ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FURKAN

15

/

16

قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاء وَمَصِيراً {15} لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاؤُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْداً مَسْؤُولاً {16}

 

15. De ki: "Acaba bu mu hayırlıdır, yoksa müttakilere vaadolunan ebedilik cenneti mi? Onlar için bir mükafat ve bir dönüş yeridir."

16. Orada onlar için -kendileri ebedi kalmak üzere- diledikleri herşey vardır. Bu Rabbinin yerine getirmesi istenen bir vaadidir.

 

"De ki: Acaba bu mu hayırlıdır, yoksa müttakilere vaadolunan eb edilik cenneti mi?" buyruğunda Yüce Allah ateşte hayır namına bir şey olmamakla birlikte niye: "Acaba bu mu hayırlıdır" diye buyurmuştur, şeklinde bir soru sorulacak olursa, buna verilecek cevap şudur: Sibeveyh'in Araplardan naklettiğine göre -mutluluğun daha çok sevilen bir şeyolduğu bilinmekle birlikte-: Sen bedbahtlığı mı daha çok seversin, yoksa mutluluğu mu? diye sorarlar. Bir diğer açıklamaya göre buradaki "hayırlıdır" ifadesi ism-i tafdil anlamında; o mu daha hayırlıdır? kabilinden olmayıp, bir kimsenin: Onun nezdinde hayır vardır, demesi kabilindendir. en-Nehhas der ki: Bu güzel bir açıklamadır. Nitekim şair şöyle demiştir: "Sizin kötü olanınız aranızdan hayırlı olanınıza feda olsun"

 

Bir diğer açıklamaya göre; böyle buyurulması cennetin ve cehennemin artık konaklanılacak yerlerden olması dolayısıyladır. Her iki konak arasındakİ farklılıktan ötürü böyle sorulmuştur. Bir diğer açıklama da şöyledir: Buradaki ifade Yüce Allah'ın: "Dilerse sana bunlardan daha hayırlı ... verebilen Allah yüceler yücesidir" buyruğu ile alakalıdır.

 

Bir başka açıklamaya göre de bu ifade; ey kafirler, sizin bilgi ve inanışınıza göre bunların hangisi hayırlıdır anlamındadır. Çünkü onlar cehennemliklerin ameliyle amel etmekle "ateşte bir hayır vardır" diyormuş gibi oluyorlardı.

 

"Orada onlar için -kendileri ebedi kalmak üzere-" nimet türünden "diledikleri herşeyvardır." el-Kelbi dedi ki: Yüce Allah, mü'minlere amellerinin karşılığı olarak cenneti vaadetmiştir. Onlar onun bu vaadini ondan isteyerek: "Rabbimiz, bize peygamberlerin aracılığıyla vaadettiğini de ver. " (Al-i İmran, 194) diye dua etmişlerdir. İbn Abbas'ın açıklaması da bu anlamdadır.

 

Bir diğer açıklamaya göre melekler onlar için cenneti isteyeceklerdir. Bunun delili de Yüce Allah'ın: "Ve ey Rabbimiz, onları da ... kendilerine vaadettiğin Adn cennetlerine girdir"(el-Mu'min, 8) ayetidir. Bu da Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'nin görüşüdür.

 

Yüce Allah'ın: "Bu, Rabbinin yerine getirmesi istenen bir vaadidir" buyruğunun şu anlama geldiği söylenmiştir: Bu vaad yerine getirilmesi gerekli bir vaaddir. İstenmese dahi bu böyledir, tıpkı borç gibidir. Araplardan: Elbetteki ben sana bin (dirhem) vereceğim, dedikleri (böylece bir borç ödeme taahhüdünde bulunurcasına kesin bir ifade kullandıkları) nakledilmiştir.

 

Bir diğer açıklamaya göre; "bu Rabbinin yerine getirmesi istenen bir vaadidir" buyruğu, bu senin için hakedilmiş bir vaaddir. Bundan dolayı sen onu (dualarında) istemelisin.

 

Zeyd b. Eslem dedi ki: Onlar dünyada iken Allah'tan cenneti dilediler ve dualarında o cennette olan isteklerini dile getirdiler. Yüce Allah da ahirette onların isteklerini kabul buyuracak ve dileklerini kendilerine verecektir. Bu da bu husustaki birinci görüşün kapsamındadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Furkan 17-19

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR