KASAS 78 |
قَالَ
إِنَّمَا
أُوتِيتُهُ
عَلَى
عِلْمٍ عِندِي
أَوَلَمْ
يَعْلَمْ
أَنَّ
اللَّهَ قَدْ
أَهْلَكَ مِن
قَبْلِهِ
مِنَ
القُرُونِ
مَنْ هُوَ
أَشَدُّ
مِنْهُ قُوَّةً
وَأَكْثَرُ
جَمْعاً وَلَا
يُسْأَلُ
عَن
ذُنُوبِهِمُ
الْمُجْرِمُونَ |
78. Dedi ki: "Bu
bana ancak bende olan bir ilim dolayısıyla verilmiştir." O bilmedi mi ki
şüphesiz Allah, ondan önce kuvvetçe kendisinden daha güçlü, topladıkları mal
daha çok nice nesilleri helak etmiştir? Suçlulara günahları sorulmaz.
"Dedi ki: Bu bana
ancak bende olan bir ilim dolayısıyla verilmiştir." Bununla Tevrat
bilgisini kastetmektedir. Rivayet olunduğuna göre insanlar arasında Tevrat'ı en
çok okuyan ve Tevrat'ı en iyi bilen kimselerden idi. Musa (a.s)'ın Mıykat'a
gitmek üzere seçtiği yetmiş ilim adamından birisiydi.
İbn Zeyd dedi ki: Yani
bu mal bana O'nun benim faziletimi bilmesi ve benden razı olması dolayısıyla
verilmiştir. Buna göre "bende olan" buyruğunun anlamı şu demek olur:
Benim kanaatime göre Yüce Allah bu hazineleri bana, bendeki bir fazilet
dolayısıyla onları hakettiğimi bildiğinden dolayı vermiştir.
Şöyle de açıklanmıştır:
Bu mal benim çeşitli ticaret ve kazanç yollarına dair bilgim dolayısıyla bana
verilmiştir. Bu açıklamayı Ali b. İsa yapmıştır.
O, eğer Yüce Allah ona
bunca serveti kazanmayı kolaylaştırmamış olsaydı, bu malların toplanmayacağını
bilmedi.
İbn Abbas dedi ki: Ben
altın yapmaya dair sahib olduğum bir bilgiye binaen bana bu servet verilmiştir.
O bununla kimya ilmine işaret etmektedir.
en-Nekkaş'ın
naklettiğine göre Musa (a.s) ona kimya sanatının üçte birini, Yuşa'a üçte
birini, Harun'a da üçte birini öğretmişti. Karun, Yuşa ile Harun'u -imanı üzere
olmakla birlikte- aldattı ve nihayet onların bildikleri kimya ilmini öğrendi.
Böylece malları çoğalmış oldu.
Şöyle de denilmiştir:
Musa kimyayı üç kişiye öğretti. Yuşa b. Nun, Kalib b. Yufenna ve Karun.
ez-Zeccac ise birinci görüşü tercih etmiş ve onun kimya ile uğraştığını
söyleyenlerin görüşlerini kabul etmemiştir. Çünkü kimya (yani basit ve değersiz
madenleri altına çevirme bilgisi) batıldır, gerçeği yoktur. Yine denildiğine
göre Musa kimyayı kızkardeşine öğretmişti. Kızkardeşi de Karun'un zevcesi idi.
Musa'nın kızkardeşi de bu işi Karun'a öğretmişti. Doğrusunu en iyi bilen
Allah'tır.
"O bilmedi mi ki,
şüphesiz Allah ondan önce kuvvetçe kendisinden güçlü, topladıkları mal da daha
çok nice nesilleri" geçmişteki kafir ümmetleri azab ile "helak
etmiştir?" Eğer mal bir fazilete delalet etseydi, bu nesilleri helak
etmezdi. Buradaki kuvvetten kastın araçlar, gereçler, destekleyici ve yardımcı
kimselerin topluluğu olduğu da söylenmiştir. ifade şanı Yüce Allah'ın Karun'u
azarlaması sadedindedir. Yani Karun "bilmedi mi ki, şüphesiz Allah ondan
önce kuvvetçe kendisinden güçlü, topladıkları mal daha çok nice nesilleri helak
etmiştir?"
"Suçluiara
günahları sorulmaz." Yani onlara mazeret belirtmelerini isteyen bir
üslupla soru sorulmaz. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ''Mazeret
bildirerek (Rabblerini razı etmeleri) de istenmez.'' (er-Rum, 57); NOnlardan
razı olunmaz (mazeretleri kabul edilmez.)'' (Fussilet, 24) Ama Yüce Allah'ın:
"Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız.'' (el-Hicr, 92) buyruğu
dolayısıyla onlara azarlamak maksadıyla soru sorulacaktır. Bu açıklamaları
el-Hasen yapmıştır.
Mücahid de şöyle
demiştir; Melekler yarın günahkarları sormayacaklar, çünkü onlar simalarından
tanınacaklardır. Günahkarlar yüzleri siyah, gözleri mavi haşredileceklerdir.
Katade dedi ki; Günahkarlara, günahlarının açıkça ortada olması ve çokluğu
dolayısıyla işledikleri günahlar hakkında soru sorulmayacaktır. Aksine onlar
hesapları görülmeden cehennem ateşine gireceklerdir. Bir başka açıklama da
şöyledir: Bu ümmetin günahkarlarına dünyada azaba uğratılmış bulunan geçmiş
ümmetlerin günahları sorulmayacaktır.
Denildiğine göre; helak
edilmiş olan nesiller Yüce Allah'ın günahlarına dair bilgisi dolayısıyla helak
edilmişlerdir. Bundan ötürü onların günahlarının sorulmasına ihtiyaç
olmayacaktır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN