ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NEML

72

/

75

 

قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعْضُ الَّذِي تَسْتَعْجِلُونَ {72}

 وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ {73}

 وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ {74}

 وَمَا مِنْ غَائِبَةٍ فِي السَّمَاء وَالْأَرْضِ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ {75}

 

72. De ki: "O acele ettiğinizin bir bölümü hemen ardınızda bulunuyordur, belki."

73. Şüphesiz Rabbin insanlara bir lütuf sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler.

74. Muhakkak Rabbin göğüslerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da elbette bilir.

75. Gökte ve yerde gizli olan herşey mutlaka apaçık bir kitaptadır.

 

"De ki: O acele ettiğinizin" İbn Abbas'ın dediğine göre çabuk gelmesini istediğiniz azabın "bir bölümü hemen ardınızda bulunuyordur." Size çokça yaklaşmıştır "belki."

 

"Hemen ardında bulunmak" tabiri bir şey diğerinin arkasında olup, hemen peşinden gelmeyi ifade eden; "Hemen onun arkasından geldi" tabirinden alınmıştır; ": ... nızda" lafzında da "lam" harfinin gelişi ise anlamın; "Size yaklaştı, yakınınıza geldi" şeklinde oluşundan dolayıdır. Yahutta bu harf mastara taalluk etmektedir. Anlamının sizinle birliktedir şeklinde olduğu da söylenmiştir. İbn Şecere de: O hemen sizin arkanızdan gelmektedir, diye açıklamıştır. "Kadının arkası" tabiri de buradan gelmektedir, çünkü o ona tabi ve onun- arkasında bulunmaktadır. Ebu Züeyb'in şu beyiti de bu kabildendir: "Saçını ayırdığı yerlerdeki siyah saçlar beyazlaştı, Hemen (siyahın) arkasından gelen ağarmış beyaz saçlara, merhaba diyemem."

 

el-Cevheri de şöyle demektedir: (...): Arkasından bir iş geldi, şekli, (...)'in bir başka söyleyişidir. Tıpkı "Arkasından geldi" gibi. Huzeyme b. Malik b. Nehd de şöyle demektedir:

 

"el-Cevza (ikizler), süreyya (ülker) yıldızının hemen arkasından geldi mi, Ben de Fatıma hanedanı hakkında türlü zanlar beslerim."

 

Burada iki Kariz'den (yücelik sahibi) birisi olan Yezkur b. Aneze kızı Fatıma'yı kastetmektedir.

 

el-Ferra dedi ki: "Hemen ardınızda bulunuyordur" buyruğu size çok yakındır, anlamındadır. İşte bundan dolayı; (...): denilmiştir. (...) ile "Onun hemen ardından geldi" ifadeleri aynı anlamdadır. Bu durumda "lam" te'kid için ilave edilir. Bu açıklama da yine el-Ferra'dan nakledilmiştir. Nitekim; "Ona nakit ödediln, ona ölçtüm ve tarttım" ve benzeri ifadelerde de böyledir.

 

"Acele ettiğinizin" acele gelmesini istediğiniz azabın "bir bölümü" de Bedir günü gerçekleşmiş idi. Bunun kabir azabı olduğu da söylenmiştir.

 

"Şüphesiz Rabbin" onları cezalandırmayı ertelemek ve buna rağmen onlara bol bol rızık vermek suretiyle "insanlara bir lütuf sahibidir, fakat onların çoğu" O'nun lütuf ve nimetlerine "şükretmezler. Muhakkak Rabbin göğüslerinin gizlediklerini" kalblerinde neleri sakladıklarını "da, açığa vurduklarını da" açığa çıkardıkları işlerini de "elbette bilir."

İbn Muhaysın ile Humeyd "Gizlediklerini" lafzını; (...) diye okumuşlardır. Bu da; "O şeyi gizleyip, sakladın" tabirinden alınmıştır. İfadenin burada ve el-Kasas Süresi'nde (69. ayette) ki takdiri: "Göğüslerinin içinde gizledikleri" şeklindedir. Sanki "göğüsler"deki zamir adeta hareket eden bir beden gibi değerlendirilmiştir. Buna karşılık; (...) diye okuyanların kıraati ise bilinen kıraat şeklidir. Bu da; "O şeyi içimde gizledim" tabirinden alınmıştır.

 

"Gökte ve yerde gizli olan herşey mutlaka apaçık bir kitaptadır" buyruğu ile ilgili olarak el-Hasen şöyle demektedir: Burada "gizli olan şey" kıyamet demektir. Bunun, onların göremedikleri, onlar için gizli olan sema ve arz azapları olduğu da söylenmiştir. Bu açıklamayı da en-Nekkaş nakletmiştir. İbn Şecere de şöyle demiştir: Burada sözü edilen "gizli şey" Yüce Allah'ın mahlukatından gizleyip sakladığı ve onlar için gayb haline getirdiği herbir şeydir. Bu da umumi bir ifadedir. "Gizli şey" anlamındaki; (...)'in sonuna he (yuvarlak te) gelmesinin sebebi çoğula işaret içindir. Yani insanlardan, yaratıklardan ne kadar gizli bir husus var ise mutlaka Yüce Allah onu bilir ve onu nezdinde ki Ana Kitap'ta tesbit etmiştir. Buna göre bunların gizleyip açıkladıkları herbir şey, nasıl olur da O'nun için gizli olabilir?

 

Şöyle de denilmiştir: Herşey Ana Kitap'ta tesbit edilmiştir. Herbir şeyin vakti gelince, onu tayin edilen vaktinde çıkartır. Dolayısıyla bunların acele gelmesini istedikleri azabın da tayin edilmiş bir vadesi vardır ve ne önce olur, ne de sonraya bırakılır.

 

Buradaki Kitap'tan kasıt Levh-i Mahfuz'dur. Yüce Allah bu Kitap'ta istediği herbir hususu tesbit etmiştir. Bundan maksat ise, bu yolla meleklerinden dilediklerine bu hususları bildirmektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Neml 76-81

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR