektir. Peygamber (s.a.v.)'ın şu hadisinde de bu lafız kullanılmıştır: "Kıyamet gününde onların bir sübha'ları (namazları) olacaktır. ''

 

2- Hamd Allah'ındır:

 

"Göklerde ve yerde hamd, yalnız O'nundur" buyruğu Yüce Allah'ın nimet ve ihsanlarına karşı sürekli olarak hamd etme gereğini dile getiren bir ara cümlesidir. Burada "hamd yalnız O'nundur" buyruğundan kastın, namaz yalnız O'nundur, olduğu söylenmiştir. Çünkü namazda hamd (Fatiha)'i okumak, namazın bir özelliğidir. Ancak birinci görüş daha kuvvetlidir. Yüce Allah'ın ta'zim edilmesi, O'na ibadetin teşvik edilmesi ve nimetinin devamı dolayısıyla O'na hamdetmek anlamındadır. Bu ise namazdan farklı bir hamd şeklidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Yüce Allah'ın öncelikle akşam namazını zikrederek başlaması, gecenin gündüzden önce gelmesinden ötürüdür. el-İsra Süresi'nde (178. ayet-i kerimede) ise önce öğle namazını söz konusu etmiştir. Çünkü öğle namazı ise Cebrail (a.s)'ın, Peygamber (s.a.v.)'e kıldırdığı ilk namazdır.

 

el-Maverdi der ki: Gece namazına özellikle "tesbih" adının, gündüz namazına ise "hamd" adının veriliş sebebi şudur: Çünkü insan gündüzün şanı Yüce Allah'a hamd etmeyi gerektirecek çeşitli hallerde bulunur. Geceleyin ise Yüce Allah'ın kötülüklerden tenzih edilmesini gerektiren bir yalnızlık hali sözkonusudur. Bundan dolayı gündüzün hamd daha özellikli bir haldir. Bundan dolayı gündüz namazına bu isim verilmiştir. Gece namazında ise tesbih daha özelliklidir. Bundan dolayı da gece namazına bu isim verilmiştir.

 

3- Akşam ve Gündüzün Sonu:

 

Yüce Allah'ın: "Akşamladığınız zaman ve sabahladığınızda" anlamındaki buyruğu İkrime; (...) şeklinde okumuştur.

 

"Akşamı ettiğiniz vakitte ve sabahı ettiğiniz vakitte" anlamında olup burada; "Vakitte, içinde, kendisinde" lafzı kolaylık olsun diye hazfedilmiştir. Bu kıraat ile ilgili açıklamalar, Yüce Allah'ın: "Ve öyle bir günden korkun ki, kimse kimseye hiçbir fayda veremez" (el-Bakara, 48) buyruğu ile ilgili açıklamalar gibidir.

 

"Gündüzün sonunda" buyruğu ile ilgili olarak el-Cevheri şunları söylemektedir: "Akşam namazından, yatsı namazına kadar olan vakit" demektir. Mesela; "Ona dün akşam gittim" denilir. Bunun küçültme ismi, büyüItme ismine göre kıyasa uygun olmayarak; (...) şeklindedir. Sanki bu şekliyle onlar; (...)'i küçültmüş gibidirler, çoğulu da; (...) şeklinde gelir. Küçültme isminin; (...) şeklinde olduğu da söylenmiştir. Bunun çoğulu; (...) diye gelir. (...)'in küçültme ismi ise; (...) şeklinde gelir, çoğulu da; (...) diye yapılır.

 

"Ayn" harfi esreli ve med ile; "Yatsı, gece" de (...) gibidir.

 

(...) ise akşam ve yatsı anlamındadır. Bazılarının iddiasına göre; "Güneşin zevalinden itibaren tan yerinin ağarmasına kadar geçen vakit"tir. Onlar bu hususta şu beyiti de naklederler: "Gece seher vaktinde, sabah erkenden yola çıktık, Bir de günün ortasından sonra akşama doğru."

 

el-Maverdi dedi ki: Mesa (akşam) ile ışa arasındaki farka gelince, mesa, güneşin batımından sonra karanlığın görülmesidir. Işa ise güneşin batıya doğru meyletmesi sırasında gündüzün sonudur. Bu da gören kimsenin aydınlığının eksikliğini ifade eden; (...): Gözün görme zorluğu çekmesi, tabirinden alınmış olup, bu yönüyle (akşam vakti) güneşin aydınlığının eksilmesine benzetilmektedir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Rum 19

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR