ANKEBUT 36 / 37 |
وَإِلَى
مَدْيَنَ
أَخَاهُمْ شُعَيْباً
فَقَالَ يَا
قَوْمِ
اعْبُدُوا اللَّهَ
وَارْجُوا
الْيَوْمَ
الْآخِرَ وَلَا
تَعْثَوْا
فِي
الْأَرْضِ
مُفْسِدِينَ {36} فَكَذَّبُوهُ
فَأَخَذَتْهُمُ
الرَّجْفَةُ
فَأَصْبَحُوا
فِي
دَارِهِمْ
جَاثِمِينَ {37} |
36.
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a
ibadet edin ve ahiret gününü ümit edin. Yeryüzünde de fesatçılar olarak
bozgunculuk çıkarmayın."
37. Ama onu
yalanladılar. Bunun üzerine onları sarsıntı alıp evlerinde dizleri üzere
çökekaldılar.
"Medyen'e de
kardeşleri Şuayb'ı" peygamber olarak gönderdik. Daha önceden el-A'raf
Süresi (85. ayet ve devamının tefsirinde) ile Hud Süresi'nde (84. ayet ve
devamının tefsirinde) onlardan ve fesadlarından söz edilmiş idi.
"Ve ahiret gününü
ümit edin." Yunus en-Nahvı dedi ki: Amellerin karşılıklarının verileceği
ahiretten korkun, demektir.
"Yeryüzünde de
fesadçılar olarak bozgunculuk çıkarmayın." Yani kafir olmayın, çünkü
fesadın aslı odur. (...) ile (...) fesadın, bozgunculuğun en ileri derecesini
ifade ediyor. (...) ile (...) aynı anlamda olup bozgunculuk çıkardı, çıkarır
demektir. Buna dair açıklamalar da daha önceden geçmiş bulunmaktadır.
"Ve ahiret gününü
ümit edin" buyruğunun onu tasdik edin, anlamında olduğu da söylenmiştir.
Çünkü onlar ahiret gününü inkar ediyorlardı.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN